j Ş — mektebinden Âsım, Heybelinda K—0 — —— —— — —— ON — : e Ha ; arihi Müsahabe Kai MiinE p: AÇ T — Bir Adam Eski Devletlilere Göre Zun | SOMEŞE e çe Sualleri P Halkın Tarifi! Cevaplar maharet — göster- mek arzusile ns- lanlara tahsis edi- len yerin etrafın- daki demir par- maklıkların üzerine çıkarak yürü- meye çalışmak ne netice vere- bilir ? Londra hayvanat bahçesi ziyaretçilerinden biri bu tecrübeyi yapmış ve neticesini de görmüş- tür; daha doğrusu neticeyi gör- meden ölmüştür. Bu zat bekçile- rin küçük bir gafletinden istifade ederek parmaklığın özerine çık- mış ve birdenbire muvazenesi'ni kaybederek —altı aslanın — ara- sına düşmüştür. Biçarenin ferya- dile bekçiler faaliyete geçmiş- lerse de adamı aslanların elinden almak mümkün olamamıştır. * Fıınıu meclisi mebusanında intihabat kanununun tadili asaslarını hazırla- makla iştigal eden encümene mebus- temiyorlar | yardan (125) inin eksiltilmesi için bir - teklif yapık mıştır. Ayni suretle ayan mikta- rımın da eksiltilmesi düşünülmek- tedir. İleriye sürülen fikre göre bu sayede hem devletin masralı azalacak, hem de adedi nisbeten mahdut bir mecliste müzakere daha kolay olacaktır. x talyan ordusunun keşif tay- sinde bir facia filo Parisi ziyret etti ve tayyare meydanının — Üze- rinde bir gösteriş — uçuşü yaptı. Bu uçuşta hazır bü- “lunan Fransız — meslekdaş diyor ki: «Bu, hakiki bir feeri oldu. Tayyareler kanat kanada değe- cek derecede yekdiğerine yakın, bir hiza Üzerinde dıııyıwl.ı_ıdı; © şekilde ilerlediler, © şekilde yükseldiler ve havada da en klâsiklerinden —“en — fantazilerine varıncaya kadar binbir oyun yap- tılar ve hâzırun Üzerinde cidden şaşırtıcı bir tesir yaptılar. En sıkı bir disipline bağlı olan cür'etin neler yapmıya kadir ol- duğunu ancak orada gördük. Şurasını d" söyliyelim ki İtab- yan tayyareciliği eski değildir ve :;"l:ıın ı.eı'ıiınııı mahsulüdür. a we M in her vakit elde edilebilecel Bilru:ı:iîe&ir. * 1933 senesi içinde Fransada (648,000 ) çocuk — döğmüş, Bir s | (661,000) kişi ök istatistiği :Mıı(lıom) kişi eksilmiştir. Almanyada ise 956,000 çocuk doğmuş, (730,000) kişi öl- müştür. Neticede nüfus (226,000) kişi ziyadeleşmiştir. ç MeReLASALERALEKALEANUTAMREeeMnaaR ee sesaene | Bilmecemizi | Halledenler Birer kart kazananlar sinden Nadide, Nışantaş kız Örtamek- — tepten Semahat, Çanakkale ten Hatiçe Süreyya, Xışantaş kız Orte- P —I:ubî.::u Monaser, Znnıuld"ikl.lğ ekteplen, Semiye, Sıı..R Ukmek;eb'% Lütife, Erenköy Kozyatağı Mahmut, Süleymaniye Medresesokak 7 Melâhat, Tatbikat mektebinden Naime, Vofa lisesinden Yaşar, lstanbul kız J- ;'ı'm :;h;- Vi inci mektepten K, : Türütlaki ;î—.;:.: =nıluı İsmail l | loji ile ilk uğraşan milletlerden- mrelerinden müteşekkil bir | Üştür. Neti ada j seler. Bunlardan başkaları yeyip “Yiyip, Ya g€ Şey, & 4 Araplar, Sesyoloji ve psiko- dir. Lâkin onlgrın içtimai ve ruhi mevzuları tetkik ederken kullandıkları gözlük daima nris- tokrattır! Bu sebeple her - iki sahada yaptıkları tasnifler gü- lünçtür, verdikleri hükümler eğ- lencelidir. Bugünkü — musahabe- | mizde o tasniflerden ve hüküm- lerden birkaç örnek bir de fıkra yazacağız. Ebü Talip oğlu Ali, İslâmiye- tin ilk devrinde yetişen en büyük mütefekkirlerden — sayılır. —Politi- vereceğiz, kada çok yanlışlıklar yapan bu | şöhretli adamın başka sahalarda kuvvetli bir görüş sahibi olduğu bugün de kabul olunabilir. İşte ona “Avam nedir ?,, diye sor- | dular, şu cevabı verdi : — Her bağıran sese koşan boş kafalı adamlar ! Ailelerinin kazandığı — nüfuz ile âdeta İslâm tarihi içinde hu- susi bir tarih yaratmış olan Ber- mek - oğullarından — Fadil, — ayni | suale bu şekilde cevap veriyor : — İnsanlar, esas itibarile, dört sınıftır : Allahın sevgili ve mü- barek kulları olan hükümdarlar ; zekâlarındai kuvvet, düşüncelerin- deki isabetle yükselen vezirler ; zenginlikleri sayesinde mevki ka- zanan kibarlar ; bilgi sahibi kim- yatmaktan başka birşey düşün- mezler, düşünemezler. Bu gibilere “avam,, denilir. Yine o devirlerde sözü pek çok dinlenen Ahnef adlı bir mü- tefekkirin avam hakkındaki tarifi şudur : — Talii yar olup ta yükselen başları, zekâ ile kuvvetlenen ve “parlayan omuzları, para ile semi- rip tamlan kıçları, bu Üüç - sınıfın sesi ve neşesi sayılan okur yazar- “ları bir tarafa çekin, geride kalan “kalabalık “avam,, dır | Hükümdarlar ve onların yar- dakçıları, dalkavukları halk - küt- lesini böyle tanıdılar ve - öyle kullandılar. — San'atle, — ticaretle gı kteptan Be- | geçinen en namuslu insanlar da kir, Feyziye laesinden Mehmet Hüse- | - 3 Hi . *A üncü Mehmet ü lik::k met SÜ, 14 öncü tepten Mehmet Raaf, Suncu Hikmektepten Şahsene, ha Hayat, Edirne lisesinden Niyazi Hasan, Sinop İlkmektebinden Tevfik Bey ve Hanımlar. E Nat el onların gözünde — “avam,, idi, Demircilere, çulhalara, - terzilere, berberlere, dülgerlere, ekmekçi- lere, değirmencilere ve bütün sanafa beşeri deri taşıyan birer v | | ları, kiymet itibarile, ayni seviye- de tutmak bu kara kalpli devlet- Kler için bir idare borcu İdi. Bu borcu yerine getirebilmek için de en kuvvetli vamsıtaları cehaletti. Halkı — unutmamakla kendilerini yüksekte tutuyorlardı. Işte bu telâkki ve bu siyaset yüzündendir ki Islâmiyetin — ilk devirlerinde ve Emevilerle Abba- siler saltanatı sıralarında birçok sefil zümreler teşekkül etmiştir. Bunların en meşhurları ayyarlar, şatırlar, Sa'luklardır. Bunlardan başka Muhtırani, Kâgani, Banu- van, Muşa'bez, Mezidi gibi bir- çok teşekküller vardı. Devletlile- rin midelerini şişirmek için kan- larım emdirmekten bıkıp usanmış olan kütle kütle halkin aralarında yaptıkları birlikler demek olan bu teşekküller, nihayet birer içtimal tuğyan şekline inkılâp lini altüst edip bırakmıştır, Birçok görültülere karışmış olan ayyarlar, çırılçıplak denile- Son Posta ÖYevmi, siyasi, Havadis ve Halk Faki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 | İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FiATLARI Abone bedeli değiştirmek ;qındir. Adres 5 kuruştar. Gelen evrak geri verilmez. HWüânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk TP S Mlvsel İğanihi, :o.h kutusu: Tstanbul “hayvan nazarile bakarlardı. On- | ENEEEEEEEENENENNENNN” y SŞ b y> tan, Başka Bir * Düşünemiyen, Yani Avam!, Bu elimden alınmıştır, malımı isterim | dişi deve benimdir. Sıffin'de cek bir halde gezerler ve yalnız bellerine birer kısa peştemal ku- şanırlardı. Başlarına Hod denilen hurma yaprağı korlardı. Harunür- reşidin oğulları Emin ile Me'mun, taht kavgası yaparken bu ayyar- lar büyük roller oynadılar, Emi- nin tarafım iltizam ettiler. Bu, Abbasiler tarihinde tahtın avama yalvardığını gösteren ilk hâdisedir. Şatırlar, “hilekârlar,, demekti. Bağdattan Pirene eteklerine ka- dar teşilâtları vardı, bütün aris- tokratlara harp açmışlardı, büyük facıalara #sebebiyet vermişlerdi. Dağlarda oturan Padişahlar, şe- hirleri haraca kesmiş kumandan- lar tarafından idare — olunurdu. Sa'luk fakir demektir, Zenginleri ve çenginliği ortadan kaldırmıya dı. Bir zamanlar bunlar- -dan yirmişer bin kişilik ordular | teşekkül etmişti. etmiş