23 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

23 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kara Gâvur Mehmet Yürek Çetesi Tefrika No, 98 Acaba Lorandonun Kızı Nasıl Kaçırılmıştı? Gâvur Mehmet bîı'_lt_ıiyon ğibi, Mıryı’y'ı hürmetle Solâmlıdı Ş — Böyle bir adamı, daima | — yakınımızda bulundurmalıyız. Onu kimsenin tanımaması için resmi zabıta memurları arasında bulun- durmayınız. Fakat, muhitinizden de uzaklaştırmayınız... Beşiktaş - ntinde, mahlülden kendisine — bir ev verilsin.. Eğer bekârsa münasip bir saraylı ile evlendiril- sin... Kendisine sorunuz.. Ne gibi Aarzusu varsa, derhal bana arze- — diniz. Diye — Abdülhamitten — emir “almıştı. Gâvur Mehmet, Hasan Beyin — büu gözlerini sonuna kadar dinle- — dikten sonra tavazula eğildi: ; — Allah, gerek efendimize ve gerek — size tükenmez ömürler versin, efendim... Henüz işimiz — bitmedi. Hele hayırlısı ile onları — da bitirelim de sonra düşünürüz. , Cevabını verdi. * j Gâvur Mehmet, Beşiktaş ka- gakolundan çıktıktan sohnra bir sürücü beygirine bindi. Evine gi- — decek; o gün akşama kadar isti- rahat ettikten sonra, gece yine — faaliyete geçecek.. Gerek Kara- yürek çetesine ve gerek taş ocak- ları kalpazanlarına ait müteferrik işleri takip ve intaç edecekti. Karayürek çetesinde, henüz — hesabı görülmiyen bir kadın var- dı. Bu kadın da papazın metresi ve çetenin de en mühim icra aleti olan Mariya idi.. Karayürek çetesi, konsoloshane hapishanesi- — me nakil ve hapsedildiği zaman, orada kadın hapsedecek bir yer olmadığı bahane edilerek Mariya, güya kuvvetli bir kefalete rap- tedilmiş... Konsoloshane memür- larının nezareti altında bulunmak, Ve neticede, arkadaşları hakkın- — da verilecek hükme tabi tutul- mak üzere muvakkaten papazın evine gönderilmişti. p Bu kadından maada, yine bu — çete ile alâkadar olması lâzım- — gelen şarapçı Paganinin dükkânı ile Mısır otelinde ve diğer bazı yerlerde de tahkikat yapmak — İlâzım geliyordu. Fakat, bu işin başladığı gündenberi, Gâvur Meh- medin kafasında bir mesele vardı. — Ortada hiçbir cebir ve tazyik — alâmeti olmadığı halde Banker Lorandonun kızı nasıl kaçırılmış- tı. Filhakika bu mesele kızdan — sorulmuş.. Gerek babasından ve — gerek evde bulunanlardan tah- — kikat icra olunmuş.. Fakat, hep- — si de bu mesele etrafında derin bir ketümiyet göstermişler, hiçbir şey söylememişlerdi. Gâvur Mehmet, yavaş — yavş atını sürerek TYophaneye doğru ilerlerken bunu düşünüyor.. Dima- ğı, artık diğer büyük işlerin dü- ğ şüncesinden salim kaldığı cihetle, şimdi bu meselenin de esasını öğrenmek için büyük bir merak duyuyordu. Tophanenin önüne geldiği ra- — man hayvanın dizginlerini kastı. Biraz duraladı. Fikrinde, bir te- reddüt vardı. Acaba, doğruca eve — gitmek.. Kendisini şüphesiz sabır- | sızlıkla beklemekte olan Lünaya kavuşmak.. Onun ateşli kollarının arasına atılarak, kaç gündenberi çektiği meşakkat ve yorgunluğun acısını tatlı bir aşkın lezzetile unutmakmı daha iyi olacaktı?.. Yoksa, ne