B | K — Garson!.. p. Muharriri: 4. R. Not İspanyada Tü rk Şövalyesi 21 1-8 - 934 .. Lagard'ın Söylediği Sözler, Antuvanın vücudünde Ve Dimağında Şiddetli Diye bağırdı. Ve sallana sab lana masaların arasından geçerek Lagartla Papenin masasına yak- laştı. İki arkadaş ta yerinden kal: karak kollarını açtı. Bu üç kafa- dar — samimiyetle karşı karşıya oturmuşlardı. Söze evvelâ Lagard başladı: 6;’ şişe — halis Anju... Parasını bizim vereceği- mizi zannedip te yine yıllanmış sir- — ke getirme... Bak şu karşımızda oturan aslanı gördün mü?.. Vakıa kendisi kupkurudur. amma, efen- disi olan zatin sayesinde kesesi — ysta Gregüvarı n karm . gibi şiş- — mandır. Haydi bakalım.. çabuk... Eceyyy sevgili Antuvan.. Söyle — bakalım, uzun zaman nerede idin?. O mahut sahte prenslik mesele- sinden sonra ben senin hayatın- — dan çok endişe etmiştim. Hatta bir aralık, ele geçirildiğini ve bir — şişe geçirilerek Grev meydanında — engizisyon eteşlerinin üzerinde kebap edildiğini bile İşitmiştim. — Çok şiikür ki karşımızda hem sağ, — hem da canlı olarak bulunuyor- sun. İsmarladığımız şarap gelin- — ceye kadar şu sirkeden bir bardak — İç bakalım. Lâgardın, birbiri arkasından — göylediği bu sözler, Antuvanın — hem vücut ve hem dimağında — hafif bir örperme husule getirdi. Etrafa hafifçe göz gezdirdi. Elile “usullacık — kahemı — düzeltti. Ve #sonra Lâgardın doldurduğu şarap bardağına uzanarak: ç — Evet dostlarım.. hem sağ, hem canlıyım. Bazan açlıktan — yılan gibi uyuşarak kımıldaya- — miyacak — zamanlarımız da olur, — Fakat o gündenberi karnım sıkıca — doyuyor, boğazım da şarapsızlık- — tan kurumuyor. Yalnız birşey rica “edeyim. Artık şu prenslik mese- lesini kapayalım. Eğer bu duyu- lursa, yalnız ben şişte kebap — olarak kalmam.. zannederim. ki, siz de Madam Greguvarın müş — terilerine taze bıldırcın diye yut- — turduğu çöplük kargaları gibi — kızartma yapılırsınız... Usta Pa- pen.. Güvercin gübresi — yemiş çocuklar gibi niçin sesin çıkmı- yor. —Yoksa — dilini, kilisede yaaza hazırlanan bir piskoposa — kiraya mı verdin? F — Daha fena dostum.. daha — fena,.. — Hekimin biri, gırtlak — weremi olursun, sakın çok söyleme; sözünü Lagard, Pıpııı'liı — kesti: Ş — Eh, söyle bakalım Antuvan — pasıl, hayatından memnun musun? — —. Ehhh.. şöyle böyle... Tam yedi gündür at sırtından inme- — dik ki. — Memnun muyum, değil “miyim... Işte bu gece ilk defa — olarak... — Yedi gün at sırtında ha... Desene ki dünyanın öteki ucun- — dan geliyorsunuz. — — O kadarda uzak değil. 4 — O halde, Romadan Papa — hazretlerini ziyaret etmekten,.. k — Hayır.. Ispanyadan.. Bizim — memleketten.. — — Haaa. Şimdi anladım! — Efendin, mutlaka Endülüs prens- lerinden olacak. — Efendim prens değil.. Bir kucaklaşmış, | Ürpermeler Yapıyordu .. tuhaf... Hele İspanyada bir Türk şövalyesinin bulunması.. Sonra senin gibi bir adamın da ona kapılanması.. Bana okadar garip geldi ki Antuvan... Haydi baka- hm.. Şu üzeri bir parmak tozlu Anju şişesini daha fazla beklet- meyelim, Lagard, elindeki