N Gâvur Mehmet Yedi (Aşık lar Şirketi Her bakkı mahfuzdur 8- 4-934 Tefrika No. 87 Firari Gardiyan Arnavut Bayram, kğnrdisinl kandıranları, birer kurşunda yere sermişti... Tz < Diye bağırdı. Fakat Karmen kendini — birdenbire yana attı. Köşede duran büyük bir su kü- pünün arkasına saklandı. O anda, bir silâh daha patladı. Hüsnü Efendi şiddetle sarsıldı. Vücudü, yavaş yavaş bir tarafa kaydı. Boğazından: — İmdat.. Katil var.. İmdat.. Diye bir hırıltı taşarken, yere yuvarlandı. Gözleri, kapandı. Gözleri, kudurmuş bir kaplan gibi parlıyan Karmen, hemen saklandığı yerden sıçradı. Şaşır- dığı için duvarın dibinde put gibi dona kalan Salihe: — Apdal herif.. Ne duruyor- sun?. Kaçsana... Diye bağırdı. Ve kapıyı aça- rak sokağa fırladı. Fakat, ©o anda — yandaki odadan bir adam fırladı. Hüsnü Efendinin yanına sıçrayarak elin- deki tabancayı aldı. Evvelâ, tam kapıdan çıkmak üzere olan Salihin ayaklarına doğru boşalttı. Sonra da Salihin yerde çırpınan vücu- du Üüzerinden atlıyarak Karmenin arkasından koşmıya başladı. Kar- men, tam köşeyi dolaşacağı za- man, arkasından bir el silâh ta ona boşalttı. Karmen de yüzüstü yere yuvarlandı. * Gâvur Mehmet, yarasının ıstı- rabından birkaç dakika kadar kendini kaybetmiş; fakat sonra, yine kendine gelm'şti. Bu silâh seslerini işitiyor; neticesini büyük bir Üzüntü içinde merak ediyordu. Ayağa kalkmak imkân ve ihtimali yoktu. Çünkü sağ bacağındaki yaradan fena halde kan boşani- yordu. Hemen cebinden çakısını çıkar- dı. Pantolonunun - paçasını kesti attı. Tabakasından bir avuç tütün aldı, mendilinin üstüne koyarak ya- rasının Üzerine bastı. Ve sonra yavaş yavaş belindeki kuşağını çıkara- rak bacağını sımsıkı sardı. O kadar merak ve endişe içinde idi ki: Artık olduğu yerde duramadı. Sürüne sürüne kapının deliğine geldi. Dayanılmaz bir can acısına tahammül göstererek parçalanmış tahtalar arasından bin müşkülâtla geçti. Bu sırada merdivenin alt başından bir inilti SON POSTA İLÂN FİATLARI 1— İlânın tek sütun 1 satırı gazetenin metin yazısile vasali 6 kelimedir. $ — Ayoi yazının 2 satın ? santimdir. 8— Ditha kalın ve daha ince yazılar santim ile hesap edilir. işitti. Dikkatle dinledi. Daha hâlâ boğuk bir sesle:; — İmdat... Diye haykırmağa çalışan Hüs- nü Ef. nin sesini tanıdı. Kalbinde duyduğu acı bir stırap ve elemle: — Hüsnü Ef.!. Hüsnü Ef. I. Diye bağırdı. Fakat buna, biçbir cevap alamadı. Yalnız, işit- tiği silâh seslerinin, pek fena bir netice verdiğini anladı... — Demek ki, Hüsnü Ef. de vurulmuş.. Hatta, cevap vereme- mesine bakılırsa, yarası da ağır... Lâkin, bir mesele var. Hadi diyelim ki, Hüsnü Ef. burada patlayan silâhlarla vuruldu. Fa- kat, sokakta da bir el silâh pat- ladı, Onu kim attı.. Ve.. Kime aâttı. Diye düşünmeye başladı. O sırada, aşağıda bir myak sesi duydu. Başını merdivene doğru uzatarak kulak verdi. Söylediği sözlerden Arnavut olduğu anla- şılan bir adamın sesini işitti. Bu sesin sahibi, hem geniş geniş ne- fes alıyor, hem de; — Köpoğlu, kaltak.. Bana, bir