' Sigaset Âlemi Avusturua Nasıl T_İyaşıyabı'lir ? Avrupa, belki de dünya sulhunu — Puhafaza edebilmek için Avusturya- — Bin istiklâlini muhafaza etmeyi İlk Yüt olarak ileri — sürüyorlar. Franaa Va Küçük İtilâf ile beraber İtalyanın — ÂN meseleye verdiği ehemmiyet azim- ve bu lddia doğrudur. Fakat bu tek değildir. Sulhun —muhafaram bir diğer garl daha vardır ki oda İye ait muaheda esaslarının tadil emesidir, den Fransa ile Küçük İtilâf bu İtsusta kat'? karar vermişlerdir. Ve harbe hazırdırlar! Bu zümreais bu İususta ön çekindikleri taraf Macarla« — İtüdir. Çünkü — Framsanın İtalya ile — Olaşmıya çalıştığı şu sırada İtalyanın Macarlatana yaptığı bazı valtler hatıra #teliyor. Avusturyanın İstiklâlinin de- — Füm edebilmesi yine ban şartların | kukume bağlıdır. Bunları üçe Hart — Bia etmek dağru olur: O, 1 — Bizzat Avusturyalıların İstiklâli muhafaza etmek istemeleri, 2 — Avusturyanın maddeton yaşı- Yabilmasi, ü 3 — Bu küçük hükümetin büyük 'tvletlerin rekabetine kurban gitme- Mesi, Bunlardan birinci şart tahakkuk #tmiş gibi görünüyor, Çönkü Başvekil Dokfüsün katli, bu noktadan Avustur. — FA milliyetperverleri hesabına bir kas — Tanç olmuştur. Çünkü İstiklâl fikrinl Muayyan bir zümrede kuvvetlendir- Miştir. bu İkinci şart para meseleridir. Şimdiye lar Avusturya borçla yaşamıştır. Halbuki hiçbir fert ve millet, ilânihaye rçla hayatını devam ottiremez. Bu '©rç muhtelif milletlerin teminatile elde ı:ııebnmı.u.. Ve bunlar, bu va- ziyeti kendi lehlerine letlemara a çahşıp b Bu iki kötü gart ortadan kalkmas ikça Avusturyanın hayatını ve haya- HÜyetini temin etmek mümkün olamazı Kaldı kl Avusturya halkının - Alman- Paya teveccühkâr olan umuml! meye- İânı da ayrı bir meseledir. — Süreyya Memel Meselesi Ve Almanya ' Kavnas, 14 (A.A.) — Alman mat- ©, Memel Iidaresini gözden dü- mek maksadile Diyet meclisinin kaç gün evvelki celsesinde iktidar “Mevkilnde bulunan direktuar alây- — Ninde protestoda bulunduğunu nep- Tetmiştir. Halbükl o gün ekseriyet Bisabı olan 20 mebus hazır bulunma- dan biçbir. takririn reyâ konul. Ması kabil olamamıştır. Amerika'da İşçi Grevi Vahimleşiyor Provldana, 14 ( ALA.) — Vali, son dokumacılık grevindeki iğtişaşlardan mes'ul sifatile bütün komünletlerin tevkifini emretmiş ve asayişi muha- faza için beş yöz kişilik bir ankeri kıt'a talep etmiştir. M. Ruzvelt kem- sine — telefonla verdiği — cevapta, vaziyet — Iözum gösterirse — federal Bskeri kıt'aların muavenete hazır ölk duklarını bildirmiştir. Saylesvil 14 ( ALA ) — Milli muhas fızlar, süngü tak vaziyetinde, bir fabrikanın — Önünde toplanmış alan grevcileri dağıtmışlardır. Fransada İntihabat!