y B AMT e Ç A A ü l Bir Terbiye Farkı Meşhur tayyareci Lindberg karıstle beraber Amerikndan Kanadaya, oradan Gro- entlanda uçtu. Yolda İzlandaya ve daha birtakım —adalara — uğrıyarak Avrupaya kadar geldi. Avrupada ilk uğrağı Danimarka oldu. Lindberg vü karısı Kopenhag önünde tayyarelerile denize konarlarken müthiş bir kala- balığın kendilerini karşılıyacaklarım hiç hatırlarına getirmemişlerdi. Fakat yüzlerce kayığı dolduran — binlerce sermest insamın yaşa avazeleri ile kendilerine — doğru — yaklaştıklarını görünce evvelâ — şaşırdılar. — Sonra, bunların — gözünü —korkutmak — için tayyarelerini — üzerlerine — yürüttüler, Fakat para etmedi. Havalandılar, Bu tezahürattan — vazgeçilmezse — başka memlekete uçup gideceklerini bildir. diler. Halka biraz sükünet geldi. Karşılama merasimini tertip edenler halla temkinli olmıya davet ettiler. Heyecan bir nebze daha azaldı. Bundan sonra işin karaya çıkmak faslı gölmişti. Lindberg adi bir taksi ile ve merasimsiz olarak şehre girmek kstiyor, şehir mümessilleri buna ya- maşmıyorlardı. Urun münakaşa ve gürültülerden sonra Lindbergin karısile beraber bir taksiye binmesi, yan - sokaklardan geçerek Belediye dairesine gitmesi kararlaştırıldı. Karşılama — merasimi orada yapılacaktı. Belediye binasına gelindiği zaman halkın orayı da muhasara ettiği görülünce Lindberg muvazenesini kaybeder gibi oldu. Karısının kolundan tutunca merdi- venleri dörder dörder atladı. O, koşuyor, halk takip ediyordu. Böylece merasim salonuna gelindi. Karı koca defteri mahsusu imza ettilâr ve hemen çıkıp otellerine gittiler. Onun bu hali Kopenhag halkını dehşetli bir inkisara auğrattı ve bir nevi terbiyesizliğine hükmettirdi. Fakat Kopenhag balkı Kadar Lindbergin de hakla vardı. Çünkü onları biribirlle böyle kar. şılaştıran zit his, sadece aldıkları terbiyenin ayrılığı idi. — Süreyya Çaldaris -Venizelos Mülâkatı Atina, 21 — Dün öğleden sonra M. Venizeles M. Çaldarisle — siyasi vaziyet hakkında g tür, M Çaldaris saat 19 da Mületler ,Cemi- yetinin ve komitelerinin Yumanistanı alâkadar eden müzakerelerinde bu- lunmak ürere Cenevreye gitmiştir. talya Veliahtı Almanyada Munich, 21 — İtalya veliahtı İle zevcesi, Berlinden tayyare ile gelmiş- ler, Bavyera hükümeti namına nazır M. Essen tarafından karşılanmışlardır. Misa ller müze ile valinla evini ziyaret etmişler ve tayyare ile Mila- moya gitmişlerdir. bir hava seyahatl yaptı. Rayştağı Yakanlar! - Muhakeme, Siyasi Bir Hğîecan Havası İçinde Devam Ediyor Leipzig 21 — Rayştağ meclisini yakmakla zan altına almanların mu- hakemesine başlanmıştır. Mahkeme esnasında Berlindeki ecnebi elçilikleri #rkânı ve üçte ikisi ecnebi olmak şıdı_-ve yüz yirmi gazeteci bulunmakta i. Felemâönk avukatlarından Pavela ile Stompu'un daha evvelce ileri sür- dükleri müdafan vekilliği tekliflerini esasen kabul etmemiş olan Van der Lübbe mahkemö reisinin bir sualine verdiği ceyapla müdafaa vekili tut- mak istemediğini söylemiştir. Mahkeme reisi mahkemenin — baş- bildirdikten sonra demiştir