İ öit v e . Yetiştiricilerin .p aA . Şikâyeti Sebze ve meyva yetiştiren köylülerimizin İstanbul kabzımal- larından şikâyetleri yine günün meselelerinden olmaya başlamış- tır, Bu şikâyetlerin sebepleri birer birer tahlil edilecek olursa yetiş- tiricilerin telâşlarının pek yerinde olduğu anlaşılır. Filhakika her sene meyva ve sebze mevsimle- rinde bu yüzden köylü ile kab- zımallar arasında geçen muame- kder, alış veriş işleri, yetiştirici köylüyü — şehirli mutavassıtların elinde perişan bir halde bırak- maktadır. Bin türlü çalışmanın didişmenin nelicesinde elde edi- len mahsulâtm hiçbir. kıymeti yokmuş gibi, sahipsiz bir mal imiş gibi, hatta alıcılar yetiştiri- cinin efendisi imiş gibi; köyde yetiştirilen mahsulün şehirde iste- dikleri gibi bir piyasaya uygun tutarak satılmasına ve kârı ken- dilerine, zararı da yetiştiricisine titmiş gibi senelerdenberi devam eden bu ters alış verişten şikâyet etmemek kabil olabilir mi? Her sene mahsul idrak etme- sıt arasında yapılan bağlantılar köylünün daima zararına olmuş mutavassıtların her dediği olagelk miştir. Bu zararların önüne geç- mek, mutavassıtlara makul bir kazanç —bwakarak — yetişliriciyi borçtan kurtarmak hükümet için bir vazifedir. Bu vazifenin iki | türlü — icra sahasında — müsmir | şebhir alıcısına karşı himaye, bir de| köylü yetiştiriciye kredi temini lâzımdır. Himaye usulünde satışın hükümetin kontrolu altında yapıl- ması ve alıcının kazancı azdır. | (çünkü yazıhane kirasından uşak, bamal — ücrellerinden ve hatta kahve paralarından tutunuz bepsi masarif imişi) ve masarifi çoktur gibi alıcıların noktai nazarı yetiş- tiricilerin haklarını sarsacak bir tarza — imale edilmemelidir. Bir mutavassıtın yazihanesine gelen- lerin içtikleri kahve paralarının yetiştiricinin hesabına masraf ola- rak kaydedilmesini kabul etmek biraz gariptir. Bu kadarcik bir himayeden ve kazançtan mahrum kalanlar elbetteki şikâyet ederler. Ve bu şikâyetleri elbetki en lüzumlu yere kadar uzatırlar. Köy- lünün küçük görünen hesabı, onun bayatının, çalışmasının benliğinin bütçes'dir. Bu bütçeyi açık birak- tıran her hangi bir hesap ortak- lğı âşar zulma “kadar köylüyü sarsar. Bin türlü zahmetle, tabia- tın mahsul üzerine sevkeylediği (Susığırlık. ' hastalıklarin uğraşarak en geniş ihtiyaçlarırmzı temine çalışan ye- tiştiricilerin bimayesi için yapıla- cak şey arz ve talep kaidelerinin çerçivesi dahilinde mahsullarını kaymetlendirmek ve bu kıymetin istihsal masarifini koruyabilinme- sini temin etmektir. Mahsulun kiymetini günü gününe ölçülemek gerçi zordur. Fakat bir mahsu- kın bahçeden piyasaya gelinceye kadar geçirdiği safhalardaki mas- raflarım hesap etmek kolaydır. Bu masarif içindeki İktısadi man- tıkın kabul edemiyeceği rakkam- lar yetiştiricinin hesabına geçme- melidir. İp, köüfe masrafları Tüzuli okluğu g bi, bammaliye vo nakliye masrafiarısın da haddi makulü yardır. Bunları hükümet gözüyle tetkik ve tesbit eimek hima- yenin belli başlı bir maddesidir. Kredi meselesine gelince: Ye- Gümüşhacıköyde Sabırsız- lıkla Yağmur Bekliyorlar Belediye Kasabayı Güzelleştiriyor Gümüş Hacı- köy (Hususi) — | Belediyenin ka- sabanm güzelleş- mesi için yaptığı faaliyet hergün artmaktadır. Ya- pılmakta olan park ikmal edil- mek — Üzeredir. Parkın muhtelif yerlerinde havuz- lar vücuda geti- rilmiştir. Beledi- ye reisi Emin bey çalışmalara bizzat — nezaret etmektedir. Saat