türlü kıydı.. Bu zavallı adama da başka türlü kıyd. Hay kör şeytan, hay.. Başımı amma da belâya soktum ha... Acaba kaça- yam mı. kalayım mı ?.. Diye söyleniyordu. Gâvur Mehmet, işi biraz anlar gibi olmuştu. Dişlerini sıkarak dirseğinin —üzerinde — doğruldu. Kaçmak ihtimali daha kuvvetli olan © adamdan bir an evvel bütün hakikati öğrenmek istedi. Sesine tatlı bir mülâyemet vere- rek aşağıya seslendi: — Hemşeri.. Hemşeri.. Sen, iyi bir adama benziyorsun.. Ben de burada yaralıyım.. Allah rızası için yukarı gel, bana bir yudum su ver. Yalnız, aşağıda bizim arkadaşın iniltisini işittim. Aman, bakıver.. Sağ mı, ölmüş mü?.. Gâvur Mehmedin bu sözlerini derin bir süküt takip etmişti. Çünkü aşağıdaki adam, yukarda da bir yaralı olduğunu anlar anlamaz büsbütün şaşırmış; kors kusundan cevap verememişti. Gâvur Mehmet, bu sükütun manasını derhal Aanladı, tekrar seslenmeye başladı: — Hay Allah razı olsun, hemşerim.. Mutlaka seni buraya Hızır gönderdi. Kuzum şu bizim arkadaşa bakıver, Bu sefer, tereddütle titreyen bir ses, cevap verdi: — Hangisi senin arkadaş?.. Burada iki yatan var. — Canım, boz elbiseli.. kıran- ta bıyıklı olan.. Aşağıdaki ses, biraz daha kuv- vetli yükseldi: — Vallahi, gözleri kapalı ya- tıyor.. bilmemki, ölmüş mü.. kal- mış mı?.. Hay kâfir karı.. nasıl kıydı; bu koca adama?.. Gâvur Mehmedin kalbine san- ki ince bir bıçak sokulmuş, çıka- rılmıştı. İnliyen bir sesle sordu: — Vay mel'un karı vay.. ni- hayet onu da vurdu, ha.. pekâlâ karı ne oldu?.. ( Arkası var ) Fena Yürüyen Bir Meslek — Şu adamı Görüyormusun? İşleri çok fena gidiyorl.. — Necidir?, — Tahsildar!.. * Dünya İktısat Haberleri Yunanistan Fransaya Şarap Satıyor Atinadan — yazılıyor: Pariste talya ile D.| Yunan İktısat Na- Mlüsakrrede | ile — Fransa hükümeti arasında şarap satışı hakkında imzalanan itilâfname Fransız Meclisince tas- dik edilmiştir. Bu ililâfnameye göre Fransızlar Yunanistandan bu sene otuz sekiz milyon kilo şarap satın almayı taahhüt etmek- tedirler. Yunan şarap tüccarnı Yunan İktısat Nazırını bu muvaf- fakiyetinden dolayı tebrik etmek- tedirler. Yunan İktısat Nezareti, takas esasına dayalı olmak üzere İtalya- ya da şarap satmak için müza- kerata girişmiştir. *« Varşovaden bildiriliyor: Lehis- tan hükümetinin (1933) senesi b g 9. senc: - Lehistan gnda beş milyar Kârlı —| Ci dört milyon Zloty iken (1934) senesi ilk gün- lerinde dört milyar yüz yetmiş dört milyon Zlotyye düşmüştür. Azalış kiymeti (900) milyondan fazladır. Bu memleketin dahili Doların Düş-| mesinden borçları hemen hemen ayni sevi- | yededir. Azalış münhasıran harici borçların yekünunda vuku bul- muştur. -Bu fark ta borçların ödenmesi suretile değil, doların kıymetinde vukua gelen düşük- lükle elde edilmiştir. * Londradan bildiriliyor: Roma v müzakeratını ya- dadlerye VA FG l Kerostesi,, İngiliz siyasi ma- Ve “İngiliz hafili küçük - iti- Kömürü, | yâfa karşı Avru- pada böyle bir anlaşmanın doğ- masından iktısadi faideler bek- lemekta olduklarını beyan