Matbuatını Karıştırırken Vaktile padişahlar ve kırallar | halkın isyan seslerini susturmak için harp yapar- Almanyada Gdi Naf gn Olanlar | çöltüsü halkta şi- kâyete imkân bırakmazmış. Şimdi de Almanyada Hitler, halkın iktısadi buhrandan Şşikâ- | yet etmelerine imkân bırakma- | mak için onları bir ihtilâl heye- gan ve havası içinde yaşatmak siyasetini takip ediyor. Güya memlekette ahlâkı te- nit gayesile her gün bir takım emirnameler neşrediyor: kadınlar boyanmıyacak, kadınlar - çalışmı- yacak, kadınlar şunu yapmıyacak, bunu yapmıyacak. Bu emirler garip neticeler do- Zuruyor: Geçende, üvey çocuğuna dayak atan bir annenin boynuna “ben bir yalancı ve gayrı tabii anayım,, İevhası asıldı. Kadın sokaklarda teşhir edildi. Bir Alman barında İngiliz sey- yahları şöyle bir vak'aya şahit olduklarını sölüyorlar: 19 yaşlarında bir Alman kızı, bir yahudi genci ile bir masada oturduğu ve — onunla — danset- tiği için, orada bulunan Nazi gençleri — kızı yakalayıp — saç- larını kesiyor, sonra ustura ile başını tıraş ediyorlar. Sonra boynuna “kendimi bir Yahudiye verdim,, lâvhasım asarak kızı sokaklarda teşhir ediyorlar. Bu vak'alardan bahseden bir Amerikan gazetesi: “Rusu kazıyınız altından mojik tıkar, Avrupalıyı kazıyınız — altın- dan barbar çıkar,, diyor. * Geçende — Ruslar — tayyare yramlarını tes'it ettiler. Bu mü- Tanklı nasebetle havaya | yükselen tayyare- Tayyareler | Şer arasında pen- çesinde bir şeyler tutan bir kar- tala benzer muazzam bir bomba tayyaresi vardı. Tayyarenin pen- Çesinde tuttuğu şey küçük bir tanktı. Bir müddet gittikten son- Ta tangı yere bıraktı. Otomatik ir tarzda açılan bir paraşütle tank yere indi. Arkasından diğer ir tayyareden otuz altı nefer kendilerini boşluğa bıraktılar ve Paraşütlerle tangın etrafına düş- füler. Bu vak'ayı kaydeden aynı Amerikan gazetesi diyor ki: — Bağıran köpek ısırmaz, derler. Ruslar evvelce bağırıyor- lardı, ovakit onlardan korkul- Mazdı. Fakat bugün susuyor ve 14 yapıyorlar. “Avrupa ve dünya Hitlerden değil Rusyadan korkmalıdır. Çün- kü Hitler şimdi bağırma devrin- ir, onun ısırmasından kor- kulmaz. Sındırgı'da Bir Genç Nişanlısını Boğdu Altınlarını Çaldı ka idırgı V1 (Hususi)—Eğri dere Yünden Tuluk oğlu Mehmet ş.::'“'n“ Muıtıfı eski — nişanlısı ü d: lsmindeki kızcağızı hane- kimse olmadığı bir sırada l,umr'k yorgan altında ağzımı ti ü""“ tıkamak suretile boğmuş _nm"'nrqıı da çalmıştır. Müddei 1şe vazıyet etmiştir. Ka- adliyeye teslim edilmiştir. ı î ! Resimli Birçok kimseler, vaktile söyledik- leri bir söze, yaptıkları bir harekete mus halif bir şey yapmamış olmak ve zahiri kurtarmış oalmak için, ne mevkiler, ne servetler, nö fed. klar yaparlar, Söylenmiş sözde d k, zahiri olsun kurtarmak yüzünden ne kadar insanlar Mokale Ben kazımı çarşafsır gezdirmem: | bön ölürüm de kızımı falana ver- | mem; ben dilenirim de falana minnet etmem gibi sözler yüzünden sefalete uğramış, firsat — kaybetmiş, mevki ve ailesini bozmuş ne kadâr İnsan vardır? Bir söz söylemeden, bir adım atmadan iyi düşünmek lâzımdır. Sonra atılan adımı geri alamamak | tehlikesini — daima göz önünde bulundurmalıdır. evlerini yıkmışlardır. —0 LA SADA TŞUL AA TT DA TT STT M A iktısadi işlerimiz Ankarada Vaziyeti Tetkik Etmek Üzere Büxük Bir Komisyon Toplandı. Ankara, 11 (Hususi) — İktısat Vekili Celâl Bey Başvekil