kulesine Yür eden canavar düdüğü Almar- yadan gelmiştir. Kulede düdüğün konması için icap eden tesisata başlanmıştır. Düdük saat ayarından başka Gümüşhacıkög kükümet konağı da kullanılacaktır. iftar ve bayram — namazlarının zamanlarını iİlânda ve merasim günlerindeki tezahüratta da dü- dükten istifade edilecektir. İki aydanberi deyam eden vermiştir. Kurak- liktan bir türlü yetiştirile miyen haşhaş tarlalaları bozulmuştur. Ye- ; rine başka mahsul ekilmekte veya- hut ta tarla büs- bütün dinlenme- ye terkedilmek- tedir. Afyon mah- bsulü tamamen mahvolmuştur. Halk dört gözle yağmur beklemek- te, fakat sabahları ancak toprak sat- hını nemlendiren Yangınlarda Çve çiğ kabilinden küçük bir yağış olmaktadır. Pancar ekimi burada umumi- yetle sulak araziye yapıldığından yağmursuzluktan okadar mütces- sir olmamıştır. Pancarın yetişme iş başı ve iş tatili zamanlarında İdman Yurdunda Susığırlık (Hasusi) — Burada bir olan Yurdu | çok eski teşekkül İdman son zamanlar- | Ş da azaları ara- sında çıkan noktainazar ihr tilâfiından do- layi göze çar par bir faaliyet arzede me mek- tedir. — Kulüp Suciğırtik' Tümen Hlsa, Yardundan istifa eden sol açık Nihat Ef. tilâfı yüzünden bazı kıymetli oyuncular istifa etmektedir. Genç- ler kulüp varidatının artırılması için temsiller verilmesini ve spor sahası tanzimini — istemektedirler. İstifa eden gençler meyanında sol açık Nihat efendi de vardır. Kulüpten istifa eden gençlerin ayrı bir takım teşkil edecekleri söykemnektedir. ö KensasaamasaeneLee SerseREALEnELENEELercn. tiştiricinin mutavassıttan mahsul ile hesaplaşmak üzere aldığı paranın makul bir faiz İle öden- mesi lâzım gelirken bu paraların içinde faiz, komisyon, masraf 5 iştiriciyi birakmakta olduğu gibi bazen de onları borçlu vaziyefine sokar. Bir seneden ertesi sneye devre- dilen böyle borçlar da yok değil- dir. Hükümetin yetiştiriciye kredi temini — zaruridir. —Mutavassıtın werdiği krediyi Ziraat bankaları niçin vermesin? Mahsul zerine kredi medeni dünyanın her ye- rinde caridir. Bilhassa meyva ve sebze gibi tez elden çıkan ve her vakit dahili istihlakâttan olan bir mahsulün parası kolay- hkla alınabilir, Mutavassıtlar eli- ne geçecek menafi bu suretle köylünün eline geçecek menafiini kuraklık kasabamıza çok zarar vaziyeti çok eyidir. Boluda Bahar Yeni Başladı Kdt Bolu Belediye parkından bir manzara Bolu (Hususi) — Çiçeksiz, yap- raksız. ve yeşilliksiz. geçen epeyce uzun bir kuraklıktan sonra yağ- mur göze çarpan her manzarayı değiştiriverdi. Çayırlar, tarlalar, kırlar zümrüdin bir — yeşilikle; Bahçeler çiçeklerin çeşitli renkle- rile donandı. Yağmursuz günler sıcak ve sıkıntılı geçtiği için zev- kini tatmin edemiyen halk taze bahara kavuşunca boş zamanla- rıtda bahçelere hucum etti. Fırka ve Belediye parklarına şimdi radyolara fazla rağbet var. Buralarda halkın musiki ihtiyacı- , Gerede'de Bazı Evlerde Ve Kahve- lerde Soba Yakıldı Gerede (Hususi) — Uzun süren bir kuraklıktan sonra başlıyan yağmurlar devam — etmektedir. Çiftçi şimdi de zeriyata — zarar vereceğini düşünerek yağmurların kesilmesini temenni etmektedir. Yağmurların devamı bavaların da soğumasına sebep olmuştur. Bazı evlerde ve kahvelerde soba bile yakılmaktadır. tirici ağır bir yükten kurtulur. Hem de halk — mutavassıtların fazla kânm nispetinde mahsule kuvvetlendirmiş olur. Hem yetiş- | yüklenen kıymet kadar daha ni da tatmin etmektedir. Herkesi korkutan uzun bir kuraklıktan sonra on beş gün ev- vel yağmıya başlıyan yağmur bir iki günlük kısa fasılalarla hâlâ devam etmektedir. Çifçinin yüzü gülmüştür. Yağmursuzluk dolayı- siyle hemen fırlamak istidadını gösteren zahire piyasası yine es- ki haline tenezzül etmiştir. Elle- rinde zahiresi olanların yağmur yağması Üzerine anbarlarımı ka- Pîd'kı::'ah'h" alınmakta idi, Bu- lar yağan yağmur ihti- ş:.