ve macera romanı — 9i — Karşısında uzun boylü geniş omuzlu kumral ve yakışıklı bir erkek vardı. Üzerinde bir rop dö şambır. bulunuyordu ve kendisi fevkalâde telâşlı görünüyordu: — Ne istiyorsunuz? Delikanlı —içeri. girmiş ve kapıyı arkasından kapamıştı. Sağ eli rop dö şambırını cebinde idi. — Zevcem nerede? Diye boğuk bir sesle sordu: — Zevcenizi mi?.. Sözlerinizi anlamıyorum efendi kimden bah- Bediyorsunuz? — Zevcemi istiyorum.. O ne- rede?.. — Efendim anlıyamıyorum bu- rada ne İstiyorsunuz ? — O halde size daha açıkça söyleyeyim. Maşukanızı görmek İstiyorum. Miyop ve sarışın küçük adam olduğu yerde sıçradı: — Maşukam mı?... — Odadan fırladığı zaman arkasından koştum ve onun sizin odanıza girdiğini gördüm. — Benim odama mı?. — Zevcemi ne zamandan beri tanıyorsunuz? Sizden izahat i- terim. — Fakat... Almanca konuşurken lisanım- da kuvvetli bir macar telâffuzu hissedilen adam sağ elini cebi içinde sıkıyordu. —Onu tanımıyorum efendim ... Fakat bir dakika sükünet bulur- sanız. ve daha sakin konuşur- sanız.... Ne demek istediğinizi anlayacağım.. — Ben odanızda sakladığınız Ladımı bulmak isterim. Hiddet ve kıskançlıktan ken- dinden geçmişe benzeyen zevç Bığ ve sola baktı. Ve sağ tarafa doğru yürüdü... — Nereye gidiyorsunuz?.. — Kadını bulmaya. — Efendi şimdi odadan çıkı« hız.. yoksa otel müstahdeminini Çağırırım... Ben zevcenizi -filân kimseyi — tanımıyorum... Daireme ne hakla giriyorsunuz ? — Ne hakla olduğunu ben Tona şimdi gösteririm. Miyop kâtip ; — Efendi kıskançlık sizin gö- Zünüzü dumanlantlırmış, benden he istiyorsunuz? Ben vazifeten seyahatte bulunan bir aile baba- Bıyım.. Benim kendi karım ve ço- tuklarım var. Ne sizin ne de baş- kalarının zevcelerine karşı alâka düydüğum yok.. beni rahat bıra- kınız. LA Odaları gezmek isterim. buradl Pi e :uel:m.. Evvelâ — Miyop adam ü ru ilerledi. Bu ı—:.kğ:y;_ ::_ğ- p:dan kaçmıya vakit ve fırsat bı- rakmak istiyordu.. Fakat bu koca ne de allahın belâsı idi. Sanki Onun bir düşüncesini oküdu ve hemen giderek kapıyı kilitledi Anahtarı da cebine aldı. Kâtip sapsarı kesilmişti. Fa- bozmadı : — Haydi buyurunuz, dedi. Siz ön”me geçiniz bakayım? k.klıç zevç odanın İçini altüst #diyor. Çekmeceleri bile açıyor, | Holap kapılarını ardına dayayıp "'Plkıyoıdu. EBanyo odasına da B i, orada tevakkuf etti. Müte- Nü liyen karısı eline geçerne yas Yarzan Suat Suzan pacaklarını söylüyor ve kâtip te onu teskine çalışıyordu. * Işte bu ara sağ taraftaki odanın kapısı açıldı. Elinde sarı bir çanta tutan mavi gimonolı kadın salona çıktı. Göğsünden çıkardığı bir anahtarla kapıyı açlı ve başını dışarıya - uzattı. Kapının dışında aralıkta — bir garson — beklemekte İdi. Fisil- daştılar: — Al Bob işte çanta. — Ver bana. — İşte anahtar, bizi üstümüz- den kilitle, Bob çantayı ve anabtarı a!dı, eğilerek yerden bir başka sarı çanla kaldırdı ve onu genç ka- dina verdi. Eva içerl girdi ve geldiği gibi sessiz adımlarla odaya girdi, gitti bir perdenin arkasına saklandı. * Kıskanç zevçi. Şimdi orta | salona çıkmıştı: — Kendisini — tanımadığınıza yemin ediyorsunuz öyle mi? — Kendisini hiç tanımıyorum. — Zevcem sizin maşukanızdır. — Sizi yeminle temin ederim, — Susunuz efendi... Ben ka- rımı istiyorum. Karım sizin oda- nızdadır. Sizi de onu da geberte- | Tam bu anda sağ odanın ka- İ pisi açıldı. Hıçkıran bir kadın — Sehondor wevgilim... Sevgili kocacığım, efendiye eziyet etme efendiye hakaret etme.. Bana istediğini yap. Fakat efendi beni tanımaz hile ben kaşarak onun odasına girdim... Yemin ederim. — Bu kılıkta hal, Böyle yarı çıplak... — Kafama vazoyu fırlatıp at- miştin. Giyinecek vaktim var- mıydi? Sehonder - sevgilim inon bana... Yemin ederim. Efendinin | odasına girdiğim zaman nereye geldiğimi