SON POSTA Sigaset Alemi | Bir Sigasi İ 'Kehanet Son gelen —Avrupa gazeteleri, tİiyasi bir. kehanet vak'ası üzerinde duruyorlar. Bu kehaneti yapan Fran- ;ı.ı Vu isimli haftalık bir gazete l Vu gazetesi, bu kehanetini geçen senenin sonunda neşretmiş ve 934 söenesi İçinde şu vak'aların vukubu- Tacağını haber vermişti: Belçika hükümdarı bir darbe yi yecok ve Belçika milleti, dımağından :W-q gibl mütcasir olacak (bu adise, kıralın — bir kazaya kurban tamamen — tahakkuk etmiştir. Yine birtakım Müphem söz ve tahminler arasında Frananda bir fırka- lar mütarekasi ilân edileceği de yazılmıştı ki bu da aynen olmuştur. Bunların haricinde Vu gazetesi- Rin şu haberi de şayamı dikkati: 934 senesinin 21 Temmuzile 23 Eylülü arasında siyasi cinayetler ve rezaletler olacaktır. (Stavleki rezaleti, Almanyada hücum kıt'alarının tas- Hiyesi, Dolfüsün ölümü bu kehanetle alâkadar görülüyor| bütün bunlar ha. eicinde Vu, bütün dünyanın mukad- deratı için 23 eylül 934 tarihini Fev- kalâde nazik bir dönemeç noktası elmak Üzere kaydötmişti. Geçmiş vak'aların fecl tezahürleri karşısında İaanan, inanmayan birtakım mütefek- kirler, Vü gazetesinin kehanetinden Gidden mütcssir olmuş, taşa'am — edi- yorlar. Siyasi hayatta bu dörece İsabetli falcılık nadir görülmüştür. — Süreyya —— Amerikalılar Gümüş Alıyorlar Londra, 17 (AKA) — Büyük mik- tarda gümüş madenlle yüklü “Vaşing- $on , vapuru Sutamptondan — Nev- Yorka bareket etmiştir. Şimdiye ka- dar bu kadar mühim miktarda gümüş gönderilmemişti. Gönderilen miktar, 1,250.000 İngiliz Hirası kıymetinde 400 ton ağırlığında çubuktur. Bunları Londradan — Sutamptona !ıhliçiı «i vagonun yüklenmesi lâzım Aelmiştir. Siyam Kral ve Kraliçesi Budapeşte, 17 (ALA.) — Siyam kralı ve kraliçesi Macarlstanda dokuz gün kaldıktan sonra Prağa hareket #tmişlerdir. ÇÖL Kafamda bir uğultu başla- mıştı: — Sen değil mi Idin, kutuyu gönderen? Diye sordum. Tiçü — No kutusu? Ha dedi. eei yel Ben de ona bir. gece evvelki hapishane odasının gelinini, dt Şününü anlattım. Minimini beyaz #İbisenin, tülün, İlmon çiçeği ta- ciniın getirdiği hayali söyledim. — Nesrin — gelinlik esvabını kimseyo göstermemişti. Ben düne kadar biçimini bile bilmiyordnm. Hattâ bir aralık düğün yapılma- #inı bile istememişti. Sonra ne düşündüğümü hissetti. İçinde esefi, Fası filan kaldı sanmıyayım diye azırlıklara başladı. Hattâ... şey... ıı'""“nı*han fazla, ikimizin de ta- latına pek uymıyan bir şekilde.. Yaptık. . uzak, yakın bir sürü vardı, Ve Yüzü kızardı. Suçunu anladı Susltu : SAK! Mebrure Sami t Yugoslavlar İtal- yayı İtham Ediyorlar Belgrat, 17 (A-A.) — Vreme gare" tesi, İtalyan matbuatının Yugoslavya- a kargı yaptığı hücumlara cevap ğlııılu.kıl;ıîvı'. kendi kabahatlerini | saldamsak için diğerlerini itham gini, nitekim — Avusturya sulkastinde de ayni şeyi yapmış olduğunu yazıyor ve nihayet avutluk Yuguslavyanın hiçbir dahli olmadığını halbuki