Tavukçuluk Bahsi v Civciv Ve ... . Piliçlerin . . . Büyümeleri Hayvani yemler tavuk, civciv ve piliçlerin başlıca ihtiyaçların- dan biridir. Diğer yemler ne olursa olsun; hiçbir yıyecek canlı Wwun kadar bunların neşvünemasına hizmet ettiği görülmemiştir. Biz çiftliğimizdeki yumurta için bü- yütmekte olduğumuz Legornlara hergün kâfi miktarda canlı av yedirerek senede her birinden (200)ü mütecaviz yumurta alırız. Bazı kimseler tırtıl, solucan, kurt, böcek, sürfe ve sair böcek ve bayvancıklarla tavuk civciv ve pi.içlerini beslemeği düşünemez ve batta bunlardan iğrendikleri görülür. Bu gibi kimselere vah- şet halinde bulunan yaban horoz- ları, beçler, çiller sülünler, kek- likler dere ve bataklık kenarında yaşayan ördek bağırtlak kuşu, su tavuğu, bıldırcın, ehli ördek ve kazlarımızın ne ile yaşadıklarını sorarsanız. — cevap — veremezler, Bunlar dere ve bataklıklarda Pişmiş yemekler ve hazırlanmış pateler mi bulurlar ? Tabiat on- lara danelerden ziyade böcekleri vermez mi? Bununla beraber et- lerinin lezzeti gübrede tane İle beslenen hayvanlardan çok farklı ve lezzetlidir. Böcek — hayvanların etlerini bozmaz ; bilâkis lezzet verip genç hayvanların sür'atle büyümelerine mühim bir surette hizmet eder. Canlı av etlerinden başka daha | birçok hayvani yemler vardır ki tavuk ve piüçlerin yemlerine pek büyük hizmet ederek yağlanma- larına, büyümelerine, — etlerinin lezzetlanmelerine ve yumurtlama- larına sebep teşkil eder. Tavuk ve piliçlerin bu calı avlar Üzerine birçok masraf ve emeklerle yapılmış herhangi bir yemden daha ziyade hırs ve ter- cihle nasıl atıldıklarımı bir kere görmek kanaat hasıl edebilmek için kifayet eder, Böcek, kurt, solucan toplamak için en kolay çare geceleri bir elektrik feneri İle çayırlarda, bahçelerde geze- rek birçok kurtlar toplamak ve bunları nem'i bir çukur içine ko- yarak miktarlarını artırmaktır. Erenköyi Bereket Tavuk Çiftliği —H () Tavuk ve Tavukçuluğa ait olan müş - Üllerinizi sorunuz, mütehasme size €evap verecektir. Wi ua A N | Son Posta Yevmi, siyasi, Ha ve Halk gazetesi Eski Zabtiye, Çutalçeşme sokağı, 25 | İSTANBUL Gazetemizde — çıkaân — yazı ve resimlerin bütüa hakları muhfuz ve gazetemize sittir. || ABONE FiATLARI T T |G Sene| Ay | Ay Kr. | Kr, | Kr. 1400 750 400 / 150 2700 ımi 800 | 300 Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. TÜRKİYEYE ECNEBİYE Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 karuşluk pul ilâvesi lâzımdır. SON POSTA Portakal Dağlarında Bir Cevelân '“BuPortahalı Görüyon Mu? Ben Buğun Çerekten Yuddururun !. Üçunu Bu Mübarek Sandıklar da Kadın Gönlü Gibi.. İçinde Ne Var Bilmezsin!.. Ne Çıkarsa Bahtına!.. göze kılavuz iste mez beyim! Sen bu dağ gibi por- takal — sandıkla- rına bakıp: “—Ulan, Am- ma da para eder hah!..., Deme... Bir de bize sor.. İçimiz çıra gibi yanıyorl!.. — Ne oldu?. 8 mı ediyor- sunuz?, — Ona ya- kın birşey.. Bu sene portakallar para etmedi.. Her geçan — yıl, öteki yılı aratıyor. Bir zamanlar ben bu portakal dağlarının on, on beş misli büyüklüğünde por- takal getirtirdim de, yine kal- marzdı.. Şimdi öyle mi? Yaz ge- liyor, portakallar çürüyecek, alan yak!. Portakal tüccam, “alan