Ana, Kız Evlatlıgı Kaçırtabılmı Tapu kâtibinin hanım, ana- sından aldığı bu dersleri tatbik edecek olmuş. Fazlaya gitmemiş ya, evvelâ tecrübelik, biraz surat asımış; kendisine lâkırdı söylenir- ken omuz silkmiş; (tasamın on beşil) diye mırıldanarak yürüyü- vermiş. Efendim nerede, ben hnere- de?... Kâtip efendi farkında bile değil, Gözü neyi görüyor ki? Akhı, fikri başka yerde, Ana kız: (Hoşundu, alacağı olsun! dedikten sonra bir fiskos daha geçmişler. Öyleya, bu hale İnsan değil, taş olsa dayanmaz; bu gidişatı bir kadın çekmez. Hanım, yine anasının talimati yeçhile, tam zamanını — kolla- miş. Yukarıki odada ut ti girliları ve — şarkılar — ayyüka çıkarken, Efendi de - fesi yıkıp rakısını atıştırırken, kapının önüne gelip dikilmiş. Göksu testisi gibi elini böğrüne koyup haykırmış : — Çingene — kaltaki. — Çalgı, türkü, evimi Sulukuleye çevirdin, Kalk bakayım oradan, önüme düş. Aşağımn dandinide; ortalık temiz- liyeceğiz ! Vay sn misin bunu söyliyen? Kâtip efendi, kıvılcım deymiş bir barat deposu gibi, öyle bir patlayış patlamış ki evin altı Us- tüne gelmiş. Ne geçmiş ne gelecek, na sin- sile ne ecdat, ne din ne iman bırakdıktan sonra babası tutmuş araplar gibi etrafa saldırmıya baş- lamış, Tımarhaneden — boşanmiş en azılı - deliler yanında kaç para eder? (Çingene kaltak hal Ayşeyi fahişe yerine koymak hal.) diye eline yeçeni, atıp atıp bin parça ediyor. Fanoslu lâmbaları, kon- sollu aynaları, camlı dolapları şangır şungür İndiriyor. Hırsını alamıyarak kendi saçını başıni da yoluyor. Entarisini, hırkasını şahrem şahrem ayırıyor ; kollarını, ellerini hart hart ısırıyor. Kudurmuş — boğa böğürtüsü gibi ortalığı çın çın çınlatıyor: * — ÂAygşe sultandır, molülkedir. Ayşeye yan bakanın... Ana kızlar, #çan — deliği bir paraya, bucak bucak kaçıştıkları esnada, kâtip efendi var kuvve- tile türküyü tutturmuş. Ayşe kiz, — Pomuk - kiz, — nereden gelirsin? Yayık yapmadan, inek sağmadan, hey çoban oğlu... Kıyafetini görmeyin. Zavallı- cıkta saç biyık alaz tarar; Üüst baş limelime; kollarından, elle- rinden kanlar sızıyor. Türküyü, durup dinlenmeden avar —avaz bağıra bağıra 30 kere mi, 40 kere ml tekrarlamış; nefesi tükenmiş, yan üstü yıkılmış. | Tabit Ayşe de oradan çoktan kaçmış. Şaka bertaraf, o günden İtiba- ren adamcağızın halinde bir zıva: nacızlık; — dağlara, taşlara — zır delilik, Dilinde Ayşeden başka kelime yok. Ayşe de Ayşe... Bir anı bir anına uymuyor; sanki İyi saatte olsunlara Şimdi bakıyorsun celalsız, ses- siz, sakin. Karban edilmiş koç gibi, gözlerinin aklarını çıkara çıkara, bel bel bakma, Kafatasının üstüne yangın du- varı yıkılmış gibi, sersem sersem TOMBUL MİRASYEDİ Yazanı Sermet Muhtar Firavun kadı'nın evinin karşısındaki daima dilde makarat olan çeşme durma. Kulak tozlarına balyoz vurulmuş