Muharriri: A. R. Kukuletası göğsünün üstüne kadar inmiş olan engizisyon azası ağır ağır adımlarla içeri girdi. Kıraliçe yerinden kalkarak İstik- bal etti.. Bu azametli papas, Fransa kıraliçesine karşı büyük bir vekar ile sadece başını eğdi. Ve sonra tannan bir sesle : — Haşmetmeap!.. Sizi.. eb.. ibin.. Ruhulkudüs namına takdis ederim. Dedi... Kıiraliçe, bu takdise karşı dizlerini bükerek ve başını göğüsünün üstünde eğerek muka- bele etti: — Teşekkür ederim, muhte- rem peder. Hazreti Mesihin, muz- tarip İnsanlara tam — vaktinde teselli ve necat verdiğine bir kere daha iman ettim. — Haşmetmeap!.. kârdır. — Bütün kalbimle İnanıyorum. — Haşmetlü, Fransa nâibel hükümeti hazretleri, mukaddes kilisemizin dindar kızı.. Ve Haz- İsa, halâs- reti Mesihin en mü'min bir kuludur. — Hiç şüphe etmeyiniz, muh- terem pederim, — Onun için, biz.. Hazreti Mesihin — mücahitleri, haçmetlü kıraliçe hazretlerinin dalma se- nakârıyız. — Teşekkürler ederim, muh- terem peder... Buyurunuz.. Otu- runuz. Papas, kıraliçenin büyük ve müzeyyen yazıhanesinin yanındak! geniş koltuğa yerleştikten sonra sözlerine devam etti: — Zati haşmetlerinin kalple- rindeki ıstırabı. bir an evvel de- fetmesi için Hazreti Mesihe yal- varmak — vazifemizdir... — Ancak, kıraliçe hazretleri de istiğfarızü- nüp etmelidir. Kıraliçenin vücudü titredi; — Nasıl, aziz pederim.. Bir günabım mı var?.. — Bizler, hakikati olduğu gibi görmeye ve bilâperva söylemeye memur olduğumuz İçin şunu ar- zetmek — mecburiyetindeyim ki, zati haşmetleri pek büyük bir günah işlemişlerdir. Bunun için, Hazreti Mesihten af ve mağfiret dilemeniz lâzımgelir. Kıraliçe, derhal başını göğsü- nün Üstüne eğdi. Üç defa haç çıkardıktan sonra, endişeli bir sesle : — Bilerek hiçbir. günah İşle- nediğime — kanilm, — muhterem pederim. Bilmeyerek yaptığım bir şey varsa, Hazreti Mesih namına beni affediniz. — Haşmetmeap! Şövalye Cem iminde bir adamı, Bastil zindan- larına hapsetmişsiniz. Kıraliçe, yerinden fırladı. İki ellerini masanın Üstüne dayadı. Başını iki tarafa sallayarak : — Hayır muhterem peder, “ayır.. Onu ben hapsetmedim. Nâmı İsaya yemin ediyorum ki, onun ne hapsinden ve ne de Idamından zerre kadar haberim yoktur. Bu sefer de, papas sevinç ile titredi. Kıraliçenin gösterdiği şu zaaf, onu, İki suretle memnun etti. Birincisi, Kıraliçeye istediğini yaptırabilecekti. İkincisi de, Kı- raliçe ile diğer rakip bir kuvvetin sarpıştığını öğrenmişti. Şövalyeyi Hilâl -ve- Zambak Büyük Tariht Roman İki Jdan:z Kararı . Engizisyon Mal;kemesi Azası, K;raliçenin Yanındaki Koltuğa Oturdu, Ağır Ağır Konuşmıya Başladılar.. İ —— Kıraliçenin hapsetmemesine na- zaran, demek ki işe nâfiz bir kuvvet karışmıştı. Bu — kuvveti öğrenmek lâzımdı. Fakat papas, gayet temkinli davrandı. Müte- cessis görünerek Kıraliçenin na- zarıdikkatini — celbetmemek için tam bir papaza yakışacak saf bir tavır aldı: — Şu halde, pek büyük bir yanlışlığa — kurban — olmuşsunuz, haşmetmeap . Bakınız, meseleyi olduğu gibi arzedeyim.. Mahkemei âliyemize ait bir işten dolayı Bastildeki mahkümlardan - birile gizlice — görüşmeye — gitmiştim, En alt kat zindanlarından bi- rinin önünden geçerken, acıklı bir feryat işittim. Manevi vazifem bu feryadın sahibi ile görüşmemi ilham etti, kapıyı açtırdım, gardi- yanı dışarıda bırakarak zındana girdim, İki kişi vardı. Bunlarla görüştüm. Biri, sefil bir İıpınyol- du, bu, hiç birşey söylemedi. Fakat diğeri, kibar ve zarif bir asılza- deye benziyordu, kendisine arzı hizmet ettim. Bunu, reddetti: — Ölümden — ve ıstıraptan korkmuyorum.. Sadece, sözlerimi Fransa nâibel hükümetine duyur- mak için Feryat ediyorum. Beni asmıya götürürlerken de — böyle feryat “edeceğim — ve bugünkü Fransa