etmiş- lerdir. Diğer taraftan iyi haber alan bazı zevatın söylediklerine göre de, İııgihen Hükümeti Ro- ma müzakeratının ameli sahada da faideli olabilmesi için hemen teşebbüsata girişmiş ve Avustur- ya ile bu hususta bir anlaşma bile yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre İngiltere Avusturya şimen- diferlerine lâzimgelen kömürün mütcahhitliğini yapacaktır. Roma müzakeratı neticesinde karar al- tına alındığı veçhile İtalya Hüs- kümeti de bu kömürlerin İtalya transiti ile Avusturyaya geçmesi hususunda azami kolaylığı göste- recektir. Diğer taraftan bu sev- kıyatı karşılamak üzere İngiltere- nin de Avusturyadan kereste sa- İnkılâp Dersleri Nüfus Siyasetimiz Müsbet, Verimli Ve İsabetli Neticeler Doğurmuştur Eski Adliye Vekili Yusuf Ke- mal Bey İnkılâp Tarihi Enstitü- sünde dün akşam da derslerine devam elti. Yusuf Kemal Bey, dün iktısadi mubitin insan unsuru üzerinde daha bazı izahat ver- dikten sonra fizik unsuru anlattı. Yusuf Kemal Bey, memleketimiz- deki ölüm ve doğum vak'aları arasındaki nisbeti bazı rakamlar zikrederek anlattı, dedi ki: — Acaba doğum ne kadar, ölüm me kadardır? Osmanlılık zamanında — tahrir denilen şey yoktu. Cümhuriyet esaslı bir tah- rir yaptı. Bütün dünya Türkiyede 7-8 milyon insan var diyordu. Tahriri nüfus Türkiyede on üç milyon altı yüz bin insan olduğu- nu meydana çıkardı. Bu tahrirle beraber sınal, ziraf tahrir de yapıldı. Memleketimize ait birçok yeni şeyler öğrendik. Sıtma mü- cadelesi yapıldıktan sonra Bursa, Balıkasir, Adana, Mersin, Aydın, Konya, İzmir, Denizli ve Manisa vilâyetlerinde 1926 senesi - içinde bütün doğanlar ve ölenler köy köy gezilmek üzere kaydedilmiştir. Bunu, Sıhhiye Vekâleti, mücadele doktorları vasıtasile yaptırmıştır. İlmi metot ile yapılmıştır. (1309) köyde, (487) bin insan arasında yapılan ankette doğum binde (39), ölüm binde (19) olarak tesbit edilmiştir. Üç sene sonra ayni mıntakada bu iş tekrar edi- miştir. Bu defa doğum miktarı ayni bulunmuş, ölüm binde (/7)ye inmiştir. Bu nisbet te indirilmiye çalışılıyor. Şunu söyliyebilirim ki ölümü azaltmak için ciddi tedbirler alın- maktadır. Sıtma mücadelesi bunu gösteriyor. Kat't rakkamlar eli- mizdedir. Burada, —inkılâp — tarihinden | olmamakla beraber bir 'meseleden daha bahsetmek istiyorum. Buda Türkiyenin nüfus kesafeti mese- lesidir.. Memleketin nüfuş ve mesahai — sathiyesi — malümdur. Memleketimizde — nüfus kesafeti (18) dir. (762) bin kilometre mu- rabbar mesahamız, (13) milyon altı yüz bin mnüfusumuz vardır. Bu rakamları - biribirine taksim edince nüfus kesafeti — çıkıyor. Yeni bir tahrir yapıldığı vakit nüfusumuzun çok olduğu tahak- kuk edecektir. Yeni Türkiyenin ülkülerinden biri de memleketi sınai bir memleket haline koy- maktır. Ziraat te ihmal edilmiş değildir. 