Rıza Şah Hazretleri Gelirken... Komşu ve kardeş İran devletinin bökümdarı Rıza Şah Hz. az bir müd- det sonra memleketimizin misafiri olacaktır. Kısa zamanda İranın dahili ve harici vaziyetinde husule- gölen değişiklik mazarı dikkate alınırsa, Riza Şah Hznin küvvetli — şahmyeti daha iyi tebarüz etmiş olur. Bilhassa iki komşu memleket arasındaki sui tefehhümleri izale eden dostluk, em- Biyet, adli müzaharet, hâkem ve hu- dut emniyeti hakkındaki ahitnamele- rin vücut bulmasına imkân veren derin anlayışlı, kârâşina, vukuf sahibl bir insan olaa komşu devlet reisinin bü ziyareti bizi ne kada; mnuün ttse yeridir. Çünkü ©, memleketinin vaziyetini kuvvetlendiren bu gibi faa- İ Mmunzam olarak birçok İçti- mai, ik ve sınaj yeniliklerin de !ıhfkkııkuuı temin eden başlıca âmildir. Yine onun idaresl zamanın- dadır ki geçen sene- İran bütçesi ilk defa olarak tevazün hasıl etmiştir. İran ordusunu baştan başa tensik eden, memlekette emniyet ve usayişe düzen veren, ecnebi kapitülâsyonları kaldırarak adli ve idari sahada Memleketa yeni bir istiklâl ruhu ı'ı'ı:..,.. Rıza Şah Hazretleri, şimdi, Ğ _*—-;lnıg tesis ve ihya yolunda alınmasını temin ile mMeşguldür. h"():u;:mlokıllıiu gelirken — ve Kiyeale A derken doşt Tür- _'k Yollarında komşusu beraber oldağunu '" #nunla daima cağını söylemek lııı:lıh:b" Bin —O Amerika Ve Küba Havana, 30 — Amerikaya, Küba hakkım veren eski yerine yeni bir muahedi KI ahede yaparak _=_'-— bir milli hâkimiyet karan. '“"îl:: İşinde Almanyaya Btoryom Verildi Berlin 30 — Borçlar konferansının Mesaisi bitmiştir. Almanyanın alacak- İlları tahvil muameleleri için Alman, Bazı hüdiselerde işlerine müdahale Plat muahedesi 'yaya altı ay müddetle vermişlerdir. bir moratoryom Sonra ne oldu? Evimize bir acı, yalnız. sesin ve benim duya- cağım bir yas çöktü. On ğ ü babam giğeğeğile artilım günü _.-Yıpıyılıı:&ıu. Bu acıyı, bil- quııw Otun ,, paylaşma- u: d;' gibi olmuştum. geldio ' ııılı'::r, karalar aşıp defa olarak sana hislerle ağladım. Sonra? Niçin yine içim * ona ,, döndü? Bilmiy Halbuki artık * 4 ıdnınıt:):";:-. yatını, yaşayışmı da biraz olsun tahlil edebilecek bir yaşa gel Miştim, Dadımdan, di ufak tefek işin.ild'curri'mn:axğı'.m;: :ıı. ben kendimi -ne çocukluk! - Onun ,, bambaşka, Yepyeni, ben- Zeri olmiyan bir şeyi sa, İnamiyon dum_y' niyordum, Yf VAŞ yavaş .S.ilâthorırıferansındak İlk Gün STA DSayla ) Gönül İşleri Kızlarını Zengin- lere Vermek M. Litvinof Fransayı Sevindiren, Fakat #tiyen Aileler Almanyayı Kızdıran Bir Nutuk Söyledi Silâhsızlanma İşin-| den Evvel Emni- yet Meselesi Cenevre, 30 — Silâhları Bırakma Konferansı dün kalabalık bir murah- hbas ve dinleyici kütlesi huzurunda Rels M. Henderson tarafından açıldı. Reis, —açılış nutkunda konferansın tarihçesini yapmış ve ameli hal çare- leri bulmak — lâzımgeldiğini — söyle- miştir. M. Litvinofun