İTTİHAT ve 'ı'nımni — Her hakkı mahfuzdur. — Ikinci Kısım No. 122 Nasıl doğda?.. Nastil Yaşadı?.. Nasıl Ölda?.. “Kızların Sabildde Göbek Atmalan Muvafıkı Şerıat Mıdır ? Fakat.. ne bu tavsiyeler, ve ne de bu tehditler, para etınıyor- du. Cemiyetin birdenbire inkişaf | edivermesi, ve bilhassa kudretin şüpheli ellere geçivermesi, eski korkuyu ortadan kaldırmış.. - de- ğil Anadolu ve İstanbulda.. hat- ta Rumelide bile cemiyetin eski nüfuz ve hakimiyetini fena halde sarsmıştı.. Manastırda, Selâniğe karşı beslenen menfi hisler art- tıkça artıyor.. merkezi umumide kendisine daha hâlâ istediği po- zu verdirmiye muvaffak olamıyan kaymakam Sl&k Bey, Manastır- da kendisine ayrıca bir Lider mevkiü hazırlamaya — çalışıyordu. Manastırın bu dik başlılığı Rum- elinin başka yerle.nıe de - sirayet etmiş.. hodbehot icrayı hükme- denler, hatta hükümetin siyasetini bile ihlâl eyleyenler baş göster- mişti. Taşlıcada Hayri Bey isminde bir jandarma yüzbaşısı, iki binbaşı ile birleşerek Avusturya aleyhinde bir nümayiş tertibi için ahaliyi teşvik etmiş.. Buna mâni olmak isteyen Mutasarrıf ve Kumandan Süleyman Paşayı, Cemiyet namına #azleylemişti. Hükümetin ıslahat ile meşgul olduğu, ve harici siyasetinde her devletle gayet dostane yaşamıya mecbur bulun- duğu bir zamanda vukua gelen bu hâdise çok fena bir tesir hasıl ettiği için işe ajan siviller müda- hale etmiş, Müfettişi Umumiliğe bir şikâyetname göndermişlerdi. Merkezi umumi, meseleden haberdar olur olmaz tahkik için, erkâmharp binbaşısı Hafız Beyin riyasetinde bir komisyon teşkil ederek Üskübe göndermiş, Jan- darma yüzbaşısı Hayri Beyle o iki binbaşı, Üskübe celbedilmiş ka- bahatları tahakkuk ettiği için kendileri tecziye olunmakla be- raber, Süleyman Paşa tekrar makamına geçirilmişti. Devletin siyaseti hariciyesin- deki tesirleri düşünmiyerek böyle bir işe girişen Hayri Bey ile o iki binbaşı; vakıâ ikinci, hatta üçüncü derecede cemiyetçilerden idi. Fakat yapılan iş, Cemiyet namına yapıldığı için birçoklarına Cemiyet aleyhinde — dedikodulu bir sermaye vermişti. Yine bu esnalarda, Anadolu ve — İstanbuldaki — taşkınlıklara benzemiyecek derecede mühim hâdiseler, Rumelide vukua ge- mekte idi.. Nesim Graf isminde İtalya tebaasından bir Musevi, bir tiyatro kumpanyası - teşkil etmiş, şurada burada dolaşıyor, eyun oynatıyordu. Bu kumpanya Nevrekop'a — geldi. Orada da oyun vermeye — hazırlanıyordu. Fakat bir gece, halk bir- denbire tiyatroya hücum etti. Sahne ile bütün tiyatro levazımını kırdı. geçirdi. Arkasından da on dört mahallenin muhtarı, hükü- mete bir mazbata verdi. Bu matrbatada : (Tiyatro demek, ne demektir? Kızların ve kadınların sahneye çıkarak — ahalinin karşısında l_ıb?k atmaları muvafıkı — şe- rat midir?.. Eğer Hürriyet D a & ”' Cemiyete hizmetinden dolayı Serez mutasarrıflığından Edirne valiliğine terfi ettirilen Reşit Paşa ve Meşrutiyet dedikleri bu ise, biz ne böyle Hürriyeti ve ne de böyle Meşrutiyeti istemiyoruz. ) Denildi... Hükümet, derhal tiyatroyu menetti. Ve tiyatrocu- lara tazminat verdi, İşi idarei maslahatla