nâibel hükümetini, bütün halka, bütün dünyaya karşı teşhir edeceğim.. en, Fransanın.. ve Fraosanın — bugün meşru - kıralı olan Birinci Fransuvanın halâs ve necatı için büyük fedakârlıklar ihtiyar ettim. Hattâ — mukaddes aşkımı bile ayaklarımım altında çiğnedim. Fakat, kıraliçe bana, Fransaya — ve zavallı — betbaht evlâdına ihanet etti. Bunu, herkez bilmelidir. Dedi... Tabiidir kl bu sözler, bana bir vazife — tahmil etti, bu adamı teselli ederek susturdum. Ve zati haşmetinizi bu haksızlığın günahından kurtarmak için buraya koştum. . Kıraliçe, dirseklerini masaya ve alnını da avuçlarına dayamış, hıçkıra hiçkira ağlıyordu. Birden- bire başını kaldırdı: — Size tekrar yemin ediyo- rum ki, — bu meselede tamamen masumum. Böyle olmakla beraber, yazık ki: Fransaya — ve betbaht evlâdıma hakikaten pek büyük bir hizmete atılan bir kahramanın nazarında bir hâin bir ahlâksız oldum. .. — Şimdi — anlıyorum.. Bu manevrayı çevirenler klm- ler — olduğunu anlıyorum. Salta- nat hırsile gözleri kararan bu bedbahtlar, Fransanın meşru kıra- lının zindanlarda inlediğinden hiç bir İstirap duymuyorlar.. Bana da artk bunamış bir kadın diye ehemmiyet vermek istemiyorlar... Pekâlâ.. Onlarla nasıl çarpışaca- ğtmı ben bilirim... Fakat ne çare ki bundan sonra ebediyen İstırap çekeceğim... O masum Şövalyenin darağacında can verirken beni tel'in ettiğini düşündükçe, bütün hayatımı teessür içinde geçirece- ğim,.. Papas, yavaş yavaş ayağa kalk- tı. Kıraliçenin önünde durarak iki ellerini masaya dayadı; — Müsterih olunuz, haşmet- meapi... Bu İstırap ve toessürü çekmiyeceksiniz. ( Arkası var ) — Bu hesapta bir yanlışlık var garson! — Her halde bir şey yazmayı | unutmuşumdu. | IDlıııı İktisat Hıbırlırll FT İT Dünya Üzerinde Nekadar Buğday Var ? beyefi Londrada çıkan * Taymla ,, zetesi — dünya MllrI;!ın 'Mr E:idıy stokları e hakkında şu ma- neşredildi lümatı veriyor: “Buğday vaziyeti hakkında yeni bir rapor neşredilmiştir. Bu raporda zikredildiğine göre, ni- hat rakamlar henüz elde edilme- miş olmasına rağmen, 31 Tem- muzda nihayet bulan 1933-34 mahsul senesi zarfında muhtelif memleketlerin yaptıkları buğday ihracatı aşağıda gösterildği üzere tahmin edilmektedir: Arjantin 144,000,000 — bushel Avustralya 90.000,000 » Amerika Birleşik Devletleri 27,000,000 » Sovyet İttihadı — 27,000,000 — , Bulgaristan 5,000,000 — , Mucuristan 30,000,000 ” Romanya 300,000 R Yugoslavya 900,000 ”» Şimali Afrika 16,000,000 ö Almanya 6,000.000 " Avrupa'nın bu seneki fazla mahsulü ve Şimali Amerika'nın leri bir araya getirilince 1934 senesi Ağustos ayında cihan buğ- day mevcudu 1,140,009,000 bus- heli buluyor. Geçen sene Ağus- tos ayında bu miktar 1,120,000,000 |( bushel idi. Daha evvellere gider- sek 1922-23 seneleri zarfında Ağustos ayları — içinde — vasati buğday — miktarı — 625,0000,000 busheli — geçmiyordu. — Birleşik Amerika devletlerindeki kuraklık, Kanada ve Avustralya'dan bek- lenen mahsulün azlığı bu sene zarfında ihtiyat stoklardaki mik- tarı bir hayli indirecektir. Fakat normal bir endeks olarak 1922-28 senelerinin vasatisi olan 625,000,000 busheli alırsak 1935 senesi Ağus- tos ayındaki stoklar normal bir haddi çok aşmış bulunmaktadır.,, geçen senelerden artan mauhsul- (İş z —— —. ( Baştarafı 1 inci sayfeda ) İtiraf etmeliyiz ki İstanbulda ahi biribirile selâmlaşırken lüt-« n gülümser gibi olanlar bile yaevadir) den olmuş gibidir.. * İstanbul Üniversitesi ruhiyat profesorü Şekip Bey memleketi- mizde gülmek meselesini en iyi tetkik otmiş bir profesörümüzdür. Profesör bu meseleyi, Fransanın gülmek meselesile meşgul olmuş olan meşbur filozofu “Bergson,, dan daha şumullü görmüştür. Bu hâdiseyi Şekip Beye sor- duk. Bize çok dikkate lâyık