bardağı son damlasına kadar içtikten sonra dudaklarını - şapırdatarak, devam etti : — Bal m, bal.. Nefis mi nefis.. Acaba Allah cennette de bu şaraptan mı ikram edecek dersin?. Papen, sabredemedi. — Ayni suretle yalanarak cevap verdi: — Ahretteki şarap, piskopos- larla papaslara bile yetişmez dostum. Giderken biz biriki şişe götürsek daha iyi olur. — Efendin, büyük bir adama benziyor Antuvan.. Yürümesinden, emir | vermesinden belli. Fakat acaba zengin mi7?. — Vallahi, efendimin zengin olup olmadığını henüz bilmiyorum. Yalnız Madritte avucuma doldur- duğü egülere bakılırsa, bizim kadar züğürt olmadığını zanne- diyorum. ( Madrit ) kelimesini duyar duymaz Lagard birdenbire hay- retle #sarsılmış, yanında oturan Papenin ayağına şiddetle bas- — Bravol. Madritten yedi günde gelebildiniz, ha?. — Amma, ne geliş. Kelle getirir gibi.. Durup dinlenmeden.. Her menzilde, rahat rahat üçer şişe şarap İçemeden.. Şöyle tatlı tatlı birer uyku kestiremeden.. — E bu kadar aceleye sebep? — Onu ben bilir miyim?. — Eh sormak ta bir az abes düşer. Büyük adamlar, ekseriya sırlarının öğrenilmesini istemezler. Şu şişeyi de bitiriverelim, Antu- van... Şerefine... — Hay hay, bitirelim... — Haaa... Ne diyorduk.. Bü- yük adamlar, sırlarını güya biz- den saklarlar. Bizi hunbıl yerine koyarlar. — Iki gözü bağlı bir budala gibi kullanmaya çalışırlar.. Halbuki ben.. Beni böylece- kul- lanmak isteyen kaç asılzadenin dalaverelerine vâkıf oldum. — Eh, ya ben.. Sanki ben de benimkinin Ispanyadan hiçin kaç- tığın. At çatlatarak buraya niye kapağı dar attığını bilmiyor mıyım, zannediyorsun. Antuvanın yavaş yavaş dolaşmaya başlamıştı. — ©O papas yok mu; hani o papas... Eğer o olmasaydı.. Lâkin, dili bizimkinin de eli amma çabuk ha. Eğer yalan söyleyorsam. Şeytanın boynuzları ebemin karnını deşsin.. Hançeri öyle bir savurdu ki.. zavallı papaz, haç bile çıkarmıya vakit bulamadan ahrete mundar itti.. Lagard ile Papen biribirlerine gizlice birer işaret etmişler, An- tuvanın sözlerine daha ehemmi- yetle kulak vermişlerdi. — Papaz ha.. — Papaz, yaa... — Nasıl papaz?. Ş (Arkası var) Spor Mızıkçılık- | Birer Derece Yükseİ | Zabitlerimiz Kimlerdir? larına Dair Hakem işe karışınca: — Heyyy!. Diskalifiye — ederim. Sıçrayarak koşmak yasakl.. Dünya İktısat Haberleri Amerikada Petrolcular Çok Kazanıyor Amerikanın en büyük fon üç Altı ayda 2. P'Wlkkllmpınyıp < | *ının kazanç va- ',"“':' & ziyeti tesbit olun- ar kazanç | muştur. Bu sene- ( Baştarafı 9 uncu sayfada ) tin Beykoz, Reşit Kadıköy, Nu- rettin Hanya, Osman Manastır, Seyfullah Bandırma, Cemal Ma- latya, İhsan — Istanbul, — Tah- sin Selânik, Muharrem — Ma- Manastır, Saim Yedikule, Halit Prezin, Şevki Marmaris, Pertev Istanbul, Nuri Sütlüce, Ali Üskü- dar, Sait Üsküdar, Bürhanettin Beylerbeyi, Halit Bursa, Hanan Beykoz, Bürhanettin — Kasım- paşa, Mazhar İstanbul, Cevdet Uzunkörü, Ziya Seydişehir, Ahsin Çorum, Etem Karahisar, Muhid- din Istanbul, Sabahi Istanbul, Hak- kı Edirne, Tevfik Istanbul, Ilhami