geçiştirdi. Fakat, biraz sonra daha mü- him bir hâdise vukua geldi: Köprülü kaza merkezine yi- ne bir tiyatro —gelmiş, — va- tani bir piyes —oynamak için her şeyi — hazırlamıştı.. Gece olmuş, muayyen vakitte — tiyatro ahali ve zabitan ile dolmuştu... Tam perde açılacaği esnada, ti- yatro ittihaz edilen mahal, bir- debire müsellâh ihtiyat efradı tarafından ihata olundu. Efrat, tiyatroda bulunanların derhal da- gılmalarını, tiyatronun da hemen kapatılmasını istiyorlardı... - Zabi- tan işe karıştılar. Efrada nasihat vererek dağıtmıya uğraştılar. Fa- kat, söz anlatamadılar. Müsellah ihtiyatlar, tiyatroya girdiler. Abali oo mesea 23 Ağustos Çarşamba İstanbul — 18 Gramolom: — plâk 9 Cennet H, 1945 Hazım 20.30 udi Selâhattin B. kemani Nobar BT refakalile Hami- 30 gramofon: Plâk neşri- Anadolu ajansı, borsa haberi, Ankara — 12380 — Gramofon, 18 salon orkestrası, 19 dans — musikisi, 20.14 ajans haberleri. Viyana — 2005 Radyo orkestra- sı, 28 dans bavaları. Paris — 2035 Mosiki, 21,90 ör- kestra konseri, 22.20 Davilden naklen gala könseri, 28.80 son haberler. Tuluz — 2006 Şarkılar, 20.36 Vi. yanu orkestrası, 20.50 opera parçaları, 21.06 senfonik — orkestra, 21.20 — şarkı- lar, 21.85 keman, ser, 2435 muhtelif parçalar, 1,10 aa. keri bando. Bükreş — 20.26 Milli havalar, 20.45 gdera, 21056 keman konseri, 21.50 flüt konseri, 22.20 viyolonsel könseri. Belgrat — 2105 Koönser, — 21.86 grurnlım Travyata, 23,35 haberler, sonra çingene musikisi, Prag — 21.05 Piyano konseri, 28.20 haberler “Fransızca,, Peşte — 3L05 Örkestra konseri, M çipgene musikisi, 2205 büyük kon- ve zabitana cebren tiyatroyu terk ettirdiler. Sonra da sahneyi, perdeleri, binanm bütün cam ve çerçevelerini tüfek dipçiklerile hurdahaş ettiler. Vak'a mühimdi. Tabüdir ki | müsamaha edilemezdi. Mahalli kumandanı, suvari ve piyade nizamiyelerle ihtiyatların kışlasını abluka etti. Meselede — önayak olanları tedip etmek istedi. Fa- kat ihtıyatlar, bir tek nefer bile vermek istemediler. Hattâ, pen- cerelerden nizamiye efradına ateş ettiler. Bir zabit ile altı — nefer öldü. Ve yine bir zabitle sekiz nefer de mecruh oldu. Bu hâdise de, bu suretle hi- tam bulmuştu. Fakat bütün bu vak'alar; cemiyetin, memlekette esash bir sükun ve huzur temin edebileceğini pek şüpheli göste- riyordu... Zuhura gelen hâdise- lerin ekserisinde, asker ve zabit görünüyordu. Cemiyete mensu- biyetleri dolayısile kendilerini ka- nünün fevkinde gören birtakım zabitan, — -yalnız taşkada değil, | zamatı askeriyeyi hiçe sayıyorlar, mafevklerine selâm vermek şu tarafa dursun, kılınç taşımıyorlar Hatta göğüs — düğmelerini bile iliklemiyorlardı... Sirkeci cadde- uııdı:kı kahvelerde sandalyeyi ters Çevirip oturan, açık caketi altında sallanan koskoca Karadağ taban- casını halka karşı teşhir. ederek Hurriyet kahramanlarından olduk- larını anlatmıya çalışanlar.. u,y. hanelerde zilzurna sarhoş olan ve * taşıdığı şerefli sıfatın zararına olarak halkta dedikodu uyandı- ranlar; ne mafevk ve ne de kanun tanıyorlardı... ( Arkası var ) wmmşşwz .. el . MASYO DA 24 Ağustos Perşembe Viyana — 2020 İki perdelik ope- Ta: X:yııılı Helena, 23 'Lıp grımıı!