İtalyanın Arnavutlukta çıka- cak bir ihtilâlden memfesttar olacağı için bu Işi körüklüdiğini İlâva etmek- tedir. Amerikada Bir Papası Dağa Kaldırdılar Goldabore - Şimali Amerika, 17 (A.A.) — Dün Smithoille'e otomobille hareket ettikten sonra ortadan kay- bolan papas Askevv'in karısı bir mek- tup almıştır. Bu mektupta koçasının serbest bırakılması için derhal 25,000 dolar fidye verilmesi İstenilmekte, akal takdirde papasın Ööldürüleceği bildirilmektedir. Rus - Japon . )e Gerginliği Tokye, 17(A.A) — Japonya hükd- meti, hudut — bâdiselerinin akisleri me Sovyet Rusyaya umuml! bir ihtarda bulunmak niyetindedir. Bu ihtar Japonya tarafından kuv- vet İstimali suretile takip edilmiye- cektir. M. Antonof Milletler Cemiyeti Azası Sofya, 17 (A. A.) — Bulgarlstanın Ankara sefiri M. Antonof Bulgarista- nn milletler cemiyeti daimi azalığına tayin edilmiştir. MAOAD ıdüıııbıhmıı tayyare İlmam- | ni küşat etmiştir. Avusturyaya Gizli Cephane Sokanlar Viyana, 17 ( ALA ) — Bavyera'dan kaçak olarak Avusturyaya mühim mik- tarda mövadı infilâkiye sokmakla müt- tehem Salzburg'lu 20 Nazinin muhake- mesine dün İnsburek'ta başlanmıştır. DA İA DA İK dik GİBİ — Şu halde kutuyu, o şeyi..? Lâkırdımı — tamamlıyamadım. Nefesim tutuldu. Seni, halini, ne yaptığını, ne konuştuğunu, son günlerdeki söz- lerini sordum. — Üstünde hiç bir gariplik yoktu. Çok tabili, hattğ oldukça da neş'eli idi, dedi, Dünü anlatmağa gibi bir hali vardı. Kolunu tuttum, da; düm artık; ZO — Sus Needet... Anlatma ... Tafsilât verme. Sade düşün. Hiç, hiç dikkatine parpan bir sözü ı olmadı mı bu günlerde? Annesin- ı den bahsetmedi mi? “Yaşasaydı, hazırlanır bu günümüzü görseydi...,, Filân demedi mi? Diye sordum. — Hayır benim de tuhafıma gitti. Hattâ bir aralık ben bua lâfı açıyordum. Aynanın karşısın- da İdl Gözleri daldı. Cevap Hindenburg'un Vasiyet- namesi Hâdise Oldu Hinden bur g'un vasiyetnamesi bu. lununcaya — kadar Avrupa matbuatın- da birçok dediko- dulu yazılar neşre- dilmişti. — Nihayet vasiyetname — bu- lundu, fakat dedi- kodulara el'an bir nihayet verilmedi. Şimdi de Hinden- burg'un — kastet- üği Alman İmpe- ratorluğunun — ne mana ifade ettiğini merak — ediyorlar. Acaba Hindenburg, Bizmark zamanın- * daki —Almanı tekrar — tesisini mi istiyordu; — yoksa emeli Avusturyayı da içine alan bü- yöük bir. Almanya yaratmak mıydı? Avrupa matbu- atı bunlarla meşgulken şabık Kayser dö — vasiyetnamenin ikinci kasmım beğenmemiştir. Bu kısımda Hinden- burg —Almanyaya Hitler gibi bir başvekil geldiğinden memnun oldu- verdikten ğgunu yazmış ve Hitler'in hareketleri- Jâponlar sonra — müteveffantın Nöydek şatosundan çıkarken M. Hitler —Hindenrbury'un cenazesine son selâmını oğlu —ile birlikte nin Almanya'nın kurtuluşunda bir Amil olncağını Hüve etmiştir. Halbaki sabık Kayser Almanyaya cski satvetini — Hohenzollern — aile- sinin verebileceğint kanidir. ü Bulgarl;r Şarki