6 Sayfa pe Jle Hacerisemavi Karşı Karşıya Amerikan © tayyarecilerinden Hiran Şeridan tay- e ir yarecilik hayatın- ş Gi şahidi olduğu tesadüf gu müthiş bidiseyi aulatıyor : Hiran Şeridan oOAAmerikanın Teksas eyaletinde Forvert tayyare meydanından kalkmış, Arkanzas- taki Litlork kasabasına gidiyor- muş. Hava boşluğunda ve gece karanlığında uçarken kendisine doğru parlak bir yıldızın gek mekte olduğunu görmüş. Tayya- recinin zannına göre bu bir ha- cerisemavi idi. Bu ateşten taş parçası okadar süratli ilerliyormuş ki, tayyareci Otayyaresine en yüksek sürati verdiği (halde önünden kaçmıya imkân bula mıyormuş. Nihayet can havlile tayyaresine gayet keskin bir viraj yaptırmış ve bu süretle muhakkak bir ölümden kurtulmuş. Bu sirada tayyare ile istikameti değişen zıyadar taş, parlak mavi bir renk saçtıktan sonra kıpkızıl bir alev haline gelmiş, büyük bir gürültü ile ormanlıklar içine yuvarlanmış. Tayyareci ormandan yüksek bir alev sütununun fışkırdığını kay dediyor. * A verika gazeteleri arasında son zamanda dikkate de- ğer bir münakaşa cereyan etmekte- dir. Bu münaka- şanın dikkate de- ğer mahiyette olması ifade ettiği zihniyetindedir. Şöyle ki: Bir gaze- te bir anket açmış, bir sinema yıldızının nasıl meydana gelebik diğini tahlil ve tetkik etmiş, bir diğer gazete bu gazetenin vardığı neticeye itiraz etmiş, İtirazlar biri- birini takip etmiş ve birçok gaze- | telerin sinema sütunları şimdi hemen bu mesele ile dolmaktadır. esasi şudur; Bir sinema yıl olmak ne ile kaimdir?. Anket açan müessese cevap veriyor: — Yüzde yel zekâ, yüzde otuz şahsiyet İmla ” Halbuki diğer birçok gazeteler itiraz ediyorlar ve şu cevabi ve- riyorlar : — Hayır, bir sinema yıldızı yüzde doksan dokuz reklâmla meydana gelir. » kımlarından Aston Villa şimdiye Bir futbol- kadar Purtsut ta- kımında un değeri) ve öm GM milli takımında yer alan Allen'i on bir bin İngiliz lirasına Purtsut takımından satın almiştir. Allen 75 kilo ağırlığında bir oyuncudur. İngiliz ölçüsüne göre Allenin ağır- | lığı aşağı yukarı 2500 ons kadar bir şey tutmaktadır. Bu hesaba göre, Aston Villa bu adamın beher ons'una 98 İngiliz şilini vermiş oluyor. Yani ağırlığınca altın demektir. -—STAKVİM— Gün 31 CUMA 6 Temmuz 934 Arabi Rumi 1 Reb.evel 183 7 « Haziran“ 139 SON POSTA m m m m m m er a Şemsiyeyi Kaş Ki. Kayığı Da Altından Çekiverin! Hünkâr, Namuslu Ve Haysiyetli Bir Vezirden Kurtulduğu İçin Geniş 1698 yılı, on altı sene süren yorucu ve yıpratıcı bir harbin bitim tarihidir. O yıl, birçok müş- küllere galebe edilerek ve birçok da fedakârlıklar yapılarak Nemçe- liler, Lehliler, Ruslar ve Venedik- Hilerle meşhur Karlofça müahede- si imzalanmıştı, Artık dahili işler- le uğraşılabilirdi, uzun harp yık larının açtığı yaraların tımar edik mesine çalışılırdı. Fakat saray, memleketin ne sl yıkıldığını bilmiyordu. Milletin ne ıstıraplar içinde kıvrandığını görmiyordu, hattâ görmekte iste- miyordu. Bu sebeple sulh mus- hedesi imzalanır imzalanmaz çık gınlığa kermi verdi, Karakuş vari hükümlerle, memleketi ve milleti kasıp kavurmıya başladı. O tarihte sadrazamlık mevkiini Köprülülerden Amca zade Hüse- yin Paşa işgal ediyordu. Bu zat değerli vezirlerdendi. Sulh için candan uğraşmıştı, zararın nere sinden dönülürse kârdır diyerek boş yere kan dökülmesinin önüne geçmişti. e Şimdide “her. tarafa dal budak salan eşkiyalıkla, tabii- leşmiş