€ Sayi SON POSTA Nisa 24 Dünya Hâdiseleri Th . z Tarihi Müsahabe Kari Mektupları DEğÇ Siz Görmemezliğe Gelin Haşmetpenah! ——— oğla Bi va İşlerinden Çıkarı- areketten iraderinize Biz Ders lan Amelenin Zarar Gelmez ; Veriri Temennisi Ezmeli deni) (Oy İp e daf Söke | lr Şr iT ZİR iye kama küm dar gösterilmeye başlanmıştır. Onun için İngiltere'de son za- manda kapılarını kapayan bir bankanın sahibi dillere destan olmuştur. Bu zat tam (41) sene bankasının © müşterilerine yüzde dört faiz temin ve tevzi ettikten sonra elinde olmayan sebeplerden dolayı bu sene ifiâs etmiş bulun- maktadır, Londra Ticaret Mahkemesine tevdi edilen bu iflâs işi içinde hiçbir kusur ve suiniyet görülme- miş olduğundan bankanın tasfi- yesi en tabii şerait içinde yapıl #mıştır. Oo Banker — alacaklılarının paralarını tamamen tesviye ede- bilmek için kanunen satmağa mec- bur olmadığı emlâkini bile sat- miş ve para temin etmiştir. Bu Bödisenin halk üzerinde bıraktığı tesir gayet büyük olmuş ve her taraftan kendisine tees- sür beyan edilmiştir. Bu aralık birçokları Obankerin tekrar ban- kacılığa başladığı takdirde ken- disine paralarını emniyetle tevdi edeceklerini söylemişlerdir. Hulâsa ezelden emniyetli ol maları lâzımgelen bankerlerden birisinin bu yoldaki hareketinin mazandikkti O celbetmeesi şaşıla- cak şeydir. * Rusyadaki büyük © inşaattan Stalin Sof- veinng Standard gazetesi mu- harririne Stalin hakkinda şunları anlatmıştır: — « Sovyet şüralari umum kâ- tibi Stalin bizi yemeğe davet et- mişti. Yemekte hizmet eden hiz- metçi tabakları getiriyor, olduğu ibi masanın bir ucuna koyuyor- Onları oradan alıp misafirle- re vermek, getirilen eti kesip da- ğıtmak hülâsa kahves'ne- varıncı- kadar servisi yapmak Staline Biyer « Yemeğin sonunda mumaileyh beni bir tarafa çekerek dediki: — Hariçte hep beni diktatör olarak tanırlar. Halbuki bu kızı görüyor musunuz? Hakikatta işte buna bile söz geçiremiyorum. Şimdilik Üniversiteye devam ediyor, ve kafasında münevver bir kini olursa olsun birisine hizmet etmesi ayip oldi fikrini taşıyor.. Dört senedir hizmetimi bep bu tarzda görür. Gaye adamlarının hemen be- men hepsinin Stalin gibi düşün- düklerine şüphe yoktur. Geçenlerde Londra sına almaya! a ve yarı aç nik, Etrafında o kendisine Be ve tecessüsle bakan halka €bemmiyet bile vermiyor, gittiği yerde: — Ben yarı aç insanların vekili, murahhasıyım. ge çıplak sırtlarına giyecek şeyleri olduğu vakit ben de geyinirim diyordu. - Bir “gün konferanstan çıkıyordu. Halk birikmiş konfe- rans binasının muhteşem kapısı önünde çıkan murahhasları sey- rediyordu. Silindir şapkalı ve tek t şık diplomatlardan sonra üçük vücudünü beyaz bir ihra- ma sarmış olan Gandi gözüktü. Gözler hep ona çevrildi. Ve meş- hur markalı bir Limuzin, Hint murakhasın almak için ilerledi Gandi önüne getirilen otomobilin İçine * iltifat etmedi ve şoförün yanındaki kapıyı açarak onun yanına oturuverdi. m —ş—ş—ş—ş—ş—şş—ş—şşşşşşş—şş—ş————————şğ Ma ——— > —ğ————>—--- e Me İl fbı - K l 1 A — Bir gülle, isabetli bir gülle isterim, Şu bayrak gıkılıp gitsin On dokuzuncu asnn ser seri ruhlu şahsiyetlerinden biri de üçüncü Napolyondur. O, Lui Be- napartın - oğlu ve büyük Napolyo- nun yeğeni idi. Korsikalı cihangir, Fransa tahtı Üzerinden bütün ailesine krallıklar dağıtırken kar- daşı Lui Bonaparta Hollânda tacını ve Felemenk diyarını ba- ğışladı. Fakat bu tacı bir şartla kardeşinin Obaşına . geçirmişti. Hollanda Kıralı, Bonapartın üvey kızı “Hortense de Beauharnais, yi de alacaktı. Yani Napolyon, vefa- sızlığını ve gönülden gönüle do- aşır bir kelebek olduğunu bile bile sevdiği, Fransa İmparatoriça- lığına yükselttiği Jozefini biraz da- ba memnun etmek için onun baş- ka bir kazandığı kızını- da kıraliçe yapıyordu! İşte Üçüncü Napolyon, böyle bir izdivacın mahsulüdür. Amcası tahttan düşünce babası da mev- küni kaybetmişti. Fakat Büyük Napolyonan oğlu Fransuva « Şar) - Jozef Bonapart Viyana- sarayında ve “Ducde Reichstaddt,, adı altında ölünce Fransızların impa- ği iddia etmek hakkı ona, sa Holanda Kıralının bu serseri tabiatli oğluna kalmıştı. Serseri tabiatli, diyoruz. Çünkü bu “ tahtü taç , davacısı prens, bütün gençliğini karışık maceralar içinde ve hayli karanlık bir şekilde. geçirdi. Adı, sanı pek anılmazken ansızın sahneye çıkışı, siyasi hamlelere teşebbüs edişi de yine sersericedir. Ee Nitekim 1836'da İstrazburgta ve 1840 da * Boulogne ,, de görünüşü öyledir, macera arayan bir adam işidir. Avrupa büyük devletlerinin Fransa tahtına getirdikle'i Loüis- Philipp, büyük Napolyon'un şök- retini istismar etmek ve bir külâh kapmak — isteyen “bu sergüzeşt de'isi deliğe tıkmıştı. Fakat o, Mason- du. Masonluk ta on dokuzuncu asırda hayli mühim işler görü- yordu. Bu sebeple roman mevzuu olacak'entrikalar çevirdi, plânlar kurdu, Mason yardımile yakayı kurtardı, Belçikaya geçti, 1848 ihtilâli üzerine Fransaya gelerek cümhur reisliğini ele geçirdi, biraz sonra da (İmparatorluk © tacını giydi. Amcasını, o ele avuca sığma- yan harp ve siyaset yılânını gök gede bırakmak, Üçüncü Napol- yon'un biricik emeli -idi.. Fakat Avrupa, yarım asır evvelki Av- rupa değildi Ayni zamanda kendisi de amcasındaki meziyet- lerin yüzde birine malik bulun- muyordu. Yalnız gururu vardı. bulyaları vardı ve rubundaki öer- serilikle o durmadan bir şejler yapmâk istiyordu. Fransız de- nânmasım, « Fransız (o ordusunu, İngilterenin ardına taksrak Çine gönderen odur. o Yetmiş, sek- sen sene evvel İngilizlerin Ame- rikadan > kovulduklarını düşünmi- yerek Meksikada bir şeyler yap- mayı düşünen ve bu uğurda bir çok kanlar döken odur. İtalyada Fransız nüfuzunu yaşatmak hül- yasile Alp dağlar (O yamaçlarını kana bulayan ve o dağların ko- vuklarına, oyuklarına hazineler akıtan odur. Avrupa bekemon- yasını kendi elinde tutabilmek maksadile Kırım miuharebesinde Türklere yardım eden odur. Bütün bu işleri, gururunu ok- şamak a küre Meme e südırmak için