>Ziya Şakir Çar İle Talât Bey Arasında Uzunca | Birinci Ordu Süren Bir Mülâkat Geçmişti.. Fakat bir taraftan İngiltere ef- kârmumumiyesinden |korkan Hart- tiye Nazırı buna muvafakat etme- di. Diğer taraftan da Rus diplomat- larının kurnazca bir manevrası, bu teşebblisü akamete duçar eyledi. Rus diplomasisi, bunu da kâfi görmemiş, Cenup hudutlarını tahtı temine almak istemişti. Bizzat ( Çar Nikola ), (Bükreş) e kadar gelerek Romanya hükümet ricalini Rusya politikasına imale ettiği gibi Osmanlı hüküretinin de Rusya - Fransa ittifak manzume- sine alınması için teşebbüsata girişilmişti. Ruslar, Osmanlıların bu ittifaka dahil olmasına büyük bir ehemmiyet veriyorlar, ancak bu suretle Cenup — hudutlarını emniyet altına almak istiyorlardı. Her sene ilkbaharda mutat oldu- ğu üzere Rusya Çarı (Livadya) ya gelmiş; yine mutat veçhile Os- manlı hükümeti tarafından ( hoş geldin) demeye bir heyet gönde- rilmişti. Her sene bu heyete eski vezir veyahut müşirlerden birinin riyaset etmesi âdet olmuşken, bu s#ene heyetin riyasetini bizzat Da- hiliye Nazırı Talât Bey deruhte eylemişti. İttihat ve Terakki fır- kasının lideri tarafından ifa edi- len bu vazife, -tabitdir ki- alelâ- de bir arzudan ibaret değildi. Nitekim, heyeti ; götüren vapurun seyahati devam ettiği — müddet “ Zzarfında Talât Bey, kendi kalemi mahsus müdürile tenha bir köşe- ye çekilmiş; imperatorla görüşe- ceği şeyleri fransızca olarak yaz- dırarak bunları ezberlemekle vakit geçirmişti. Heyet, Yaltada resmen Çar'ın huzuruna kabul olunduktan sonra Çar ile Talât Bey arasında uzun- Ca süren hususi bir mülâkat ce- reyan etmişti. Bu mülâkatta ise, Osmanlı - Rus ittifakı mevzuubahs edilmiş, fakat buna — esaslı bir şekil verilememişti. — Yalnız, iki tarafın diplomatları münasip fır- Satlarla birleşecek, — bu mesele etrafında mahrem müzakerat ce- reyan edecekti. Şu halde Avrupa devletleri arasında, (Rusya *Fran- 8a) ittifakının ” yamında, — bir de (Rusya - Osmanlı) itilâfi — vücude gelecekti. Şayet Fransızlar, İngi- lizleri de ikna edebilirlerse ©o zaman bu manzume genişliyecek, (Rusya - Fransa - İngiltere - Os- manlı) ittifaki teşekkül ederek Almanya ve Avusturya hükümet- leri, çelik bir süngü çemberi ile çevrilecekti, Bu mühim başta Talât Bey Biğek ' BBzetk kabineye dahil olan ömcak : bir iki zat tarafından biliniyor; onlar tarafından da bu İşin pek gizli tutulmasına — fevkalâde — dikkat ediliyordu. Çünkü Ruslar tara- findan gösterilen bu — temayülün, Fransız ve ıngwlıı.!er tarafından nasıl bir telâkkiye uğrayacağı bilinmiyor; beyhude yere Alman- Ya ve Avusturya - Macaristan hü- metleri gücendirilmek isteni- Miyordu. Osmanlı hükümeti - ve bâhusus İttihat ve Terakkı fırkası - ricali, Ütütakı müsellesi teşkil eden İAİmnzıyn, Avusturya -Macaristan, İya) — hükümetlerini muhtelif B inci kısım Her hakkı mahfuzdur. ada a D AD No. 4 28 - 8 934 Prens Sabahattin Beyin arkadaşla- rından ve (taklibi hükümet) mah- kümlarından Mahmut Bey vesilelerle tecrübe etmişler; bu zümreden hiçbir faide beklenile- miyeceğini hissetmişlerdi. Avus- turya - Macaristan — tarafından Bosna-Herseğin ilhakında derin bir süküt — gösteren almanye, Trabuolsgarp faclasında da Os- manlıların