Bu Sütunda Nakleden: SERANRT TTT Hergün Vecihe Ziya Kadın _Nğlgryapabiür ? — Nasıl, beni t: d ökü N"LL ni tanımadınız mı? - lligır etmeyiniz; niçin ta- mıyamadığınızı biliyorum. Aynaya bakiığım zaman hayalimi ben bile zor tanıyorum. Beni kaç yaşında tahmin ediyorsunuz? — G0 yaşında olduğumu dü- !u'fdüğnnüı halde, ıuıî:ct gös- teriyor, 50 diyorsunuz. Halbuki bir ay sonra 38 yaşıma gireceğim. F.v“_l gözlerinizde — merhamet Şülesi yakan bu vücut düşkünlüğü, dimağının - inhitatı yanında — hiç r: Hafızamı, malümatımı, izzeti nefsimi — kaykettim. Artık ne iradem, ne merhametim, ne aşkım, ne de nefretim var.. mak - bile iptilâmdan lâkaydım. mel'un şeye istemiyorum; her başka — Morfin mi, vet, bu kudretli Müş esriyim. Ba: çalışma arzusu be Ö vakit kalemi € ranlık mabudun etmek istiyorum. daha güzel bir eytani bir ifade o'an ir çehre, ölüme tebe gözler dolaşıyor... lednmiyor.m, üm yok; artık birşey ya n rum. Gençlik arkada’;l:nıîıumbî: den bahsederken: Cemil mi? o çok müstait bir çocuktu, önünde iyi bir istikbal vardı, diyorla ls_lîdndımdan, i.stikb:ıl.mdcnyc;u;; sigasile babhsediyorlar.. BHakları var! Tabiat bana birçok — şeyler vermişti. Ben onları budalaca ise raf etlim. Sıhhatimi, dimağımı HRaP ettim. Bunlar niçin oldu öyor musunuz? Bir ikindi Üzeri evime giderken, kısaca söyliye- yim, S.ılmnalımeltun Yerebatana sapacak — yerde Divanyolundan dolaştığım için... diyorsunuz? E- hâkimin diz çök- zan devamsız bir » Yüzünde Unutulmaz SSüm eden Fakat devam — Evet, bu bir bikâyedir. Vakıa âdi bir bikâye, Fakaf kinin bir kadına neler yaptırabi. leceğini gösteren bir hikâye.., o gün Yerebatandaki evime, anne- min, babamın, zevcemin oturduğu evimize gidiyordum. Sultanahmet. te tramvaydan indim, Yerebatana sapacak yerde, Divanyoluna doğru yürüdüm. Ogün çok mesuttum, Seıgide teşhir- olunan bir poşadım iyi bir fiatle satılmıştı. Birden titredim.. — Karşıdan yanıma doğru ge'en kadım, eski- den beraber yaşadığım Nimetti, — Evet, mektepte bulundu- ğüum mesut günlerde onu size takdim ettiğimi hatırlıyorum. Ni- meti görünce birkaç saniye tered- düt em_ın. Kaçmak, yolamu değiş- tirmek istedim, Çünkü ona karşı dürüst hareket etmemiştim. O :!:ünb l:ecl'idğini Vermişti; Bonra, bideni Ü mek için onu terke v'dtl:n_e'lscl:; dakikada, za'fımdan korkt için İstanbuldan kaçımnış, Ankara- dan yazdığım bir msktupla Mmüna- sebetimizi kesmiştim, Ben evlen- dikten sonra, Nimetten bir iki mektup almış, okumadan ateşe atmıştım. Ve artık ondan bahse- dildiğini bir daha işitmedim, Şimdi,'onu gördüğün vakit niçin kaçmak istediğimi anladımız. Lâ- kin geç kalmıştım. Nimetin göz- leri üzerime dikilmişti. Kim İşiîir, i, ne ağır sözlerle karşılaya- Hayır, yakız ince ıiy’ıh kaşlan biilüf.hımiqıre.