'i Armutlu Plâjları Ve Dağ Köyleri Armutlu ( Hususi ) — Kasa- bamız sailde 12 dakika içeridedir. Halk gündüz işile, gücü ile meş- gul olduklan sonra, akşam Üzerl İstirabat için 'plâjlara gider; bir- kaç dakika —yüzdükten sonra kasabaya avdet ederler ve pilâj- larda bilhassa gençler, türlü türlü eğlenceler, yüzme yarışları yapa- rak boş bir vakit geçirirler. Halkk arasında hemen hiç yüzme bilmeyen yoktur. Beş yaşın- da bir çocuk pekâlâ yüzme bilir ve muntazam deniz sporu yapar, Memleket havasının temiz ve sağ- lam olması, daimi spor meşguli- yeti gençleri dinç ve sağlam ola- rak yetiştirir. Kadınlara mahsus bir plâj vardır; bu pilâjda hiçbir erkek banyo yapamaz. Kasaba- dan yarım saat mesafede bulu- nan — (Yılandar ) — mevkiündeki plâjlar daha hoş ve Jlâtif bir manzaraya maliktir. Yerinin uzak olması sebebile buraya eğlence için giden 'olmaz; ancak hariçten bulunan ( Küçücük ) denilen çam- lığa giderler. Burası çok hoş bir plâja, saf | çam havasına maliktir. Kasabar mızda yazı geçirecek daha birçok mesireler — vardır: Meselâ dağ köyleri.. köylerin tabii güzelliği tarif olunmaz derecededir. Fakat ahalisi fakirdir. laşelerini recber- likle temin ederler. Evvlce odun ve kömürcülük yaparlardı. Kömür- cülüğün yasak edilmesi köylüyü epeyce sarstı. Kasabamıza en yakın dağ köyü ( Mecidiye ) eski lsmile ( Soğan çayırı ) dır. Gerek bu köyün, gerek diğer köylerin halkı Batum tarafından gelen — muhacirlerdir. Mecidiye köyü, — diğer köylere nisbeten büyükçedir. Evler biribirinden ayrı, ve pek basit bir şekildedir. Bu köylerdeki manzara ve ktafet pek şairanedir. Yazın en sıcak günlerinde, ağaçlarin altın- daki bol ve soğuk memba suları- nın kenarında vakit geçirmek Insanda unutulmaz bir batıra bıra- kır. Mecidiyede iki saat mesafede (İhsaniye ) köyü — gelir. Burası 15-20 evlik küçük bir köydür. Köye girerken, yolun kenarında kiraz ağaçlarının sıralanmış olduğu görünür burası bol çam ağaçlarile mahduttur. İhsaniyeden — sonra yarımşar, birer saat mesafede daha pek şirin köyler vardır. Hulâsa armutlu plâjları ve dağ köyleri en güzel mesirelerdendir. . . Diyarıbekirde Sıhhat Müdürlüğü Aley- hine Açılan Kanalizasyon Davası Bitti Diyarıbekir (Hususi) — Sıhhat müdürlüğü dağ kapısı civarındaki amumi lâgım sularını kanalizas- yona alarak, hariçle temas ettir- meden şehir haricine akıtmış, bu suretle bu lâğım sularile bahçe- lerini sulayan sebze bahçeleri sa- hipleri susuz kalmışlardı. Bunun üzerine bahçe sahipleri Sıhhat müdürü aleyhine de bir dava aç- mışlardı. 8 aydanberi devam eden bu muhakeme bitmiştir. Mahke- me umumün Sıhhat ve selâmeti pamına bu mecraların kapatilma- sını muvafık bulmuş ve davanın reddine karar vermiştir. Nazilli (Hu- susi) — Kıştan biriken borcunu, veresiye — aldığı ihtiyaçlarının pa- rasını İncir za- manı — ödemeği görze alan ve incir mahsulüne güvenerek — işini çeviren köylü bu sene cukutu ha- yale uğradı. Ge- çen sene - İncir 17 kuruşa kadar para etmişti. Bu sene ve şimdi 2-6 kuruştur. İz- mirde satış olma: dığı iddiasile ih- racat tacirlerile müstahsil arasın- daki mutavassıt tüccarlar köylü- | nün pazara götürdüğü inciri âdeta gelen bazı misafirler, daha uzakta Hai T KU Cana İT K kadar alıyorlar. Bu vaziyet kar- şısında köylü sıkıntı çekiyor. Ma- hnr şimdilik satmasa para İâzım. Satsa işte böyle yok bahasına gidiyor. Acaba ziraat bankasının buğ- day alışı gibi incir müstahsilleri için de hükümet bir şey düşüne- mez mi? Avrupa malı olan ihra- cat mahsu'leri için satış ve Ihraç kooperatifleri teşkil edilerek köy- lünün geçimi için bir çare bulu- namaz mı? Bu işlere de devlet elinin sürülmesine büyük bir ihti- yaç ve zaruret vardır. Diğer