bilmiyordum. — Gel bakayım bu tarafa... Senden ayrılacağım artık. Allahım bu ne belâ idi, Za- valh miyop kâtip renkten renge giriyordu: — Efendi, dedi, rica ederim, Bu saçma şeylerden vazgeçiniz haydi karınızı alıp odayı terke- (| diniz. Herif nihayet ikna edilmiş | gibi göründü... Fakat karısına: — | — Gel, şimdi odamıza dedi, Ve kolunu belinden geçirerek oda kapısından dişarı fırladıkları zaman miyop kâtip: — Karı, koca kavgası böyle- | dir, diye düşünüyordu.. m? Dodoya bir daha akşamlar hay- rolsun demek yok mu? — İşin mi yok kadın senin ? — Jems... Jems.. Camm, ko- caman herifim şekerim, şişkom benim.. (Arkanm var ) y———o0o>oD> ZL I Oz Türkçeyle I Deneme Atalar .. .. »Sözü Yazakımın (1) üstünde bir biçik (2) var. Bu biçiği karıştırıyorum. Yap- rakları çevirdikçe içimde bir sevinç uyamyor. Keadi kendime: — Ne iyi, diyorum, me güzel söylenmiş ! Biçiğin Türkçe olmıyan — adını Türkçeye çeviriyorum : “ Atalar sözü , Atalarımız Türkçe konuşurlarmış. Avcılara l aa Mie ! Çekmece Ve Pendikte Bıldırcın Vuruluyor ( Baştarafı 1 inci sayfada ) avcı kendilerini bu sene Türkiye- nin (Av cenneti) olan Karamürsele davet etmektedir. Bu eski avcı Tavganlının eski muhtarı Kâzım Efendidir. Kâzım Efendi av mera- kının dehşetini anlamıyanlara en çok istihza ile gülen bir avcıdır. Kendisi dedi ki: — Av, asırlardanberi —hızmı ve tazeliğini hiç kaybetmemiş, dünkü ve bugünkü yegâne spo- rumuzdur. Bu, öyle bir merak- tır ki anlamıyanlara hayret değil, dehşet verir. Çünkü av yüzünden çoluğundan çocuğundan ayrılmış, işini gücünü terketmiş insanlar bilmiyen, — tanımıyan kaç avcı vardır? Bu yakınlarda yapılacak belediye intihabatında reis ola- cağı söylenen bir ahbabım var. Belediye isliğini asla kabul etmi- yeceğini söyledi. Sebebini sordum : (Çünkü avı- ma mani olur. Ben avsız yaşıya- mam !) cevabını aldım !, Bunun örneğini atalar sözünü derleyen | Türkiyenin En Büyük Av Yeri biçikte görebiliriz. Yaprakları gelişi- güzel açıp gözüme ilişen asözleri birkiei ardısıra diziyorum: “Aç kiminle olsa savaşır., “Açın karmı doyar gözü doymas,, “Arı gibi sokar,, “Az söyler, öz söyler,, — “Beş parınağıum müm diye yaktım, yene yaranamadım !, *“Tartılırsan denginle tartıl!,, *“Boşa koysam dolmaz, doluya koysam almaz,, *Çobansız koyunu kurt kapar,, Bütün atn sözlerini buraya yazacak SĞ $i yal bulunabilir. Şw var ki yabancı deyim- lerin bu sözlere sonradan katılma- dığını da - bilemeyiz. Gerçek (4) olan bir nesne varsa Osmanlı — kanlığının #on — çağlarına doğru basılan biçikler arasında atalar sözlerini toplayan değl>, öz Türkçe deyimleri yabancı deyimlerden bol bir biçik daha yoktur. Böyle olması atalar sözünün, şunun bunun isteğine göre — yazılımış bir belgi (5) olmayıp, aymakın (6) dilin- den alınm'ş olmasıdır. İsmet Hulüsi (1) Yazakı Yazıhane () Biçik: Kitap () Deylm: Kelme (4) Gerçek: Muhakkak () Belgi; Eser (8 Aymak : Halk geYUNENAYEYTUNSUT AY KA NANAEEEEAEEeLeLanaeessLaReecE aK, Eski Zabtiye, Çatelçeşme sokağı, 25 İSTANBUL ——— Gazetemizde — çıkan ve resitilerin bönün 'ballanı mahfuz ve götetemize aittir. ABONE FiATLARI Jems apartımanının -kapısını yorgun argın açacağı zaman göz- lerinin üstüne bir çift yumuşak kadın — eli geldi ve bu gözleri | kapadı: | — Kimsiniz?. — Kimo?. Ne | istiyorsunuz ?. | Ve silkinerek geri çekildi.. — Guguk... — A.. Sen misin?. Gayet ince sesli bir kadının kahkahası buna cevap verdi. — Sensin ha?. Ne cesaretle buradasın? , — Canımın - içi, mini mini Abone bedeli peşindir. Adreş değişlrmek 25 kurüştur. adan Gelen evrak geri verilmez. Hüânlardan mos'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lânadır. eee K NL T Kâzım Efendi diyor ki: — Keramürsel havalisi, tered- dütsüz diyebilirim ki, Türkiyenin en zengin av