ıclur;ılı ğıd.uıy .gmmk kıtlık korkusu kalmamıştır. — Elâzizde Hiç Zabıta Vukuatı Kaydedilmiyor İ g::-.» — Burada asa- i Eouzı:n çok mükemmeldir. E.uııuu başlıça sebebi polis teşki- Kâtının çok mükemmel çalışması, halkin da içtimat terbiyesinin iyi ve çalışma, komşuları ile iyi ge- çinme bevesinin umum? oluşudur. Tek tük vukubulan ve kadın re- kabetinden tevellüt eden ufak hâ- diseler istisna edilirse Elâzizde hiç bir zabıta vakası kaydedil- memektedir. ucuza meyva ve sebze temin etmiş bulunur. Lütfi Arif €) Zircat hususundaki müşküllerinizi serunuz. Son Postanın (Ziraat mü- ftahasmar size cevap Mayis. 28 Tarihi Fıkra Enveri Kim Acaba? İslâmdan — evvelki devirlerde arapların yaptığı gibi, acemler de vaktile şirri sokaklarda ve pazar yerlerinde — dinlerlerdi. Oralarda eserlerini okuyarak halka beyen- diren şairler, güreşten sonra para toplayan pehlivanlar gibi, dinle- yenlerden bir az dünyalık derce- derlerdi. Meşhur şairlerden Enveri, pa« zar yerlerinde şür okunduğunu görerek kalabalığa sokulur, din« lemeye koyulur, Fakat hberilin, kendi kasidelerinden birini oku- duğünü anlayınca şaşırır, ihtar etmek ister: — Hazret! bu şiir, Enverinin! Beriki istifini bozmadan cevap verir: — Sana var mi? — Yok amma sen okuyorsun da şüpheye düştüm. — Neye şüpheye düştün alik, Enveri benim! — Sen misin? — Benim zahir. Kim tı ki? Bunun üzerine Enveri başını sallar ve: — Şiirin çalındığın çok gör« müştüm amma şairin çalındığını ilk görüyorum. Diyerek oradan savuşur. Yirmi sene içinde başka başka imzalar üstünde belki on defa okumuş olduğum bir Uzak Şark hikâyesini on birinci defa olarak bir mecmuada basılmış görünce bu fıkrayı hatırladım ve düşün« düm, Acaba hikâyenin ilk mütere cimi sağ olup ta ikinci, üÜçüncü, dördüncü ve... On birinci mütere cim beylere (bu yazı kimin?) diye sorsa ne diyccekler? Görünüşe nazaran «biziml» demekte tered- düt etmiyecekler amma gazete koleksiyonları meydanda. Böyle bir ecvap, nihayet — Enveri'ye verilen karşılık kadar — gülünç oluyor. Gözlerimizi açalım arka- daşlar. — Temcit Pilavlarının unutulduğu bir devirde hikâyeler rin tekrar tekrar basılması hoş kaçmıyor! başkasımn — diyen a olacak- M.T Seferihisarın Bir Senelik İhracatı Seferihisar, (Hususi) — Kaza- dan senede yüz bin kilo buğday 200 bin kilo arpa, 50 bin kilo mısır, 300000 kilo zeytinyağı, bir milyon kile çekirdeksiz. üzüm, 60 bin kilo palamut, 200 bin kile peynir, 20 bin kilo deri, 10 bin yapağı ve on bine yakın mevaşi ihraç edilmektedir. Malatyadan Ankaraya Nakledilen Member Malatya (Hususi) — 645 tark hinde Selçukiler tarafından inşa edilmekte olan eski Malatyadaki Ulu camiin gayet musanna olan memberi ile vâiz kürsüsü Maarilf Vekâleti — tarafından Ankaraya Etnoğrafya — müzesine nakledi- miştir. Gerede'de Köpeklerle Mücadela Gerede (Hususi) — Belediye sokaklarda başıboş dolaşan kö- pekleri idâf ettirmektedir. Çarşı ve mahallelerde artık — başıboş köpeklere tesadüf edilmemektedir,