görünen rüşvetçilikle mü- câdele etmek istiyordu. Bir taraf- tanda mektepler, yollar, pazarlar açıyordu,sınır boyu kaleleri tamir ! va tahkim ediyordu. Fakat saray, bu vatanseverliği adeta suç sayıyordu. Hele amca oğlunun balkça sevilmesini hiç çekemiyordu. O derecede ki hün- kâr ile vezir, enikonu rakip vazi- yetine geçmişlerdi. Gerçi amca oğlu, vazifeden ve hizmetten baş- ka bir şey diişünmüyordu. Saraya karşı nazik de davranıyordu. Lâ- kin kötü muamele gördüğü için sinirlenmekten de geri kalamıyor- du. Hünkâr ise açıktan açığa ona kafa tutuyordu. Lâkin amca oğlunun sadaret- ten atılması kolay değildi. Birçok meziyetlerinden ve hayırlı işle rinden başka on altı yılık bir muharebeyi sulh ile bitirmesi, kendisine büyük bir şöhret ve nüfuz getirmişti. Bu sebeple onu düşürmek için birtakım tedbirler alınmaya lüzum görüldü. Hünkâ- rın akıl hocası kızlarağası Sudan köle Nezir idi. Bu adam amca oğlunu kızdırdınp ve küstürüp işten çekilmeye zorlamak isti- yordu. Fikrini hünkâr da kabul ettirdiğinden hemen paçaları : sı- vadı, İlkin sadrazamın pek sev- diği çavuş Mustafa Ağaya Çen- gel taktı, Hünkâr geçerken bur- nunu kaşıdı kabilinden bir töh- met atarak adamcağızı öldürttü. Sadırazam, kendi o nüfuzunu kırmamak için yapılan bu cina- yetten son derece müteessir ol- makla beraber sesini çıkarmadı, taarruzu sezmemiş göründü. Bu- nun Üzerine Nezir Ağa, daba çirkin bir hareket yaptı. Paşanın yeğeni ve kapıcılar kâhyas Kıbleli Oğlu Ali beye el attı. Sudanlı köle, bu hamlesinde sarayın da namusuna leke sürmekten çekin- medi. Çünkü ne babasına olursa olsun sadrazamı devirmek isti- yordu. Bunun için Kıbleli zadeyi ölüme mahküm ederken ortaya şöyle bir bahane atmaktan perva etmedi: Sadrazamın yeğeni . hün- kârın kızlarından birine abayı yakmışl,. O devirde, gönülden ve kim- seye, hattâ sevgiliye bile sezdir- meden sevmek dahi günahtıl. gp irani sarasarananssa are sarsaram me ramaara LAM Son Posta iLÂN FiATLARI Pu Gazetenin esas yazisile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. sö Zem Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: ymm mmm 3:Bir santimde (8) kelime vardır. 4 Ince ve kalın gazılar tutacakları “gere göre sanlimle ölçülür. | Bok dedi;şu küstahlığa bak, delize poplak frenkler şevketlâ efendimiz gibi ye- di çifte kayığa biniyorlar a Eğer bu aşk, sultanlardan birine taalluk ederse o günah, affolum maz bir cinayet sayılırdı. İşte bu- kör telâkkiden istifade olundu, zavallı genç Ali Bey - sorguya fa- lan çekilmeden - öldürüverildi. Darbe ağırdı ve hemen bir şeyler yapılmazsa bizzat bir haka- rete uğratılmak muhakkaktı. Bunu sezen Amca oğlu, sadrazamlık alâmeti sayılan hünkâr mührünü suraya gönderdi, yerine başkanı- nin getirilmesini bildirdi. Ayni zamanda bünkârın evini bastırıp malını taşımasına mahal bırakma- mak ta istemedi, ahırındaki bütün atları ve hazinesinde bulunan el masları, kıymetli eşyayı arabalara yükletti, saraya yolladı. Nezir ağa, sultanlardan bi- rinin adına kir getirmek ve iki masuma kıymak mukabilinde de olsa maksadına ermişti. Hünkâr da, namuslu ve haysiyetli bir vezirden kurtulduğu için geniş bir nefes almıştı. Şimdi ağzına vurulacak gemi azıya alamıyacak bir sadrazam arıyorlardı. Evet uysal ve her işe gelir bir vezir bulmak gerekti. Nezir Ağanm dostu, hünkârın hocası ve impa- ratorluğun o devirde baş tufeyltsi olan