ü çizdiler: Hatta yaşa- | "h?m'yl tahan mü- | tesadüf!,, Cevap verdim: “Nimet, sana karşı çok fena hareket ettim, Kim bidr kaibinde benim için ne fena hisler var! “ — Kalbimde hiç birşey yok! Ben artık ©o yolun yolcusuyum. Senin yerini başkaları doldurdu. Onları birisle bir haftaya ka- dar bir Avrupa seyahati yapı- yoruz. “ İnsanın ne zıt hisleri var: Memnun olacak yerde canım sıkıldı. Nimetten ayrılıp evime keşacak yerde, onu Beyoğluna sürükledim; gözlerinde, geçmiş sandetin korkunç hâtıralarını uyandırdım. — Tabü, dostum, bu kadında aşkın — tılsımı var, O, Avrupaya gitmedi. Ben de evime gitmedim, onun tekrar esiri oldum... Kanm, mevkim, şerefim Nimetin tebes- sümleri önünde - ne kadar ehem- | miyetsiz. girünüyordu ! İlk tesa- düfümden bir ay sonra - bugün gibi hatırlıyorum - Nimet çanta- sından küçük bir şiringa çıkardı. Onu bir ampülden çektiği bir mayile doldurup kendine bir şirin- a yaptı. i Z—p“ Nasıl, dedim. Sen morfin mi kullanıyorsun?,, Cevap verdi : — * Seni unutmak lâzımdı!,, “ Ona morfinin mazarratından bahsettim, iknan çalıştım. Lâkin Nimet, — morfinin verdiği zevki okadar kvvetli anlatıyordu ki, bir gün de den, morfin şiringası yap- mak arzusu önünde sürüklendim. Bilirsiniz ki, insan, bir. defa bu zehire başlayınca bırakamaz.. — Evet, Nimet ihtirasımdan çok memnun görünüyordu. Mor- finin — miktarımı günden — güne artırdım. Dostlarımı ihmal ettim; işlerimle alâkadar olmadım, zey- cemi terkettim. En nihayet mah- kemelere düştük ve ayrıldık. — Dediğiniz gibi, bu Sırada, zebir, bütün şiddetile — tesirini Yapıyordu: — Zayıflıyor, hayallerin esiri oluyor, çıldırıyordum. Bazan korkar, N mete şikâyet i O şaşkın tavırla: — « Herhalde başka bir se- bep olmalı? - derdi - bana bak.. Senden daha evvel morfine baş- ladığım halde bana hiçbir şey Dllyor u, - Ve.o, hakikatea ::3"""7?'4“- Yüzü, vücudu eski- 7 ayni, hattâ eskisinden daha —VOı;ı da baş vurdum. Bir =Nlmege haber vermeden dok- UPK iği Bokkomn ; teşbisi karşısında kendimi î_îd':h tttrmeğe karar verdim. üstaneye girdim, bir ay morfinin mılşlın_ Yavaş Yavaş azaldı; şifa ümitleri arttı. Fakat bir gün b.linıeı bir ziyareti esnasında astebakı- cıların dikkatsizliğinden istifade ile elime birkaç ampul sık.ştırdı, Yeniden çıldırdım. Hastahaneyi bıraktım ve artık tamamile mah- volduğumu —anladım. — Sukuttan sukuta, uçurumdan uçuruma yu- varlanarak bugün gördüğünüz hale şeldiııı... Bu, size anlattığım maddi bir__ğıkâye.. Asıl facia burada deği!! Nimet beni terket- hkıını Sonra, evet bütün dostla- rım gibi, o da beni bırakmıştı; Dirgün evvel çantasından çaldı- £im ampulü tahlil ettirmek İste- dim. Içeriıind. öm musunuz? Be vardı, / biliyor — ielar'ne O, kendisine su Şınngası yas tüyler | elinin bütün parmaklarını kapmış | ve koparmıştır. Mehmet tedavi | altına, kudurduğu tahmin edilen ı merkep te | vemikaları, nüfus hüviyet SON POSTA- Kudu;ıuş Mu? Bir Merkep Bir Çobanın Parmaklarını Isırıp Kopardı Dün Harbiyede bir facia olmuş, kudurmuş olduğu zanne- dilen bir merkep, bir çobanın parmaklarını koparmıştır. Hâdise şöyle geçmiştir : Tarabyada Sumer Palas sahibi Toma Efendinin merkebi dün bahçede otlamakta iken birdem bire ipini kopararak sokağa çık- mış, kaçmıya başlamıştır. Toma ER. bunu görünce bahçede bir işle meşgul olan çobanı Rizeli Mehmedi, merkebi — yakalamak için koşturmuştur. Sokaktan ku- durmüş gibi sağa sola çifteler savurarak koşmakta olan mer- kebi, Mehmet nihayet bir çıkmaz sokakta sıkıştırarak — yakalamak istemiş, bu sırada merkep ans- zın durmuş ve Mehmedin üzerine hücum ederek adamcağızın sol müşahbede — altına alınmıştı SON POSTA — ) İstanbul BORSASI 10 -5-1934 Paralar ( Satış) kuruş| ? fetertin Gü—|) N kureş ? dolwe f —| —) 1 gn Avat 40 f#r. Fransız 1 prreta | Mazk £ eloti 1 Pengö z0 ley 25,00 | 20 dinw b.!.