Aşk ve Macora Romanı 'a — Affedersiniz, o çanta benim çantamdır efendim. Sarı kesik bıyıklı köçük adam, sarı bir. deriden yapılmış olan altı geniş, üstü nisbeten dar bü- .yücek ve bol bir torbaya benze- yen modern tuvalet çantasının üzerine telâşla elini koymuştu. Miyop gözlük camlarının ak tında mini mini gözüken gözleri- nin mütemadiyen hareket eden bakışları, bu sarı çanta ile, sarı çantayı meşin kulpundan - tutan ele ve o elin sahibine bakıyor ve tekrarlıyordu: — Alfedersiniz efendim, bu çanta benim çantamdır. İstanbal ile Berlin arasında işleyen ekspresin yemek — va- “ gönünda idiler. Ekispres Legnitz ile Sogon arasında son süratle ilerliyordu. Vagon restoran ta- mamile — dolu idi... Legnitz'ten hareket eder etmez akşam ye- meğinin ilk serisine başlanmıştı... Daha birçok kişi kahve, likör ve- ya sigaralarını içmekle meşguldü. Vagon restoran içerisinde ')"H.' duran giri spor. kostümlü bir genç adamdı, - Dört kişilik bir masada diğer | Üç yolcu ile birlikte yemeğini ye- | miş, kahve, sigara ve likör içme- diği için herkesten evvel ayağa kalkmıştı. Şimdi elinde o sarı çantayı dutuyordu, ve kemali nezaketle: — AF buyurunuz efendim, di- yordu. Zannederim siz yanılıyor- sunuz. Çünkü bu çanta benim çantamdır.. bi Bu genç çok güzel bir erkek- t. Omuzları geniş, beli ve kal- çaları dar, vücudü mükemmel bir atlet vücudu idi. Çekik kum- ral kaşları ince Ve ” mevzun ve hafifçe kavrık bir. burunu vardı. muntazam Masada yanında oturan miyop adam bu cevaba rağmen masa komşusunun - elindeki çantasının üzerindenğ elini çekmemişti: — Fakat efendim, diye muka- bele ediyordu. Bu çanta muhak- kak ki benim... - * vi Masşada pencerenin yanında ve miyop adamın tam oturan beyaz saçlı ve şık ve kibar bir adam söze karışarak miyop Elendinin sözünü kesti: — AÂz'zim zannediyorum ki efendinin hakkı var.. sizin çanta- — mız da şimdi benim ayaklarımın üstüne düştü. — — Öyle mi ekselans?... - Miyop adam eğildi, tren o — kadar sallanıyordu ki, eğilirken de başımı önündeki masaya çarptı: — Ayyl.. Ayyl.. Doğrulduğu —zaman elinde genç adamın elindeki çantaya müşabih olan başka bir çanta vardı. — Kusurumu affediniz, Efen- dim dedi yalnız bu çantalardan hangisi benimki onu anlamak is- terdim. “ Masalarında oturan dördüncü yolcu birdenbire o çantaya elini %ı_u. Bu el çok damarlı ince | Bu Başı Ne Yapalım? | Yuzan Suat Suzan ve sivri tırnaklı büyük bir eldi. Hepsi başlarını ona çevirdiler. Solgun çehreli zayıf ve gözlerinin etrafı siyah halkalarla çevrilmiş bu adamın rüyada imiş gibi dak gin bir hali vardı. O çehresinin inanılmaz sarılığı ve gözlerinin etrafındaki inanılmaz — siyahlıkla fena bir derdi olan bir hastaya, hayır.. daha fazla bir morfinoman bir kokainomana benziyordu. - — Efendiler bir yanlışlık ob masın., Zannederim bu çanta benimkidir, dedi. Sesinin madeni bir ahengi vardı. Miyop adam elindeki çan- tanın kulplarına adeta parmakla- rını geçirmişti : — Hayır