D Sarışın kadın sözüne devam ediyordu: — Hem kaldırımda dolaşan | bir kadını bilmem ki neden böyle hor hakir görürsünüz. Vallâhi oda tıpkı başka mes- lekler gibi bir meslektir. İnsan bunu keyfinden yapmaz, ekmek kazanmak şeklinin iyisi veya kö- tüsü olur mu?. | Bu kadının ama da garip bir felsefesi ve bir hayat telâkkisi — vardı. Ve böyle düşünen kadın bez- — gin bezgin gülümsedi: — Hem ben kendi hesabıma kaldırıma —düşünceye kadar az yoldan geçmedim. Genç adam pürosunu yeniden — ağzına almıştı. İki kolları başının arkasında, tavanlara — yükselen dumana bakıyor ve kendi düşün- | celerine pek dalmış görünüyordu. Ve çorabının burnunu örerken mütemadiyen — konuşan — kadını dinlemiyordu bile. Fakat sarışın | kadın mütemadiyen söyleniyordu. İ İnsan bir kabahat işledi mi — onun yaptığı şey hakkında bir- | denbire hüküm vermek doğru — değildir. Her şeyin bir esbabı — mücibesi vardır. İşte asıl bunu tetkik etmeli. f Meselâ ben kendi hesabıma fena bir kız değilim. Fakat... birşeyin bozukluk tâ başlangıcında oldu mu bitti!... Ondan sonra kur- tuluş yoktur... Ben işte biliyormı- sın nasıl dünyaya gelmişim? — Bu beni alâkadar etmez, fa- kat gevezelikte devam edersen nasıl dunyadan gideceğini öğre - tirim, — Kaba herif... — Geveze karı... Bir müddet sustular.. Sonra ge- me genç kadın sükütu ihlal etti: — İmre.. enen kopsun, uzum nen var senin, neden konuştuğumu istemiyorsun ? — Konuştuğunu nedenmi iste - miyorum?.. Kafamı dinlemek için. — Bir kederin mi var? — Sana ne?, — Yoksa parasız mısın? Şimdiye kadar abus çehre ile oturan adam biraz gülümser gibi oldu: — Paran var mı senin? — Bugün sana yetecek ka- dar belki bulunur... i — Âlâ.. Fakat Eva bugün paraya ihtiyacım yok... Bugün bir şey düşünüyorum. Bir işe ka- — rar veriyorum. Eğer muvaffak — olursam ben sana para verece- — gim... Hem de pek çok. t Genç kadın inanmıyan bir tebessümle: — Ah ne iyi olur, dedi. Çorabın bir tekini dikmişti. Şimdi eline ötekini almış, yırtık yerleri arayordu: — Kendime alırdım.. f —— -— TAKVİM —— Gün PERŞEMBE Hızır 31 9 Ağustos 934 — 96 Arabi Rumt — 2T Rebahar 1353 '.’l * Temimuz * 1380 üürram Sökereka Vakit ılîl.ııl Vılıll Vıkll İlıııl ' v.ı. bir çift çorap Güneş Öğle Tktadi 1018 A2 10| Yatsl |1 45 | ö 4 18 pe|lasak |7 48 3 06 VAS |S 03. aleşam | ıı_ı 500 | & 55 Bu Başı Ne Yap Aşk ve macera romanı — 66 — Yazan — Aptal ne çorabı... Hangi çoraptan — bahsediyorsun? Eğer karar verdiğim iş olursa... Ne olur biliyor musun? — Ne olur İmre?.. — Aşağı yukarı zengin oluruz. Yalnız sana iki bin mark verl- rim,. Bir de beyaz tilki kürkünden bir bua.. Ha.. Ne dersin? — Çok iyi birşey amma bana çocuk masalı gibi geliyor... Bu buhran içarisinde yalnız bana iki bin mark gerirecek bir iş tahmin ve tasavvur edemiyorum. — Sen hiç birşey düşüne- — Fakat mademki vaktimiz masal ile geçiyor, bırak ta sana kendi hikâyemi anlatayım. Masal değil hakiki bir hikâye. — Allah... Allah bu da yeni mi çıktı?.. Bu ne demek kuzum, Neden bana hikâyeni dinletmek istiyorsun?.. — Neden mi?.. Sana zannetti- ğin kadar fena bir kadın olma- dığımı anlatmak için... — Ben şimdi dnıünüynmm PS ms ocl[ saçma dinliyecek vaktim yok. — Fakat hikâyem... — Susacakmısın? — Susuyorum. Aman ifrit su- suyorum. Fakan inan bana bu hikâye öyle güzel bir hikâye idi ki.., x Bu hikâye Evanın zannettiği kadar güzel bir hikâye değildi. Bu, kendi seviyesinde, kendi mev- kü içtimaisinde olan Berlinli kız- ların bir çoğunun hikâyesine benziyordu. Evanın annesi Berlinin üçüncü derecedeki mahallelerinin birinde küçük bir sebzevatçı dükkânı olan bir kadındı. Her sabah sarı saçlarını önden ve enseden ka- bartarak tepesinde toplar, üstü- ne de bir file geçirirdi. Üzerine de mavi ve beyaz benekli bir önlük giyip te tuvaletini ikmal et- tikten sonra, dükkâniın arkasın- daki rutubetli ve küf kokulu o - dadan çıkar, dükkâna gelerek kepenkleri kaldırır. ve dükkânı açar... ( Arkası var ) Çıplak Gezmek İstiyen Bir Koca Mahkemede Karısının Aç Açtığı Dava Netıcesınde Nafaka Vermiye Mahküm Oldu Elektirik şirketinin Ayaspaşa- | daki inşaat atelyesinde çalışan Dimitri Doklidi isminde bir zat aleyhine, Beyoğta Dördüncü sulh hukuk mahkemesinde şayanıdik- kat bir boşanma davası açılmıştır. Davacı, Dimitri efendinin zev- cesi madam Sultanadır, Kocasından — nafaka - isteyen madam Sultana, aralarında — ge- çimsizliği icap ettirecek hiçbir sebep olmadığı halde Dimitri efendiden ayrılması icap ettiğini ileri sürmektedir. Ancak mesele- nin şayanı dikkat tarafı şudur: Fransadaki çıplaklar cemiyeti azasından- bulunan ve çıplak gez- mek taraftarı olan Dimitri efendi, evinde bunu tatbik etmiye kak kışmış, ailesi ve çocuklarını da aynı şekilde karekete mecbur etmiştir. Dün beyoğlu dördüncü hukuk mahkemesinde bu davanın görül- mesine başlandı. Madam Sultana davasını izah ederek nafaka iste- diğini anlattı. Dimitri efendi iti- raz ederek her zaman için bera- ber — yaşayabileceklerini — fakat madamın — kendi — proğramlarını kabul etmediğini söyledi. Mah- keme, davacının isteği Üzerine bundan sonraki kısımların — hafi olarak devamına karar verdi. Bu gizli celseden sonra mah- keme Dimitri efendinin çocukla- rına ve karısına nafaka olarak 60 lira vermesini kararlaştırdı. Hâ- kim ayrıca Dimitri efendiye na- sihat ederek çıplaklığın Türk camiası tarafından kabul edilme- diğini, bu sebeple âdetler hilâ- fına hareket etmesinin doğru olamıyacağını söyledi. Dimitri efendi muharriri- mize diyor ki: Muhake bittikten sonra bir Dimitrl Ef. mahkemede hâkimin saallerine cevap verirken muharririmiz Dimitri efendi ile görüşmüştür. Çıplaklığın sıhht bir vecibe olduğunu söyliyen Dimit- ri efendi diyor ki: *“ — Ben Fransadaki çıplaklar cemiyetine mensubum. — Çıplak gezmenin, — elbisesiz. yaşamanın sihhat için çok lüzumlu bir ha- reket olduğuna kanaat getirdim, Bunun için de çocuklarımı çıplak yaşatmak kararını verdim. Fakat karım bu fikrime muhalif görün- dügü lçm ınılıkeıınll oldııl( TAKSıM BELEDİYE BAHGESi AÇILDI HERGÜN MÜZİK ve CAZ Gayet ucuz her nevi meşrubat (1757) H Bugunu'ı Meselelerınden ı ıİstanbul 16 Bin Kişinin Esaretinden Kurtuldu ! ( Baştarafı 1 inci sayfada ) | hassa zerzevat ve meyva satan- | lar sabah sessizliğinden çok şikâ- yet ediyorlar. Bunlardan — birçoğile temasa geçtik. — İstanbulun — gürültüsüz ] vaziyetinden kendilerinin de mem- | nun olmaları lâzımgeldiğini söyle- l dikten — sonra bir - sual olarak sorduk: — İstanbulda sabah gürültü- sünün eksilmesi kazancınıza kesat getirdi mi? Umumiyetle aldığız cevap, ses- sizlikten sonra kazançlarının bir miktar eksildiği merkezindedir. Fakat sessizliğe alışılınca eski kazancın yine kendini göstere- receğini de umuyorlar. Hüseyin isminde Bozkırlı bir | Seyyar zerzevatçıya soruyoruz: | — Hüseyin Ağa.. Sen ne dersin bu işe? umumi veyim., Mallarımızı satamaz olduk. — Fakat sizin gürültünüze de halkın tahammülü kalmamıştı. Açıkgöz Hüseyin buna da ce- vaş yetiştiriyor: - di yaz beyim.. le- den ıoıışruı'l uykyıı uyıııı)ı'ıılu Z Hulasa; dünkü gürültülü İs- tanbul ile bugünkü şamatasız ve ——— R .