ii Sakız Haline Gelen Bir Bahis Senelerdön beri herkesin ağzında anlar gibi çiğnenen şu sözü sizde biliyorsunuz. “Dünya sulkanun mutlaka temini lâzmdir. Milletleri yeni bir mace- raya sürüklemekten çekinmeliyi, Bunun için gösterilen çare de dur: * Silâhları bırakmak, hiç olmazsa azaltmak. ,, Bu fikir “Silâhları Bırakma,, kon- ğe vii ve bu konferans erdem beri toplandı dağıldı, yine toplandı ve yine dağıldı, per de Cenevrede konferansın üç komi- tesi, iyi veya kötü bir neticeye var- mak için uğraşıp duruyor. Fakat bir Meli ili faklı bütün devlet- ler silâhlanma yarışına hararet ver- bulunuyorlar. Fransa, daha dün e Sn yeni silâklarla takviye için milyarlar tahsis etti. İngilterede, hava #Mosunun İtılması için müthiş bir faaliyet var. donanmasına yeni ellisi diritnavtiar ilâve iie meşguldür. Almanyanın gizliden giz- iye Ema işine gr ettiğine dair hergün yeni bir haber alımyor, Lehistan, mevcut küçük donanmasını takviye etmeye kat'i surotie karar vermiş ve bu kararın tatbikine de başlamıştır. Diğrleri de hep bu vazi- â ğr P LE temini — Dünyn sulhunun silâbları birakmak lânmgeldiğrl söy lediğiniz halde hanl kanl silâhlanı- yorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lâhna tar, ? Size «svap veriyorları — Biz dünya sulhunun temini için silâhlarımızı çoğaltmaktan başka çare göremedik, Çünkü kuvvetlilere kimse tecavüz (O©demez. Edemeyince de dünya sulh ve sükünet içinde yaşar, el parlak, değil mı? — Fakat günün birinde bütün bu kuvvetler biribirile ( çarpışırlarsa © zaman halimiz ne olacak? Diplomatlar bu saalinize cevap Yeremiyorlar, sadece diyorlar ki: - Sini bize sormayımz. Silâh fn! sorumuz. İşte mesele buraya dayanınca akar sular duruyor, — » Protesto Amerika, Moratoryoma Şiddetle İtiraz Etti Vaşington, 19 (A. A.) — Harlei Nazırı Bi Hu? karel keçe Bb Almanya âhrafısdan “bir tefal olarak ittihaz” edilen son kararı yiddetlş prouste etmen İçli" BeHadLll Asa rika Sefirine talimat vermiştir. “Son Posta,, sım Milli ve Kdebi Tefrikaa: 26 en | i tb dl En A Mebrure Sami AR MP Hitler - Musolini | Ve Avrupa Macar Başvekiline Göre Biribirine Çok Bağlıdır Budapeşte, 19 (A. A.) — Başvekil M. Gömbön Hitler-Musolini mülâka- tna temas eden bir nutukta demiş” tir ki: “— Ben, Avrupa mukadderatının Almanya-İtalya mibverinde karar bu- lacağını kaç sene evvel söylemiştim. Eğer Almanya - İtalya harici siya- sette anlaşacak olursa Macaristanın bir karar vermesi lâzımgelecektir ki: ben bu kararı evvelden vermiş bu- Tanuyorum. Çünkü Berlin ve Romaşa yaptığım seyahatlerde bu iki devletin dostluğunu temin ettim. * Budapeşte, 19 (A. A) — Avustur- ya Başvekili M. Dolfüs'ün O Peşte ziyaretine böyük bir ehemmiyet at- fedilmektedir. Bu ziyaret Venedik görüşmelerile alâkadardır. Başvekil M. Cömbös ile M. Dolfüs'ün mühim müzakerelerde bulunmaları muhtemeldir. Çünü Ve- nedikte, Tuna havzasında ( iktisadi hayatın istikrarı için Alman-İtalyan teğriki mesaisine imkân veren prensip itilâfları hasıl olduğu söylenmektedir. Alman Başvekili