Antalya, Behzat Merzifon, Recai Derne, Ziya Eyüp, Irfan Edirne, Abdullah Diyarıbekir, Abbas Is- tanbul, Hikmet Çengelköy, Selâmi Aksaray, Rıza İstanbul Beyler. topçu birinci mülâzimliğine Necati Kırklareli, Refik Ma- nisa, Halit Bursa, Reşit Bursa, Hasan Üsküdar, Nail Erzurum, Sadri Edirne, Haydar Edirne, Fe- nin ilk altı ayı zarfında bu şir- ketler cem'an 23,352.,518 dolar kâr etmişlerdir. Ayni şirketler 1933 gsenesinin ilk altı aylık dev- resinde bilâkis 23.761.614 dolar zarar etmişlerdi. Şu halde iki sene arasındaki ikazanç farkı 54 milyon dolar gibi mühim bir ye- küna baliğ olmaktadır. Bu ka- zanç miktarı 1930 senesindenberi görülen en büyük rakamdır. * İngiltere ile Romanyanın ticari münasebatı 1934 rülmemiş bir şekil rülmemiş bir şekii _““". ılmıhr.l%lndi; eka- münasebatı | dar Romanya Ingik tereye bu memleketten satın aldı- gından daha fazla mal ihraç eder ve iki memleket arasındaki ticaret bilânçosu Romanya lehine kapanırdı. Romanyanın İngiltereye gönderdiği malların hemen ekse- tiyetini de petrol ve benzin teşkil ederdi. 1934 genesinin ilk yedi ayında Romanyadan İngiltereye bir sene evvelki ayni devreye kıyasla 209 bin ton eksik petrol ihraç edilmiştir. Bu azalış nisbeti yüzde 52 dir. Benzin ihracatına gelince bundaki azalış ise yüzde 72 dir. Romanya - İngiltere rit Üsküdar, Kenan Beykor, le- mail Söke, Refik Istanbul, Kemal Serez, Cahit İsanbul, Adil Van, Kenan Zonguldak, Kâmil Izmir, Selâmi Edirne, Nuri Üsküdar, Hulüsi Istanbul, — Ziya — Istan- bul, Ragıp — Iİstanbul, — Ziya Edirne, M. Zeki Bursa, Mustafa Bursa, Niyazi Istanbul, Alpyüksel İzmir, Mazhar Kırklareli, Suphi Üsküdar, Ali Ulvi Erzincan, Bur- han Aksaray, Kemal Ohri, Nevzat Bayburt, Dursun Muş, Mustafa Babacaki, Niyazi Elbasan, M. Veh- bi Köprülü, Yahya Erzurum, NE dai İstanbul, Fikri Erzurum, Şe- kip Selânik, Ziya Tekirdağ, Sami Malatya. j Hava yüzbaşılığından bın başılığa: Sıtkı Istanbul, Tevfik Trabzon Haa İhsan Istanbul, Zekeriyya Van, Tevfik Hırkaişerif Beyler. Hava yüzbaşılığına: Namık Beşiktaş, Arif Istanbul, Eşref Bursa, Şakir Yanya, F. Te- Fatih, Seyfettin Edirne, Sodat Istanbul, Ekrem Adana, L. Gavsi Topkapı, İsmail Hakkı Karahisar, Ihsan Beşiktaş, A, Niyazi Fatih, Muhiddin Edirne Beyler. Hava birinci mülâzimliğine Ismail Hakkı Istanbul, Namık Kemal Istanbul, Sadettin Kadı- köy, A. Kemal Van, Kâmil Ci- hangir, Şevket Erzincan, Ahmet Trabzon, A. Nurettin Saraçhane, İrfan Istanbul, Ismail Hakkı Istan- bul, Cevat İstanbul, Naci lstanbul, Hasan Van, Reşat Istanbul, A. Suat Istanbul Beyler. Istihkâm — Kaymakamlı- ğından mıralaylığa: M. Şükrü Tekirdağ, Şerafettin Gelibolu. vina Istihkâm Kaymakamlığına A, Cemal Şehzadebaşı, A. Şe- kip Erzurum Beyler. İstihkâm Bınbaşılığına: A. Nuri letanbul, Yusuf Ziya Ortaköy, S. Sırrı Bolu Beyler. İstihkâm Yüzbaşılığına: H. Kâmil Istanbul, M. Bahaet- tin Serez, Şeref Istanbul, Şera- fettin Bursa, Mehmet Nikveş, Fehmi Kudus, H. Cavit Istanbul, Ismail Hakı Sıvas, A. Feri Eyüp, Y. Kenan Edirne, 1. Raşit