sahasıdır. Sahası değil, av cennetil.. Son günlerde sülün avı yapılıyordu değil mi? Bizde sülünler, karabulut sürüler- ledir her biri (2-3) kiloluktur. Sabahleyin uyandığınız vakit her taraftan sülün horozları öter!. Sülün borozlarının seslerile uya- nırsınız.. Velhasil sülün deryası içine düşmek için bize gelmeli! - Tutüuyorlar h, Karaah- ——— ( Baştarafı 1 incl sayfada ) lerinin şirket teşkiline mâtuf te- şebbüsleri sahsi takdirlerine bağlı olmakla beraber — bu teşebbilse iştirak edenlerin otobüs imtiya- zınm belediyece — filen istimali halinde uğrayacakları zararların belediyeye teveccüh edemiyeceği ve böyle bir teşekküle — girmek istemiyenlerin tazyik olunmasına müsaade edilemiyeceği ve mev- zuubahs şirket teşkili teşebbüsü. nün Vilâyet ve Belediyece iltizam edildiği hakkındaki şayiaların da , doğru olmadığı alâkadar hemşeh- Asri Kervan: (Baştarafı 9 uncu sayfada ) uzun yol için hazırlıklar yapıla- rak, Opeller arasına bir hafta evvel hiç bir arızasız Avrupa turnesinden avdet eden bir ecra- cının 1926 senesinden evvellere mensup Şevrolesi konmuş ve en arkaya da lâstik tamirleri için bir kamyonet ilâve eci.miş, hatta içindeki ustaya da M, Baronyanın arabasının — peşini bırakmaması Bğlediyenin Yerind Ot D omobil Kata-ı metli ve Çavuşçiftliği köyleri av köyleridir. Sülün, keklik, çul- luk, sarınsma, karalavuk, ça kal, tilki, tavşan, yabani do- muz — bir. avcının Yüyasına girecek —kadar — kara — bulut sürüler halindedir. Adeta yerden fışkırır. Günde (15-20) posta av yapılır... Hem öyle avcılarımız vardır ki S0 c2phane ile giderse 50 av ile gelir, boşa silâh ate mazlar. Muhacir köylüler tilki, çakal ve gansarı tuzakla tutu- yorlar. Hem tilki ve sansarın (kınalı ) denilen makbul - cinsi vardır. Görülmemiş Sürek Avları — Sürek avları (20 - 25) gün devam eder. Bir zamanlar Şerif Pş. (25-30) kişi ile Aaylarca sürek — avları tertip ederdi. O zaman orman- larımızda karaca da sürülerle idi, Ala geyiğin bir tanesinin (150)- (200) kiloya kadar olanları var« dır. Bugün Karamürsel köylerin- de bir ev yoktur ki — hâlâ odaları ğeyik boynuzlaril süslen« memiş olsun. Velhasıl Karamürsel Türkiye. Din av bolluğu rekorunu kirmişe tır. İstanbul avcıları, eğer doya doya o zevki tatmak — isterlerse bu sene bizde avlanmıya davet ederim. Biz, eski bir avcıya ter- cüman olarak ancak — İstanbul avcılarının — ağızlarının — suyunu akıtmakla iktifa ederiz İ M ——— nn — —a e Bir İkazı rileri melbuz zararlardan — koru« mak üzere beyan olunur. Buğday İhracı ( Baştarafı 1 incl sayfada ) Diğer taraftan tesbit edildi- ğine göre, Ziraat bankası son Üç sene zarfında köylüden — (182) milyon kilo buğday — mübayaa etmiştir. Bu, yalnız iki mahsul mevsiminde alınan miktardır. 934 senesi Temmuzunda yapılan mü- bayaa ise, 9 milyon kiloyu bul- muştur. karşımıza çıkan ulfak bir köprü- den bir parmak ile kendimizi ve arabamızı kurtarabildik. Orhan« eline vasıl olduğumuz zaman, birle birlerini bekleyen — arabalardan bir çoğu da, ayni birer parmak ile bu köprüden hayatlarını kur- tardıklarını — anlatıyorları. Meğer bir parmak bazen ne büyük şeymiş, işte bugün bu bir pe-- mak bütün Zzevkimizi neşemi:i tenbih edilmişti. bize bahşetmişti. Asfalt yol bir lokmada bitti, Çelebi Z. Sait Tevfi: bundan sonra az düzelmiş yol (Yarın: — Orhanelindezi " ile Orhaneline sürüyorduk, arada — Uludağa) İstanbul Belediyesi Keşif bedeli 2254 lira SI kuruş olan Tarabyada Tarabya mektebi tumiri kapalı zarfla münakasaya konulmuştur. Talip olan- lar şartname almak üzere Levazım Müdürlüğüne müracaat etmeli, münakasaya girmek için de 169 liralık teminat mektubu ile teklif mektuplarını 10/9/934 Pazartesi günü saat on | beşe kadar Daimi Encümene vermelidirler. İlâniarı makbuzu — veya “4948,, S”