İsmet Paşayı ziyaret etmiş, Avrupa seya- hatı ve Avrupadaki faaliyet hakkında izahat vermiştir. Celâl Bey müteakiben Reisicümhur Hz. tarafından kabul edilmiştir. Hükümetin iktısadi bazı mübim tedbirler ittihaz edeceği anlaşılmaktadır. İktısadi işlerimizi tetkik ve bu işlere bir mecra vermek üzere İktısat, Zi- | raat, İnhisarlar Vekillerinden mürekkep fevkalâde bir komisyon teşkil olunmuştur. Bu komisyon vaziyeti tetkik ederek bir rapor | hazırlıyacak, bu raporda ellerinde takas vesikası bulunan tüccarların vaziyeti tesbit edilecektir, Ankara 11 ( Husust ) — Kabinedeki değişiklik şayiaları teeyyüt etmemekle beraber birçok tahmin- Raporda İktısat vekilinin memleketimizde tatbi- kını faydalı bulduğu tedbirlere, Gümrükler Ve- kilinin İstanbul ve İzmir gümrüklerinde yaptığı tetkikata nazaran ittihazı İâzım gelen kararlara dair tafsilât ile Ziraat Vekilinin merkeze akseden şikâyetler ve iktısadi vaziyet hakkındaki notları bulunacaktır. Fevkalâde komisyon ilk içtimamı ak- tetmiştir. Bu rapor vekiller heystine - verilecek ve orada müzakere edilecektir. Diğer taraftan Siirt mebusu Mahmut Bey iktı- sat Vekilinin Avrupada son yaptığı ticaret muka- velelerinden bahsederken diyor ki: * Lüzumsuz telâşa sebep yoktur. Mukaveleler | rasimle Sözü_n_ l(_ısâsı Yazacak Şey, Hem Çoktur, Hem De Yok! A E. Uzun bir ayrılıktan sonra ga- zeteye ilk adımımı attığım za- man yazı müdüründen işittiğim birinci söz: — Vekâletim bitti, yarından itibaren sütununun üzerinde im- zanın görülmesi lâzım! Söylemesi kolay, yapması zor. İşte hatırma gelen birinci dü- şünce: — Ne yazacağım? Üzerimde uzun müddet mu- attal bırakıldıktan sonra tekrar işletilmeye başlanmış bir makine- nin ağırlığı var: Ya hiç mevzu bulamıyorum, | yahut ta yüzlercesini birden ya- kalıyorum. Yalnız içlerinden bir tanesini ayırmak mümkün olmuyol » Gazetelere bakıyorum: Yunan Başvekili gelmiş, me- karşılanmış, Ankaraya gitmiş! Sayfayı çeviriyorum: Irak kıralı ölmüş, yerine oğlu geçııni'. Bağdatta matem tutul- mi Bir sayfa atlıyorum: ihracat tacirleri ile İktisat Ve- kâleti arasında bir görüş (farkı çıkmış. Birinci kısma bakılırsa Almanya ile yapılan ticaret mu- kavelesi — aleyhimizdedir, ikinci | kısma göre de lehimizde, Bir az daha öteye geçiyorum: Bir daire ile bir meslektaş arasında küçük bir münakaşanın | dişleri sivrilmiş, hafif tertip bir istikşaf ateşi başlamış! Evet, bütün bunlar fakat ben ne yazacağım? * Üzerimde yalnız ağırlık değil, bir az da korku var: Bilmem, bir kara yolculuğu olmuş, | esnasında birdenbire bir uçurumla Kabinede Değişiklik Riva- yetleri Devam Ediyor Riyaseti Cümhur kâtibi Hikmet B. Maarif Vekâ- letine getirildiği takdirde inhilâl edcecek Cümhur ler yapılmaktadır. Maliye Vekili Mustafa Abdülha- | riyaseti umumi kâtipliğine Ruşen Eşref Beyin getiril- lik Beyin uzun ve mutlak bir istirahate aşikârdır. Mumaileyhin hastalığının çabuk geçeceği anla- şıldığı takdirde Maliye Vekâleti Şükrü Saraç oğlu veya İktısat Vekili Celâl B. tarafından vekâleten | idare edilecek, aksi takdirde Sıvas Meb'usu Şem- | ihtiyacı | mesi mühtemeldir. Maarif Vekâletine Milli Müdafaa Vekili Zekâi Beyin getirilmesi, onun yerine de eski Dabhiliye Vekili Cemil Beyin de bahsedilmektedir. Maarif Vekâleti için Recep, Ruşen Eşref, Nec- tayini ihtimalinden settin veya Mali Muvazene Encümeni Reisi Hasan | mettin Sadık ve Hakkı Tarık Beylerin isimlerini Fehmi ve Şükrü Saraçoğlu Beylerden biri olacaktır. | söyleyenler de vardır. Görede Hükümet Doktorluğu —| Gerede (Hususi) — Münhal olan kazamız kükümet doktorlu- ğuna Agop Bogos Bey tayin edil- miş, gelmiş ve vazifesine başla- mıştır. Geredelilerin sıhhat işleri üzerinde şimdi sadece bir ecza- neye ih ıhh!