şeyhislâm Feyzullah Efendi istenilen adamı bulmakta güçlük çekmedi: Daltaban Mustafa Pa- şal. Buluş mükemmeldi. Dalta- banla amca oğlu aciz ile kuvvet gibi zıd şahsiyetlerdi. O sebeple saray tereddüt etmedi, Bağdatta vali bulunan Daltaban Paşa İstan- bula, getirildi koca sadrazamlık sandaliyesine oturtuldu. Nezir ağa, intihabın yerinde olduğuna kanaat beslemekle be- raber tam bir emniyet hasıl etmek için Daltabanı imtihandan geçir” mek istiyordu. Bu fikirle kendi- sini bir gün yalı köşküne çağırdı, delileri bile güldürecek teklifler yapmıya koyuldu. Meselâ Kırım Hânmın azlini istedi, sebep ole- rak ta “onu biz hân yapmadık, babası amca oğluna yalvarmıştı. Oda bize danışmadan hânlık beratıni yazdı. Dedi. Daltaban hemen “peki, dedi. Sonra “Zimmi, lerin sarı ayakkabı gey- melerinden, kirmizi çuha kalpak taşımalarından sinirlendiğini söy- ledi. Daltaban “şimdi emir veri- rim. Herifleri yalınayak, başıkabak gezdiririm,, cevabını yapıştırdı. Nezir Ağa, bunlardan da ağır bir şey daha teklif etmeyi düşür | Resminizi ei Gönderiniz Size Tablafınızı Söyliyelim Resminizi kupon ile gönderinle. Kupon diğer sayfamızdadır. $ Bandırma: M. Zakir Bey: Derli toplu ve çalışkandır. Menfaatlerini o dağıt mak, başkaları için kederlere ve mesuli- yetlere katlanmak is- temez, Canı tatlıdır. Hayatın o zevklerine karşi eyi hislerle “ha reket eder. Şıklığı ve temizliği sever. Mur &yyen işlerde muvaf- fak olabilir. Şaban Bey: Ağırbaşlı ve ciddi tavurludur. Kendisine ehemmiyet verdirilmesini bilir. Kafadarlarını bulma- dıkça, müstenip ve az itlmat edicidir. Temizlik ve intizam bahsinde titiz o ola bilir. 9 Garlantapr Mek met Efendi: Çalışkan ve halük bir mektepli hususiyetlerini muha- faza eder. İntizama, «yi şeyleri (taklide müstalt olabilir. Gü rültüçü ve kavgaa değildir. Kafasile ve okümak (sahasında muvaffak olacağı tah- - 75 İstanbul Ali Bey: Başkalarına minnet etmekte disine ehemmiyet ve» rilmesini ve sayılma" sını ister. İzzetinefis mesailinde ezilmeme- ğe, kırılmamağa dik- kat oder. Zahiri hü- lile gururlu bir insan hissini vezmekin i ise de arkadaşlığında samimiyet ve tavazu vardır. - 10 İstanbul; Ali Nazım Efendi; 4 Resminin dereini istemiyor ) Az fakat tok söyler, sözleri lancı olabilir. Menfaatlerini etrafına taşırmas mağa az para İle İdare. olunmak ve tasarruf kaidelerine özami dikkat eder, nürken Sarayburnu açıklarında dolaşan bir kayık gözüne çarptı. Bu, köşklü ve yaldızlı bir şeydi, uzaktan he em inilzmi a benziyordu. Köşkün içinde bir adam vardı ve kırmızı şemsiye tutuyor. se he; 0 P men — Bak, dedi, me ğe Pe Baldırı çıplak Frenkler, a artt e gi ire ki k lar, Üstelik e ei bi iri ti kırmızı şemsiye ta lanıyorlar. Hamiyetli bir vezir böyle Mn nasıl göz koyar? Bu ka; oturan zat, Fransa Ferriol idi. Meslek» Çığ vam ve Babıâli ricali arasında “ divanemeşrep ,, likle şöhret ak mıştı. Birinci zevki, Osmanlı hü“ kümdarları gibi süslü kayıkları binmek ve yine onlar gibi, kırmızı şemsiye kullanmakta. Daltaban Mustafa P, ağanın zoru ile denize ba ip pen zarayı gördükten sonra yakasını Sudanlının elinden kurtardı ve ellerini çırparak bir çavuş çağırdı, şu emri verdi: — Hemen denize açılın, şu i ka; anaşın, herifin Üryan emye altıydan'da çekiverin, ei 5 sormak cür'etini gös terdi.. — Ya boğulursa? — Onu kendisine yüzmeyi | öğretmiyen anayla baba düşünsün! M.T - 80 Bursa - İnegöl; |