Gaflet İçinde midir? Nevyork, 19 (A.A) — Nevyorke Taymis gezetesi Venedik görüşmesi hakkında yazdığı bir makalede diyor ki: “M. Musolini, M, Hitlerin Avru- panın hakiki vaziyeti karşında son derece gafil oluşundan hayal inkisa- rna uğramıştır. , Gazete M. Hitlörin bir nutkundan da bahsederek, Alman (milletinin gururunu okşayan bu nutukların dünyanın o başına bir felâket doğurabileceğini yazıyor. * Berlin, 19 — M. Hitlerin M. Muso- liniyi Berline davet ettiği ve bu davetin kabul edilmesinin çok muh- temel olduğu haber veriliyor. Ticaret Müzakereleri Paris, I9(A. A.) — Almanya ile bir ticaret mukavelesi müzakerelerin» de bulunmak üzere bir ticaret heyeti yarın Berline gidecektir. Fransız Hariciye Nazırı M, Bartu Bükreşte Paris. 19 (A. A.) — Hariciye Nazırı M. Bartu, yanında Romanyanın Paris Sefiri olduğu halde Bükreşs hareket etti, 20-6 - 493 ÇO el O vakite kadar para ile evin geçimi ile hiç alâkadar edilme- miştim. Bir defa bile böyle $€Y- “leri. bana © düsündürmemişler pe vi ölünce, © üzerime sanieğ Su türkei bie Öİ da, kaynanam evimizden çıkma- mıza dair verdikleri hükümle be- raber, bana bir de şunları söyledi: — Seni aklı başında bir kız görüyorum Nihal hanım. Amma bilmem birçok kızlar gibi sen de tel duvak merakında mısın? Yal nız şu var ki, baban yeni öldü. rahmet eylesin, oğlumun e karşı büyük bir saygısı vardı, Buara, di dernek yaj mayı hiç muvafık bulmiyor. Şu acının soğumasını beklesek, ona da imkân yok, zira bu evde tek başına taze bir kızın kalması caiz olamaz. Şu halde zaten nikâhınız da kıyıldığına göre, seni derler toplar, bize getiririz. Akrabaya sessiz sedasız bir yemek veririz, olur biter. Ne yapalım sen de ka- derimmiş, der razı olursun, Bu işte gerçi zararlı çıkan biz değiliz, zira vaktile teli de duvağı da gördük amma, sen ne de olsa tazesin, hevesin içinde kalacak diye, doğrusu üzülmüyor değilim. “Görümcem, kalın yorgan tiresi gibi bir şeyle topuzunun altından biribirine © tutturulmuş salkımlı kocaman elmaş oyna» tarak, dudaklarını büze büze başını salladı ve ben de, derde çok erken kanıksayan, zavallı bir yüzle sade : > — Tabir efendim, Zaten benim Yine Silâh Kavgası Deniz Silâhları Meselesinde Amerika : Şimdiden İtirazı Bastı Londra, 19 (A A) — 19J5 deniz konferansından ev vel o müzakerede Bakma muma imsilrere > ((2sotTTON —, merikan ve İngi- Karli. AE EY temasları o benöz| — ———.... — Gül cig. sie sün hür ai, Amerika mümes- İ ii İngiltere | Ram Sa v-628,605 TON — dümetinin vazi- ğ yetini anlamak im- “ ük hik sia kânımı vermemiş- i ! tr. Umümel hiçbir İn haa in nokiai nazarı teati - edilmemiştir. Ame-| ALMAN Ya ç125.180TON — rika © murahhası, ül. İli umumi tonaj iti ba müsavat te- sisine sit Japon isteklerine muha- | TTALYA lefet edecektir. * 1935 konferans. na hazırlık olmak Üzere kararlaştırılan İngiliz - Amerikan müzakeratının, daha başlar © başlamaz Japon deniz siya- setinin ehemmiyetli surette tesiri altın. Jaronya * 104,005 TON | ik. dik DAR e yağı anlaş. İ amerika e — .ası,810 TEN —, “Nişi Nişi,, Ja ük İle bil is â i | pon gazetesitara- â i â i i l i t : a fından Japonyanın istekleri gu şekilde hulâsı tir. 1— Tonilato ekünunun azaltıl. ması vefilo ge Rusya * -161,200T0ON —, ia milerinin küçültül. . Devlellerin mülemadiyen artan deniz kuvvetlerinin iki mesi, ? — Deniz nispet emsali, İngiliz, Amerikan ve Japon saffı barp gemisi adetleri arasındaki 5/5/3 sisteminin ilgası ve tonilato heyeti mecmuasının tahdidi esasına müstenit bir prensibin teklifine tevessül edilmesi, 3 — Silâhların imüsavatı prensipi nin kabulü. 4 — Her devletin kendi ibtiysemi tayin hakkının tanınması, Amerika heyeti son ü tekiile ve bilhassa bunlardan 2 ve #Noh listeye Nk edemiyecektir. Çünkü bunu ponya hangi sınıftan olursâ olsun in yide selâbiyetile birlikte mutlak bir musavata muadil telakki etmektedir. Japonya yalnız bir Okya- nust alâkadar olduğu halde Amerika içimde telin duvağın hevesi yoktu, dedim. Onlar bu sözü sade babamın ölümünden aldığım bir acı ile söylediğimi zannettiler ve dik bakışlı gözleri, şefkatli olmıya çalışan görünmez. dudakları ile anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak sırtımı okşadılar, bazı kararlar verip taşınma gününü de tesbit ettikten sonra eşya toplamıya, yardımcı getirmeye, belki bir iki fikir danışmıya İstanbula gittiler. Süheylâların ibtiyar bahçıvanı, bir haftadır, geceleri bize geliyor, aşağıki odaların birinde yatıp, biz “ erkeksiz ,, lere korkusuz uyuya- lım diye bekçilik yapıyordu. Bütün gözyaşlara, hıçkırıklara rağmen, denildiği gibi sahiden de ölenle (o ölünmediği için, beno akşam, büyük anneme, fasıl fasıl ağlamalarını susturmağa çalışarak yoğurtunu (yedirdikten (sonra, Kevseri ve öteki kadını yukarı çağırdım. Lâmbayı “nedensel,, bir az kıstım. Necdeti kucağıma aldım ve bir iki gündür verilen kararları, bu her biride hiçbir şeyi anlıyamıyan insanlara anlattım. — Ba evden çıkacağız artık. ideceği de, her birimizin “a ime olacak, dedim. B sene evvelki mukayeseli vaziyeti iki Okyanusta ve İngiltere ise yedi denizde alâkadardır. Bu sebeple rik«, müsavatın şiddetle aleyhindedir. Silâhlar Meselesi Cenevre 19 (A. A.) — Silâhlan bırakına konferansına pek teşkil edilen syonu dünkü toplantısında ik işler ko- misyonunuh işe başlamamna karar vermiştir. Harici * telgraflarımız burada bit- memiştir, Lâtffen 8 inci sayfamıza bakınız TR amme mem in Kendi acımı içime sindirmiye çalışarak, mineme bu haberin fazla sızı vermemesi için diller döktüm, Yine de bunu iyi yapamamış olacağım ki, o hırıltılı boğuk ses- lerle bana uzun uzun bir şeyler söylemek istedi, bağırdı çırpındı, sonra da dalıncıya kadar, buru- şuk yanaklarından, bep sessiz yaşlar akıttı. * İşte Nesrin, biz böylece, ba- banın evine ağlayarak, ağlaşarak gittik. Eşyalarımızın bir kısmını Süleymaniye yolculuğuna bazirl- yarak sardık, sarmaladık. Bir çe- ğunu da çatı arasındaki iki bö yük sofaya, örtüp kapatarak yer- leştirdik. Evi gezecek kiracılar, kapısını kilitlediğimiz bu üst katı