| Mücadelesi Radikallerin Programında Bizden De Bahsediliyor Paria, 14 (ALA.) — Vilâyet ve kaza umum! meclialeri latihabı 7 ve DA birinci Teşrinde yapılacaktır. Bu meclisler mahalif işlerle meşgul ol- makla beraber ayan azasının ikincl derecede olarak İatihabına da kariş- tıkları için bu seferki intihapların siyasi ebemmiyeti de vardır. İntihap mücadelesi beyannameler neşri sure- Üle başlamıştır. — Radikal — sosyaliat partisi meşrettiği beyannamede, dik- tatörlük ve her türlü şiddet polltika- sına muhalif olduğunu Vâlk hükümet programını, İâğik mektep prensipini müdafaa ettiğini, bütçe müvazenesine ve frangın kıymetini müdafanya şid- detle taraftar — olduğunu, kimseye meydan okumak gayeslai takip etmi- yen ve srf emniyeti temine matuf bulunaa bir milli müdalan sistemini arzu ettiğini, iİktisadi sahada nasyo- malizme muanz — bulunduğunu — ve Türklerle Bi ı::"ı_qğ_ıı-hlg ve Bulgarlar ve olduğu gibi eski muhasmımlar aramın- daki yaklaşmayı şiddetle alkışladığını beyan etmektedir. Uzak Şarkta Siyasi Bir Cinayet Orta- lığı Yine Karıştırdı 'Tokyo, 14 (A.A) — Miyagoşl lalmli Japon — tüceam, — Yutidn — civarında katledilmiştir. Yutlen'de Çin polisl ile mahalli ve müsellah gönüllüler arasında büyük bir ihtilâf verdır. Katilin kim olduğu anlaşılmıştır. Katil firar halindedir. Çin ve Japon momurları bu hâdise hakkında müta- kere etmektedirler. 156 - 8 - 034 Bir ahbabım da sizden bah- :'dhlob'. Bir kere görelim, görü- im — kışmetse — olur. -Dedim, kalktım. Ha Geldim. landı. göşkeki Fi Hasibe hanımı bir kere daha Süzdü. Sonra: — Oğlunuz ne H4 g efendim? dedi. B Hasibe hanım harfleri ve he. teleri incelterek cevap verdi: — Zabit, efendim. Bu yıl Çıktı. — Fakat İstanbulda — va- Kife aldı. Çok zeki, çok akık kdir maşallah, — şimdi zabit Yekili amma yakında mülâ- Zim olur. Daha geçen bana: — Anne kly!lınıı'::nrlııı- Yor, Stajım biter bitmez yıldızı takacağım, — diyordu. Eh daha Burhan Cahit dünkü çocuk.. Allah nasip ederse paşalığını da görürüm inşallah. Hanimefendi - dikkatle dinli- yordu. Çok nazik bir hareketle doğ- ruldu: »— Tememnilerinize — iştirak ederim — efendim. Tabil istikbal gençlerindir. Yalnız kızım evlen- mek İçin henlz karar vermiş de- gildir. Daha doğrusu bu mesele- de karar vermek hakkı kendisi- nindir. Şimdiye kadar bana ev- lenmiye dair bir. fikrinden bah- setmedi. Onu iİçin size cevap veremiyeceğim. Hasibe H. bu tatlı, ümit ve- rici, nazikâne sözlerden çok zevk almıştı. — Acaba, dedi kendisile gö- rüşmek kabil değil mi? Hanımefendi gülümsedi: Silâh Ticareti Amerikada Yaiıl;n Tahkikat Yürü- dükçe Yeni Hakikatlar Çıkıyor Ingilteredeki muazzam silâk fabrikalarından birinin herici manzarası Vaşington, 14 ( ALA ) — Silâh sa- tışı bakkında tahkikat yapan Âyan komlayonunda rels, Âyanden M. Rye, Birleşik Amerikanın Çine, Amerika buğdayı satılmam için on milyon ve pamuk alması için yirmi milyon dolar verdiğini — söylemiştir. Bu — suretle Amerikadaki fazla buğdayı satmak ve Cindekli milyonca açı beslemek ümidile Amerika ticaretine yeni bir Alman Hari SuthrensiplerigıiAnlattı Stutgart, T4 (A A.) — Hariciye nazırı Von Nöyrat Alman enetitüsü eti GülşE üi tikten sonra buna rağmen bazı ecae- bi bükümetlerin ileri sürdükleri sulbu tahkim usullerine Almanyanın iştirak edemiyeceğini söylemiş ve demiştir klı Biz sulhu istemekle beraber ! Çmühimmat ve tayyare — satın almak için kullanıldığını söylediklerini Nâve .'