Palabıyıkla Sırık Sipahi ocağına gitmişlerdi. Bir atı | bir çare buldu. Bu çare in- yürütmek istediler, at yü- | sanın ak'ına gelmiyecek bir | şeydi. HkseseseseresesesAAARAAAAAALA AAA AAA AAA AAA AAA AAA c AA B rümedi. | Minik — Tuh, çikolatını ne çabuk yedin, bitirdin? — Ben kendiminkini yemedim, Hırsız Bir akşam Cingözle babası çarşıdan geliyorlardı.. eldeki bü- annesinin — elbisele- tuvaletlerine tün paraları rine, kumaşlarına, vermişler, metelikleri kalmamıştı.. annesi bütün eşyayı almış, bir etomobile doldurmuş, eve gitmişti. Eşya o kadar fazla idi ki, Cie- | gözle babasına yer kalmamış, yaya gelmiye mecbur olmuşlardı. | Geç — kalmışlardı. — Karanlık | adamakıllı bastırmıştır. Tam zifiri bir sokaktan geçerlerken önlerine eli kamalı bir hırsız çıktı: — Durun, davranmayın! İkisl de durdular. Hırsız- parıl parıl yanan — kamayı yüzlerine doğru tuttu: — Sökülün paraları bakayım!.. Cingöz — gülüyordu. Hırsıza | doğru yörüdü: Gç kaldın hirsiz. amca, Sırık nihayet çok güzel | durmadı?.. |kaşıyacak vaktim yok. dedi. Senden evvel babamı annem soydu.. çarşıdan — geli- | yoruz!.. İ M eee aa —— n ee —0 GG ” hayvan — Doğmadan evvel de yenir, do; hangisidir, gduktan sonra dal kuruşa satıyorlar! Sipahi Tanılan başladı. Sebep göz, babası ve anneleri hep be- raber Yeşilköye Alilere gideceklerdi. Tre- ne Yenikap- dan binecekler- di. Geldiler, is- t da bekle- miye başladılar. Bir aralık tren geldi, fakat hızla geçip gitti. Bü- tün yolcular hay- Ocağında İçeriden patinaj için kul- patenleri ört ayağına takmıştı. kemmelen yürümiye 'SON FoSTA Çöp B Halahanımın sincabı vardı. bonbonla beslerd getirmiş, Hergün acak Hâdi bir onu güzel K sulandı. | Ve yerinden | karak .. lar Babası şam — Üüstü geldi. Afacanın annesile fıskos- tan sonra, Afa- ganı — karşısına çağırdı : ak- Buraya gel — bakayım: Büugün senin yap- tıklarının sini — biliyorum. hop- de kaldı- durmamıştı?. Cingözle Afa- can, o sırada kapının önünde iskemlede istasyon bir oturan memurunun - oğ- luna yaklaştılar. — Bana bak arkadaş, bu ge- çen Ören niçin Bak Bu- gün sokakta oy- narken dinle: komşunun — ca- mini — kırmışsın, bitişik — komşu- nun oğlunu döv- müşsün, — tavuk- lardan birine taş karşı | eve atıp öldürmüşsün | kapıdan geçen zerzevatçının eşe- gini ürkütüp, Çocuk omuz silkti : — Neden ola- cak. — Makinist geçenlerde ba- bamla — dehşetli bir kavga yaptı. O — zamandam- berl araları bo- zukl Bizim is- tasyonda - inadı- ha- dürmüyor!.. — küçi — Vakıt Cingöz — babasına — yaklaştı. | Birşey isteyecekti. Fakat bıbfısı çok meşguldü. Önlüne bir yığın kâğıt yığmış, çalıyordu. Nihayet ceşaret etti, yaklaştı: — Babal, Diye bağırdı. — Ne var? y — Şey, bana beş kuruş verir misin ? Babası homurdandı: — Görmüyor musun? başımı Cingöz boynunu büktü: — Başımı ben kaşıyayım da. | sen beş kuruşu bana verive Tablo Afacan ba- basile bir resim sergisine gitmiş- ti, karpuz, kavun, Üzüm, şeftali elma ve muz resimleri olan bir tablo- nun önüne gelince ressam iftiharla — En güzel tablom!.. Dedi. tam|/50liraya sata cağım!. Afacan bir müddet - hayretle baktı; — Nasil ©- y >) billr Adam gazeteye dalmıştı. Birçok otomobiller, motosikletler sağın- dan solundan geçti. Çarpacak oldu, etraftan bağırıp çağırdılar, al- dırmadı. Koskoca otomobillerden kendisine bir şey olmadığı halde, ük bir çocuğun ufak otomobili onu deviriverdil.. Başka Memleketlerin| afacanları | Hîlîl;iılıl H! Küçük çocuk — (Zürafaya) O kadar böbürlenme bakalım, biz de )ııınıaıhk yapıp kulaklarımız çekile çekile senin gibi uzayaca- ğız, merak etme .. küfelerini devir- mişsin |.. Afacan hay- retle — babasına baktı : — Bravo ba- ba, © kadar İyi anlattın ki, bü- ba sen mi yap- tın? Diye dü- şünüyorum 1.. Yüksek Bahçede çocuklar toplanmış, falcılık oynuyorlardı. Kendi falla- rına baktılar, oynadılar. Bu sırada küçük bir çocuk geçiyordu, yoldan çevirdiler, | dedi. | — Gel senin falına bakacağız | dediler. Afacan çocuğun avucunu eline aldı: — Sen büyüyünce yüksek bir mevki işgal edeceksin! Dedi. Çoçuk güldü: — Ben büyümeden işgal edi- yorum, dedi. Babam Beyazıt ku- | lesi memurdur.. Hususiyet Minik Alinin babası denizde boğulmuştu.. Bü- tün ev avaz içinde idi.. Komiser Minik Alinin annesine sordu : — Bu adam sizin kocanız ha! yi biliyor musu- nuz ? — Evet. — Peki tam- mak için bir hu- susiyeti,var miydi? Minik Ali atıl- dı: — Fransızca, İngilizce bilirdi efendi amca |,. Bir gün yine sincaba boa- bon verirken Hâdiyenin ağzı kal- Haylazlık- | Bonbon Yiyen Sincap Gitti. Sincabı koğdu. Ye- köndi — geçti. halasının verdiği bonbonları | yemiye başladı. rine Dalgın resLAARAAAAAAAAAAKAALARARAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA AAA SAA EDAARAAAA LA RALA AAA LA receA AAA AAA Dalgınlığın Kurbanı — Cingöz — Babam talihli adam:- dır, bak bir iskarpin tuttu.. Artık annemin — iskarpin kavgasından kurtuldu demektir!. Fıkra Sırık Eve sırık gibi bir çocuk gek mişti.. Afacan Cingöz, bu sirik çocuk oturup konuşmiya — başla- dılar. Sırık gibi çocuk dedi ki: — Biz Şişlide bir apartımanda oturuyoruz!.. Afacan: — Rahatmısınız bari!.. Üstümüzdeki var, dehşetli —No gesorl. katta bir kiracılar gürültü yapıyorlal.. — Kim bilir ne kızıyorlar?. Onlar kızmıyorlar. Ben fena halde kızıyorum.“Bu ne gük rültü?,, diyorum da, “biz duymu- annen baban | yoruz, gürültüyü nereden çıkan- yorsun?.,, diyörlar: Cingöz atıldı: — Elbette canım, baksana boyuna.. sen tavana daha yakıne gürültüyü daha çok du- 1 — Kuzum oğlum, bir daha sefere uçarsan, gx bizim çocuğun uçurtmasını alıverirsin, olmaz mı ?