— pıurdmı Istanbul arasındaki fark, bir uçurum kadardır. Çünkü dün Istanbulda bütün - 16 bin kişi müstesna - şikâyetçi idi. Fa- kat bugün bütün İstanbul sakin- leri memnun ve müsterih, yalnız 16 bin kişi şikâyetçidir. Yani şikâyet- çi adedi, 650 binden 16 bine in- di ki bu, herhalde büyük bir mu- vaffakıyettir. Bu mukayeseden şöyle bir ne- tice de çıkarabiliriz. Dün İstanbul 16 bin seyyar satıcının müthiş gürültüsünün esiri idi. Bugün ise 650 bin Istanbullu esaretten kur- tulmuş oldu. Kapanma saatlerine Karşı Yapılan İtirazlar Diğer taraftan dükkânların erken kapanmaları hakkındaki ka- rara itirazlar devam etmektedir. Tütün, sigara ve rakı satan dükkân sahipleri belediyeye mü- racaat ederek akşam saat 7 de kapatılmalarına itiraz etmişler, hiç olmazsa saat 9 da kapatılmala- rını istemişlerdir. Bunlardan başka daha birçok esnaf geç kapat- mak müsaadesi almak için bele- diyeye müracaat etmektedir. Hafta içinde kaymakamları belediyede toplantı yapacaklar, bu işin tat- bikat cihetini görüşeceklerdir. KanuniTakibatYapılıyor! ( Baştarafı 1 inci sayfada ) müştür. Bu fena netice karşısında, hususi maksatları istihdaf eden bu zararlı neşriyatın derhal dur- durulmasına — karar - verilmiştir. | Yapılmakta olan tahkikattan çıka- cak müsbet neticeye göre, bu gibiler kanunun pençesine teslim edilecektir. Bir Şikâyet Mevsuk olarak haber aldığı- mıza göre, şehrimizde ve memle- ketin diğer şehir ve kasabaların- da birçok şubeleri bulunan maruf bir malt mücssese, kendi hakkında yazılan bazi yazılardan dolayı İktısat Vekâletine müracaat etmiş, © yazıyı yazanlar hakkında şikâ- yette bulunmuştur. Bu müessese, ıeıedııı seneye inkişaf ederek ge- Cevap veriyor : — Deme beyim.. Gözlünü se- | | | şı Şiddetli Bir Mücadele Açıldı ( Baştarafı 1 inci sayfada ) ıuııiııu,-bıııb- ıııdı t lıı yakalanıyorlar. F!ıkıuthlıt:ı;ı’l ıılııtıı."' ki akşam, ahlâksızlık mücadele- sinde yeni bir hareket daha gös- termiştir. Şişli haricinde bazı ga- zinolarda küçük localarda iğrenç vaziyetler irtikâp edildiği haber alınmış, memurlar buralarını göz- lemeğe amışlardır. Neticede iki gazino da cürmü meşhut yapıl- mıştir. Bizim aldığımız malümata göre bu kır gazinolarının kuytu köşe- lerinde bazı erkek ve kadınların çok çirkin hareketlerde bulunduk- ları tesbit edilmiş, bunun üÜzerine bu iki gozino kapatılmış, kapıları da mühürlenmiştir. Ayrıca sahip- leri hakkında (ılıkıhl yapıl- ması lüzumlu görülmüştür. Eğer bunların suçları tespit edilirse haklarında kanun? muamele ya- r:ı'ı'uklıı. Bunlardan ! birinin ismi iro , diğerinin iami Arap Meh- mettir. nişleyen ve muamelâtı düzgün bir şekilde cereyan eden Adapazarı Türk ticaret bankasıdır. Bu banka, çok şerefli bir maziye ve bugün de çok düzgün ve itibarlı bir vaziyete sahip ol- duğu halde aleyhinde yazılan ta- mamen yanlış yazılardan müte- essir olmuştur. Filhakika yalnız İstanbul vilâ- yeti dahilinde üç tane şubesi olan bu milli müessese, itibarını düşü- recek en küçlük bir harekette bu- lunmadığı için, aleyhinde yazılan yazıların esassız ve yanlış oldu- ğunu alâkadar makama bildirmiş- tir. Haber aldığımıza göre iktisat vekâleti bu bankanın yaptığı şikâ- yetle ciddi surette meşgul olmak- tadır. Ahlâksızlıga Kar-| Hazin Bir Ölüm Türkiye İş —Bankası sebecilerinden muha- AH — Riza — Bey, göçirdiği — pok mazik bir çiğer ameliya tın dan ailesi men- supları tarafın- dan hürmet ve muhabbetle se- vilân bu bankacının =: meslek arkadaşlarının — kalplerinde derin ve sönmez bir yara açmıştır. Cenazesi bugün (Perşembej saat 10,30 da Cerrahpaşa hastanesinden kaldırılarak Eyüpteki alle makberesine defnedilecektir. Bankasına ve kederdide allesine derin taziyetlerimizi sunarız. Thilaliahmerin Tertip Ettiği Sünnet Düğünü Hilâliahmer Cemiyeti Fatih Kıztaşi nahiyesi tarafından bugün için bir sünnet düğünü tertip edilmiştir. Dü- gün Aksarayda Pertevniyal — lisesi bahçesinde yapılacak, sünnetli çocuk« ların eğlencesi İçin hokkabar, orta oyunu oynanacaktır.