ta iki kulağı da duvar ol- müş gibi, alık alık kafa sallama, dili ense köküne çekilmiş gibi boyuna e, e, el.. Diye geveleme... Arkasından tekrar köpürme; uluma, haykırma; zıplama, sçra- ma. Daha sonra, yine küskünü düşük koyun dede haline gelerek, sırtüstü yatıp soluk soluğa gelme. Delilik davul zurna ile olmaz- ya, kısacası kâtipceğiz Ayşeye tutulmuşmuş; pusulayı şaşırıp oy- natı vermiş. Artık no İşine gücüne gidebi- liyor, ne bir yere çıkabiliyor, ne bir eş dostla konuşabiliyor. Evde ıstırap ve işence içinde, taham- mül edilmez saatler, dakikalar geçiriyor. Karısı, kaynanası, oda kapısın- dan bile bakamıyorlar. Ayşe de Ffellek fellek kaçıyor. Kaçmasa da hükmü yok a, zira h- kara kâtip, Leylâ, Leylâ diye mevlasını bulan Neenundan fark- sız halde, artık Ayşeyi bile göre- cek halde değil.. Ana kızlar, bir müddet bakıcı ADAPAZARI Türk Ticaret Bankası —— Sermayesi: T. L. 1.200.000 Ihtiyat 130.000 MERKEZİ ADAPAZARI Şubeleri: BANDIRMA, BARTIN, BİLECİK, BİGA BOLU, BOZÜYÜK, BURSA, DÜZCE, ESKİŞEKİR, HENDEK, İZMİT, KARA. MURSAL, KÜTAHYA, — MUDURNU, M KEMAL PAŞA, GALATA, GEMLİK, GEREDE, — GEYVE, BOLU, TEKİRDAĞ, ÜsKÜDAR, — YENİŞEHİR e İstanbul Şubesi: 4 Üncü Vakıf Han. Zeminkat Tel 22042 43201 60590 Galata — şubesi: Üsküdar şubesir e Müsait şartlarla: Tabsile senet mlir - ikraz muamelesi yapar Havale ve mevdust kabul eder. Mevduat faizleri müdirryette görüşülerek tesbit edilir. Komisyon ve ticaret kısmı Her nevi ticaret emtiası satışına delâlet eder. Te 23623 CTİMADI MiLLi Bankanın kendi sigortasıdır. Tel 4193 15 - 9 - 984 şlerdi.. bakıci dolaşmışlar: hocadan hocaya baş vurmuşlar, derdin kara sevda olduğu, müthiş bir vesvasle de karışık bulunduğu anlaşılmış. Esa- sen eşelemeye İüzum yok, mesele gün gibi meydanda. Hüddamlı hocalara muskalar, vefkler — yazdırmışlardır. İçecek sular, giyecek çamaşırlar — okut- muşlar. Her ihtimale binaen, büyüyü bozacak tertipleri de unutmamışlar. Ne yapsan faydasız. Kara sev- dalı, düzeleceğine büsbütün geri gerl gitmede, zamanla buhranın şiddeti biraz geçmiş. Kâtip efendi tek tük konuşmıya başlamış amma söyle- diklerinin hepsi saçma sapan, ipsiz sapsız lâflar, Set derken sepet demek kabilinden sözler, Asıl harap olan Ayşenin hall... Ne yapsın? Nereye gitsin? Nere- de kahrolsun? (Arkan var) Toplanıyor Yeni Ölçüler Ve İhtikâr Meselesi Tetkike Başlanıyor | sile piyasada yer alan ihtikâr va- ziyetini gözden geçirmek Üzere tep- kili emredilen komisyon faaliyete geçmek Üzeredir. Öğrendiğimize göre; Ihtikârın ölçülerden doğan kısınını daha vukufla tebarüz ettirmek Üzere esnaf Cemiyetleri mümessillerinin | bilgilerinden do istifade edilmesi esnaf — cemiyetleri — mürakıpliği- ne müracaat edilmiştir. Muh- telif esnaf teşekkülleri namına komisyona beş murahhas iştirak | edecek, ayrıca