zamandanberi “zihnini kurcalıyan şu meseleyi hallederek büsbütün müsterih kalmak ve ondan sonra evine dönerek ta- hayyül ettiği hayatı yaşamak mı?. Gâvur Tehmet, derhal kara- rını verdi: 4 — Nihayet, bir saat zarfın- da bu işi de görebilirim. Hiç olmazsa, kalbim rahat olduktan sonra eve dönerim. Dedi.. Ve atının başını, Boğaz- kesene doğru çevirdi. Beyoğluna çıktı. Galatasarayın köşesinde attan indi: Hayvanı, ücretile be- raber sürücüye verdi. Doğruca papazın evine gitti... Taşocaklarında giydiği Kara- dağlı elbisesini Beşiktaş karako- lunda çıkararak temiz bir esvap giydiği için kıyafeti hiç bir şüp- heyi celbedecek şekilde değildi. Hattâ papazın kapısını çalıp ta karşısına Mariya çıktığı zaman, kadın hiç şüphelenmedi. Gâvur Mehmet, tıpkı bir İtal- yan gibi Mariyayı müfrit tavırlar- la selâmladı. Sonra, güya bir taraftan — işitilmekten korkuyor- muş gibi: — Coi'nin ve arkadaşlarının pek çok selâmı var. Yarın gece gemiye binecekler. Tabil sizi de götürecekler. Onun için hazır. bulunmanızı — söylediler, Dedi. Mariyanın gözlerinde birden- bire bir şimşek çaktı. Hemen Gâvur Mehmedin elini yakaladı, içeriye aldı... Gâvur Mehmet, ye- mek odasına girdiği zaman, ha- fifçe gülümsedi. Tavandaki de- likten burayı tarassut ettiği za- man gördüğü acip ve garip man- zaralar gözlerinin önüne gelmişti. Mariya, derhal büyük bir şa- rap şişesi getirdi. Gâvur Meh- medin karşısına geçti. Kendisini kurtaracak ve sevgili papazına kavuşturacak olan bu aziz dosta hem bardak bardak şarap ikram ediyor; hem de firar tertibatını inceden inceye soruyordu... Gâ- vur Mehmet, kendisini Kara Yü- rek çetesinin eski ve işten çe- kilmiş bir azası gibi göstermiş; çetenin esrafına ait olup Mariya- nin bildiği birçok şeylerden bah- sederek onun itimadını celbet- mişti. Bir haylı şarap içtikleri için Mariya, adeta sarhoş - olmuştu. Gâvur Mehmet; sanki birşey ha- tırlamış gibi: — Haaa.. Dedi ve sonra, ilâve etti: — Siz bu yakında bir kadınla görüşerek — Lorandonun — kızının nasıl - kaçırıldığından bahsettiniz mi? Mariya, şaşırarak derhal ce- vap verdi: — Hayır... i ( Arkan var) | yapılacaktır. SON POSTA Bu Halde Mi? — Doktor, eğer hastanın canı kalkıp dolaşmak isterse mani olmayın, dedi, Liselere Leyli Meccani Nasıl Girilir ? 7 Eylüle Kadar Müracaat etmek Lâzımdır Bu sene lise ve orta mektep- lere alınacak leyli meccani tale- benin imtihanları 9 eylülde vilâ- yet merkezlerinde, liselerde, lise bulunmıyan yerlerde ortamektep- lerde ve her ikisinin bulunmadığı vilâyetlerde maarif idarelerinde Müsabaka imtihan- ları İstanbulda Kabataş erkek lisesinde, Erenköy kız lisesinde yapılacaktı. Müsabaka imtihanına girmek için şu şartları haiz olmalıdır. Türk olmak ecnebi tabiiyetineki Türkler Vekâletten müsaade al- malıdırlar.; Lise ve ortamektepler talimatnamesinin her sınıf için tesbit ettiği yaş hadleri içinde bulunmak. Bedenen ve ruhan hasta, ma- lül, sakat ve kusurları olmamak, Velisi kendisini tahsil ettiremi- yecek kadar fakir