efendim, dedi, bu çanta benim çantamdır. Yani ekselânsın çantasıdır. Tren yavaş yavaş süratini azaltıyordu. Bir istasyona yakla- #ıldiği mahsustu. Vagon restorandaki insanların hepsi başlarını şu dört insanın iki çanta hakkında münakaşa ettikleri Mmasaya — çevirmişlerdi. geçmekte olan -garip hâ- diseyi merakla seyrediyorlardı. Bilhassa © masanın tam kar- şısındaki — iki — kişinin masada oturan ve yudum yudum kahve- lerini içen iki genç kızdan biri siyah gözlüsü artık arkadaşının söylediği, anlattığı şeyleri hiç dinlemiyordu. Gayet büyük bir alâka ile onlara bakıyordu : — Görüyor musun — Fafa... îdhd yöolcu da çantaya sahip çıktı. Fafa, diye hitap ettiği genç kız kahve fincanım tabağın içine birakırken : — Evet Fatoş, diye cevap verdi. Hakikaten çok eğlenceli bir hâdise... Fatoşla - Fafa, İstanbullu iki Fatma idiler. İkisi de musikiye istidatlı, ikisi de Berlin konser- vatuvarına şarkı dersi almıya gi- diyorlardı. İstanbulda ayni hoca- nin talebesi idiler ve konserva- tuvara giderken de beraber bu- lunuyorlardı. k * Korkunç bakışlı — sarı adam daha sert bir seda ile: — Sizin elinizdeki çanta be- nim çantamdır diye ısrar etti belki efendinin elindeki çanta - sizin- Miyop adam gözlüklerini doğ- rultarak başını spor elbiseli gen- ce çevirdi. — Acaba bu — çantalardan hangisi benimkidir diye anlamak istiyorum. Bir dakika müsaade eder misiniz... Kendi elindeki çantaya baktı: J. D. işte.. İşte bu çanta benim... Hayır benim değil... Bu- nun mübrü yok.. şimdi daha bü- yük bir telâşla elini öteki çan- taya uzatmıştı. Delikanlının elin- deki çantaya: — Efendi.. efendi - elinizdeki 31-5-934 kilitleri mühürlü çanta, elinizdeki çantadır. Genç adam hiç bozulmadı. yüzünde şaşkınlığa delâlet eder hiçbir mana görünmedi. Elindeki çantayı miyop adama — doğru uzattı: — Affedersiniz efendim dedi markaya dikkat etmedim... Ensesinden siyah saçları fırla- mış olan solgun yüzlü adam âdeta düşman ve rakip gözlerle deli- kanlıya baktı : — Hani sizin çantanız ? J. D markalı çantanın mühür- süzünü — dizleri Üzerinda tutu- yordu. Genç adam ona cevap ver- medi.. Ve gözlerile — etrafını araştırdı : — Benim çantam... Benim çantam nerede ? Kenarda oturan genç kızlar- dan bir tanesi, Fatoş dayanama- mış, söze karışmıştı: — Mösyönün valizi de zamne- derim şu filenin içerisinde olan valizdir. Herkes genç kızın minimini parmaklarile — gösterdiği — tarafa baktı. Filenin içerisinde — ötekilere çok müşabih olan — bir Üçüncü çanta duruyordu. Vakıâ bu çan- tanın rengi ötekilerden biraz daha koyu ve ötekilerden biraz daha büyüktü amma... Dalgın bir insan için bunları karıştırmak pek mümkündü. Vagon restoranda hayretten doğma bir fısıltı dolaştı. Genç adam, genç kıza döndü. Yüzünün çizgilerinde tuhaf - bir gerginlik vardı ve gözleri sabit bir bakış almıştı. Fatoşun gözle- rinin içine Aacaip bir bakışla baktı ve - eğilerek o da genç kız gibi fransızca olarak: — Teşekkür ederim matmazel dedi. Sonra filenin içerisindeki çan- tayı eline aldı. Masa arkadaş- larına : — Allahaısmarladık efendiler, dedi. — Allahaısmarladık. Genç kızlara da baktı ve bi- yük bir hürmetle eğilerek selâm- ladı. Tren harekette olduğu için vagonları mütemadiyen sallıyor ve sarsıyorda. Genç adam mu- vazenesini muhafaza edebilmek için arada bir parmaklarının ucile masalara — dokunmağa — mecbur oluydu. * O biraz ilerlemişti... Vagon restoranın kapısına yaklaşmıştı. Fafa Fatoşa: — Ayıp ayol dedi. Delikan- lıya yiyecek gibi bakıyorsun! (Arkası var) ı.—flı'tfı—ıinrdüe= iİpekçilik aŞ eee Artvin 30 — Tecrüba için yetiştirilen ipek böceklerinde şim- diye kadar hiç bir hastalık gö- rülmemiştir. Bu seneki mahsulün 1500 kilodan fazla olacağı tah- min edilmektedir. Samsun Köylerinde Samsun, ( Hususi ) — Halkevi şubesi Dağköy, Düzköy, Kuru- gökçe, Taflan, Carıklı, Kozlu, Dedecik, Sarıbıyık köylerine zira- at mütehassısı olan arkadaşlar göndererek ağaç aşılama usulle- rini öğretmiş ve tatbikat yaptır- miştir. Bakalorya İmtihanları Bu Sabah Başladı Lise ve Ortamekteplerde ba- kalorya imtihanlarına bu sabah saat dokuzdan itibaren başlan- mıştır. Bügün — yalnız İstanbul cihetindeki mekteplerde imtihan yapılmaktadır. İmtihanlara giren talebenin miktarı 3600 dür, fakat bu rakam yalnız İstanbul cihe- tindeki mekteplere aittir. Bey- oğlu ve Üsküdar ciheti bundan hariçtir. — — ğ Yeni Profesörler —— Üniversite Doçentlerinden k- , demli ve ehliyetli olan bazı gençler profesörlüğe terfi ettiri- mişlerdir. Profesörlüğe terfi eden Doçentler Fen fakültesinden Şev- ket Aziz, Tıp fakültesinden Tevfik Remzi ve Burhan Beylerdir. Üni- versite bütçesinin bugünlerde ve- kâletten tebliği beklenmektedir. Yeni bütçede daha bazı terfi ve tebeddülât olduğu söylenmek- tedir. ——— ——— — Üsküdar Tapu İdaresinden : Çengelköyünün simitçi sokağında kâin eski 2 yeni 6 No.lı hanenin pederleri İzmail ağadân intikalen mutasarrıfları İbrahim ve Falk Dede ve Fatma ve Ayşe Hanımlardan 20 sene — evvel wefat eden Fatma Hanımın 1/4 hissesi kızı Musavver Hanıma anın da 933 tarihinde — vefatile ikl kızı İclâl ve Aliye Hanım namlarına — intikal ve saltış İçin müracaat edilen İşbu hane- nin 280 ve 290 tahrirlerinde senet muayene görmediği ve tapuda da kaydi olmadığından senetsiz tasarru- fata — kıyasın — tahkikat İlerası İçin 26/6/934 tarihine müsadif salı günü saat İl de mahallin tapu memuru gönderileceğinden bu mülkte vesaike istinaden tasarrufla alâkadar olanların Üsküdarda Doğancılardaki tapu ida- resine veyahut mezkür gün ve santte mahallinde tapu memuruna müracaat etmeleri ilân olunur. (17134) —— İstanbul Taci İcra Memur- luğundan: Bir borçtan dolayı mahse guz olup - paraya çövrilmesine karar verilen kasa, marüken kanepe talımi vosnire 2 haziran 934 tarihine tesadüf eden Cumartesi günl anat 10dan iti- baron birinci açık arttırma ile Galata- da Ünyon bam karşısında Jeneral hanında 17 numaralı yazıhane önünde birinci açık arttırma ile satılacağından talip olanların mahallinde hazır bulu- nacak memuruna — müracaatları — ilân dlünür. <0 ” (17152) İstanbul Asliye Üçüncü Hu- kuk Mahkemesinden: — Madam dülyenin Kileakoe Efendi — aleyhine açtığı 34/289 No, ye mukayyet boşan- ma davasının tahkikatı bilikmal evrak mahkemei — müçtemiaya verilmiş va muhakeme günü - olarak 18-6-934 Pa. zartesi saas 14 de tayin edilmiştir. Yevmü mezkürde gelmediği takdirde giyabon mubakemeye devam - oluna- oağı ilân olunur. (17118) Tashihı 25 mayıs 934 — tarihli gazetemizin 300 sSayfasında çıkan Sul: tanahmet sulh üçüücü hukuk hâkimliği ilânındaki ( tayyare apartımanlarının on birinci dairesi ) cümlesi sehven ikinci daire olarak yazıldığından tashih olunur. Tehir Edilen Bir Kontferans Hava hücumlarından koruma cemiyeti tarafından yarın için bir konferans tertip - edildiğini yaz- miştik. Fakat öğrendiğimize göre konfaransı verecek olan Naci Bey bir kaza geçirdiği için konferan- sın başka bir güne tehir edildiği- ni öğrendik. Tıp Encümeni Toplandı Takriben 70 sene evvel teşekkül eden Türk Tıp encümeni dün aylık içe timalarından — birisini yapmıştır. Bu toplantıya birçok doktorlar ve ecaebi profesörlerden bazıları da iştirak etmiş- lerdir, İçtimada, doktor Osman Şere- fettiin Bey Malarya hakkında, doktor Kemal Hüseyin Bey de Verem mik- robu hakkında şayamıdikkat beyanatta | bulunmuşlardır. Bu beyanat etrafında, uzun müzakereler yapılmış ve toplantı- ya nihayel verilmiştir. Tıp encümeni İ ba münasebetle dün akşam, cemiyet l azalarına Perapalasta bir de ziyafet rormiştir. Halkevinde Konferane Halkevinden: 8 Haziran 1934 günü saat (17) de İ Evimizin Cuğaloğlundaki merkez salo- İ =ı İslanbul Sanayi Müdürü akkında ETans edenler gelebilir. İstanbul İkinci lera Memur- luğundan : Bir borçtan dolayı mah- cüz ve paraya çevrilmesi mukarrer 450 çift erkek çorabı 5-6-984 Salı gü nü saat 9 dan itibaren İstanbul Filcan- cılar yokuşunda Rızapaşa çıkmazında çorap fabrikasında açık arttırma surg. tile satılacağından taliplerin mahallinde memuruna — müracaatları — ilân — olu- nür. (27185) İstanbul ikinci Wflâs memur- l gük nü saat 10 da Şişlide Şişlipalas altın- deki meğazada satılacağından harır bulunmaları ilân olunur. (17120) ADAPAZARI Türk Ticaret Bankas. Sermayesi: T. L. 1.200.000 Ihtiyat —« 130.000 MERKEZİ ADAPAZARI Şubeleri - DIRMA, BARTIN, BİLECİK, BİGA BOLU, ıoıoynı.m'ıuın. DÜZCE, ESKİŞEHİR, HENDEK, İZMİT, KARA- MURSAL, — KÜTAHYA, — MUDURNU, z ee cuglı'ıumı. GEREDE, — GEYVE, TEKİRDAĞ, ÜSKÜDAR, — YENİŞEHİR d İstanbul Şubesi: —— 4 üncü Vakıf Han. Zeminkat Galata — şubesi: Üsküdar şubesi: e Müsait şartlarla: ——— Tahsile senet alır - ikraz muamelesi yapar-Havale ve mevduat kabul eder. Movduat İaizleri müdiriyette xö:lîıtnlnnk tesbit edilir. e Komisyon ve Hcaret kısmı Her ievi ticaret emtiası satışına delâlet eder. 43201 60590 iTiİMADI MiLLi Bankanın kendi sıdır. Tel, 4193