olan şu izahatı verdi: — Gülmek üç nev'e ayrılabi- lir.. Bir komik gülme, komik şeylere gülüşümüz. Biri umumiyetle sürurdan dalayı gülme. Üçüncüsü ihtiyarımızla yaptığımız muaşeret gülmesi. Fakat gülmek hangi neviden olursa olsun ruhumuzun o andaki bir ahenginin ifadesidir. Binaen- aleyh iyi bir şeydir. Yine hangi neviden olursa olgun gülmemizin sebebi de bizdeki cinsi enerjinin, hayatiyetiyetimizin — hariçten bir münebbih tesirile dalgalanmasın- dan ileri gelir, binaenaleyh haya- tiyetimizin o anda arttığını ifade eder. Nitekim hayatiyeti en çok olan çocuklar en çok gülerler ve (enerjik) dediğimiz canlı adamlar en çok gülenlerdir. Dünyada enerjik oldukları ha- de gülmiyenler İngilizlerdir. Fakat İngilizlerin bu somurtkanlığı bir mugalatadan ibarettir. Çünkü o, içinden gülen adamdır. Onun için Ingilizler * humorist ,, dediğimiz A S TESDE f Bir Profesörümüz Tavsiye Ediyor: Çok Yaşamak İçin Kahkaha Atınız! mizahperver — adamlardır. Yanl içinden gülen. Mizaha bayılır, yani içinden gülmiyel Ben, kendi hesabıma, güler yüzlü olan, yani açık gülen Fransızları severim ve bütün güler yüzlü adamları! Çünkü gülen adam, ruhu tam sıhhatte bir adam diyemezsek bile, ruhu tam ahenk halinde olan bir adam demektir. Nitekim bu hal, insanlar tarafından okadar sezil- miştir ki muaşerette en büyük dostluk rumuzu olarak gülmek işareti — kabul — edilmiştir. Gül- mek — işareti, — yani — tebes: süm, bütün dünyada en yük-” sek nezaket addolunur. Bu mua- şeret gülmesi, nezaket adabını en yüksek anana olarak kabul etmiş olan Japonlarda o dereceye varmıştır ki ailesinden birisi ölmüş olan bir Japon taziyete ve cena- zeye gelen ahbabını bile gülerek kabul etmiye mecburdur! Budan dolayıdır ki ne kadar güler yüzlü olursak cemiyet içinde okadar iyi kabul görürüz. Gülmek, ruhumuzun ahengin- den geldiği için sık sık gülerek bir nev'i jimnastik yapmak ta mümkündür. Bu suretle ruht ahen- gimizi toplamıya, binaenaleyh da- ima canlı, neş'eli, çevik ve genç kalmıya muktedir. olabiliriz. Ben herkese bu — jimnastiği tasiye etmekte büyük faydalar oldu- ğuna — kanim ve her çocuk babasına derimki: * Çocuğunuzu, çabuk ihtiyarlatmamak, canlı ve dinç yetiştirmek istiyorsanız asık yüzlü bir adam yerine güler yüzlü bir adam olarak yetiştiri- niz!..., LM Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faide ve tesiri görülen: FOSFATLI ŞARK MALT HULÂSASI kullanınız.. Her eczanede satılır. Türk Maarif Cemiyeti Mektepleri BURSA KIZ LiSESİ Orta ve Lise kısımları vardır. Reşmi liselere mundeleti Maarif Vekâletince musaddaktır. Ingilizce lisamı mütehassıs tarafından okutulur. Senelik yatı Ücreti 185, gündüz ücreti 35 liradır. Memur çocuk- larına ayrıca tenzilât vardır. Katıt muamelesi başlamıştır. Ankara Ana ilk, Orta Mektebi İlk üçüncü sınıftan itibaren İngilizce lisanı mütehassıs tarafından okutulur. İlk kısım senelik ücreti 60, orta kısım 70 liradır. Kardeşlerden tenzilât yapılır, Kayıt muamelesi başlamıştır. İlk kısım 15 Ey- lülde orta kısım 1 Teşrinievvelde derslere başlayacaktır. Eskişehir Yatı ilk Mektebi Kız ve erkek çocuklarına mahsustur. Almanca lisant okutulur. Yati ucreti 150, gündüz ücreti ayda bir liradır. Kayıt muamelesi başlamıştır. 15 Eylülde derslere başlanacaktır. 'Mürebbiye Aranıyor Türk Maarif Cemiyetinin Eskişehirdeki İlk Yatı mektebi için çocuklara nezaret edecek dikiş bilir bir mürebbiye lâzımdır. Mek- tepte ibate ve iaşe edilecek. Ayda 40 lira ücret verilecektir. Al- H manca bilenler tercih edilir. İsteklilerin hüsnühal ve mektep vesi- ? kalarile fotograflı tercümci hallerini rapten bir istida ile Ankarada Türk Maarif Cemiyeti Umumi merkezine müracaatları. 1 Teşrinievvelde derslere başlanacaktır. (5724) (5725)