ı:ılı gece konseri. Barsöloh — 21.10 Konser, 2315 büyük konser, 2405 opera romansları, 2430 cazbant. Tuluz — 2036 Operet parçaları, 20.50 senfonik örkestra, 2105 armonik konseri. 21.20 Viyana orkestrası, 22.05 konser: Delibesin eserleri, 2805 kon- ger, 25.20 J'"* parçaları, 110 şarkı- lar, 1,20 ecı orköstra. Laypzig — 2L25 Konser, ıı)ımı. 23.85 haberler. ko'ıeâ_ îgnn:(lilî müusiki par- ) l ONnsacı Tentitik, aüit 2220 “orkua b nmg mabadı. Hü ah 'rag — ef — muzi 2115 " genfonik konser, 22.20 -;ı';: orkestrası. Varşova — -ı% Tı ınm ve ııı- kesira konseri, 28830 haberler vı dıuı hıvılııınııı z aa aa aa mabadı. TAKVİM — ÇARŞAMBA Hım? 23 AĞUSTOS 933 110 22,35 Wekit | Ecani Vasati| Vakit (Ezani |Vasat! 9 06 | 16 G3j İmaak |8 2803 26/ hattâ İ;hnbuldı bile- bütün ni- ' ( Baştarafı 1 inci sayfada ) — Kendin yanaşsan a... zımın payını aldım. Şimdi sıra sende! — Ne diyeyim? — Ne denir canım: “Hanı- mefendiler, tenezzül buyurursanız, bizim kabinede soyunabilecek yer vari,, de... — Ya terslerlerse? — Düşündüğün şeye bak. De- nize olta atıyorsun! tuttun tuttun tutamadın yemi değiştirir. bir da- ha tecrübe edersin! Bu kadar ince eleyip sık do- kursan ömrün kadın yüzüne has- ret geçer... Biraz yüzün yırtılsın evlâdım! O sırada geri dönen kızlar- la karşı karşıya gelmişlerdi. Be- rikiler geçmek istiyorlardı. Favo- rililerin pişkini () önledi: federsiniz efendim, yer bulmanız imkâmı yok. İsterseniz bizim kabinede soyunun! Genç kızlar biribirlerinin yüz- lerine baktılar. Onların da birisi daha pişkin fakat ikisi de uysal- mışlar! pişkini, bu daveti gayet tabil bulan bir halle: — Teşekkür ederiz. Dedi. Kızlar ortada, erkekler yanlarda yürümiye başladılar. * iki Şu kapısı açık duran odanın içinde, muşamba şezlongun Üüze- rinde yarı uzanmış kadınla, orta- daki içki sofrasının karşı tara- fında oturan genci tanıdınız. mı? Kadın Kadıköy — vapuruna köprüdan yalnız binmişti. Vapur çok kalabalıktı. Yer bulamadı. Onunla yan yana, çark üzerinde ki kapinın yanında ayakta duru- yorduk. Delikanlı kenarlıkta bir arkalıksız portatif iskemleye otur- muştu. Etrafına bakımırken —ka- dınla e geldiler. Elîıtx::nm. kadının — göz- içleri de lerinin delikanlırın gözlerinin — içlerinden daha az gülmemişti. Genç yerini - ona verdi. Kıdın teşekkür — ederek oturdu. Genç ona: — Çok kalabalık var! dedi. Kadın gülümsedi: — Evet, bu saatte hep kala- balık oluyor! Bu bahis tanışmıya, bu bahis böylece akıp giderek — dolaşa dolaşa dostluğa döküldü. Nasıl mı? İçinizde bu suali soracakların azlığını - bildiğim için teferruatını da yazmayı lüzumsuz görüyorum. Fakat ne yalan söyliyeyim. O dostluğun da bu kadar çabuk bu kadar fazla inkişaf — edebilece- ğini tahmin etmemiştim. Şimdi yalnız odanın raki masası - ba- şndı elbette ki senli — benli konuşan — çiftin iki saat evvel tanıştıklarına bütün plâjı şahit gösterselerdi inanamazdım. Fakat gözlerimden şüphe edemiyorum!.. * Az evvel tanışan iki çift de- nize girmişlerdi. Favorililerden bir tanesi