ihraç mallarından pamuğun kilosu 40, palamutun 2, zeytinyağının 25 kuruştur. Köylü yeni sene mah- Boluda İkizler Bolu (Hu- susi ) — Bolu- da ikiz doğ- muş ve büyü- müş on kadar kardeş vardır. Bu — ikizlerin herks tarafın- dan en çok tanınmış olanı ve — Bolu'da Besim ve Közim — İkizler denilince Ff ler egâne halıra gelenler Kâzım ve ğeıim kardeş- lerdir. Bu ikizler benzeyiş reko- runu kırmış sayılabilirler. Kâzım ve Besim kardeşler 310 doğun- ludur. Ve yalnız doğarken değil, bayatlarını da beraberliğe bağla- mışlardır. Bir evde otururlar ve bir dükkânda çalışırlar. Kazanç ları birdir. Her ikisinin de boyları 1, 64 ağırlıkları 60 şar kilodur. Tanzim ettikleri müşterek hayat- ları da tamamen biribirinin ayn- dır. San'atları berberlik ve sün- netçiliktir. Traş olan bir kimsaeye yarım saat sonra her ikisini de göstererek hangisinin tıraş ettiğini sorun. Tanımasına ve bilmesine imkân yoktur. İkizler Bolu Mem- leket hastanesinde staj gürdükten sonra Sıhhat Vekâletinden sün- netçilik — diploması — almışlardır. Doğuşları, şekil ve tipleri, evleri, dükkânları, kazançları ve san'at- ları bir ve tamamen biribirinden farksız olan ikizlerin fotoğrafla- rında sağdaki Kâzım, soldaki Besim Efendilerdir. Nazilli kahvelarinden biri süllerine erince bakalım bu fiat- lar ne şekil alacak ? Bütün memlekette yetişecek pamuğun kurulmakta ve kurula- cak olan fabrikalara bile kâfi gelmiyeceği düşünülerek pamuğun köylüyü memnun edecek bir fiatla satılacağı tahmin ediliyor. Bu sene arpa para ediyor fakat istih- sal yok denecek kadar azdır. Buğday ise pek ucuzdur. * Bu senenin kuraklık ve sıcağı sinirleri harekete getirmiş olmalı ki şu sırada gazinolar, kır kahveleri ve hatta köy kavelerinde sazlı, sözlü ahenklere şahit olunmak- tadır. Kasabanın ekseri garzino ve kahvelerinde incesaz ve hanende- ler çalışıyorlar. Kır kahvelerinde haftanın muayyen — günlerinde, Reşadiye Yeni Ve Nazillide Kebap Eğlenceleri Bu Sene Köylü İncir Saftışınde'ırn.öldırığî Kadar İstifade Edemedi, Diğer Mahşul Fiatleri De Düşük cumaları yapılan kuzu kebapları da zikre şayandır. Yazın bu ku- zu kebabı adeti köylerde — daha fazla revaçtadır. Haftanın — belli günlerinde köy kahvesi — adeta umumi ve çalgılı bir lokanta ha- lini alır. Bu me- yanda demiryolu özerindeki Ham- zelli - Soğukkuyu köy — kahveleri başta gelir. Pa- zar ve çarşamba günleri bLu kahvelerde üç dört kuzu kesilir, bunlar ateşin karşı» sında sırıklara geçirilerek kızar- tılıyor. Kebap günleri civardan gelen kemancı, zurnacı ve saire de kahvede akşama kadar kıv- rak havalar çalarak köylüyü coşturuyor, bu senenin köy şar- kılarında şöyle beyitler duyuluyor: “THanım İozın saçları Yarimin kalem kaşları Geçme yarim karşıdan Dinmiyor gözümün yaşları Bazan kemancının — şakrak nağmelerinden aşka gelen köy gençleri kalkıp birer ikişer zey- bek oynarler. Köylerin neş'esi asıl İncir mevsiminde artardı. Bu sene İncirin para etmemesi köy- Tünün şevkini kırdı. Eğlenmesini bilen, neş'eyl se- ven köylü bir az refaha kavuşsa © Zaman sıkıntıyı bübütün sava- caktır. Asri Bir Köydür Reşadiye köyünden bir manzara Bartın (Hususi) — Reşadiye, Gerede ile Bolu arasında 1324 senesinde İnşa edilmiş asri bir köydür. Bu köyün 200 evi vardır. Köy büyük bir göl kenarında kurulmuştur. Köyün tam ortasında jandarma karakolu inşa edilmiştir. Karakola bağlı 24 köyü vardır. Gazi Hz. son ziyaretlerinde köyü ve manzarasını pek beyen Antepte Etilere Ait Kıymetli Bir Taş Daha Bulundu Gaziantep (Husasi) — Çüngi- e nahiyesinin Kekliktepe köyün- de Etilere ait kabartmalı bir ka- rataş — bulunmuştur. Üzerinde, bir öküze binmiş, bir elinde balta, — diğer elinde şimşek tutan, başı