lehine en küçük bir harekette bulunmamıştı. Son Londra konferansında ise, dost görünen bu hükümetlen biç bir faide hasıl - olmamıştı. Açıktan açığa görülüyordu ki Almanlar Osmanlı hükümetine ancak iktisadi istifadelerile mer- but bulunuyorlar; fakat buna mukabil, kendileri Osmanlılara HAT «T Nasıl Doğdu?.. RA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Ötda? karşı en küçük bir vazife hlssi Nle mütehassis olmadıklarını ihsas etmekten — çekinmiyorlardı. Os- manlı hükümetinden — kopardığı (Haydarpaşa-Bağdat) şimendifer hattı ve saire gibi kıymetli imti- yazlara karşı bu kadar İlâkayt kalan Almanyadan sonra Avus- turya hükümeti — Bosna-Herseki isgal etmiş ve Rumeli yağmasına iştirük eden Balkan hükümetle- rine zimnen müzaheret — temin eylemişti. İtalya hükümeti ise, Trablusgarp ve Bingaziyi en haksız bir şekilde zaptederek Afrika kıt'asında Osmanlı hakimiyetine nihayet vermişti... Şu tecrübe- lerden sonra artık İttihat ve Terakki ricalinin, bu devletlerden mürekkep olan — manzumeden ümitlerini keserek — kendilerine başka — devletlerden — müttefik aramaları tabit bir keyfiyetti... Nitekim Rusya ile bu İttifak tasavvuru baş gösterdikten sonra Fransız ve İngilizlere karşı da bir temayül Izhar edilmiş.. Ve hattâ, Fransız muühibbi — olan Cemal paşanın teşebbüsile bir (Fransa-Türkiye dostluk cemiyeti) vücuda getirilmişti Ordunun başına bir Alman tensik — heyetinin geçirilmesine, gizli bir nedamet hissediliyordu. (Arkası var ) Feci Bir Cinayet — ( Baştarafı | inci sayfada ucu ele vermemişlerdir. Müddei- umumilik bunlar hakkında bır karar almak — için kendilerini Sultanahmet — sulh ikinci ceza mahkemesine vermiştir. Hâkim salâhattin B. her ikisi- ni de sorguya çekmiştir. Cafer Ef. herşeyi inkârda eakisi gibi devam etmiştir. Bu sırada Salâ- hattin B. Tayyar Ef. ye dönerek: — Sen doğrusunu söyle, orta- da ölen bir kadın var, günahtır. Sualini tevcih edince az Türkçe bilen Arnavut Tayyar Ef. çetrefil bir dille hakikati anlatmıya baş- ladı ve iki aylık kördüğüm de bu sureile çözülmüş ve hakiki canilerin — hüviyetleri — anlaşılmış oldu. Tayyar Ef. diyor ki: — Bir gün ben Zemberek Hanımın dayısı Hüseyin Ağa ile beraber Hüseyin Ağanın Eyüpteki evinde oturuyorduk. Bir akşam bu yanımda bulunan Cafer Ef, yavaşça eve girdi. Günahı boy» nuna bu Cafer efendi Zemberek hanımla münasebette bulunuyor- muş. Dayısı da bundan şüphele- niyormuş. Cafer'i görünce yaka- lamak İstedi. Fakat o kaçıp gitti. Sonra — ben yine aynı bostan içinde bulunan — Ciddeli Hasan Ağanın evine gittim. Yukarı katta oturuyordum. — Gece sasat Üçe doğru Hüseyin efendinin refikası telâşla yanıma geldi: — Ah Zemberek gitti, öldü- rüyorlar. Pencereden bak dedi. Ben de pencereden baktım. Bos- tan kuyusunun başında Hasan efendi ile Hüseyin Ağayı gördüm, Hasan efendinin elinde bir lâmba vardı. Hasan ağa da yeğeni Zem- berek hanımı kucaklamıştı; 0: — Aman dayı bana kıyma diye yalvarırken, Hüseyin ağa arnavutça: — Benim namusumu mahvet- tin kaltak, seni geberteyim! Di- yerek zavallı kadını başaşağı ku- yuya attı. Ben de korktuğum için hâdiseyi kimseye haber verme- dim. Hâdiseyi böylece"gözlerimle gördüm, Allah için söylüyorum. Cafer