yapıyordu. Siyasi hesaplardan, siyasi i he ve siyasi gayelerden daima uzaktı, Kuru bir şöbret kuru bir şeref için kıtadan kıtaya ordular, de- nizden a donanmalar ye ve Fransız parasını, Fran- sız kanım boş yere sarfedip gi- diyordu. bir ka tal LE ket a taşıdığını ilki len ve bu hamakatinden kendi milleti ve devleti namına istifade etmeği düşünen meşhur prens Bismarktır. Herkes önun yüksekten atıp tu- tuşlarına, Avrupadan Amerikaya, oradan Asyaya ve oradan yine Avrupaya onliinr taşıyıp durma- sına bir kiymet verirken, daha doğrusu Napolyon isminde yarım asır evvelki haileler kahramanını görerek çekinirken Bismark, Fran- sızlar İmperatorunun kâğıttan ata bindiğini, tahtadan kılıç deyin o sezdi ve bu atı yikma cı arçalamayı pd kölay gördü. Bumu yapmakla Almanlığı pera- kendelikten kurtaracaktı, birleş- tirmiş olacaktı. Üçüneti Napolyon, Purusyalı Başvekilin o düzenlerine kapıldı. Avusturyanın ezilmesine ses çı- karmadı, bir kısım Alman hükö- metlerinin birleşmesine müsaade etti ve ancak bu birleşikliğin Dream ni tehdit etmek esine görünce te- lâşa düştü. Lâkin Bismark, onun kısa idrakine gem vurmuştu, çık- mazlar içinde dolaştırıyordu. İşte Avrupa siyasetinde yeni istikametler yaratan, &on cihan <a -Z TAKVİM — Gün SALI Kanım 30 24 NİSAN 934 163 Arabi Ruml 9 Muharrem 1352 NM “Miann- 138) — Ezant/Vasxti) Vakit (Ereni yasat 10 15 İ5 13 Alşamliz — | ag 71 515) a2 12) Yatı (1402035 vos | iso1fimrak |821)5 6 Vak t Gümeş | Oğle İkindi ydan» muhasarasıdır. harbine de temel 1871 harbi bu vasiyeipl terdi. Üçüncü Napoleon, Prens Bismarkın arzularına hizmetkârlik ederek Prusya aleyhine barp açtı ve karşısında bütün yayı buldu, 1870-71 muharebesinin tafsilâ- tı malâmdur. Fransızlar, tecrübeli ve yeni bir iman ile hamle eden Alman ordusu önünde dayana- madılar, pek çabuk bözuldular, Paris sokaklarında: «Berline, Berline»diye bağıran nümayişcilerin artık sesi çıkmı- yordu. Çünkü Almanlar Paris Üzerine yürüyordu. Bu umulmaz neticeyi hazırla- yan harp sahnelerinden biri «Se. ü-Na polyon, (Mevse) Üzerinde belime bu kalede imei tar evrilmişti. Yanında tam yüz bin “kişilik bir ordu" vardı. Ailesinin şerefi, kendi tahtı ve üverdiği şu ç yetini ve mevkiini belki muha- va edebilecekti. Kıramazsa ve lmanların eline düşerse her şey mahvolup gidecekti, Üçüncü Napolyon, askerinin hamiyetini ik etmekten baş- yarak her çareye başvurdu, Alman çemberinden kurtulmıya savaştı. Fakat Bismarkın huzurile bilhassa şevke Alman or. dusu; kırılmak şöyle dursun, hattâ eğilmek bile gir bir çelik halka. gibi idi, birtürlü sarsılmıyordu. .. Halbuki i kişiyi beslemek pek hazırlıksız olarak bu kapana düşmüştü, gün gectikçe açlığa doğru sürükleniyordu. Ne yapacağını bilmeyen Üçün- cü Napolyon, hasta ve dermansız adımlarla odasında dönüp duru- yordu. Ansızın aklına bir tedbir, müessir olacağın sancığı bir tedbir geldi: Masonluktan istifade, Vaktile “ Ham , da olduğu gibi burada da Masonluktan sardım göremez miydi?. Kendisi © ve beynelmilel teşkilâtta — ai sek dereceyi o almıştı. 