Nutku Cenevre, 30 — Soryet Rusyanin Silâhları Bırakma konferansında mu- rahhamı M. Litvinof dünkü celsede mühim bir nutuk söyledi. M. Litvinof silâhsızlanma işinde devletler arasın- da bir anlaşma imkânsızlığından bahsederek Fransız tezi olan emniyet fikrini kuvvetle müdafaa etmiş ve demiştir ki: * — Rusya eyvelce tam ve umumi bir silâhsızlanma teklif etmiş, fakat kabul olunmamıştı. Şimdi kısmi bir silâhsızlanmaya İşlirak etmeye hazı- rız. — Halihazırda bam — devletler komşularının hudutlarında milli ga- yelerini tahakkuk — ettirmek — mak- sadile tecavüz vaziyeti almışlardır. Sulhun kurtarılmasile alâkadar dev- letlerin silâhsızlanma işinde tereddü- de düşmeleri hayret edilecek bir şey değildir. Esasen hakiki bir kontrol olmadıkça bugünkü şartlar altında bir silâhsızlanma taahhüdünün devletler tarafından tatbik edileceğine inan- mak çok müşküldür. Programlarında başkasına ait toprakların fethi gaye- sini güden devletler muvacehesinde tatbik edilecek hareket — meselesi mevzubahatır. Sovyet hükümeti, diğer devletler ve bilhassa Sovyet Rusyanın komşu- ları tarafından kabul edilecek her bangi bir silâhsızlanma plânını imza- lamıya hazırdır. Bir mukavele elde «debilmek için hemen bütün devlet- lerin muvafakati lâzimdır. Bir. tek büyük devlet dahi bu işin bozulma- sına sebep olabilir. Buna mukabil emniyet tedbirleri almak için Ittifak 'anın en güzel, en bilgili, oe iüıyi- işte, her her şeyi olan adamı beni ,di seçti, diyordum. 9 O aralık tıpki ybıb:.:u benzemiştin, Lakırdılarında sade iş, para, fabrika, filân mukavele, filân satışın siparişi, vardı. i Bir su gibi idim, Dağlardan kopup gelen taze bir su. Önüm- de iki yol vardı... Sen ve “o,«. beni sen değil, “o,, çevirdi, “o,, döndürdü... Pu:ün de neyim biliyor mu- sum? Çamurlu, kara berbat bir llgi— ebiyat yapıyorum sanma, endim benzetecek, — bundan îğ’.'":", bir- şey bulamadım. elerle taşıp, çağlıyarak, terte- miz daldığım yerde, sade pislik, çamur batak varmış. İster istemez, benim de yü- züm karardı. Benim de her şe- yim bulandı, kirlendi, Necdet. Öyle olmasaydı, sana bunları M. Litvinof konferansın yabancı olmadığını, sulhu bozanlara karşı gu veya bu cezanın verilmesi teklifinde bulunanlar olabile- ceğini bildirmiş ve demiştir klı: *— Bu İş, evvelce Fransız murah- haslarının teklif ettiği gibi mıntakavi yan misaklar İle itmam edilebilir. Fakat bu neviden emniyet tedbirleri mevzubaha olduğu zaman bütün dev- letlerin bukuk müsavatı şüphe ve tereddüde sebep olmamalıdır., M. Litvinof, konferansın, — bütün devletlerin emniyetini muhafaza için dalmi bir unsur haline kalbedilmesini teklif etmiştir. Evvelâ Emniyet Cenevre 30 — M. Litvinofun nutku | vö teklifleri birçok tefsirlere yol aça- gak mahiyı Cenevre, şimdiye kadar emniyet me- görülmektedir. Çünkü | Bunmrmek selesinin bu derece kuvvetli bir mü- dafansını işitmemiştir. Bu vaziyet, emniyet meselesinin silâhsızlânma İşin- den daha evvel düşünülmesi lâzım geleceğinin müdafaasından ibarettir, ki Fransiz tezine çok yakındır. ( Devamı 6 ımcı sayfada ) M: Bartu Uzak Şafl':ian Silâh Sesleri, Barut Kokuları Gelmiye__Başladı Moskova, 30 (Tas Ajansı) — Uzak Şarkta Amur nehri üzerindeki Mançuri vapvrları Sovyet hududuna yeniden tecavüz etmişlerdir. 27 mayısta hudat muhafızları bir Mançuri vapurununSovyet sahiline 6 metre yaklaştığını görmüşlerdir. Vapur muhafız — tarafından açılan iki el ateşten sonra Sahalin'e doğru uzak- laşmıştır. yazabilir midim, sanırsın ? Kızlı- mın © ürkek çekinmelerini kây- ttim artık. Düşün bir kero, kendi kendim hapishanelere ka- dar gittim.. Neden mi? Anla- miyor musun hâlâ? Daha tafsilât vereyim - mi? Olamı biteni, gön- derdiğim — gazetelerde — okudun. Öldürülen ben solsaydım, bunu düşün, kendini düşün...' Ve ne- lerden geçtiğimi anla ! Yalnız anlıyamıyacağın, bütün Gmrünce de anlamamanı dilediğim bir şey daha var Necdet. Keşki ölen sade “ o ,, olsaydı. Benim de her temiz şeyim öldü, anlamıyor musun? İtimadım, sev- giye imanım öldü. Hiçbir şeye inanmıyorum ben artık. - Ölüle- rimden, o aziz, melek gibi ölen anamdan bile şüphe ben artık. oyk iğrenç şeylere süründüm geçtim ki, üstümden izleri hiç silinmiyecek sanıyorum. Dinle beni, ölümünün haftası olmuştu. Orayı, © beni- hiç gö- türmek istemediği yeri, o Bebek- teki köşkü, görmek istedim. Gitmek, masasına, eşyalarına, bir hafta evvel içinde yaşadığı ha- vaya sürünmek, değmek istedim. Birçok eziyetlerden sonra eve girmeme izin verdiler. Sana neler ediyorum ördüğümü, neler okuduğumu :ıılrıtııî.:ı imkân yok, no de neler hissettiğimi, 28 mayısta, bir diğer Mançuri vapuru Sovyet arazisi içinde olan Zela aarmağına — girmiştir. Nöbetçi havaya iki el ateş ederek durdurmak istemişse de vapur Sovyet sahili boyunca hareketine devam etmiştir. Bunun ürerine nöbetçi doğrudan doğruya vapura ateş açmış wö vapur sahalin rıhtımına doğru uzaklaşınıştır. unu bil : â.ird:n:khıbuı şu birkaç satı- rını sen de bil. * 24 Nesrin için mi? Deli mi- sin sen eşsiz kadınım benim. O, bir kafa işi, mantık işi daha doğrusu para işi. Geçen hafta istediğin rönarı almadığımı unut- tun mu? Fazla”sorma işte. Burası mabedimiz, biliyorsun, ve her zaman da öyle kalacak. Onu bir değil... yüzlerce Nesrin boza- mıyacak. ,, Ya Necdet, böyle işte! Fazlasına sen de dayanamaz- sın. Sakın bana bütün ömrümüz- de bu beş satırın içindeki birkaç kelimeyi, herhangi bir cümlende bile kullanmal Kabil olsa ben o lafları, hattâ lügatten sileceğim. Şimdi yim:i dinle beni: Bir şey var. Anlamıyor mu- sun? Ne senin, ne de benim bi- diğim bir sır var. Ben bunu öğrenmek istiyorum. “O adam ,, niçin ölürüldü? Bu vaziyet neye yapıldı?. Kimin için? Söylesene Necdet, niçin? Anlamak