7 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Salıdan Salıya Günün Dedikodusu Dükkânlar yedide kapanıyor, Una en çok evli erkekler sevim Sin. Karılarının istediklerini alıp Zetirmedikleri zaman bir mazeret bulabilirler: —Alacaktım amma karıcığım; ben daha işimden çıkmadan saat Yedi olmuş, dükkânlar kapan- Mıiştı, * Bir arkadaşım Sordum: — Vapuru mu kaçırmaktan ı"'l'lnıyonıııı'r' — Hayir, dedi, bakkal dük- kâmmı kaçırmaktan! » Saat yediden #sonra konuşu: Yorlardı. Duydum: — Çoluk çocuk aç kaldık.. — Paranız mi yok? — Paramız var amma bakkal dükkânı yok. koşuyordu; * — Yahu bu damı moda; ca- ketinin bir kolu var, bir kolu yok.. Moda — değil amma — moda olacak. Terzi caketin öbür kolunu takmaya vakit bulmadan saat | yedi olmuş, dükkânı kapamışlı. Ü Saat yedide kulaklarınızı tıka- Yın, bütün dükkân kepenkleri bir anda İndirilirken müthiş bir ses gıkıyor; kulaklarınızın zarı patlar. * İki dükkân sahibi arasında: — Yediden sonra hiçbir şey Satmıyacak mıyız.. — Satacağır... Sokaklarda bol bol cakal Konserde Hasan Bey karısına söyledi: — Dikkat ediyor musun çab- ği keman tam yüz seneliktir. — Sen de hep böyle demode *ya kullanılan yerleri — bulur, ti getirirsin! çerrerAAAR A AAA AAA TMttss eee esasAARAALARAALAAAALAMAAEAAN Kelin perçe- minden tutacak- sın da ne çıkacak, kendine güveni- rsen Gsırma SaçÇ- hyı sırma saçın- dan tut! * Dünya bir Hazreti — Süley- mana kalmamış amma dünya yözünde binlerce Süleyman — yaşı- | yor. — Buraya geldiğim gündenberi şair oldum Ha- | San Bey? — Vah zavallı vah buraya geldiğin gündenberi Vün hal PAZAR OLÂA Hasan Bey — Yüksel ki yerin bu yer değildir, - Dünyaya geliş hüner değildir! Seven erkeğe abayı yaktı der- ler. Sırtında bir abası bile bulun- mıyan — erkeğe de hangi kadın yan dönüp bakar. * Her — horos kendi çöplüğün- de ötseydi, dün- yada fenalık Hasan Bey — Tevekkeli değil annen, senin için “kızım gittikçe namına — hiçbir daha fazla havalanıyor,, diyor. şey olmazdı. ser.rrLARALASAAAAKLAAAEKAAA ı Hasan Beyin Fıkraları Man;: Cömert Hasan Beyin oğlu yaşlı fakat ö t 1 bir Hatan Biy ikide bir Döles ae l l A c Tadüm - bir i oldu yundan bahsederdi. hizmetçisi T Ca r, | hanımefendiye söyledi : ge ”"ı E:ngoı:ıey;irı mdos;:ıı! —Benim babam çok cömerttir. | zl;rd_ı_: f,?,::de ' İalkıp : gidecek Herşeyi istenildiğinden fazla verir. ünün ) — Meselâ ne gibi? diye .ödhm kopuyor. gitmiştim, — Meselâ şimdi burada olsa; Bir gün ':u"';.k" bulaşık ılıı ona, ben kaç yaşındayım, Hasan Feyi ; diye sorsanız; cevap olarak, kırk | yıkırkeg bulduı:l:-l dedim, bani demez de; muhakkak altmış der! | —- u ne ' ; â dı. | bir hizmetçin varı Vaat mukîmmmeeııüf öldü. — Vah, vah, vah! ; Hasan Bey oğluna vadetmişti: ok mad- — Bu gsene sınif geçersen seç 'Acımı'nlN:“:ı:': ayıdu.ı sana bir bisiklet alırım. deten ölmedi. :ı lafl Oğlu, sınıf geçemedi, Hasan e Elıllk:l.'ılın.ı;dım. karım oldu; | Bey darıldı: a tfağın semtine — Bu sene sınıfta kaldın ha. o günden beri mu Hem sımf geçersen sana bir bi- uğramıyor. siklet alacağımı vadetmiştim. Bü- Vapufd' k | tün sene dersine çalışacağın W Kucağında güzel bir. köpe yerde ne ile vakit geçirdin? ——— | bulunan çirkin bir kkıdınb;:ıp’)’: — Bisiklete binmeyi öğrendim. | irdi; vapurda başka n |- Şokm"i f'bi HB.::nbiE:ı)Tu’Lî:l"- — Hayır hanımefendi, köpeği- W oturdu; | u.nkı aiyorsunuz. beye- | nizden korkmadım, amma doğru- f d—l- ::::iundîırnıı korktunuz? | sunu isterseniz sizden korktum | endi, | kollarına, elli | yorlar; gARÜMA AA SAA AA SA GA SA S ee s AAA MAA DEBLA AAA A AAA BAA AAA AAA Dünyanın Hali Çorapsızlık Bahsi Bizim Son Postada okudum: “ Amerikada papaslar kadın- ların çotapsız gezmelerine muha- lifmişler ,, Tuhaf şey, şaştım, şaştım da kaldım. Koskoca saçlı sakallı pas pasların kadınların ayaklarında ne işleri vardı bilmem!. Artık anlaşıldı söz ayağa düş- müş olacak... Bari mek adım ben- de karışıvereyim; kadınların — ço- rapsız gezmeleri acaba iyi mi yok- sa fena mı, evvelâ bu işi hallete meli; ben bir ressama sordum; Yüzünü buruşturdu: — Çirkin? Dedi, Podra lavanta gibi şey- ler satan bir dükkânın - sahibine sordum: — Fevkalâde güzell — dedi, eskiden kadınlar yalnız yüzlerine, podra sürere lardi; şimdi ayaklarına da sürü- bu yüzden kazancımiz çağaldı. Bir çorapçıya sordum! Cevap yerine gözlerinden si- cim gibi yaş boşaldı, zavallı çok dertliydi. Meğer üç aydır bir tek çorap satamamış.. * Yaşasın Amerikan papasları! Kendi hesabıma da sevindim, hiç olmazsa sayelerinde çirkin ka- din ayağını bütün çirkinliğile çı- rılçıplak —seyretmekten kurtula- cağım! Hasan Bey bir kavun almıştı. Üzerinde çakı ile kazılmış (Meh- met) yazısı var dı. Kavun kesile- ceği zaman kızı avazı çıktığı kadar — bağırdı : — Günahtır. kesmeyin! — Kavuna günah olur mu? — O kavun değil insan, ka- vun olsa adını Mehmet koyar- lar midi!... meresesesasAa ediye dükkânları saat yedide kapalıyor — Bu kolay iş dostum, haddine düşmüşse ge- sin de benim kaynanamın ağzını kapatsın!

Bu sayıdan diğer sayfalar: