ve rEeee Eee eeeeşeeeaebt esir essere Zürafa Afrikadaki ormanda yordu. Artık meşhur bir ressam ol- muştn. Arkadaşları, bütün hayvanlar, » Aslanlar, kap- yorlardı. Her- Tong Tonga gelip tilkiler, tavşanlar lanlar onu çok sevi kes hergün rasmini yaptırıyorlardı. Bir gün sıra zürafaya geldi. Tong Tong sehpayı kurdu. Ça- lışmak istedi, olmadı. Çünkü zü- rafanın boyu çok yüksekti.. Ni- bayet düşündü, taşındı. Bir çare buldu. Ayağına cambaz ayakları Sehpanın ayaklarını uzattı. Cambaz ayaklarına çıktı.. Sehpayı .. Çalışmaya başladı. a sordu: 7> Nasıl Tong Tong resim mu? , 2g l N -X Herkes beyenecek mil. tan ei yorsun ?.. Bu dünya- resmi olacak!.. Beğendim Afacana e bir kitap vermişlerdi. Kitabı beğendin mi? Diye Dedi beğendim | — Nesini? — Kabının kı 3 İyi resim yaba or, 2 Üzerinde Yine Ağlıyor Afacanın teyzesi merdivenden düşmüştü. Afacan hüngür hüngür ağlıyordu; annesi sordu; — Ne ağlıyorsun? — Teyzem merdivenden düş- müş. : — Zararı yok, bir yerine bir şey ei ki.. berkan düşerken gördü de imi : Kıskanıyorum Annesi Afacana bir dilim ek. Üzerine bir reçelli ekmeğe bir de baktır — Anne neden bunun iki reçel sirmüyorsun yerken dişlerime reçel değmediği için dişlerimi kıskanıyorlar, . En Çok Afacana sordum; — En çok sebze yetiştiren neresidir. pi BE z Tong | Tong resim yapmıya devam edi. | ! reçel sürüp verdi, ga yuvası gördü. Hayvanlar Konuşuyorl.. | Çöp bacak Hadiye bir cam- bazhanede çalışıyordu. “İşte efen- diler burada... Görünmiyen adam yar. Gelin, girin, görünl.. Diye — Git babana haber ver ço- cuğum.. “Döktor geldi!,, Del. — Babam hasta efendim, zi- yaretçi kabul etmiyor!.. Çöp Bacak | la içeri girdiler.. Çöp bacak per- denin ipini tutuyordu: — Hanımefendiler, Beyefendi- | ler! Dikkatle bakınız!. | Gülmeyiniz.. Unutma Benil.. Minik Ali hergün yemeğini muntazam yerdi. Saat on ikide anuesi onu adamukılı beslerdi. Bu intizam hiçbir zaman bozulma» mıştı. Ve bu yüzden de Minik Ali alışmıştı. Birgün eve misafirler geldi. Saat on iki olu.. Annesi Minik Alinin yemeğini vermeyi unuttu. Minik Ali annesinin dizi dibinde otura otura tahammülü tükendi. Birkaç defa annesinin yüzüne baktı. Sonra bahçeye gitti. Bir demet çiçek kopardı. Getirdi: — Bak anne sana «unutma benil» çiçeği getirdim! diğehin Hik — Bu perdenin arkasında gö- tünmiyen adam oturuyor. İşte bakınız!.. Hakikaten perdenin arkasında bomboş bir iskemle duruyordu. Herkes şaştı. gin bir tüccarmış!, Okuma yazma bilseydi kim bilir ne büyük adam olurdu? —Olmazdı.. Okuma,yazma bilsey- di, bir yerde kâtip olur, kalırdı. Cabi Efendi Karga Yuvasında Cabi Efendi bir gün kırda gezerken bir kar- © — Senin çocuğun böyle lez- zetle yediği kâğıt ne kâğıdı?. — Şeker tüccarının faturaları! Arkadaş “Afacan Cingöze kızdı: — Benimle arkadaş olmadan dün bir araba | evvel, bir aptal çıkıp ta arkadaş Merak etti. Ağaca tırmandı. Yuvayı karış» tırmak istedi. halleden değilim. KELEBEK Gözlerimle baktim da, Yorulmuş, gül dalında, Taze açan koncada, Dünlehiyor “bülekdr * Kalktım tekrar hevesle, Duymadığın bir sesle, Tutmak için elimle, Titriyordum kelebek, O» | Gülmeyiniz. | Ay Mı, Güneş Mi? İriyanı iki çocuk kavga edi- yorlardı.. Biri güneşi gösteriyor: — Bu aydır!.. Diyordu. Öteki: — Güneştir.. Diyordu. Bu sırada yanlarından Afacan iyordu. Ona sordular: e Söyle, şu güneş mi ay mı? Afacan “güneş,, dese birinden “ay,, dese ötekinden dayak ye- anladı: 'allahi bilmiyorum. Bu ma- | vi xi il e 2 Fakat bütün kargalar hiddetle eler Zavallı karkandın göç hala kaçakildi başına üşüş- Hayvanlar Konuşuyor!.. Sardalye Babası gazetede okuyordu: — Birçok motorlardan akan yağlar, denizde balıkları tüketmi- ye başlamıştır!. Afacan atıldı: — O halde sardalye balığı m mmm a ! Bükalemun Afrikada bir ormanda Tong Tong isminde bir maymun vardı. Bu maymunun — elinden ci — E r gelirdi. Geceleri yüksek ağaçlara Ki çıkar güzel şar- kılar O okurdu.. rk. Ara sıra bütün arkadaşlarını taplar, baobap ağaçlarında cam» bazlık ederdi. Bazen tiyatro oy* natır, bazen güzel şiirler söylerdi. Bütün hayyanlar Tong Tonga hayrandı. Tong Tong orman için de her zaman aranılır, sorulur kimselerdendi. Bir aralık maymun resme me- rak sardı.. Artık hergün ormanın bir köşesine gidiyor, ağaçların, derelerin, çayırların, hayvan arka- daşlarının resimlerini yapıyordu. Bir gün yanına bukalemün geldi: — Tong Tong ne olur, benim de resmimi yapar mısın ? Bukalemunu siz de bilirsiniz, her an rengi değişen bir hayvan dır. Tong Tong: Resmini yapmıya lemun ağzındaki pipoyu tüttüre- rek bekleyordu. Bu sırada Tong Tong homur- danmıya başladı. — Ne oluyor, Tong Tong! — Ne olacak!.. İkide birde rengini değiştiriyorsun !.. Boyala? karmakarışık oldul.. Yüzlerce v Cingöz çenesini (tuta tuta Afacanın yanma geldi. Afacan: — Ağlıyor musun? dedi. — Elbette o ağlanm (dişim ağrıyor. 2 — Çok mu ağrıyor”... — Çok ağrıyor. Keşki dişimi çektirmeseydim.. Eskiden ağrım" yordu. — Hiç diş için ağlanır mi Herkes mutlaka bir diş çektirir ğ amma bu kadar ağlamaz! — Herkesmi? Sen çektirdin mi? — Çektirmez olur muyum? — Kaç tane? — Yüzlercel, Ne İmiş? Tİ Afacan — Babam ablamın düğününde on beş kişilik bi kahve takımı hediye verdi. Mişon — Benim babam da