Efendi De İtiraf ediyor Bundan sonra Cafer efendi de dinlendi ve hâkim Salâhattin Be- ye hâdiseyi şöylece anlattı: — Efendim ben o gün Hüse- yin ağanın evine — gitmişlim, Hüseyin Ağa ile bu Tayyar Efendi beni yakaladılar, Ahıra götürüp kesmek istediler. Fakat Ben ellerinden kurtulup kaçtım. Fakat beni çok döğdüler, Kendi- lerinden davacıyım. Tayyar efendi İse: — Biz kat'iyyen — kendisini dövmedik. O kapıdan kaçtı, gitti, diyerek - Cafer efendinin sözlerini çürütmek istedi. Polis hakikt suçlulardan Zem- berek Hanımın dayısı Hüseyin Ağanın hâdiseden sonra öldü- ğgünü — tesbit —etmişti. Hâkim Salâhattin B. Cafer ve Tayyar Ef. lerin serbest bırakılmalarına ve kuyu başında lâmba tutan Cideli Hasanın tevkifine karar verdi. Hasan Cidede olduğu için müddelumumilik — dün — telgrafla Cide müddeiumumiliğine —müra- caat ederek Hasanın - tevkifini istemiştir. Zemberek Hanım evli idi ve kocası Ali Efendi altı ay evvel askere gitmişti. — n a Büyü, Taarruzun Üçüncü Günü Başkumandan Bu Akşam Şu Emri Vermişti: —e..r.————— Bütün Kuvvetlerile Dumlupınar Yolunu Kesecek 28 Ağustos, büyük taarruzun, Türk ordusu lehine olarak kat'i şekilde inkişaf ettiği gündür. 12 sene evvel bugünün akşamında zafer perisi bize göğsünü açmış, kucaklamıştı. 28 Ağustos sabahı Türk or- dosu erkenden hücuma kalkmış, Döker alınmış, Altıntaş istikame- tinde — ilerlenmiye — başlamıştır. 6linci fiırka şimalden hücuma kalkarak biraz sonra İhsaniye- Gazlıgöl hattımı almıştı. 2nci kolordumuz ilk hamlede Arapçilt- liği bizasında 12 nci Yunan fır- kasile karşılaşarak — şiddetli bir hücum yapmış ve düşman şimale çekilmiye mecbur olmuştur. Ge- ceyi Köprülü ve Boyalı arasında geçiren 23 üncü fırka ile Bal- mahmut ve Garipçede gece- liyen 3 üncü fırkamız sabahleyin hücuma kalkınca Köprülü civâ- rında iki düşman fırkasile karşı- laşmıştır. Neticede düşman silâh ve cephanesinin mühim kısminı bırakarak gerl çekilmiştir. Fakat fırkalarımız. “Yunan — fırkalarını peşlemişler, biraz sonra düşmanın Dumlupınar hattını bizden evvel tutmaması için garbe doğru kıv- rılmışlar ve “Bakırcık,, sırtlarını almışlar, bu sırada Akçeşehirden geri çekilen düşman kuvvetlerile karşılaşarak onların da Dumlu- pınara gitmemesini temiu etmişler ve şimale sürmüşlerdir. Bugün düncü kolordu da mü- him işler başarmış, garp tarafın- da yani İzmire doğru çekilmek istiyen düşman kuvvetlerini önle- miş, bunların da ruca't hattını keserek şimale gitmelerini temin etmiştir. Gucı süvari kolordumuz bu- günün gecesinde “Beşkimse,, ye gelmiş, bu bavalide iyi keşitler yapmış ve düşmanın 9Yuncu fırka- Mora Vilâyetle- rinde Kıyamet Koptu (Baştarafı 1 inci sayfada ) istemişlerdir. Nazır, Vekili gelecek intihapta Mora'lıları kazanmak İçin bu isteği kabul etmiş, fakat fiat meselesinde bağcılarla üzüm ofi- V gine sermaye veren milli banka arasında bir ihtilâf başgöster- miştir. — Üzümcü'er bin Venedik litresi için (3500) drahmi istemiş- ler, milli banka ise nihayet (3100) drahmi verebileceğini söylemiştir. Bunun Üzerine Mora şehirlerinde kızılcakıyamet kopmuş, halk si- lâhlarını — alarak ayaklanmış ve heyecanlı mütingler tertip edil« miştir. Ayrıca hükümete muhtelif beyannameler verilerek, teklifleri