'rusy Kıralı da ii Birinci Vilhelmm aye teşillâta mensuptu, üstadıâzam payesi taşıyordu. sonluğun birinci umdesi karcejlik ve kardeşler arasında tesanüt idi. Kendiside, düşmanı olan kıral da bu umdeyi - yaşadıkları müddetçe - korumak için namus üzerine oyemin etmiş bulunü- yorlardı. Üçüncü Napolyon, bütün bun- ları düşündü ve Sedan istihkâm- larının büyüğüne bir Mason bayrağı çekilmesini emretti, Biraz sonra ordusu, bu -kardaş- m a lık bayrağının ağır ağır sallandı. bir işti. Asker, hüviyetimiz liman idaresince hü. müsaddak ve liman şirketinin vesikalarile vapurlarda amelelik ederiz. Kumpanyalara sit vesaiti nakliye ile vapurlara gidip gek diğimiz halde şirket kazancımız dan yüzde 10 alır. Bize ekmek parası temin eden işçiliğimiz çok tehlikelidir. Toplu bir halde bulunmak bir- birimize yardım yapmaktan baş ka çare olmadığını düşünerek aramızda vahdet ve tesanüt te- mini ve bir yardım sandığı tesis gayesile bir cemiyet teşkil ötmek istedik. İktisat müdüriyeti müra- caatimızi memnuniyetle karşıladı. Ve birde teşekkürname gön derdi. Fakat liman şirketi bi- zim bir cemiyet vücude getime- mizi şirket aleyhine bir kıyam telâkki etti ve buşsikmiyetle biz! mennetti, VR vapurlarda çalışır, ev bakarız, çoluk çocük besleriz. Nihayet bugün ekmeği mizi elimizden kaybetmiş bulunu- yoruz. Çok müteellim ve muzta- ribiz, San'atimizi, işimizi elimiz- den almak bizi aç birakmak de- mektir. Hükümetimiz daima toplu bir halde mütesanit yaşamamın emrediyor, faydalı yollar göste « Bunun faydalarına çok —— bizler ie Sile er e açmıya bir türlü muvaf- ak olamadık ve nihayet ekmek» siz kaldık. Neticenin aile perişan- lığına sebebiyet ini bik dik böyle bir teşebbüste bu- Kimdi batrdal bile geçirmez- dik. Biz de vatan evlâdıyız. Diğer vatandaşlar gibi bizim de vatanda çalışmak, kazanmak, aile bakmak hakkımızdır. Bu haksızlığı ait olduğu makamın gözü önüne koy- manızi yalvararak dileriz. gına şahit oluyordu. Vilhelm de manzarayı erdendi ve Ü. çüncü Napolyonun ne demek is tediğini arak sarı kesik er rar olsa bile namus üzerine yapılan bir yeminin göz göre göre ayak alt alınması - bi - bilhasen — Kırallar, Di üzülüyordu. - — değildi Fakat Bismark, böyle metelik veren bir adam Yakında Alman İmperatoru ilân edilecek olan kıralın gizli De üzüntüye tutulduğunu görünce men yanına sokuldu: — dedi, sizi Üzen şu bay dır? — Evet, odur. Çünkü Napol- yon, bu ba; bana vaktile ğımızı batırlar r. Bismark güldü: — Siz, di, görmemezli gelin haşmetpenah. Biz, bali milletten olan bu uydurma kar deşinize ders verebiliriz. Ve Mareşal Moltke'ye yanaştı, istihkâmlar o üzerindeki bayrağı gösterdi: — Bir gülle, isabetli bir gülle İsterim, şu bayrak yıkılıp gitsin. Bismarkın bu arzusu yerine getirildi, Mason bayrağı bir gülle ile parçalandı ve bu gülle, Na- polyon ailesinin Fransa * tahtile alâkasım ebediyyen kesen ateş ten bir darbe oldul.. MT