ve gafil devletlilerin ikba- | Halkı mühimsemeyip de bu gibi teşekküllere meydan verenlerin, daha doğrusu halkı hayvan yeri- | ne koyanların başında yine mahut “Muaviye vardır Bu adam, en açık haksızlıkları, avamın zilletini kuv- vetlendirmek için terviç etmekten çekinmerzdi. Tı;:kıı geçen şu fıkra onun gi aseti acıklı bir hellgıll::ı::ın:ş Muaviye Sıffin harbinden sonra Şama dönmüştü, saltanatı tekem- mül etmemişti, rakibi olan Ebü Talip oğlu Ali henüz yaşıyordu. Muaviye, bu vaziyette, avamı da okşamak istiyordu. Çünkü etrafına mümkün olduğu kadar kesif bir kalabalık toplamak — ihtiyacında idi. İşte böyle bir sırada “Küfe,; den develi bir adam Şama gelir. Herifin ne Muaviye ile, ne siya- setle alâkamı yok. Gelişi küçük bir alış veriş için. Fakat şehre girer girmez Şam ahalisinden bir yüzsüz, devenin yularına yapışır, gürültüyü koparır: — Bu dişi deve. benimdir, Sıffin de — elimden — alımmıştır. Malımı isterim! Küfeli, ağzını kelime söylemek isterse de dinle- temez, palaspandıras yakalanır, sürüklene sürüklene Muaviyenin yanına götürülür. Deve de beraber. Muaviye, davayı dinledikten sonra Şamlıdan şahit ister. Küfelinin açıp bir iki ükez Hulâsa işaretile mektup gönderen karie İmzasız mektuplar nazarı dik« kate alınmaz efendim. 4 Mütekait Cezmi Beye: İkazınız nazarı dikkate alın mıştır. efendim. * Salihlide Mithatpaşa mahallesinde bakkal İsmail Etendiye: Gazetemizde bahsettiğiniz ha« ber bilâhara daha izahlı bir şe- | kilde — neşredilmiştir. O — nüsha elinize geçmemiş olacak. Maama- fih sizin vaziyetinizi tetkik ettir- dik, vergiye tabi olduğunuz an« laşılıyor, ikrazatçılar eski ve yeni kanunda kazanç vergisine tabi- dirler efendim. * Fatihte Hafızpaşa Başimam soku« Bında İ. Sabri Beye: Günün her saatinde matbaa- miza uğrayıp bizzat şikâüyetimzi , Ticari mülesseseley hakkındaki neşriyatta —matbusi | kanununun icaplarını da düşün: mek lâzımdır efendim. * Bor'da Kadı zade Ahımsi Beyer — Heyeti umumiyelerin top« lantısı Ticaret Kanununa uygun | olmalıdır. Böyle olmadığı takdir» | de mahalli Ticaret Müdürlüğüne | müracaatla şikâyet etmek lâzımı dır. Bu müracaatı yaparsanız ne- tice alırsınız efendim. * Fatsadan Mehmet imzasile mektup gönderen zata: K — Mektubunuz. çok uzun ola — duğu ve yazınız okunamadığı İçlik — dercine İmkân görülemedi efen- dim. * ğ Kekişehirden M. M. imzasile mek- tup gönderen karimet — İmzasız mektuplar nazan- VS | Küçükayasotyada — Mehmisi Kaya Beye: B — Bu mesele kanuniyet kessi betmiştir. Mütalâanızı neşrettirr mekte gecikmiş oldunuz ıfendlıı.< devesine sahip çıkan adam, saray önünde toplanan halka yüzünü çevirip te “bu dişi deve malım olduğunu bilenler Allah vızası beri n diye urınca - tam elli * biribirini — iterek - llı: atılır. ve usulü dairesinde an içerek devenin ait oldu- =ı şahadet eder. Bunun üzerine mviye hükmü verir: » — Deve bu adamındır, kens dine teslim edilsin. Saatlerdenberi hayret ve ıstr rap içinde bunalan Küfeli, bu hükmü duyunca ayılır ve bağırırı — — İyi amma ya Emir, bu deve dişi değil erkektir. Davacı da, şahitler de deveme dişi di yorlar. Bu nasıl olur? Muaviye, tavrmı bozmaz, hük- münü tekrarlar: — Deve bu adamındır. vere- ceksin ! Fıhthlılk dığılükhndı:ıı Küfeliyi huzuruna riınr. e nin üç kat verir: — Haydi, git Küfeye; der; Aliyi benden — selâm ı&yL. &:liıi dişi deveyi erkek deveden ayırt edemiyen — yüz bin — asker ile Üzerine geliyorum. Ona göre bazırlansın! Dişi deve ile erkek deveyi SARle EaeRemi pel . mu:uihı ve bütün o saltanate ları yıktılar, — M. T ) KO e ei * O “