istiyo- rum., Nedir bütün bu olanlar? Neden o kadın bunu yaptı? Neye öldürdü onu? Avukatlar tuttum, gönderdim, Benden geldiğini bilmiyor, fakat istememiş, Dava vekili tutmama- ğa karar vermişmiş. Ben de ne yaptım biliyor mu- ten bir mektup aldım. Bu genç fakir bir aile çocuğudur. Kendi ayarında bir kız sevmiştir. Fakat kızın ailesi, evlâtlarını bir zengi- ne vermek hülyasına kapılmışlar- dır. Bu sebeple bu genci beyen- miyorlar. Genç isyan ediyor: “Biz fakirler evlenemiyecek, kız bula- mıyacakmıyız?,, Diyor. Üsülme oğlum, ne bu hayale düşen aile kızlarına koca bula- bilirler, ne de sen karısız kalırsın. Bazı analar ve babalar, kızlarına kandinden daha iyi bir koca arar, uzun müddet hülyaya kapılırlar. Fakat sonunda hakikatle karşı karşıya geldiler mi, iş değişir. O vakit önlerine çıkan ilk talibe k- zı satmıya çalışırlar. Bırak onlar da bir müddet bu hülya içinde yaşasınlar. Sen her vakit kız bu- labilirsin, bütün fakir kızları zen- ginlerle mi evleniyorlar? * Akhisarda N. S. Beyez Hâdiseleri znılıııığını’l&::l' kınız herşey olduğu gi ' Zaman ile gözleriniz biribirini bu- lacak, anlaşıp sevişeceksiniz. O vakit itiraf gelir. * Edirnede A. H. Beye: Sıkılganlığın bu derecesi bir kusurdur. Artık size sevdiğini iz- har eden bir kıza, hissinizi söy- lemekten niye çekiniyorsunuz? HANIMTEYZE Romanya Buhranı Bükreş, 30 — Başvekil M. Tata- resko, kabinenin istifa etmeyip daha edeceğini söylemiştirtir. Kıral Parlâ- mentonun 14 Haziranda .ııl—ı- kararını imzalamıştı. Siyâsi aRi bu suretle önüne geçildiği söylem- mektedir. 'Almanyada Yeni Bir Yasak Berlin 30 — Muhtelif Alman dev- letlerinin polisleri gençlik din teşek- küllerinin umumt tezahüratta ve spor faaliyetinde bulunmalarını, nişan ve üniforma taşımalarını menetmişlerdir. sun? Sevim'in babasını müdeiumu” mi ilc.dhıpııın: e::dıo ile ko- nuşturdum ve im gittim. uiOııuıılı konuşmak, bana mu- hakkak bir şeyler öğretecek sa- nıyordum. Olmadı. Çünkü müdü- rün odasına indirdikleri zaman mahkemesi için bir şey soracak- larım sanıyordu. Beni görünce... gözlerini yum- du ve usulca, hiç ses çıkarma- dan yere yığılıverdi, bayıldı. Onu götürdüler... Ben de o cehennemden çıktım. Amma yüzünü Iı"â” vak- tim oldu Necdet. Bu. kadını ta- nıyorüm Gazeteler — *..., Hastanesinin başhemşiresi - oldu- ğunu yazıyorlar. Hakikaten de öyle imiş. Amma inan bana, iki ay evvel apandisit ameliyatımda Sıhhat Yurdunda - geçirdiğim ilk gece, yarı baygin yatıyordum. Saat kaçtı bilmem, bir kadın, bir hastabakıcı kadın içeri girdi. Ya- nımda oluran, beni akşamdanberi bekliyen genç bir kadın daha vardı. O kalktı, odadan çıktı, yeni gelen de usulca yanıma so- kuldu. Gözlerim galiba aralıktı. Bembeyaz bir şey gördüm... Me- lek gibi bembeyaz... Sanki ka- natlı bir şey... İçimden: “— Acaba ölüyor muyum, âöıüme hayalet mi görzüküyor? ledim. ( Arkası var )