—W 1 Çervonep, 20 €n, Felçika 20 drxhml IC tr. laviçre W lkeva £ iLorin —- Çekler 6100 — | Prag 0100 | Lordra Kev » yörk 19,078 4,3096 5,8123 2,0129 1,2015 Cenevre Solya Amsterdam 5 | Moskova 10D0,'0 Kisse Senetleri 1 Lira Asara'u W 100V, 42410 Şurk DEY. — *239) İst. Tramvıy — 48450 Cıklldarda — No Taken 2673 Nn 1178 18,40 Osma li Selân « . v Şirketi Hayriye 13,)0 buli; * IT | Havagan Anasolı KEV. 2590 | Te efon » * 60P. 2, 83 | Bomonti Esham va Tanvilâl Lira 1083 ibramiyeli 98,50 İstikranı İstikrozı Dahlit 05,25 Diüyene Ma, — 42,50 | letipr (8 0 » HL 1000 BORSA HARİCİ Tahvilât - Meskükâl Lira Türk altamı BZ0 00 ing. 10,38 | (Na lE) 5 #lixu> $ 842 | İzce beşiste'te altın ha | K,35 ——— Bccidiye Büşlü (GU huc.yes ) 4573 Bankı ot (Ox. B «İy Ha n beşibiri.s s.sa R- | Trmvay Ri tin üdar vu Lit (Resat) 4900 (Hayıli) armalı 52,5) (heşat 3170 (Vasli) — , düyi Mazus Kr.Fo, 1896 138,00 65 | w w 21983 440 | » « e l9ll 0250 “Yaibaz iş teiiler, bugüe — muamle Bem el Somum a ÇAKiz) UHtamst) Askerlik Yoklaması Başlıyor Fırka Askerlik Duiresi Riyase- tinden ; İhtiyat zabitan ve askeri memüre Tarıdın yoklamaları; kanunu mahsnsu mucibince 1-Haziran- 984 ten itibaren başlanacağından alâkadaranın, askeri cüzdam, hekim ve baytarların ihtisas vesika- larile birlikte mukim — ve ı'ıuhyyet bulundukları askerlik ı:hu[cnnı mü- racaat etmeleri Ve bu — müracaatı ııııımn;ı yapmıyanlar — haklarında kanımun 2üncu maddesi ahkâmı tat- bik olunacağı ilân olunur, N e Sayfa 11 Akıl Hastahşîıîîindeki Cinayet Katil Hasta, Bu İşi Nasıl Yaptığını Anlatıyor ÜRRR ĞĞ “Beni Kıska;iâırıyordu, Fena Halde Kızdım Ve Bir Gece Yarısı...,, Bakırköyündeki akıl ve asabi hastalıklar hastanesinde geçen hafta bir facia oldu, ağır delilere den bir kadın zincirini kopardı, kendisi gibi ağır basta — olan yatak komşusuna saldırdı, ıfval— hya İboğarak — öldürdü. Facianın tafsilâtını © zaman yıntk'eu adliye tarafından da işte bir ih- mâl olup olmadığı noktasından tahkikat yapıldığını haber ver- mişlik. Bu tahkikat henüz devam etmektedir. Bu işitilmemiş cinayeti işleyen Naciye Hanım gerçi çok ağır bastalardandır. Fakat sakin kal- dığı, hiç hasta değilmiş gibi düz- | gün ve muhakemeli bir ifade ile konuştuğu zamanlar da — vardır. Ufak tefek yapılı, esmer ve zayıf bir kadın olan Naciye Hamm, yaptığı işin ağırlığını, durgun zamanlarında anlamakta ve işin iç yüzünü şöyle anlatmaktadır; — Boğup öldürdüğüm Lütfiye hanıma ne zamandır kızıyordum, Çünkü bu kadın veriyor, kovuştaki Arap kadın ile sıkı fikı konuşarak beni kıskan- dırıyordu. — Halbuki hepimiz de ayni kovuşta oturuyoruz. Aramız- da ayrılık gayrılık yok ki... Onlar sıkı fikı konuşadursun- lar, ben de Lâüâtfiyeyi boğup öl- dürmeye karar verdim. Bir gece, | iki gece, kimbilir kaç gece bu işi tasarladım, durdum. Gece gün- düz hep onu nasıl öldüreceğimi düşündüm. Nihayet o gece.. Amma hangi | | gece.. Saat kaçtı o gece? Bile- bizim ne | miyorum ki.. Burada takvimimiz, ne de saatimiz var. Ne ise, işte o gece kararımı yerine getirdim. O gece ayaklarımı kııkıvr.