sivri külâhlı bir heykel, arkasında da yazı yardır. Bu kabartmanın Dülük jübiterinin anası olan Eti mabudü olması — lâzım,; ki Arkeoloji ilmi ve Eti tarihini aydınlatma! noktasından çok mühimdir. mişler ve ilk fırsatta nahiyeye tahvili Için bir mini mini köy kızının temennilerini memnuni- yetle dinlemişlerdir.. Köy Gere- deyi Boluya rapteden muntazam bir şosanın — ortasındadır. Bu cihetle iktisaden inkişafa pek müsaittir. Abhalisi çok çalışkan ve muhtelif sanatlara aşina ve yeni- lige âşak kimselerdir. Bergamada İzmir Fırka Reisi Halkın Dileklerini Dinledi Bergama (Hususi) — İzmir Halk firkası roisi ve Yozgat meb'usu Avni Bey şehrimize gel- miş, halkla temas ederek dilek- lerini dinlemiştir. Bu dilekler me- yanında inşaatı yarım kalan İlim evinin ikmali inşaatı için tahsisat bulunması, iki ilk mektep yapılk- madi, zürran yardım edilmesi de vadır. Fırka relsi bu temonnilerin yerine getirilmesine çalışacağını vadetmiştir. Ee'Doklra TE l Piyorre Hastalığı Diş yuvalarında bazan cera- hat akıntıları bulunur. Buna “Pi- yorre,, derler. Diş etlerile, diş arasında hasıl olan iltihabın neti- cesidir. Böyle hastalıklı ağızlar, dikkatle temizlenmek gerektir. Kullanılacak diş fırçası gayet yumuşak olmalı. Antiseptik diş macunu kullanılmalı, bu da müm- , kün olmaza, hastalığın devamı müddetince dişleri pamukla te- mizlemeli. Diş etlerini kanatmaktan sa- kınmalı, her ay dişlerini temiz- letmeli. Bunlar hastalığı ilerlet- memek için alınacak tedbirler- lerdir. Fakat hastalık esşaslı bir surette geçmez. Çünkü bizzat insanın kendisi- nin vücudü bu hastalığa müsait- tir. Yani artritik olan insanlar, şeker hastalığı bulunanlar, cüm- lei asabiyeler hasta olanlarda ekseriyetle piyorre mevcut olur, Binaenaleyh piyorre münha- sıran bir diş hastalığı olmaktan ziyade sıhhatı umumiye ile alâka- dar bir ağız rahatsızlığıdır. Zaman zaman nitratdarjanla diş etlerinin yakılması giliserine karıştırılmış novarsenobenzol tedavisi, laktik, kromik, sülfürik gibi asitlerle te- davi nihayet nihayet mevzil ve muvakkat rahatlıktan başka bir netice vermezler. Bundan - dolayı bu nevi hastalar için söylediğimiz şerait dahilinde esaslı bir vücut muayenesl yapılmak lâzımdır ki, piyorre belâsının esaslı surette kökü kazınabilsin — * Mardinde Türk Dili Yayma Cemt- yeti Açıldı Midyat, (Hususi) — Şehrimizde Mardin Halkevine bağlı « Türk dilini yayma » cemiyetinin açılma merasimi yapılmıştır. Başta kay- makam Rıfat Bey olduğu halde bütün hükümet memurları halk, köylü Cümhuriyet — meydanında yapılan merasime İştirak etmiştir. Merasimde muallim İzzet Bey tarafından çok güzel bir hitabe irat edilerek alkışlarla karşılan- mıştır. Merasimden sonra Mardin “Türkgücü,, spor takımı ile Mid- yat gençleri arasında bir maç yapıldı ve sıfıra karşı üçle Mar- din galip geldi, Akşamı belediye tarafından bir ziyafet verilerek halka bando ve radyo dinletildi. İki ay evvel Mardin Halkevi salonunda asil Türk urkına men- sup olan ve yüz sene evvel kadar öz Türkçe konuşan Mardin hak - kının son zamanlarda İrak ve Suryeye olan ticari münasebetl yüzünden kapmış olduğu arapçayi terkedip Türkçe konuşması İçin ant İçilmişti. O gündenberi başlıyan Türkçe seferberliği hararetle devam et“ mektedir. İki ay içinde halkın yüzde doksan beşi arapçayı tama* men terkedip Türkçe konuşmayaâ başlamışlardır. Aile reisleri arar - sında bu hususta ikramiyeli mür - sabakalar — tertip edilmektedir. Hergün en fazla Türkçe kelimey© alışan aile halkına değerli hedi* yeler verilmektedir. Kocatepeyi Ziyaret Afyon (Husust) — Kocatept kulübü gençleri ile şehir b büyük xzaferin hatırasını maksadile Tınaztepeyi ve Kott” tepeyi ziyaret etmişlerdir.