yokl,, derken, aşağıda pazarlık edenlere baktım: Posbıyıklı bir kürt, çekişe pazarlık ediyordu: — Ho çoh istiyun bu porta- halal.. Bir sandığıni — virimisen ucuzdan!.. Portakal tüccarı benim baktı- ğımı görünce derdi — büsbütün deşildi: — Gördün mü, dedi.. — İşte bu, bu iştel. “Virimisen ucuz- dan!i,, diyor.. vermezsen almıyacak.. portakal satacağına, | kalkıp elma satacak.. yine ziyan eden kim?. biz... Allah yine Yemişin, Meyva- hoşun bahtını açık çıkarmıs!.. Bu pisliğe, bu cıvıklığa, bu berbat- hığa karşı, bir de mis gibi cana akın portakal kokuları olmasa emişin, Meyvahoşun hali niceye varır |.. Zavallı İstanbul !.. Senin için şairler yutkuna yutkuna ne be- yitler yumurtlamamışlar, Bu şeh-i Sıanbul ki bimislü bahadır, Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır. çekişe ucuz mı dememişler. Altımda mı, üstünde midir cemnetiâlâ, Elhak bu ne hâlet, bu ne hoş âbü- havadır. mı diye hayran olup kalmamış- lar. Acaba şimdiki pis ve berbat Yemiş ve Meyvahoş © zamanlar çok mu güzeldi, çok mu temizdi de, şair böyle diyor, yoksa “ Nedim Efendi,, burasını gelip te görme- miş midir?, dersiniz.. Bu koskocaman portakal ticaret- hanesinde girip çıkanlara dikkatle Yemişte bir portakal ayıklayıcı | bakın, mutlaka kokudan * burum- larının buruşukluldarı ancak, bu- rada açılabiliyor.. K Aşağıda bir aralık hararetli bir pazarlık başlamıştı. İhtiyar köse sakallı,seski kâhya tiplerine benziyen biri ince sesile âdeta çıkışıyordu : — Neuzübillah, canım efen- dim.. Paşa efendinin cam pahalı portakal yemek isterse, götürüp verecek değiliz yal. Elbette ucuz ve lâkin iyi portakal olacak!. Ben öyle iki sandık alıp götürmiyece- ğim.. Bana 20 sandık lâzım!. İhtiyar, hoöşmeşrep esnaftan biri kâhya kılıklı adama takıldı; — Yoksa paşa — evleniyor mu?.. — Ayol, neden evlenecekmiş ki?.. Öyleya, benim bildiğim” paşa, ihtiyardır. Portakal suyunu içip bir de gençleşmek var da, hani hayra alâmet değil diyo- rum.. Etraftan birkaç esnaf kahka- hayı bastı., Kâhya sıkıldı, utandı. Önlüne baktı.. sonra başını salla- yarak mırıldandı: — Ayol, Kâzım Çavuş, sen PKFu K & e k vüyk yine azmışsın... — Elbette kâh- ya, bizim acüze öldü.. — yeniden evlendiki. Kari Mektupları , w a Ciğ Biga Celeplerinin Haklı . .a « Bir Şikâyeti Karabiga — iskelesine işleyen Gerze — vapurunda, — ihmalkârlıkı yüzünden tüccarların malları telef edilmekte tahmil ve tahliye esna- sında kat'iyen dikkat edilmemek- tedir. Birkaç posta mukaddem bu vapurun tayfaları vinci işletir- ken sapanla —ambara - İndir- dikleri hayvanlardan at cams bazı Hakkı Beyin seksan lira kıy- metindeki atı, vinçten düşürüle- rek beli kırdırılmış ve sakat ola- rak rıhtıma çıkarılmıştır. | Celep Servet Efendinin de yet» miş lira İaymetindeki manda- ' sı da vinçten düşürülerek boynuz« ( ları kırdırılmış ve hayvan yarı | canla rıhtıma çıkarılarak — yök bahasına satılmıştır. Celep Laz Mehmedin de altmış lira kıymetinde bir adet öküzü de düş ek sakatlanmıştır. İstan- bullu zade Cemal Efendinin de bir Göküzü vinçten ambara düşürüle- Kahya canlan-| rek sakatlanmış ve iskeleyo çıkar mıştı.. birdenbire gitti.. esnafın ya- nına bir iskemle çekerek oturdu: — Deme, ne zaman?. — Nasıl oldu?. Bulduğun kız mı, dül mü?. Anlat bel, Benim- kisi de öldü del., * — Bu portu- halı görüyon mu, ben buğu üçünü çerekten — yuttu« — Deme be!.. Gaç tana bula- cağın kim undanl, — Dur hele, bibah, arayam da nasıl buluyom!. Hani kapınızın önünden: — Portohaaal, bal gibin Ya- fanındır!. Diye geçen o küfeli portakak cılar, her sabah mallarını buradan alırlar.. Uzun pazarlıklardan — sonra, sandıklarını yükler, meydanın bir köşesine konuverirler.. Küfeyi bir tarafa, sepeti bir tarafa koyar, sandıkları açarlar.. — Bu buraya, bu şuraya!, Diye bir sınıf portakalı, birkaç sınıfa ayırırlar.. Çürükler, Gsı beşten, az vu- ruklar beşi beşten, sağlamlar dör- dü, üçü, ikisi beşten giderl.. Bu saf esnafın, Yemişte- bir portakal tasnifleri vardır ki, değ- me gitsin!.. Öyle dikkatle ayırış- ları, elbise kollarına, yakalarına sürüşleri vardır ki, ilk hatırınıza gelen şey bunların acaba cuma günleri, temizledikleri portakallar gibi, kendilerni de temizleyip temizlemedikleridir ! * Bataklıklı, pislikli tahta iske- leye bir kayık azmanı yanaştı.. İçinden dışarı sarı yanık yüzlü, beyaz şalvar donlu biri atladı. Taaa, karşı dükkânlara doğru bağırdı: Hasssan Efendiüil. Ha bağa bah bel. Aslan motoru yoldadır. Ha bizde getürdük portahal san- duhlerinil.! Ha conder. Birkaç kişide cotirelam bunları.. * — Otuz birrrr!.. Otuz ikiüil.. Otuz Üüç, otuz dört, otuz beceş!.. Daha mı var be!, Ulan amma sonu gelmez şeymiş!. — Süleyman efendi, — arslan rıldığı zaman ölerek sahibini yet- miş İira zarara sokmuştur. Alâ« kadarların — nazarıdikkati celbe- dilmesi rica olunur. Biga: H. Ş. l Cevaplarımız ' İzmirde Fehimi Kaşıt Beyer — Küdret helvası vardır. Çiğ veya kırağı gibi bazı ağaçların yaprakları üzerinde toplanan ve kezzet itibarile helva gibi tatlı olan bir nevi maddedir. Bilhassur | Şark haval.sinde mebzulen tesa düf edilir. Doyurucu — bassası vardır. » Şişlide Sedat Beyes — Sorduğunuz suallare ancalı mensup olduğunuz askerlik şube- sinden cevap alabilirsiniz efendim. * Simaarlı Halil Etendi oğlu Osman Efendiyel Şiir neşretmiyoruz. İmza koy- madığınız mektupları da neşrede- meyiz ef:udim._ motorunu çağırtalım mı?.. — No yapacaksın?, — Kartala sipariş var.. Yü" yirmi sandığı götürsek diyorum. — Daha vakit var.. — Vakit yok Süleyman efen di, Ahmet ağa bugün mutlaka gönderin, yoksa başkasından alır rım, diyor. — Alırsa alsın, o da amma Allahın belâsı hal, Ulan bizden yüz yirmi sandık alırsa iıhya mı eder sanki... Kayıklardan, motörlerden portakal — sandıkları — geldikçe, dört iri direkli dükkân, tavanlara kadar yükseliyor.. mal sahibinde iç n ok. he —qüııybırekler kadın gönlü ibi.. içinde ne var bilmezsini, ele bir açalım da, bakın görün, diyordu. Sandıklardan birini çekti, bir- kaç keserle kapağı açtı ve Ü- tündeki kâğıtları îıldmncı. birik birinin içine girmiş gibi ezili, bir bir sandık portakal çıktı. sahibi ellerini kalçalarına koyarak şöyle bir yan yan baktı: İnnallahe — maassabirin !.. İnnallahe maassabirin !.. Der gibi başını salladı, sonra bütün bızile portakal sandığına müthiş, deb- haş bir tekme savurdu.. — Allahından bul e& mi Saltık Ağa l.. diye homurdandı. — *