görmi- yecek, çoçukluğumun “ Kız kule- sine,, divarına, tavanına, her ya- nına küflü yemiş kokusu sinmiş o büyük sofalara ayak basmıya- caktı. “ Kuleli ev,, kule katı olma- dan kiraya verilecekti. Ninemi vapura, oradan Si- leymaniyeye taşıyacak siyah mu- şamba örtülü hasta sedysesine yatırdıktan sonra, taşıyıcılar yur kari çıkmadan ben ona eğildim, di ik ? — 850,328 TON ile. ül. hi halk z İsi ile, lüle. ile di Sahneye Çıkan Kız Aile Kadını Olamaz ” “Gazino sahnelerinde çalışan bir kızı çılgınca seviyorum, bü- İ tün kazancımı ugrunda harcedi- yorum. O, bana karşı lâkaytdir. Zevcem olmasını temin için ne yapayım?., İzmir Ç. Zi. Yavrum, memleketin tanınmış müesseselerinde hayatlarını kazan mıya çalışanları kast etmiyorum. Bunları istisna ettikkten sonra sahneye çıkan bir kadın bir aile kadını olamaz. Bununla namussuz” durlar demiyorum. Fakat o, ken dini sanatine vermiştir. Binaena- leyh bir ana, bir zevce sıfatile kendisinden ( birşey o beklenemez diyorum. Sana tavsiyem: Bu emelden vaz geçmektir. Sonra şurasını da unutma: Sah- ne kadınlar Üzerlerine ne kadar düşülürse o derece vabşileşirler, iltifatlarını celp etmek isteyenle- rin yapacakları hareket onlara lakayt kalmaktır. 5.4 Beye: Oğlum, Mademki anân baban yoktu ve rüştünü isbat etmiş bir genç- tin, bu mühim meselede sğabe- yinin, hele yengenin tesiri altın. da kalmıyacaktın. İlk karım, bırakmakla hata ettiğini am ıyorum, fakat ona dönmek için sonradan aldığın refikanı bırs kırsan daha büyük bir hataya düşmüş olursun. ni şimdiki refikan da senden ayrılmak arzu- sunu ihtiyar ettiği tekdirdedir ki, maziye avdet edebilirsin. Yıkık mış bir evi yapmak için şimdi ayakta duran bir binaya tekme atmak doğru değildir. » O, A Efendiye: Gayritabii ve marazi. bir karaktere ve hemi söyli- adam Hanımteyzeye müraca- siiin evvel Fahrettin Kerim Beye yineikdi. Maamafih bana gön- iği mektubun 53 yaşında bir köylü lisanından çıktığına inan- madığımı bilmelidir. HANIMTEYZE yastığını düzeltiyormuş gibi ya parak: — Nine burası kiraya veri meyecek. Sakın üzülme sen, e yaları sırf tozlanmasın diye ben yukarı taşıtım. Yaza inşallah seni yine buraya getireceğim. Hem, kim bilir, belki de oranın havası iyi gelir. Böyle sedye ile değil de, seni koltuğuna girip yürüterek getiririm, dedim. Akı sararmış, karası bulanmış gözlerini epidir, içlerinde görme- diğim manalı bir ısrarla yüzüme dikti, Üstleri buruşuk dudaklarını araladı, başını doğrultmya çalı şarak bana bir şey demek istedi. Bu söylemek istediği şeyi an cak bir bafta sonra anladım. Onu, aldatmıya çalıştığım gibi, öyle ayların ardındaki bir yaz sabahında değil, tıpkı evimizden ayrıldığımız o yağmurlu karanlık günün benzeri ve çok yakını olan bir günde, yine Üsküdarın ayni tepesine çıkarttık, rengini hiç değiştirmeyen nefti ağaçların ara- sındaki bir yere, oğulcuğunun yanma taşıttık. Sade bu sefer, yanları mu- şamba örtülü, içi döşek ve tıklı bir hasta sedyesi ile de, üstü şal örtülü başka bir “şeyle,, taşıttık. (Arkası var) dikiz di da