sahilden açılmıya baş- lamıştı. Kızlardan biri bağırdı: — Hakkı Bey, Hakkı Bey. Ben yüzme bilmiyorum dedim, bı- rakıp gideceksen çıkarım vallahi! | Beriki döndü, cevap verdi: — Üşüdüm de, şöyle biraz ha- 1 edeyim, vücudum suya alış- :rjıl elilye ı’çıırdım Şimdi gelıyyoruı:ı Diğerleri yüzme biliyorlardı. Yan yana açılmıya başladılar, Hakkı Bey de dönmüştü: | — İstersen — öğreteyim — size yüzmesini! Dedi. Pl_âf;arda Neler Göı.'diî'ıî? Plâjlarda Nasıl Tanışır Nasıl İçkl İçerler ? | — Ben ötekilere takıldım, ağ- ; | harekâtı devam etmektedir. — İstemem, ıılemem. donu- — yorum ben... A — Böyle durursanız tabii do- narsınız, su çok sıcak, şöyle bir cesaret edip dalıverseniz, hemen alışırsınız... Genç kız. ufak ellerini suya soktu, yüzünü buruşturdu: Oooo... Buz gi — Anlaşıldı, siz lıendıhiiııix-ı den cesaret edemiyeceksiniz, be 1 su atayımda görürsünüz gününüz ! Kız üzerine sü atılmış gili ürperdi, büzüldü, ellerini vücı- düne — si; etmek ğ kaldırdı: —— z Ğ — Aman sakın ha, dalıcam — vallahi! 4 — Haydi bakalım.. hazırım — yani,.. Üçe kadar müsaadel —— — Yapmayın! — Sayıyorum... Biyyyr. y — Yapmayın diyorum size, ıüccıirim! - Dıınm vallahi dahcam! — Eh haydi öyle ise! ) Genç kız, a at — bıçağının acısını heyecanla bekliyen korkak İ bir hasta gibi yüzünü buruşturdu, î gözlerini yuumdu, bir müddet j | 4 | öyle durdu, ve birden suya daldı: — Nasıl söğüuk mu Allahaşkı- mzal?. j — Durmayın — artık, — dalın, hareket-edin. biraz... Kız bir deha daldı, çıktı, tekrar daldı, yine çıktı ve alıştı. Favorili delikanlı şimdi ona — sokulmuştu, kolunu suyun üstünde açtı: — Haydi, dedi, gelin! — Amma sakm bırakayım deııe’uı hal " — Çocukmusunuz, bırakır mı- yım hiç! Glliç kaz. “bolini deliktiğ kolu üzerine koydu ve kollarını, bacaklarını oynatmıya başladı: iştel bakın, — gidiyorsunuz — Azıcık bırakın bakayım! Delikanlı kolunu kızın belin- den çekti, fakat acemi biçare batıyordu, eğer favorili genç onu kavramasaydı. daha epi su yu- tacaktı... Onları bir müddet daha sey- rettim. Genç kızda yüzme öğren- meye heves var midi, bilmiyorum, Fakat kabiliyet pek azdı. İ Biçare delikanlı onunla uğraş- | maktan kendi zevklerini tatmine vakit bulamıyor, soğuk — suyun t içinde şıpır şıpır tıı'iyordu * O kadar ki, eğer gözlerinin — içlerini dolduran — manalar beni tekzip etmeseydiler, bu işe giri- — şildiğine pişman, olduğuna hük- — mede bilecektim. Fakat, ihtimal nezaket icabı Ha, halinden pek memnun, ve... Peb — neş'eli görünüyordu. Naci Sadullah Ş . ) Lehistanda ; Grevler $ Varşova, 22 — Lehimtanda grev — Varşovadaki inşaat amelesi yap, miış oldukları grevde kismen - muvaf- fak olduktan sonra tekrar İşe başla- mışlarsa da Lodz ve civarında grev devam etmekte ve maroken eşya imalâthaneleri amelesi de — işlerini — bırakmış - bulunmaktadırlar. -Lodz'da Hint keneviri mensucatı amelesinin de grev ilân etmesi tehlikesi vardır. Petrol amelesinin de ücretlerin ten- zili tasavvarundan dolayı grev ilân etmelerinden korkuluyor. — Bir. çok maden ocaklarında ve fabrikalarında grevler ilân edilmiştir. İ bi 3 de