Çin: Şimendiferinde |Bir haberi hem tekit, hem Sovyet Memurlarını Tev- kif Ettiler Moskova, 16 (A, A.) — Harbinden bildirildiğine göre 1314 Ağustos gecesi şakf Çin şimendiferinin gçerk memurlar gefi olmak Üzere 19 Sovyet tebeası ; tevkif edilmiştir. Harbla mahafili bu tevkifatı, geniş bir tahrikla başlangıcı olarak talakki etmekte vü Japonların, hattı ellerina geçirmek için şarki Çin şimendiferinin şark hattı güzergâhın. da Örfi idare ilân etmeğe hanırlan- dıklarını söylemektedir. Mevkuflardan istasyon çefi muavini Şolom bu müameleyi protasta - ma- kamında açlık grevine başlamış, 2 vermedi. Sade, biraz — sonra: “Daha 1932 deyiz, değil mi? dedi. — Öyle is6 kutuyu ... diye mırıldandım. — Acaba? Dedi. Sustuk. Avlıda birçok gürültü vardı. — Böyle bir günde erkenden sen çıkarken, hiçbir şey sormadı mı? Cuma, yazıhaneniz de kapalı, dedim. — Hayır, sormadı. — Birşey alıp şimdi geleceğim, sana bir sürprizim var dedim, fazla kur- calamadı, bu da garip, sahi diye duraladı. — Haydi, git Necdet bir müddet de gelme. Ben kötüle- meye başlamışım. Öyle ezginim ki... Korkudan değil galiba, yüre- ğim sevinçten çarpıyor. Bu fena alâmet. «Epi bir zaman gelme, git» dedim. Elimi öptü. Saçlarını okşadım, Ayrılırken, birden döndü: — Aklıma şimdi geldi, dedi. Geçen hafta, bir akşam, hiç mi- nasebeti yökken: “Haberin var m Necdet, İtalyanın 10 uncu yıl dönümü imiş. Affı umumi ilân etmişler, demişti. tekzip ediyorlar Sofya, 17 (A.A.) — Edirnede İnti- şar eden Milli gazete tarafından 13 Ağustosta neşredilen ve Filibede bir darbel hükümet hazırlandığına ve bu İşte methaldar 200 kişinin tevkif edil- diğine dair olan haber doğru dağildir. Mesele komünist fesat teşkilâtının keşfedilmesinden ibarettir, Bu teşki. lâtla garnizon meferlerinden bir kaçı da alâkadardır. Bunların aleni muha- kemeslae ayni şehirde başlanmıştır. Sar Mıntakasında İki Casus Polis Sarbrük ( 1914 harbi bidayetinde Fransızların ilk ademi muvaffakıyete uğradıkları şehir), 17 ÇA A.) — Üki polle memuru, ccnebi idareler lehinde cı- susluk ittihamile tevkif edilmişler. dir. Dişlerimi sıktım. — Peki Necdet... Haydi git. Dün akşamki — “gelin bebeği,, anladım artık. Kim gönderdiğini anladım, git. Onu koru. Sen bir- şey anlatma. Sade dikkatli ol, Halinde bir tuhaflık sezer de, herşeyi bilmesi, öğrenmesi lâzım dersen, gel bana, Sana verecek- lerim, var, Ve © gitti. Ben de buraya geldim. Camı açtım. Demir par- maklıklara tutundum. Kollarım iki yanda, kafam, demirlerin yap- tığı dört köşelerden birine dayalı, karşıki duvarın yıkık - yerlerine baka baka, bir hesaba daldım. Gerilere — gittim. İtalyanların değil, bizim Cümhuriyeti hazırlı- yan o büyük mücadele günlerine döndüm... Yüreğim çarpa çarpa, saydım... Günleri ayları ölçtüm... 