bulunmak. Yapılacak müsabaka imtihanında kazanmak — ikmali bulunmamak şarttır. Taliplerin 7 eylül akşamına kadar lise, orta mekteplere veya “maarif idarelerine müracaatları lâzımdır. x Gebze bakkal — Ali TiL. Yunus Sabri Beye: Kabile mektebine, ortamektep mezunlarından iyi derece de çı- kanlar alınır. Eylül başına kadar bir istida ile Sıhhiye Vekâletine müracaat lâzımdır. Türk olmak. Hüsnü hal sahibi ve hiç evlen- memiş olmak. Üç fotoğraf, sıh- hat raporu, bu rapor bir zarfa konacak ve mühür mumu ile hastahbane baştabibi tarafından mühürlenecektir. Bütün bu evrak vekâlete gönderilecektir. Raporu, Ankara, Sıvas, Erzurum, Diyari- bekif nümune, İstanbul çocuk, zmir, Bursa, konya, Adana, Samsun memleket hastahanele- rinden almak lâzımdır. Bir de teahhütname vermek — lâzımdır. Fazla tafsilât Sıhhiye müdürlü- günden alabilirsiniz. vasıtasile Mektepçi Macaristanda Hitlercilik Budapeşte, 22 — Alman elçiliği Alman mektebinin bitmesinde Hitlerci gençler şerefine bir eğlenti tertip etmiştir. Bunda Macaristanın muhte- KE£ nezaretlerinin mümessilleri ile bir- çok Macar memurini hazır bulün- muştur. Matbuat Cemiyeti tarafından tertip edilen * 1933 MATBUAT ALMANAĞI çktı Her kitapçıda bulunur. Fiatı 1 liradır. Bu Sütunda Hergün Nakleden: WHatice Eski Kâğıtlar Birkaç sene evvel, on beşinci Louis zamanından kalma, küçük bir şato satın almıştım. Birgün, tavan arasında eski birtakım kâ- ğıtlar buldum. Bu sararmış kâ- ğgatların üstündeki, ince ve silik bir el yazısını * güçlükle okuya- blldhı Şunlar yazılı idi: - Mızıka bir Menuet çal- mığı başladığı zaman — Marki Gaetan d'Orvieux'nün bana yak- laştığını gördüm. Demek halam bana bu güzel asılzadeyi zevç olarak vermek istiyordu öyle mi? Heyecanla âdeta titriyerek ye- rimden kalktım, almmın altında, yanaklarımın sarardığım hisset- tim, Marki hârikülâde güzel dan- sediyordu. Doğrusu, halamın çocukluğum- danberi bana karşı pek sert dav- ranmış olduğunu şu dakikada af- fediyorum! Mademki beni bukadar güzel bir delikanlıya vermek isti- yordu! Çocukluğumda bana attığı tokatları bile takdis ediyorum. Halam gayet sert, azametli ve kibar bir ihtiyar kadındır! Ve hiddetlendiği zaman sesi kalın bir erkek sesinden farklı değildir, pek sık hiddetlendiği için de ha- lama kalın sesli bir kadındır de- mek yanlış birşey olmıyacaktır. Ondan çok korkarım, ve kar- şısına her çıkışımda kalbim de ti- tirer, ve bu defa başıma ne ge- lecek diye kendi kendime sorarım. Bir sabah beni yanına çağırdı. Ve son derecede sert ve hiddetli bir sesle birdenbire beni Marki d'Orvieux ile Evlendireceğini söy- ledi: — Markinin seni alması aile- miz için bir şereftir, dedi. Bil- hassa senin için anlayormusun? Ve bu sözleri, elime küçük bir şamar vurarak bitirdi. Bu ha- vadisten hiç memnun değildim! aman yarabbi acaba bu Marki ne biçim bir adamdı! İşte onu karşımda bu kadar genç ve güzel görünce, tabii se- vincime payan yoktu. Menuet bittiği zaman birbirimizden son derecede memnun ayrıldık. Benim