Vilâyet, Belediye ve Ticaret Odasının mümessilteri de tabli aza olarak bulunacak- lardır. SETFİLLER vemeemi Büyük roman filmi Şehzadebaşına gelmiştir. ' Denizyolları | İŞLETMESİ Acenteleri « Karaköy Köprübaş Tal, 42362 — Sirkeel Mühürdarında Han Tek 22740 AATAN — vapuru 15 Eylül Cumartesi 18 de Galata rıhtımından kal- kacak. Gidişte İnebolu, Sinop, Samsun, Giresun, — Trabzon, Rize, Hopa'ya Dönüşte bunlara ilâveten Pazar, Sürmene, Fatsa ve Ünye'ye uğrayacaktır. "6703,, Ayvalık Sür'at Yolu MERSİN — 'üRün * Cumartesi 17 de Sirkeci rıktımından kalkacak ve Ay- valık yolunun mutat iskelelerine uğrayarak İzmir'e gidip döne- cektir. “5755,, Yeni ölçülerin tatbiki dolayı- | muvafık görülmüş ve şehrimiz | THazinenin Zar: raa Olan Garip Bir Ticaret ( Baştarafı 1 inci sayfada ) rından hareket ederken bir çok şahısların bilet Hcareti yaptıkla- rına, ucuzca aldıkları —biletleri satamayıp — ellerinde kaldıklanımı görünce yüzparaya kadar sattık- larına şahit olacaksınız. İşte size çok canlı bir müşahede: Pazar günü... Fırsattan isti- fada ederek Devlet demiryolları- nın çok büyük fedakârlıklarla Ihdas ettiği tenezzüh biletlerinden aldım. Adapazarına gidip gelme “160,, kuruş gibi çok az bir para ile seyahat yapılabiliyor. Bütün kompartımanlar dopdolu. Tren Haydarpaşadan ayrılıyor. Güle, eğlene Izmite kadar geldik. İzmitte duruşumuzda bir alış veriş sahnesi başladı. Esasen İzmite va- rınca kompartımanlara bir takım şahısların girip dolaştıkları ve: — Ucuz bilet satan! ucuz bi Tet alıyorum, diye bağırdıkları du- yuluyor. Bir ihtiyarı — Kaça alıyorsun evlât! — Kaçıncı mevkı? — İkind. — Kaç kuruşa satarsın babal — Sen kaça alıyorsun, — Otcuz kuruşa. — Yok vermem. “10,, kuruşa satarım. Bu karşılıklı pazarlıktan sonra “80,, kuruş Üzerinde anlaştılar, Ve ihtiyar gidip gelme biletten gitme biletini seksen kuruşa e- vinerek sattı. Sordumı — Baba bileti niçin sattın? — Ne yapayım evlâtl Istan- bulda işim yok. İzmitte kalaca: ğım. Satmayıp ne yapayım?j Düşündüm, bu buhran günle- rinde ihtiyarın hareketini hoş gör- düm. Fakat yüreğim sızladı, ba- kıyordum, istasyon önünde vızır vızır dolaşan birçok kimseler hep ayni alış verişteler. İhtiyar bileti Haydarpaşadan 110 kuruşa almıştı. 80 e satınca İzmite 30 kuruşla gelmiş oldu. ( Baştarafı 1 inci sayfada ) ve husust mekteplerde okuma | Gereti bir hayli lndirıldlğl halde | bu Fransız mektebi her talebeden senede eskisi gibi 400 Hradan 600 liraya kadar ücret alıyor. Bu aşikâr halılık — yetişmiyormuş gibi 15 E;luldo kapılarını açan bu mektep ilk taksit olarak, üç buçuk ay için dört aylık üÜcret tahsil ediyor. Halbuki — kânunuevvelde 15 gün Noel ve yılbaşı tatill yapık dığı halde bu tatil günleri mah- sup edilmemektedir ki bu suretle luilhtn Üç ay ders okutulduğu halde