ki: * Mahkeme binası dışında izhar &di we önceden tasarlanmış fikdr ve reyler hâkimlerla üzerinde hiçbir te'kir yapamaz. Marznunların müdafaa vekilleri tamamile serbesitir., İttikamnameye göre maznunların beşi de Almanyanın esast teşkilâtını kuvvet ve şiddete müracaat ederek değiştirmiye kalkışmışlardır, — Rayş- tag meclisini yakmak suvretile ilk is- yan işaretini vermişler ve bu suretle vatana hiyanet suçunu işlemişlerdir. Mahkeme reisi, van der Lübbe'in tutulduğu zaman üzerinde bulunan pasaportunun resmi ve muteber oldu- gunu, bu hususun Leyden Belediye dairesinde ilk şehadette bulunan po- lis komseri ve van der mhız. bu pasaportu veren ve vam der Lübbe'in komünist olduğunun ötedenberi bilin- diğini beyan eden memur - tarafından da teyit edildi; söylemiştir. Van der Lül reisin sorduğu su- ale verdiği cevapta komünist oldu- gunu inkâr etmiştir. Reisin diğer sor- güularına cevap olarak - birkaç def'a zabıta ile kendi arasında lar çıktığını, devletin sükün ve buzuruna karşı gelmiye meyletmiş olduğunu itiraf etmiştir. Bundan sonra Leyden zabıtasının Berlin poli# müdürlüğüne gönderdi tezkere okunmuştur. Bu - tezki Van der Lübbe'in hayatı etraflı suret- te anlatılmaktadır. Bu rapordan anla- rldığııı göre Ven der Lübbe daha 2 yaşında iken cinayete meyl ve ls- tidadı olan çocakları nezaret altında bulunduran bir Felemenk müessese. sine tevdi edilmiştir. Daha sonraları van der Lübbe komünistlerle düşüp kalkmıya başlamış, komünist gençli- ginin S-11-928 tarihinde yaptığı umumi bir toj aset etmi işsizler ı—ımü aylır :— rette toplantılar ye nümayişler tertip eylemiş, bu nümayişler csnasında ko- münistlikten ve Rusyadaki vaziyetten hararet ve heyecanla bahsetmiştir. Dünkülerin Romanı Ermenilerin işareti ile hergün Şarklı bir Türk ailesinin evi ba- sıhıyor, Hükümet kendi yerlisine bile Böz geçiremiyen saray uşakların dan ibaret. Bütün gençlik kan ağlıyor. Anadolunun mühim noktaları da işgal edildi. Teklif edilen sulh muahedesi Türkün yalnız hudutlarını değil istiklâlini de elinden alıyor. Tür- kiye yedi yüz askerli bir devlet halinde bırakılacak. (Edvar Grey) in çiltliğinde bundan fazla amele Ve yanaşma vardır. Maksat ma- lümdur. Hasta adamı öldürmek Ve mirasını paylaşmak. Fakat #imdiden okadar talip çıktı ki iye —toprakları ne kadar Parçalansa hepsini tatmin edemi- Yecek Burhan Cahit Hdali Hehin Ermenistanlar, — Kürdistanlar, Arap kırallıkları hep bizim yor- gandan çıkıyor. Üstelik Yunanis- tana, — İngilizlere, — İtalyanlara, Fransızlara da aslan payı ayrı- lacak. Yedi yüz yıl Avrupanın seri ateşli tüfeğine kubur sıkmıya ça- hşan, yedi asır Türk milletini Arap kafası ile yuğuran Osmanlı padişahına da sekiz Çerkes kızı ile bir sıcak hamam kalıyor. Bu iki ihtiyaç uğruna o bed- baht on dört milyonluk bir Türk kütlesini — Jeneral Vilsonun ayak- ları altına atmıya hazırdır. Azizim Reşit bu mektubumu bilmem alacakmısın? İşgaldenberi okadar biribirimize düştük ki sana bir salır yızıııııııiıııı.h Bıgiı bütün İstanbalda iyi