SON POSTA ;Kubil Bu Başı N Yapalı'? | Aşk ve Macera Romanı — gll Bu ne inanılmayacak bir şey- di. Okadar temiz bakışlı, okadar açık yüzlü ve kalbi — rahat ve emniyet telkin — eden bu çocuk katildi hal. O da genç kızdaki bu âni tahavvülü anlamış, fakat ne manâ vereceğini bilemiyordu. Bunun için sade tabiati — onu mçıkça konuşmağa sevketti: — Bir şeyiniz var, dedi.. sizi kızdıracak bir şey mi — yaptım? yoksa çanta sizi çok mu rahatsız «tti? Allahım nekadar da cesur bir canavar adam! Fatoş onun göz- lerinin içine bakmıya cesaret ede- bilse ondan ne kadar nefret ettiğini, ondan ne kadar iğrendi- ğini gözlerile ona anlatabile- cekti... Onun bu suali üzerine acı acı güldü ve: — Hiç rahatsız eder mi? Diye cevap verdi. Bu sözle bu çantanın kendilerini ne kadar çok rahatsız ettiğini anlatmak isteyordu. dedi, sizi rahatsız çok mahçubum... edeceğini — tahmin hemen bu akşam geldim. Bana bu edersiniz değil mi?.. Fatoş sert ve soguk bir sesle; — Kendime ait olmıyan böyle bir — çantayı yanımda — daha fazla alakoymak istemiyeceğimi tabil siz de tahmin edersiniz. Böyle bir çantal.. Tevfik: “Her halde Jems'e söylediği gibi çantayı boşaltmadı, içindekileri bıraktı.,, Diye düşünüyordu. Genç kızın kulağına eğilereki — Size böyle bir yük verilmiş olmasını affediniz. hanımefendi. Diye fısıldadı. Fatoş gözlerini birinci defa olarak ona kaldır- mıştı. Allalım bu gözlerde ne derin bir hiddet, ne kuvvetli bir nefref vo nasıl şiddetli bir korku vardı: — Affetmek mi, affedilir şey mi? Siz ikimizin de hayatile nadınır.. Bu biraz kuvvetli bir ittihamdı. Hayatile oynamak.. Bu çantanın içerisinde onların hayatile oyu- yacak ne — vardı ki... Mamafih genç kıza karşı mahçup ve ter- biyeli idi: — İnanınız bana, dedi. Ka- bahat yalnız arkadaşımındır... O çantayı size — yanlışlıkla veren odur... Genç kız sinirli sinirli güldü: — Tevfik Bayefendi, öyle bir ettiğim — için Sizl rahatsız ettiğim — için onu almıya akşam İiade dedi... Bu oy- l — Cazetenin esas yazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayıtır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: Sayia aayfa | ' ı | 2 ei '400 250 | 20 |Keş | Krş. 3—)Bir santimde — vasali (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları yera — göre sanlimle ölçülür, Affınızı istirham ederim, | Yuzan Suat Suzan | çanta insana yanlışlıkla verilmez.. Bu genç kızın lüzumundan çok | | fazla şeylerden malümatı vardı. Yoksa polis mi işe karışmıştı?. Bu çanta yüzünden genç kızların başına bir şey mi gelmişti?. Bu endişe ile: — Yoksa... Poliste... Diye kekeledi. Genç kız şiddetle sözünü keserek: — Allah esirgesin, dedi... Po- lisin bu şeyden malümatı yoktur. Fakat rica ederim dansı bitirelim. Ben biraz aşağıya ineceğim. Siz de beni beş dakika sonra takip edi- niz. Aşağı yazı salonunda lııılu- Emniyet müdürlüğü kaçakçılık bürosu tarafından bir kokainci şebekesi meydana çıkarılmıştır. Aldığımız malümata göre hâ- dise şöyle olmuştur: Hariçten memlekete gizlice kokain getirik diğini haber alan polis kaçakçı- hk bürosu memurları bu mesele ile sıkı bir şekilde alâkadar ol- muşlar ve Beyoğlunda Firuzağada oturan Sultana isminde bir kadınla Jan isminde bir sobacının vaziyet- lerini tarassut altına almışlardır. Bu iki kişinin Mavromatya isimli bir Rum vasıtasile hariçten gizli şekilde kokain getirdikleri tespit edilmiştır. Bunun Üzerine, sivil memurlar marifetile Sultanadan bir müşteri vaziyetinde olarak kokain istenil- M. Karahan Türk - Sovyet Dostluğunu Tebcil Etti Moskova, 9 (A.A.) — Sovyet Rusyanın yeni Ankara Büyük Elçisi M. Karahan şu beyanatta bulunmuştur: Ankaradaki başlamak anını sabırsızlıkla bek- | liyorum. — Sovyetler — ittihadının halen Avrupa ve Asya hudutları boyunca malik — olduğu bütün dostları arasında büyük Türk milleti kadar aziz ve emin olanı yoktur. İki memleket arasındaki vazifeme sağlam bir dostluk için kat'i bir zâmandır. Bu dostluğun istikbalde muhafazası ve inkişafı için hükü- sından dolayı bahtiyarım.,, Almanyada Büyük Bir Orman Yangını burgda civar ormanlarda 30 kilometre kadar cephede ve bazı mahallerde 10 kilometre derinliğinde tahribat yapan yangın seskeri müfrezelerle hücum kıtaları, gönüllü mesaâi servisinin ve bütün halkın gayretleri sayesinde söndürülebilmiştir. Hasarat — birkaç milyon tahmin edilmektedir. kardeşlik münasebatı, daima daha | metimin beni intihap etmiş olma- | | İ l | | teklif, | oygun 10-7-934 hunuz size çantayı vereceğim. — Peki. * Saat iki buçuğa gelmek üzere idi. Fakat eğlence devam ediyor- du. Daha kimse bıkmışa va yorulmuşa benzemiyordu. Şehrazat Hanımefendi — şimdi ressam Wilke ile yeni bir dansın dekorları hakkında adeta müza- Bestekâr Herr bahse hararetle kere - ediyordu. Stern de bu iştirak ediyordu. Gazeteci ile polis müfettişi de yeni yapılmış olan bir banka sulistimali hakkında konuşmıya dalmışlardı, (Arkası var ) Kokain Kaça(cçflıgı e— Dün Yaman Bir Cürmü- meşhut Tespit Edildi AoaRaa— Yeni Bir Şebeke Meyaana Çıkarıldı miştir. Sultana muvafakat etmiş, nazarıdikkati celbetmemek için de Taksim meydanında bulunan kah- velerin — birisinde — sözleşilmiştir. Jan, evvelsi gün takımlarını almış ve soba tamir etmek bahanesile bu kahveye gelmiştir. Kendisinl bekliyen Sultana bu kahvede müşteriden kaparo olarak 20 lira para almış ve kokainleri teslimde mahzur kalmadığını işaret etmiştir. Tam bu esnada gizlenen me- murlar meydana çıkmışlar ve Janın elindeki sobacı tenekesi muayene edildiği zaman alt kısınına usu- letle yerleştirilmiş: 14 şişe kokain bulunmuş, Sultanadan da numa- raları tespit edilm' olan paralar aynen çıl r. Kaçakçılar der- hal tevkif edilmişlerdir. Tahkika- ta devam edilmektedir. Amerika - Rusya İki Taraflı Bir Misak Akti Tasavvur Edilmiyor Moskova, 9 (A. A.) — M. Litvinofun bir. Sovyet Rusya - Amerika ademl- tecavürz misakı akti için Amerikanın Moskovna — Sefiri M. Bullit'e 'tığı Amerikanın — noktaina: olmadığı — için r.ddulildı'l hakkında Amerikan matbuatı tarafın- dan neşredilen haberler üzerine Tas Ajansı aşağıdaki tekzibi neşretimiştir : * Resmi membalardan alınan ma- İâmata nazaran, M. Litvinof ne Va. şingtonda, ne de Moskovada iki taraflığ bir. Amerikan - Sovyöt ademitecavüz misakı akti için hiçbir teklifte bu. | lunmamıştır. ,, Japon - Rus Geçimsizliği Sovyetler, Japonları Bir Daha Protesto Ettiler Moskova, 9 (ALA.) — Sövyet | Ruayanın Tokyo sefareti müsteşarı, Varen (Almanyada ), 9 — Meklen- | hariciye nezaretina müracaat ederek, Japon torpidosu numakasının (27) | haziranda ülsüz —surette Sovyet sularına girmesini, 28 haziranda Erime Japon petrol gemisinin — müsaade almakaızın Sahaline 65 zabit ve tayfa akarmasını ve 29 haziranda bir | Şıpoı tayyaresinin Handas mıntakâ- sında Sovyet hudüdu üzerlüdün uç- | masımı protesto etmiştir. İlk Mı"ı Abıde Yap;lırken * Heykeli A ay Temınuı 10 4 Tezgâhı “İnandılar, Vuruştular, Öldüler, Bıi Emanetlerinin Bekçileriyiz .. ,, ( Baştarafı 1 inci sayfada ) malzemesi, san- 'atkârı, her şeyi milli olan ilk a- bidemizdir. Heykeltraş Ratip Bey bizzat (Menemen) e gi- dip yerinde tet- kiklerini ve ra- porlarını yaptık- tan sonra İstan: bula dönmüş, bu büyük işe İstan- bulda çalışmıya başlamıştır. İ tanbulda: — Bu- gurpalasta.. Hiç Akla Gel- miyecek Bir Atelyel Büyük harbin de di ko dularına yetişmemiş olan- lara (Bulgurpalas) ismi herhalde çok garip geliyor. Biz Beyazıt polis merkezine, Ak- saray, Lâleli civa- rında en yaşlı, en ihtiyar gördüğünüz esnafa (Bulgurpalas) ın nerede olduğunu sorduğumuz zaman yaş — Böyle bir şey işitmedikl.. Yabut tar — Böyle bir (palas) olsa olsa Maçka taraflarında olur!. Cevabıni — aldık. Demek ki | umumi harptenberi bu civar halkı kâmilen değişmiş. Büyük harbin bu meşhur binasını bilen kalmamış!. Halbuki meşhur Bulgur karalı Habip — zadenin bu bir zaman dillere destan olmuş apartımanı Aksarayın burnunda, Cerrahpa- şada, — o semtin yegâne tarihi binası.. Zavallı Bulgür — kıralına bü apartmancağızını — ikmal etmek nasip olmamış. Bina yarım kalmış, bir kulesi bitmemiş, hemen camı çerçevesi yok, İçinde oturulamaz bir halde, metrük bir palâs! Bu palasın kapıları dışarıdan kilitlidir! İçeride Bulgur kıralının iki gönüllü mah- pusu var: Sanatkâr Ratip Bey ve modeli., Heykeltraş Ratip Bey abideye çalışmıya başladığı gündenberi bu metrük — palasın — kapılarını dışarıdan - kilitletiyor. İstanbulun müthiş görültüsünden ve müz'iç ziyaretçilerinden —uzak, rahatça çalışabilmek için!. Fakat büyük kilitlerle müstahkem bir palas- daki gazetecinin elinden kur- tulmaya kâfi gelmiyor! Binanın ihtiyar bekçisi bu damdandüşme ziyaretçiye — hayretle palasın - kilitli - kapılarını birer açıyor. Rontgen ziyası girince! Binanın kilitli kapısı açılınca yüksek ve uzun bir salonu tavan- dan yerlere kadar — örten siyah | birer | bir perde karşısında kalıyorsunuz. İçeriden hayretli bir ses: — Kim 091 — Birz, gazeteciler!.. Aymı ses; — Bir dakikal Şüphesiz çıplak modelin ör- tünmesini bekliyoruz. Bu, büyük siyah perdeyi aralayınca — geniş l salonun ortasında — başı tavana bina ve bahçe | | remediler.. Aradık taradık.. | tasında, Heykeltraş Ratip Bey sevdiği tavşanı, kedisi ve karısile değen, dört buçuk metre irtifa ında, ıslak çamurdan muazzam bir adam görülür. Bu adam boyca kale merdiveni gibi bir merdiven. Bu merdivenin üstünde elleri, üstü başı çamur içinde çalışan heykel- traş Ratip Beydir. Babacan gülü- şile, merdivenden inerek: — Hayret! Diyor. Siz gazetös ciler rontken ziyası gibi her yere giriyorsunuz!. Mamafih hoş geldi- niz.. Çünkü bütün sıkıntımız bi- zim de 1sık meselesi.. Atelyemizde her şey mükemmel, yüksek pen-s çerelerin — ışıklarından — güçlük çekiyoruz!.. Ve izah ediyor: — Ne yapalım.. Güzel san'at- lar akademisinden bir atelye is- tedik. Fakat oradaki atelyeler — ancak talebeye yetiştiği için ve- En muvafık burasını bulduk.. Bir Âbide Atelyesinde Neoler Görülür?. b Dört buçuk metre yüksekli- — gindeki heykel benüz taslak hâr — linde. Fakat bu heykel (3000) kilo çamurdan — yapılmış! — Bu ( 3000 ) kiloluk çamur adam, salonun or- yuvarlak demir bir ray — üÜstünde dönüyor, heykeltraş, bi — diğimiz ( Perkâr ) ların (500) misli büyük bir perkârla ve demir hey- | keltraş eyelerile, merdivenin üze- bakarak | rinde, bu heykoli çevire çevire işliyor.. Heykeltraş Ratip Bey: — Avrupada, — diyor, böyle büyük iş heykeltraşlarının atelye- | lerinde blok taşların işlenebilmesi ! 1 i di ve nakli için vinç ve ta atelyenin içine kadar ray tertibatı var- dır.. fakat biz burada ne görü- | yorsanız hepisini kedimiz yaptık.. adalemizle de çalışıyoruz. Şimdiye kadar hayli beygir kuvveti sar- fettiml. Heykeltraş bu (3000) - kilo çamuru elile yuğurmaya, düzlet- meye, işlemeye mahküm! (15) m& yıstan beri hergün sekiz saat, saattı iki mola vererek çalışıyor. San'at« kârın modeli de, biraz kendisi de atlet olmasa dayanılır şey - değil. (Devamı 9 uncu sayfada )