ıl: bağlayan kayışı dişlerimle kemire kemire kopardım. Sonra uğraşa, uğraşa gömleğimi de — sıyırdım. Artık ellerim de, ayaklarım da serbest kalmıştı. Eir parçacık yatağımda doğrularak rahat bir nefes aldım. Hay aksi şeytan tam karyo- ladan ineceğim zaman bir de ne göreyim?. Gece devriyesi kovuş- tan içeriye girmez mi? Hemen sırt Üstü uzanarak tilki uykusuna dal- dım. Devriye hemşire şöyle bir dolaştıktan sonra çıkıp gitti. Başımı yavaşça kaldırdım, et- rafı şöyle bir dinledim. Ayak sesleri kesilmişti. Sırtımdan çıkar- dığım gömleği elime aldım, kar- yoğlıdı: usul usul indim ve Lütfiye Hanımın — yatağına yaklaştım. Kadıncağız mışıl mışıl - uyuyordu. Gömleğin şeridini yavaşçacık Lütfiyenin boynuna geçiriverdim ve lâhzede bütün kuyvetimle sık- tım, sıktım sıktım. Öyle bir sık- tım ki Lütfiye gık bile diyemeden BOR n “ben yine” dönüp yata- ğıma girdim, biraz sonra devriye hemşire tekrar kovuşa geldi. Ben yine tilki uykusuna daldım. Kadın- cağız hiçbir şeyin farkına varma- | dı, çıkıp gitti. Ben sabaha kadar hiç uyu- madım. Sabah karanlığında hem- şireler kovuşa geldiler, bizi bam- yoya kaldırdılar ve işte ozaman bana nisbet | birinden — hoşlanmam. — Vaktin hep ibadetle geçiririm. Uslı aklım başımda müslüman bi kadınım. Onlar hep biribirlerin benziyorlar. Ben ise hiçbirin enzemiyorum,,, İşlediği cinayeti bu şekildi anlatan Naciye H. henüz ot yaşındadır. Hastaneye gireli di üç ay kadar olmuştur. ADAPAZARI Türk Ticaret Bankası 000 Sermayesir T. L 1.200. ı“.',:;ı 130.000 MERKEZİ ADAPAZARI Şubeleri: BANDIRMA, BARTIN, BİLECİK, BİGA BOLU, BOZÜYÜK, BURSA, DÜZCE, ESKİŞEKİR, HENDEK, İZaİT, KMA-' MURSAL, — KÜTAHYA, 'Mmu% LREDE ” TGEYVE, 'SAFRANGOLU, şımınmö. ÜsKÜDAR, — YEN:ŞEHİR e İstanbal Şabesi: 4 Üncü Vakıf Han. Zeminkat Tel. 22042 Bi 43201 60590 Galata Üaküdar şu Müsait şartlarla: ile senet alır - ikraz müamelesi 'Havale ve movduat kabul eder. Mevdanat faizleri müdiriyotte görüşülerek teabit edilir. Komisyon ve ticaret kısmı Her nevi ticaret emtiası salışına delâlet eder. Tel, 23623 iTiİMADI MiLLi Bankanın kendi sigortasıdır. Tel 4193 Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri : Karaköy Köprübaş Tel. 42362 — Sirkeci Mühürdarzade Han Tel. 22740 Mersin Yolu iNEBOLU — Yapuru 13 Mayıs Pazar 10 da Sirkeci nh- tımından Gidişte Çanakkale, İzmir, Küllük, Bod- rum, Rados, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, Alanya, Anamur, Mer- sine. Dönüşte bunlara ilâveten Taşucu, Kuşadası, Gelibolu'ya uğrayacak — yalmız Anamur'a uğra a *2389,, Ayvalık Sür'at Yolu ANTALYA "';;';;“” Cumartesi 18 de Sirkeci rıhtımından kalkacaktır. “2390,, Dr. ibrahim Zati ddesi, Cağaloğlu : :ı.h-ılly- ":-5