kendisini Beğendiğim kadar Mar- kinin de beğenmiş olduğunu çok eyi hissetmiştim. * Aşkolsun bu halama! la'net olsun böyle bir talie. Markiye bütün — şefkat ve muhabbeti- mi hasretmiştim. Ona gayet sa- dık ve fedakâr bir zevce olmıya karar vermiştim. O dâ bana aşkı- ni itiraf etmişti. Fakat bu saade- timiz birdenbire mahvoluverdi. Halam beni yanına çağırarak nişanlımdan ayrılmış — olduğumu bildirdi. Heyecandan titriyen bir sesle bunun sebebini sormıya ce- saret edebildim. O da bana şu izahatı verdi: — Biraderime gayet parlak ve güzel bir izdivaç fırsatı çık- mış fakat serveti olmadığı için talebini yapamıyormuş bir dayım- dan bana kalmış olan cihaz pa- ramı şim Adhemar'a bırak- maklığım lâzımmış! Bunun — için ben evlenmekten vazgeçecekmi- şılnıBı)ılıı;ık hale girdim. Halam hiddetle: — Şunun hılım bakın! diye ö haykırdı. Kocaya varamıyorum diye madmazel kederinden - öle- cek! Bak ben evlendim mi hiç? Ağlıyarak: — Halacığım, diyebildim. Be- nim kederim evlenemediğim için değil. Siz müsaade etmiştiniz... Ben Markiyi seviyorum ! Halam kat'iyetle: — O halde © müsaadeyi şim- di geri alıyorum, diye bağirdı. Bundan sonra Markiyi sevmekten sizi menederim. İnsan bizim gibi Fransanın en parlak isimlerinden biri olan La Tour - Morain ismi- ne malik olursa bunu taşımıya kesbi liyakat eylemeli. Bunun için de asaletin icap ettirdiği her türlü fedakârlıktan çekinmemeli. Biraderiniz. bu izdivaçla ismine lâyık bir mevkie çıkacaktır. Siz de bir manastıra çekileceksiniz! Anlaşıldı mı? Haydi bakalım sil gözlerini....., * Odama kapandım ve akşama kadar ağladım durdum, Nihayet biraderim geldi. Onu görünce kolları arasına atıldım. Dünya yüzünde yegâne dostum o idi. — Hügette, dedi, — herşeyi biliyorum. Sizi” teselli etmiye geldim. — Hayır, artık benim için teselli bulmak imkânı yoktur. Ölmek istiyorum! — Hayır yavrum ölmiyecek- siniz ve benim en sevgili arka- daşlarımdan biri olan Gaetan ile evleneceksiniz! Halamın bu her- şeye karışması tahammül edil- | miyecek bir hale geldi. Ben ev- lenmiyeceğim. Uzun bir seyahate çıkıyorum, Sizi mes'ut olarak bıraktığım — için gönlüm rahat olacak |.. Oh evet biraderimin.. ,, * Kâğıdın arkası yırtılmış olduğu için bu hikâye burada kalıyordu. Bir müddet bu küçük aşk hikâ- yesinin sonu acaba ne olmuştur diye düşünmüştüm. Bunu hiç öğrenemiyeceğime emin olduğum bir zamanda La- Tour Morainlerin şatodaki, aile şeceresini yazau eski defterde şu yazıları gördüm: “Huget, Mari-Şarlon Dölatur Moren, Gaetan-Aşil Marki, Dö- ruyyo ile izdivaç etti.,, Daha altında da şu sözler mu- harrerdi: “ Ademar Lui, Kont Dölatvr- Moren, yirmi iki yaşında Sendo- minikte vefat etti.,, Resim Tahlili Kuponu BARAPAALARARAĞARAROAALARARİ Tabiatinizi öğrenmek istiyorsanız resminizi 5 adet kupon ile birlikte göüderiniz. — Resminiz — sıraya tâbidir ve iade edilmez. | bulunduğu memleket | Resim int edecek mi? tesmin klişesi 30 kuruşlu! pul mukabiliüde gönderilebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: