6 Sayfa N SON POSTA .— | Dünya Hâdiseleri H Şimendifer İnşaatı Geriliyor Son seneler Şayanı dikkat bir İstatistik me vardır. Esası Alman olan son | .. istatistikler vaziyeti şöyle gösteri- Do, yorlar: İ 1927 Temmuz —— Tarihi Müsahabe ——— Nasıl Sızdırırlardı? Onlar Sızdıra Dur e) Memleket Te Ya fer inşaatında dik- | zülmüş Ku © Kari Mektupları Un Vergisinin * €» f sunlar HK ahsili Hakkınâ ! | ğı Sü- Bir Temenni J Yeni kanun mucibince 8 edilmekte un vergisinin tarzı burada halk için bir ta müşkülâtı mucip olmaktadır. 0 ğirmenlerde memurlar vardır, memurlar öğütülen unlar için irsaliye kesmekte, sahibi bu if kate değer bir du- | raklama ve gerile- | 1.249.440 kilometre Çk N 1928 1929 1930 1931 1.254.324 1.258.279 1.279.735 1.281.911 Bu rakkam silsilesi gösteriyor- | ki 1927 den 1931 e kadarşimen- difer inşaatında mütemadi artma olmuştur. OOÖnd. sonra ber nekadar kat'i istatistikler tesbit edilmişse de inşaatf# gerile- me olduğu muhakkaktır. Bu ge- rilemenin sebebi, dünyanın ucuz olduğu buhran değildir. Fa- kat otomobil ve otobüs sanayiinin inkişafıdır ve bu inkişafın şimen- difer aleyhine müteveccih olma- | sıdır. * Dı Ekspres gazetesinin yaz- dığına göre bu senenin ilk altı ayında İn- Ala ai giliz silâh fabri- kaları son İ5 sene silâh satışı | içinde yapmadık- ları kadar büyük bir iş yapmış- lardır. İngiliz Ticaret nezareti bu hususta şu rakamları neşrediyor. Rakamlar İngiliz lirasıdır ve 1 kânunusaninden bu senenin 3İ mayısına kadar olan İngiliz silâh fabrikalarının muamelesine işaret etmektedir. 'ngiliz fab- 1933 805.194 1934 934,668 355.772 85.081 105.656 276.886 Mühimmat Silah 248.478 torpil 28.854 Muhtelif malzeme 283.093 Harp gemisi Tayyare 560023 724.233 Yekün (o 1975642 2482246 Bu silâh ve malzemenin hangi memleketlere satılıp ihraç edildiği malüm değildir. erimli hükü- metinin elinde tabiatile bu mem- leketlerin bir listesi mevcut ise de Meclis kürsüsünde sorulan suallere rağmen bunları ifşa et- memiştir. Mamafih (İngilterenin Cenubi Amerika, Arabistan, Ye- men ve Uzak Şarka ehemmiyet verilecek şekilde silâh satmadığı muhakkaktır. Meselâ bu müddet zarfında Japon hükümeti, topu topu İngiliz fabrikalarından yalnız dört tane tayyareye karşı top ve #ç yüz sandık mühimmat almıştır. Çin hükümeti ise bir hafif tank, bir sada tayin eden #let ve üç bin kilo dinamit satın almıştır. Yemen hiçbir sipariş yapma- miş, ibnissuut 2 milyon tüfek kurşunu O ısmarlamış, fakat bu kurşunların teslim edilip edilme- diği meçhul kalmıştır. * Burdan birkaç zaman evvel Bulgaristanda bir hükümet tebeddülü olduğu malümdür. Bu te- tebeddülde telsiz telgrafın o hususi! bir rol oynadığı kaydedileblirHü-, kümet darbesini yapan heyet her şeyden evvel Sofya radyosuna vaz'ıyet etmiş, memurları muhafa- xa altına alınmıştir. . Hükümet değişikliği o vukubuluncıya Oka dar radyo o neşriyatına devam etmiş: Oynak ve kıvrak havalar çalmış. iş bitip te yeni hükümet vaziyete hâkim olunca radyo şar- kıları kesmiş, vaziyeti halka bil- dirmiştir. Ancak o zamandır ki, Sofya halkı Muşanof kabinesinin gidip yerini Yorgiyef kabinesinin aldı- ğını öğrenmiştir. Bulgar ükümet te- eddülü Ve Sofya rad- gosu . bir 4 İ dan â k / ) / On altıncı asrın sonuna doğru ve on yedinci asırdan başlayarak Osmanlı oimparatorluğunda yer tutan bir para siyaseti vardır. Bu siyaset, mali ve iktisadi fikirlere, düsturlara, zaruretlere istinat eden bir şey değildir. Düpedüz soymak siyasetidir. Baş- ta padişah ile saray, arkasında Babıâli olmak üzere bütün dev- let müesseselerinde bu siyaset pervasız bir küstahlıkla ve -itiraf edelim- parlak bir muvaffakiyetle tatbik olunurdu. Soymak siyasetinin birkaç şek- li vardı. Bu şekilleri müsadere, sızdırma ve hediye olarak üç esas- ta toplamak mümkündür. Müsa- dere, yalnız padişahın ve bazan sadrazamın yapabileceği soymak şeklidir. İcra tarzı da gayet basit- tir. Hünkâr veya sadrazam, ok- kalı bir vurgun vurmak istedikleri zaman etrafa şöyle bir göz gez- dirirlerdi, en zengin bir adamı seçerek emir verirlerdi: Kafası kesilsin, malı hazineye alınsın. Kimse çıkıp ta bu adamın gü- nahı ne idi diyemezdi. Hattâ onun çoluğu çocuğu bile ağızlarını açıp da babamızı öldürdünüz, malında ne hakkınız var diye sız- lanamazdı. Çünkü müsaderenin devlet siyasetinde mühim bir rol oynadığını herkes bilirdi. Bina- enaleyh böyle vaziyetlerde ağız açmak, devletin siyasetini ten- kit etmek olacağından ve bu- nun cezası da ya: sürgüne, ya mezara gitmek bulunduğundan değme babayiğitin ortaya atılma- sına imkân yoktu. Kısmi müsadere demek olan sızdırma şekli, derece derece her memurun yaptığı bir işti. Elinde resmi kudret bulunan her devlet adamı, muhitinde bulunan zen- ginleri birer bahane ile arasıra sızdırırdı. Sızdıranda kuvvet ve sızdınlanda o kuvvete karşı bo- yun eğmek ıstırarı bulunduğun- sızdırma siyaseti gündelik politika sayılırdı. Hediye usulü malümdur. Bay- ramlarda, nevruzlarda, düğünler- de, fhastalıklardan kurtuluşlarda, memuriyete gelişlerde ve gidiş- lerde, bhulâsa binbir vesile ile Saraya, Vezirlere, Valilere, Ka- dılara, Derebeylerine verilirdi. Söylemeye lüzum olma- dığı üzere bu, isteğe bağlı değildi, mecburi idi. Padişah, Sadrazam- dan; ©, Vezirlerden; Vezirler daba aşağı memurlardan hediye nerdi AY hediyeler | m— aldıkları için bu soymak siyase- tinde bir de zincirleme şekli vardı. Fakat soymak siyasetinin en kıvrak fashını sızdırmak usulü teşkil ettiğinden biz bu müsaha- bemizde aziz okuyucularımıza © fasıldan bir sahne arzedeceğiz: Üçüncü Sultan Murat tahta çıktığı sırada Milânlı bir mühtedi, kendisine bir kâğıt sundu, Cezair Beylerbeyi Venedikli Hasan Pa- şanın Akdeniz balıklarına kadar vergi salarak milyonlar tedarik ettiğini haber verdi. Hasan Paşa, bu dönmenin karısını boşatarak kendi sarayına almıştı. Bu sebeple herif öç almak | istiyordu, böyle bir jurnal veri- yordu. Üçüncü Murat, kâğıdın üstüne tek bir kelime yazdı ve sadrazam Sokullu Mehmet Paşaya yolladı, Mehmet Paşa “acaba?, dan ibaret olan o biricik kelimeyi görünce padişahın ne demek is- tediğini anladı. Biz olsak bunu “şu ihbar acaba doğru mudur, mânasına alırdık. Halbuki sad- razam o kelimenin “acaba Hasan Paşayı sızdıramaz mıyız, demek olduğunu anlamıştı Ove aynen Cezaire göndermişti. Hasan Paşa da Sokullu kadar arifti, bu sebeple padişahın ne demek İstediğini anlayıvermiş ve hemen Sadrazam Hazretlerine iki yüz bin altın göndermişti. Bu | parayı İstanbula götüren adam- ların vazifesi de io jurnalı veren Milânlı dönmenin kellesini Cezaire getirmekti, Sızmalar, sızdırmalar mahrem cereyan etmezdi. (Binaenaleyh Venedikli Hasan Paşadan bir tah- tada iki yüz bin altın sızdırıldığı da dillere düşmüştü, bir kısım kuv- vetli ricali de imrendirmişti. Bun- lardan biri de Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa idi. Bu devletli, Cezair- -—S TAKVİM — Gün SALI Hizir sı 10 Temmuz 934 “6 Arabi Rumi 7) Reb.evel 1853 | 27 - Hasiran-18$ğ Vakit / Ezant| Vasati| Vakit (zan! | Vasat eml me İmsan 054)4 57) Alışam 200(2145 436/12 19f Yatsı 8 39 | 16 191 İmsak İsala 20 Güneş 2— öy | İkindi Kılıç Ali Paşa böyle düşündü, Hasan Paşanın ? ge! köleyi bir gece İ o yakalatarak gemiye getirtti ,de bol bal bulunduğunu, şu par- lak misal ile anlamıştı. Bir avuç ta kendi yalamak istiyordu. Lâkin onda padişah ve sadarazam kud- reti yoktu, bir “acaba, ile Hasan Paşa hazretlerini sızdıra- mazdı. Binaenaleyh başka bir yol tuttu, bir gün donanma ile Cezaire gelince Hasan Paşa hakkında tahkikata girişti ve onun çok zengin olduğunu anlayınca kendi- sini kızdırmak çaresini aradı. Kaptan Paşanın plânna göre Hasan Paşa kızarsa ya ağrzile, ya İ kalemile bir münasebetsizlik ya- pacaktı. O vakıt saray ve babıâli, nüfuzu cidden yüksek olan Kılıç Ali Paşanın baysiyetini muhafaza için Cezayir Beylerbeyini (feda etmek mecburiyetinde kalacaktı. Bu mecburiyet ise onun, Kaptan paşaya teslim edilmekle, yani ce- zasını vermek salâhiyetinin ona terkedilmesile tatmin olunabilirdi. Kılıç Ali Paşa böyle düşündü ve Hasan Paşanın gözbebeği sa- yılan bir genç köleyi bir gece yakalatarak gemiye getirtti. Dar- be tam yerine indirilmişti. Hasan Paşa, kölesinin aşırılmasında de- layı son derece müteessir olmuş, ağlayıp sızlamış ve Kaptanpaşa hakkında büyük bir kin besle- miye başlamıştı. Lâkin onunla anlaşmak teşebbüsüne girişmeği tehlikeli (o gördüğünden doğruca saraya arzıhal sunmuştu. Üçüncü Sultan Murat, paraya taalluk eden işlerde hassas idi. Kaptan (Paşanın bir sızdırma hamlesi yapmak istediğini sezdi, kendisine ağır bir haber göndere- rek Hasan Paşanın kölesini hemen geri vermesini ve bu münasebetsiz işi niçin yaptığını da bildirmesini &mretti, Kılıç Ali Paşa, hesabının yanlış o çıktığını görünce plânı değiştirdi, padişaha bir mektup yazarak köleyi almaktan maksa- dının “ Cezair'de saklı h leri söyletmek olduğunu ,, bildirdi ve Hasan Paşanın bir hamamda böyük bir servet sakladığını da ilâve etmeyi unutmadı. Bunun özerine Maliye Nazırı İbrahim Çelebi, saraydan Ceza- ire yollandı. O hamam bastırıl dı, yüz otuz bin altınla birçok olmas ve inci bulundu, gemilere yükletilerek İstanbula taşındı. Kaptanpaşa ağzını poyrasa liyeyi Maliye dairesine götür her 72 kiluluk çuval için bir vergi vermekte, değirmene av aldığı makbuzu gösterip wi evine veya dükkânina nakl mektedir. | Fakat sıcaklar dolayısile buri da dairelerde mesai saati 1 hitama ermekte, bu saatten raya kalan halk ununu evine letmek için ertesi günü mektedir, Bu vergi makbuz kabilinde değirmendeki mem tarafından alınsa un öğütmek değirmene gelen halk büyük kolaylığa mazhar olacaktır. Diyarıbekir, Tenzilâtlı Tarifeden İstifa Muşkulat Devlet demiryollarının ti lâtlı tarifesinden bilhassa ki ler istifade oedememektedi Bunun başlıca sebebi tenzila! istifade edeceklerin idareye fotoğraf vermeleri mecburiyetin bulunmalarıdır. Bilfarz Çukı dan İstanbula gidecek bir ki lünün köyünde fotoğraf b ve çektirmesine imkân yol Devlet Demiryolları İdaresinin imkânsızlığı nazarıdikkate sını rica ederiz. Çünkü bilhas$| köylüler bu tenzilâtir tarifeden #| yüzden istifade edememektedirl€ Eskişehir M. Bah Cevaplarımız Belediye hakkında AdapazarıD©” "Türkân ve M. Sami imzasile meki gönderen karilerimize: — Sarih adresinizi gönde seniz (omektubunuzu (neşred efendim. * Ankara ve havalisi hat çavuf rinda Recep Efendiye: — Bu kabil mektuplar gaf) te sütunlarında neşredilemez. tida ile posta ve telgraf id sine müracaat ediniz, taleb nazarı dikkate alınır efendim. * Okuyucularımızdan Dörtyolda Ri Elendiye : J İntihar hâdiselerinin en büyf) zabıta âmirinden izin alınmadi gâzetelerle (| yazılmasını (Okar menetmiştir efendim. açmış. olmakla (beraber meninundu. O derecede ki bir “| sonra Kılıç Ali Paşa ölün“ Hünkür, Cezayir Beylerbeyi san Paşayı hatırladı ve onu ha yakında bulundurup sık sızdırmak (için Oo Kaptanıdef” yaptı. Hasan Paşa, gösterilen büyük teveccühün nerden duğunu pek iyi anladığından “İ Kaptanpaşalık sayesinde büt denizleri haraca keseceğine şöpbe etmediğinden gönül luğile yeni bir sızmaya razı o İstanbula gelirken Padişaha yüz bin altın, otuz genç köle elli halayık getirdi. İşte eski devletliler bö sızdırırlardı, memleket te sızdırmalar yüzünden yağı süğ müş kuzuya dönerdi. M.