lstan- bul Beyler. Istihkâm bırinci mülâ- zımliğine: Âdil Revan, Rahmi Erzincan, Naim İstanbul, Osman Erzincan, H. Kemal Giresun, M. Ralf Erzincan, Ekrem Emirgân, Muhabere kaymakam- lığına: Ömer Sabri — Sıvas, Şükrü Erzurum, Azmi Erzurum Beyler. ( Arkası var Dört Delikanlının Kanlı Oyunu , Baştarafı | inci sayfada) Fakat Osman kâhya, kızın nişanlı olduğunu söyliyerek bu müracaatı reddetmiştir. İsrarının Buna mukabil İngilterenin 934 senesi ilk yedi ayında Romanyaya | ithalâtı bilâkle yüzde 58 artmıştır. Böylelikle geçen sene Romanya lehine 462 milyon ley ( takriben 56 milyon lira ) olan ticaret mu- yazenesi, bu sene hemen ayni miktarda olmak Uzere İngilterenin lehine düşmüştür. Romanyanın milyon lira Avusturalya 1932/33 — mevsi- minde 3,036,745 balya yün ihraç etmiştir. Bu ar bir sene evvelki ihracattan 284,509 balya fazla- dır. 1932/33 senesi ihracatından 1,411,887 balyası yalnız Avrupaya gitmiştir. Bu suretle Avrupa bir sene evveline kıyasla 315,785 balya fazla mal almıştır. Avustu- ralya yünlerinin başlıca müçteri- lerini aşağıdaki cetvel göster- mektedir. Memleketler — itibarile balya ihracat 10831/32 1932/338 İngiltere 985,287 — 938414 Japonya 6253,310 651,630 Fraosa 891,117 485,505 Almanya 974,701 — 887,508 Belçika £23,039 820,430 * İtalya 891,207 — £18,082 ayni red cevabile karşılandığını gören Arif Ağanın oğlu köye dönmüş ve bazı köy delikanlıla- rını bir araya topluyarak — müza- kereye — başlamıştır. Delikanlılar nihayet bunu bir izzetinefis me- selesi telâkki öotmişler ve gü- zel Emineyi kaçırmıya karar vermişlerdir. Bir gece silâhlanan dört deli- kanlı ile, yine ayni köyden üç kadın, Buhayir köyü harmaalarına gelmişler, Emine ile ağabeysinin ve yengesinin yattığı yerde dur- muşlar. İçlerinden bir ikisi gözcü kalmış, diğerleri de ayaklarının ucuna basarak Emineye yaklaş- mışlar. Bunlardan biri Emineyi kucaklayup ağzını kaparken, ha- fif gürültüden kızın — ağabeysi Mehmet yerinden fırlamış, ve der- hal mütecasirlerle aralarında bo- guşma başlamıştır. Bu boğuşma esnasında Mehmet bıçağını çek- miş, bunlardan birini kanlar için- de yere yuvarlamıştır. Arkadaşlarının — yaralandığını gören Kalamadınlı üç delikanlı nihayet — silâhlarını çekerek Mehmedin lüzerine boşaltmışlar, çıkan kurşunlardan Mehmet, can- sz olarak yıkılmıştır. Mütecavizler, üç kadınla bir- likte Emineyi sırtlamışlar ve 200 metre kadar ileriye götürerek, zavallı genç ve güzel kızı lekele- mişlerdir. Çığlıkların harmandan işiti- mesi ürzerine diğer köylüler de yerinden fırlamış ve hâdise der- hal köye haber verilmiştir. Müteca- vizler kaçmışlar, güzel Emine, 200 metre açıktaki kayalar ara- sında eli kolu bağlı ve ... peri- şan bir vaziyette bulunmuştur. Jandarma Üç şeriri şiddetle takip OSMANLI BANKASI TAŞ Sermayesi: 10.000,000 İngilir lirası Tesis tarihi 1863 Şubeleri : K Türkiyenin başlıca şehirlerile Paris, Ml:l: Nis, Londrave Mançester. ur, Kibme, İrak, İran, Filistin ve Yunanistan. Füyalleri : Yugoslavya, Romanya, Suriye, Yunanistan.