.Sırı.tlııo dö Şili, 14 (AA) — Vaşingtonda, silâh mühimmat satışı hakkında tahkikat yapıldığı canada ileri sürülen İddinlar, Şili memurları- mın haysiyet ve gereflerini kırıcı ma- hiyette telâkki edildiğinden, hükümat, Amerika hava şirketlerile buadan sonra mukaveleler yapmaya — karar varmiştir. Di — müdafaa hususta hava kumandanlığı ciye Nazırı kuvvet politikasından doğan ve harbâ kargşı harp harzırlamak — gayesini taki- iştirak edemeyiz. Biz ittifaksız, grup- suz, hükümetten hükümete samimi! anlaşmalar istiyoruz. Zıt menfaatlerin açıkça mesini ve yekdiğerine hürmet ve bukuk müsavab asaslarına — müstenit itilâflara bağlan- masını istiyorur., Katolikler De Mâı;ıyı Hahipü Rey Verecekler Sarbrük, 14 (A A.) — Rorbah | O da şudur. Bu mezela ne Katolik, katolik papası, Alman cephesi men- suplarının bir toplantısında demiştir kl “ — Sar meselesini — karıştırmak teşebbüsleri karşısında bizim daima söyliyecek tek bir sözümüz vardir. — Vallahl — şimdiye böyle birkaç teklif olmuştu. Ce- vap vermedi. Demek ki... — İstersniz size Reşitçiğimin me de Protestanlık müselâsidir. Sar meselesi Almanlık davandır. Biz A man olarak rey vereceğiz. Evet biz katoliğlr fakat her şeyden evvel Almanırz. 'Gönüt İşleri Okuyucularıma Cevavlarım.. İzmirde Sacide Hamma: Fazla müşkül pesent olma- yinız. Yaşı otuza yaklaşmış bir genç kız, fevkalâde bir bhüsnü tesadüf olmadıkça karisı ölmüş, çocuk — sahibi bir erkekle evlen- miye mahkümdur. “Erkekte gü- zellik aranmaz,, cümlesile ifade edilen kalde hiç bir zaman kuv- vetini kaybetmemiştir. * A B. Bayan Mektubunuzu okuduktan sonra derin derin düşündüm. Vakıa, bir buçuk senedenberi bekleyen nişanlınızı daha fazla bekletmemek için söylediğiniz akrabanızla müş- terek bir ev tutmak ve orada bir oda döşeyerek safayı hatırla yaşamak fikri pek fana değil. Hattâ elinizdeki yüz liranızla da orta halli bir oda döşemesi ve saire almak ta mümkün... Ancak, biraz daha sabretmenizi ve emri- 'niz geldikten sonra alacağınız fazla aylıkla balinize münasip küçük bir eve yerleşmenizi daha muvafık buldum. (Dağ dağ Üstüne olmuş ta, ev ev Üstüne o! imamış) darbı meselini hatırda tutmak ta lâzımdır. Eğer beklediğiniz emrin çabuk gelmesi ihtimali varsa, size bu ciheti tavsiye ederim. * Ankarada Cebecide Seim Beyet Ben zamanı daima tehlikeli görürüm. Filiyatla tahakkuk et- miyen vaitlere hiç İnanmam. Yaş farkı ikinci derecededir. HANIMTEYZE Vapur Yangınları Son Günlerde