kabul edilmediği takdirde Atina üzerine yürüyeceklerini, — ver- gilerini — vermiyeceklerini — bil- dirmişlerdir. Vaziyet — böyle olunca milli iktısat nazır vekili istifa etmiş ve Almanyada bu- lunan Başvekil Çaldaris'e müra- caat edilmiştir. M. Çaldaris bu- gün ( dün ) buraya gelmektedir. Başvekilin bu tehlikeli — vaziyete bir çare bulacağı Ümit olu- nuyor. — ÂA. V. sile ikinci kolordusunun karar- gâhlarının bulunduğu Egert kö- yüne şiddetli bir bücumda bulun- muştur, Neticede bir Yunan oto« mobil kolu, bütün yükile süvari- lerimizin eline geçmiştir. Şimalde birinel süvari fırkamız da düşman kuvvetlerini — şiddetli bir baskın ile oyalıyarak dördüncü kolordu- muzun taarruz — vazifesini hayli kolaylaştırmıştır. Bu günkü hareketin neticesini şöyle anlatabiliriz: Afyon cıvarındaki mevkilerin- den göriçekilen 1 inci ve 7 ni Yunan fırkaları dağınık bir vazi- yette garpte Dumlupınarın şark tarafına gelebilmişler, — düşman büyük kısımları ise Dumlupınar mevzüne girmek İçin çok uğraş- mışlar, fakat buna muvaffak ola- mamışlar ve şimale çekilmek mec- buriyetinde kalmışlardır. Bugünkü harekâtın en kat'i neticesi, düş- manın -İzmire doğru olan rüc'at hattının tamamile kesilmiş ob masıdır, Bütün bu harekâtı büyük bir heyecan vo dikkat içinde idare ve takip eden Gazi Başkumandan 28 Ağustos 922 akşamı ordulara şu mühim emri vermiştir: *“Üç gündür devam eden meydan — muharebesinde — esaslı surette mağlüp edilen düşman büyük kısmının büsbütün imhası için birinci ordu bütün kuvvetle- rile garbe yürüyerek Dumlupınarı düşman kuvvetlerinden Önce tuta- cak ve garbo çekilmiye muvaffak olan düşman kısımlarına da yeti- şerek onları da büsbütün mağlüp edecek, ikinci ordu şimalden ve birinci ordunun sağ cenahından takibe devam — edecek, süvari kolordusu daima garbe çekilmek istiyen düşmanın ric'at istikamet- lerini kapayacak.,, (Arkası yarın) İstanbul Icra hâkimliğinden: Galatada Eskigümrük — sokağında 4 numarada deri ve kösele Ücareti ile müuştagil Aleksandr. Posanci ve güre- küm şirketinin konkordato için mühlet verilmesi talebile vukubulan müracaatı Üzerine icra kılınan tetkikat neticesin- de konkordato talebinin nazarı itibara alınımasına ve icra ve illâs kanununun 286 ve 287 nci maddeleri mucibince borçluya iki ay mühlot verilmesine ve İstanbulda birinci vakıf — haninde Avukat Fahri Beyin kuümser tayinine vo işbu mühletin ilâmı ile beraber icta ve iflâs daireleri ve tapu sicil memur- lukları ve Ticaret mahkemelerine bil- dirilmesine karar verilmiş olduğu ilân olunur. (2149) Beyoğlu tapu başmemurlu- gundanı Büyükderede Mektep soka- ğinda — eski T yeni & No. lu bir bar hane £ Şubat 1267 tarihli — hücceti şer'iye ile Nikoli uhdesinde iken vefe- tile veresesi namına müamelei - intikı - Hyeosinin Torası talep edilmiş — ise do mezkür hüccetin tapuca kaydı movet olmadığından senetsiz tasarrufat ahkâ- mına tevfikan tahkikatı mahalliye icre kılmacağından mezkür hane hakkında tasarruf iddiasında bulunanlar mevcut olduğu takdirde taribi ilândan itibaren 20 gün zarlında vesaiki unmıüy.olı- rini müstashiben tapu müdüriyetinde Beyoğlu — tapa — baş memuüriyetinı 4157 - 934 muamele No. sile müracaat ları ilân olunur.