_ıçlınıkılıuwr muamele yapı Kaldırılıyor İz nit T1I(Hususi)—Belediye ev- | lere bir tebligat göndererek bü- tün kafeslerin bir hafta zarfında kaldırılmasını bildirmiştir. Kafes- lerini - kaldırmıyanlar ılacaktı. ı İzmı'tte Kafesler | Bursa Bugün Kurtulmuştu Yeşil ve güzel Bursamız 11 | i sene evvel bugün kurtulmuş, ana yurda - tekrar - kavuşmuştu. Bu münasebetle bugün Bursada çok çoşkun merasim ve - tezahürat | yapılacaktır. Bursalılara “Bayra« mınız kutlu olsun,, deriz. hakkında ÇTT A O e K TT M ER İ : STER İNAN İSTER İNANMA! Z İstanbul —muharrirleri arasında kendi kendilerini methetmek bir moda olmıya başladı. Bir muharrir arkadaşımız vardır ki, yazılarında mün- hasıran kendinden bahseder. Durup dururken 125 eser neşrettiğini, en çok okunan bir muharrir olduğunu söyler. Bu defa da diğer bir muharrir arkadaşımız, Zonguldak gazetelerindea birinin kendisine çatmasını vesile ittihaz ederek temeddühe kalkıyor. * Ben, diyor, memleketi anlamamış bir muharrir F semmar n ———7 a— —— olsaydım, memlekette muharrir diye beni tammaz ve anlamazdı. Halbuki hesapla, kitapla isbat etmek ka- bildir ki, memlekette en çok karli olan bir muharririm. Gazetem bugün Türkiyenin en çok okunan gazetesidir. Bugün İstanbulun bütün memlekete hitap eden dört büyük gazetesini açınız. Hepsinin sayfalarında benim imzamı göreceksiniz.,, Arkadaşımız haksızdır, demeyeceğiz, fakat bu satır- ları yazınakla doğru bir iş yapmış olduğuna İSTER İNAN İSTER İNANMA! | ürpermenin karşılaştınız mı? öyle bir uçu- rumki mutlaka atlıyacak, mutla- ka karşıya geçeceksiniz. Evvelâ bir tereddüt hissedersiniz, omuzu- nüzdan aşağıya doğru hafif bir inmiye — başladığını | duyarsınız. Sonra yavaş yavaş cesaretlenirsiniz. ve ani bir karar- | la fırlarsınız. İşte ben bu daki- | kada ani kararın henüz verileme- mediği bir andayım, * Gazetelere bir defa * daha baktım. Gözüme hoş görünmiyen bir cümle ilişti: İktısat vekâletinin noktai na- zarını müdafaa eden arkadaş ol- dukça asabidir ve: — Lehimizde olan bir muka- velenin — aleyhimizde — olduğunu söylemek için insanın mutlaka ! suiniyetle mütehassis olması icap | | | niyetle harek ete ettiği kanaatindedir. Tuhaf tesadüf, başka bir mes- lektaşla — münakaşaya — tutuşan daire de bu neticeye varmıştır: — Hakikat benim söylediğim- dedir, aksini düşünmek için sui- karar vermi olması lâzımdır, demektedir. Muhakkak olan nokta şu: Benim gaybubetim esnasında hafif te olsa her hangi bir tenkidin hüsnüniyetle yapılmış olabileceği- ni düşünmek erginliğine yaklaş- mış değiliz. Evet burası böyle, fakat çare- siz, ya bu deveyi güdeceğiz, ya- hut ta bu diyardan gideceğiz, gitmek niyetinde olmadığımıza gö- rede mutlaka uçurumdan atla- mayı göze alacağız. Yalnız yine düşünüyorum: — Ne yazacağım? Maalesef bulamıyorum buna mukabil oıı:-ıılınnıdııı' ı.ığ:ıı doğru yayılan ürpermenin gittik- çe şiddetlenmiye başladığını du- uyorum. Ş Sözün kasası: Yazı yazmayı yarına bırakıyoruml!