bir haber tatlı bir rüzgâr '= sıkıntıdan yanan çehreleri okşadı. Mara muharebesinin 19 uncu yıldönümü — münasebetile Franaa'da Mesu şehrinde, hükümetin resmi mümessilleri ve ümerayi Askeriye huzurunda dint bir merasim — yapılmıştır.. Resmimiz — Mean kilisesi önünden geçen alayı Bütün Diplomatlar Cenev- reye Akın Ediyorlar Cenevre 21 — -Milletler cemiyeti meelisi Ük çelsetini saat 10.30 da Lıpu.kıır. Bu toplantıda Fransa ve giltere hükümetleri, hariciye neza- retlerinin yüksek memurları - tarafın- dan temsil edilecöktir. Filhakika M. Pol Bonkur ile M. Eden'in Cenevreye ancak cumartesi sabahı gelmeleri beklenmaktedir. Bu- na mukabil Almanya ve İtalya mü- messilleri M. Fon Nöyrat ile Baron Aloizi Cenevreye bu akşam gelecek- Leh Hariciye Nazırının Beyanatı 21 — Franmz nazırlarile dün görüşen Leh hariciye nazın M. Beck bu sabah gazetecilere şu beya- matta bulunmuştur: “Fransız mümessillerile fikir teati- sine vesile bulduğumdan dolayı çok memnunum. Fevkalâde ehemmiyetli saatler geçiriyorur. — Lehistanın en yakın müttefikleri sahasına gelince geçen sene bu zeminde gerek siyasi vaziyet ve gerek bu vuziyetin inkişaf ettiği mubit ve hava bakımından hissolunur derecede ilerilemeler kay- dımna imkan hasıl olmuştur. Bununla Senin bir- mektubunda bah- settiğin Mustafa Kemal Paşa İn- gilizlerin bütün dikkatine rağmen Samsunda karaya çıkmış ve Er- zuruma doğru hareket etmiş. Harbe girmiş, cephelerde piş- miş bütün genç zabit ve kuman- danlar ona Ümit bağladılar. — O iş başmıma geçerse millet kurtulur ! Diyorlar. İnanlarında hakları olacak ki İngilizler bu vaziyetten çok telâş ettiler. Onu İstanbula aldırmak için hükümeti tazyik ediyorlar. Halbuki onun hükümetle de alâ- kasını — kesmek — için — apulet- lerini söktüğü —ve milletin bir ferdi olarak memleket için çalış- mağa ahtettiği haber alındı. İstanbuldan — gizliden - gizliye onun yanına gitmiye hazırlanan- lar var. Ben ve Cemil Hakkı ve bizimle beraber beş genç zabit kendisine bir vasıta ile müracaat ettik. Emir bekliyoruz. Gelir gel- mez hareket edeceğiz. . ĞAA Jerdir.Meclisin kat'l ruznamesinin ter- piti için bu akşam üdet olduğu üzere, hususi bir toplantı papılacaktır. Bu toplantıda bilhassa Irak hâdiseleri- nin tetkiki işinin geri bırakılması hakkındaki müracaat hakkında bir karar verilecektir. Yanaki umumi toplantı fikriyat sahasında mesai iştiraki komisyonu- nun afyon nizamnamesile meşgul ko- misyonun hazırlıkları raporların tet- kikine hasredilecektir. Dolfüs Kabinesinde i Değişiklik Viyana, 21 — M. Dolfüs kabine- sinde değişiklik yapımış ve Başvekâ- letle hariciye, emniyeti umumiya milli müdafaa ve ziraat nezaret'erini ken- disi deruhte etmiştir. Başvakâlet mu- avinliğini M. Fey yapacaktır. M. Vaugoin ile M. Minetler yeni kabine- ye iştirak etmektedirler. Ö beraber bu hel beni gittikçe genişli- yen siyasi meseleler düşünmek kay- gısından kurtaramaz. Bu meselelerin aksi tesirleri bütün memleketleride kendilerini hissetlirmektedir. etmekte gecikmezsin sanırım. Şimdiki