1927 tahrir neticelerine ba- karsak, memleketimizdeki nüfu- sun yüzde (67) si çiftçidir. Mem- leketimizde geniş ziraat usulü tatbik edilmektedir. Türkiyenin kabiliziraat arazisi mesahaisathi- yenin üçte biridir. Bu şartları dü- şünürsek, kilometre murabbama memleketimizde (18) kişi isabet tın alacağı haber verilmektedir. x Belgrattan bildiriliyor: Maribor lc:vmndı Ybugı:; e 'BE 'anın ea Bü”"_k B mgıucıtefnıbği'kı- Fabrika | , yapılmaktadır: Bu fabrika yün kumaş dokuyacak ve aynı zamanda erkek elbisesi yapacaktır. Fabrika gayet asri bir tarzda inşa olunmaktadır. Temin olunduğuna göre bu fab- rika Balkanların bu sahada en mühim ve en büyük sanayi mer- kezini vücude getirecektir. Yugoslavya- Bağdat te-tip l1 06, 0 oi 10.00 etmesi az birşey değildir. Bir İn giliz profesörü de memleketimiz- deki nüfus kesafetinin iyi bi halde olduğunu söylüyor. Yusuf Kemal Bey, diğer mem- leketlerin nüfus kesafetlerine dair daha bazı istatistikler okuduktan sonra milli iktısat faaliyetimizin fizik muhitine naklıkelâm ederek demiştir ki : — Pek kısa olarak fizik mu- biti de arzetmek isterim. İktisadi faaliyette bu da mühim bir âmil- dir. Fizik muhitte insan kalay kolay değişiklik yapamaz. Meselâ bir memleketin ıklimi kolay kolay değiştirilemez. Tabiati kendimize uyduramadı- ğımız zaman, biz tabiate uymıya mecbur oluruz. Fakat tabiate nasıl uymak — lâzımgeldiğini — bilmek, onun — kanunlarını tanımak — lâ- zımdır. *“Meteoroloji,, enstitüsü tesis edilmiştir. Bu enstitü memleketin ber tarafındaki iklim vaziyetini ilmi bir şekilde tatkik ediyor. Memleketin iklimi hakkında ma- lümat almak —Üzere — evvelce hiçbir. vasıta — yoktu. — Tabiat üzerine tesir etmek, daha ziyade ziraat sahasında görülür, Cüm- huriyet hükümeti zirante çok fazla ehemmiyet veriyor. Ankarada birçok para sarfile asri bir ziraat enstitüsü yapılmıştırr. Bu Enstitü bir Ünversitedir. Dört şubesi vardır. Türk ilmi bun- dan sonra Türk Üniversitelerinde doğacaktır.,, SON POSTA İstanbul BORSASI 2-4-1934 Parelar ( Satış ) kuruş GAS — 12910 169,00 İli— HIç— 25,00 Slğy— Ç Bi — Çekler Prag Viywna Wadrik Berlin Varsoya Pige BU reş Z0 kmten 1 g'a Avan | prrata ! tetertin ! dolur 20 fı. Fransiz $0 Nret 20 fr. Belçika 20 drehml 40 fe. laviçre 4 leva V Hllorla 1 Mark | sleti | Penyö £0 ley 20 Ca Lordea —— 643,75 Key « yörk — OTMS Perta K 08 Milıne 0,25 Brli <sel 5ASA Atlaa 630873 Cenevre 2 4510 Solya 6440316 Amaterdam 1,1770 Hlsse Lira İş Bank. Anado'u $ KOOV, 43,50 ı “ ? (keasanez— (| Şukpor. . Caksi Osmazlı bank, (S Selâmik — , 195 L10 Şirketi Hayriye 15,)0 2075 heliş *T Üa Anadolu WGOV. 25,73 Ü » N GOP. 24, 85 1810 Esham va Tahvilâl Lira 1083 Ikramtyeli 98,50 latikrazı İatikramı Dahlif g5 Düyunu Mu, — U2,50 Lira Rejt Tramvay Rıltim n, Üeküdar vu — Iç Torkos d a0 . Elektrik ' BORSA HARİCİ Tahvilâ! - Meskükâl Lira Türk altisı — 82 00 lag. 10,38 Ka , 8442 Rus , 255 Mccldiye Vöşlü Bankuct (O« B.) 238 Kal n beşibirlük witra gy düçE | MusrKr.Fo.lAY6 135400 ümlury e) Ai Üzüs) 4685 | e » » 1903 0050 AHamit) 4650 | , « « İDİl 9230 Töyillar şaretlrer, bugüln — muamel görmemiştir. Lirâ (Reşat) (Vadı) Tuce beşiyirilk alza “(Cüzkuyes) a575 “(iHeamlt) armalı 52,50 (Reşati — . 4750 (Vahil) — , dd