Denizlerde Sık Sık Yangın Çıkıyor Kristobal, M (A. A.) — “Kassel, isimli Alman yük — vapuru kömürlük lotinde yangın çıkmış bir. vaziyette buraya gölmiştir. Bununla, #00 günlerde, Panama kanalına yanaralk — gelen gemilerin sayısı dört olmuştur. Ötekiler, Japon bandıralı “Venismaru, Amerikan ban- dıralı “Santarita,, ve İngiliz bandıralı “Bradburn,, gemileri ldi. Fransa Hariciyesinda Parla, 14 Ç(ALA) — Framsanıa 'Tabran elçisi M. Gaston Mogra, ayal tıfatla Budapeşteyö naklelunmuştur. Milano baş — kensolosluğunu — idare | etmekte olan orta elçi M. Dolk Kâbil elçiliğine ve M. Pozi tahran sefaretine tayin olunmuşlardır. —————————” ——— kadar | ni yaptırdığı bir kartvizitle be- raber masanın üstüne koydu. Kız dikkatle ona bakıyordu. Hasibe Hamm — dayanamadı. adresini, resmini bırakayım. Kt- Konuşmak ihtiyacı ile sordu: çük H. da görsün. Olmaz mı? Hanımefendi dudaklarıni büktü: — Siz bilirsiniz. Bırakın ister- seniz. — Kızım senin kimsen var mı? — ÂAmnem var. — Nerelisin ? — İzmitliyim. Niçin sordunuz, — Bu evin küçükhanımı o de- Ve küçük masanın Üstündeki | min girip çıkan zayıf kız mı? saate bakalak ayağa kalktı: — Bir yere —söz vermiştik efendim. Müsaade ederseniz kı- zımı bekletmeyeyim. Siz bahsetti- giniz şeyleri bırakın. Ve çok zarif bir hareketle Hasibe Hanımı selâmladı. Salon- dan çıktı. Hasibe Hanım son defa ko- ridorda onun sesini İşitti. — Evet efendim. — İşallah gelinim olacak o kız benim. Hizmetçi garip bir bakışla Hasibe Hanımı süzdü. — Ne o, olmaz mı yorsun ? Hizmetçi Gülsüm; Hanımefen- dinin yokluğundan istifade ederek yüz bulmuştu. Hafif bir fıkırda- zannedi- — Gülsüm, ben çıkıyorum. | yışla: Sen misafir hanımı geçirirsin. Ve kapıların kapanışı bir mer- mer sahanlıkta gülüşmelerin aksi duyuldu. Hasibe Hanım karşısına diki- len hizmetçi kızın önünde daha fazla durmaktan sıkıldı. Çantasın- oan çı Reşidin ye- — Bilmem. dedi. Sizin oğlu: nuz neci? Gülsüm yan gözle Hasibe Ha- nnn masa Üzerine — bıraktığı resme baktı: — Oğlunuzun resmi mi ol — Oğlumun — resmi ya. Bak, pırlanta gibi delikanlıdır maşallah. Gülsüm yaklaştı. Resmo baktı: — Göüzel, dedi. Fakat küçük hanımı isteyen çok. Ne zenginler, ne beyler istiyor varmıyor. — Niçin. Birini mi seviyor. Gülsüm hilekâr bir tebessümle baktı — Bilmem. Fakat o şimdiye kadar kim istedise varmadı. Her halde bir düşündüğü var. Hasibe Hanım aldığı bu ha- berden memnun olmamıştı. Zaten — hanımefendinin — halü tavrıda Umitlerini kırmıştı. Böyle resmi, adresi — biraktığı halde cevap alamamak reddedilmek tehlikesi onu düşündürüyordu. Dayanamadı ve tekrar sordu: — Sahi mi kız. Vermezler mi dersin! Gülsüm başını salladı: — Hiç beklemeyin. O ne zen- gin, ne kibar beyleri istemedi. Tanımadığı adama varır mı? Hasibe Hanım bu cevaplara fena halde tutulmuştu. Blrdşnbiıı sordu: — Çok zengin ı'"""( """'m)