halde sana böyle bir teklifte bulunamam. Bizim vazi- yetimiz tahakkuk ettiği gün der- hal sana yazarım. Acı, endişeli günler geçiriyo- ruz. Gözlerinden şim. öperim — karde- Ahmet Rukı Ahmet Reşit bu mektuptan çok memnun oldu. Tekrar tekrar okudu. Acaba Mustafa Kemal Paşa Anadolu içinde bir mukavemet kuvveti bulabilecekmiydi? Dört- yıllık harp memleketin değerli evlatlarını — silmiş — süpürmüştü. Mahrumiyetler - içinde plgıl- iç Anadoluda ele alınacak — tüfek, sürülecek bir kurşun, ağza alına- cak peksimet kalmışmıydı. Viyana otellerinde kahve yeri- ne şampanya ikram edenler Türk milletinde bunları - bırakmışlar- Sinirli Olurlar ? Ankarada İ. F. Hatıma: . Müsaade ederseniz, size kü- çük bir fıkra anlatayım: Vaktile gencin biri, onu bü- yüten, okutan, hayata atan biri- cik dul ve ihtiyar annesine bor- cunu Ödemek hevesine düşmüş. Annenin hizmeti ödenir mi? dü- şünmüş taşınmış, annesi başını yaşını almış, dindar bir kadınmış, Onu sırtında haca — götürmiye karar vermiş. Fikrini annesine söylemiş. Ka- dın oğlunun bu düşüncesinden çok mütehassis olmuş. Ertesi gün ha- zırlanmışlar, yola çıkmışlar. Er« kek annesi sırtında gündüzleri be görmüş bir adam delikanlıya sormuş: — Oğlum, anneni niye böyle sırtında götürüyorsun? — Ona borcumu ödemek için, demiş. Vapurla, tirenle, hayvanla göndermek kolay. Sırtımda gö- türüyorum ki içimde minnet bor- cu kalmasın. İhtiyar gülmüş: — Yalnış yapmışsın oğul, hayır duasını almak istiyorsan onu ev lendiriver. Oğlan bu teklife gülmüş — Babacığım, demiş. İhtiyar kadının nesini| evlendireyim, artık yaşını başını almış... Oğlunun sırtında bu muhave- reyi dinleyen ihtiyar kadın, deli- kanlının sözünü kesmiş, elile ağ- zına vurarak: — Sus aptal, sen amcandan daha iyi mi bilirsin? demiş. Evindeki rahatsızlığın sebebinl anladın mı şimdi kızım. x» İzmirde No. 20 A. B. C. D. Beyez Lüzumsuz asabiyet göstermiş- siniz. Darılıp bir kenara çekile- ceğinize, arkadaşınızı kurtarmıya çalışınız. Eğer arkadaşınızı haki- katen seviyorsanız, onun hareketi sizi gücendirmemelidir, aksi hare- ketlerine kızmıyarak onu kurta- rıncıya kadar uğraşmalısınız. HANIMTEYZR —ei Ahmet Rıfkıdan şu kısa mektuba aldı: İstanbulda Ahmet Rifkıdan İstokholm'd — Ahmet Reşide 2 Ağıstos 1919 Gözüm Reşit. Gidiyoruz. Bu akşam bir İtalk- yan vapuru ile (üccar sıfatile Samsuna hareket ediyoruz. Ora- dan Sıvasa gideceğiz. Çünkü o, Sıvasa geldi. İlk görüştüğüm gün senden bahsedeceğim. Senin için belki de Avrüpada yapılacak - iş vardır. Belki de Anadoluya çağı- racaktır. derhal yazarım. Bütün gençlik, terhis edilen ordumun genç evlâtları akın akın Anade- luya kaçıyor, onun etrafında top- BT ü N a AD Ğ aü M lanıyorlar. Şimdiden İzmir, Am - — tep ve Urfada karşı kuvvetler hazırlandı. Millet yeni doğmuş gibi ümit ve sevinç için- de. İstanbul bir. cebennem oldu. İşgal orduları Anadoluda başlıyan bu harekete müdahale edemedik- leri için bütün gayzlerini kaldı- rımılarda biçare halka eziyet etmekle teskin ediyorlar. ( Arkası wvar ) — e'