29 Teşrinievvel 1933 de de bizim kurtuluşun onuncu yıldönümü ola- caktı! Bir seneden az bir zaman kalmıştı. Yüzüme vuran soğuğa rağmen içimin “acaba? ,, larla dolu deli çırpınışı iİle almmmın, avuçlarımın terlediğini duydum. Gönlüme, bağrıma sığmıyan okadar büyük, ismi olmuyan bir ağrıtacak — kadar Bir Kaynana Meselesi .. Geçenlerde Son Postanın bir sütununda okumuştum, bir Macar mahkemesi, — aleyhinde damadı tarafından dava açılan bir kayna- nayi günde yalnız dört küçük cümle söylemiye mahküm etmiş ve kararın haricine çıkıldığı tak- dirde kadını sokağa bırakmak için damada salâhiyet vermiş. Fakat dikkat ediniz, burada mevzuubahs olan kızın annesidir, erkeğin annesi mevzuubahs olunca iş değişir. Haktan bahsetmeyiniz, birçok ahvalde müessis vaziyet hakkın fevkindedir. Ve erkeğin annesi ötedenberi, kızın annesine nazaran — farklı muamele göre elmiştir, bunu değiştirmek elde scfudir. O, biraz mütehakkim de olsa, Ffazla da söylese, gelinlere tavsiyem alışmaktır, sabretmektir, daimi — olmadığımı düşünerek sabretmektir, hattâ bu sahada kocalarından ileriye giderek da- yanmaktır. Bir çocuk günün birin- de annesine karşı İsyankâr vazi- yet alabilir, fakat bunun bir baş« kası tarafından yapılmasına asla müsaade etmez, yapanı unultmaz, Okuyucum F. Hanıma bu nokta üzerinde durmasını tavsiye ederim. Düşüncesi — makuldür, madam ki çocuğu vardır, kocasından ayrıla- maz, ayrılmamalıdır, ayrılamayın- ea da katlanmalıdır. kocası belki bugün fena görünür, tesir altın- dadır, fakat bu tesir elbette bir gün nihayet bulacaktır. » Mustata Beye: Bir memur hakkında bir kız ailesi tarafından yapılacak şikâ- yet daima nazarıdikkati celbeder, o memur hakkında fena not ve- rilmesine sebep olur: belki İs- tikbaline de dokunur. Böyle bir şikâyete meydan vermemeniz lâ- zımdır, bunu söyldikten sonra kızın kaçma teklifini redetmeniz ladır. İşi bir az daha zamana bırakınız ve bu müddet zarfında da ailesi ile anlaşmaya çalışmız. Kız da siniri bırakmalı, ebevey- nine kendisini sevdirmeli, mutl görünmelidir. Dünyada zamanın balletmediği hiçbir şey yoktur. HANIMTEYZİ şeyle doölmuştum ki, biraz sonra destimi doldurmaya gelen Elmasa: — Haberin var mı? italyanlar affıumumt ilân etmişler. Onuncu yılları İmiş, dedim. Bu haberin sanki canı kanadı vardı. Hapishanenin her koğuşuna her çile kadınının kulağına çabu- cak, koştu, uçtu. Şimdi artık Üzerimize yüklenen ceza hüküm- lerinin, kendi çilemizin günlerini değil, bizi 10uncu yıldan 29 teş- rinevvel 1933ten ayıran haftaları, dakikaları sayıyoruz. Bu da riyaziyeci aklının, ka- nun ve nizamlarla uğraşan hukuk adamlarının anlayacağı bir hesap değil Nesrin. Yurdun, yepyeni, hür ve emin bir hayata kavuştuğu o büyük günün onuncu yıl dönümünü, biz- ler de, güneşe aşığa, havaya, hasretini çektiğimiz herşeye sıkı sıkı sarılmak, atılmak için bekli- yoruz! Uzak çok uzak bir yerden gelen, hapishane insanlarının da benden duydukları bu habere, günlerle beraber yeni yeni ilâve- ler yapılıyor.. Erkekler — tarafından — alınaa , katılıyor. yeni bilgiler y Si