talebeden dört ayın üÜcreti alınmaktadır. Bu mektebin yüzde doksanı Türk olmak üzere (800) talebesi vardır. Hayat ucuzluğu farkını ve fazla alınan bir aylık Gcreti de hesap edecek olursanız, yalnız bu mektebin bir sene içinde talebeden fazla olarak — aldığı para tamam elli bin liradır. Bu misalde yalnız bir mektebin vaziyeti gösterilmiştir. Bu şekilde hareket eden diğer mekteplerin fazla aldıkları paraları hesaba ka- Bu alış veriş sahneleri İzmit- ten sonra her istasyonda gözüt — nüzün önünde cereyan eder vt Adapazarına kadar varır. Oradâ yine gördüğüm bir gahne: Ya* aımda kirklık bir Hanım tazt kızile seyahat ediyor. Adapazar rına — varınca bilet — ticaretçileri göründüler. Hanımla şiddetli bir mücadele başladı. Hanım : — Ne ... On kuruşa mı? Çık dırdin mi oğlum sen.. İzmitte bir tanesini bir ihtiyar seksen kuruşt sattı! Ön kuruşa yırtarım da vat lahi vermem. Neticede hanım kızınınkini 706 Sevinç ve neşe ile tikirtikir. — paraları saydı aldı ve bir arabayâ atlayıp ayrıldı gitti. Tren 17.11de — dönüyor, Yolcular kompartıman" lara doldu. Tren nerede ise ka- çiyor. —Adapazarı — istasyonunda — Hıydl kaçıyor!. Haydar- paşaya yüz paraya bilet! Yür paraya! Fakat herkes biletini a dığı ve yüz paraya bilet satıla« j çağı akla gelmediği için kimse almıyor. Dikkatle bakıyordum.. Hiçbir istasyonda bu açık alış verişe kimse engel olmuyordu. Bunlar- dan birisine sordum: — Yahu size mani olmuyorlar mı? — Ne yapacaklar. Nizamnas mede bir ceza yok ki, — Peki amma bu doğru mu? — Ne yapalım. Nafakamırzı çıkarıyoruz. — Madem ki — yaşak ğ Birisile daha görüştüm: — Nasıl birşeyler kazanıyor musun? — Allah bereket versin. Bu- gün üç buçuk İlra kazandım. Devlet Demiryolları idaresi, bu zararlı ticarete karşı herhalde bir tedbir alacaktır.— Ömer Yeni Bir Ihtikâr Niı'munesi Senede 250 Bin Lira! tarsanız her sene çoçuk babalarınız ceplerinden fazla olarak qüıı Haa nf eli ulur da Bunı açıkça « İrfan ihtikârı » demek bir kusur sayılmamalıdır. Maarif Vekili Zeynelâbidin Beyin bu ehemmiyetli meseleye el koya- cağını şimdiden söyliyebiliriz. Köylünün Buğdayı İçin Müşteri Çıktı ( Baştarafı 1 incl sayfada ) Bundan başka öğrenildiğine göre, bu #sene Yunanistan da hariçten buğday satın almak mecburiyetindedir. Bu münase- betle bazı Yunan ve Yııpılıv firmaları arasında buğday verişi için müzakerelere bıçhd- mıştır. Bu arada Yunanistana bizim de buğday — satabilmemiz imkânları mevcut bulunduğu İleri #ürülüyor. — Yunanistan LM Nezareti, bu sene için Yunanis" tan değirmenlerinde 100 bin ton bi bulunması lüzimgeldiğini t.ır:y ıınfıı el ae Kemani Necati Gecesi Harbiye Belvü bahçesinde 16 Eylül 1934 Pazar günü akşamı Bu geceye birçok san'atkâr, musikişinaslar ve bilhassa memleketimlizia değerli okuyucusu Safiye Hanım iştirak edecektir.