Bartın Deresi Ve Kâğıthane Bartın deresi denizden Bartına kadar motörle bir saat kadır sürer, derenin genişliği takriben otuz metre kadar vardır. Dere temizlenmiye muhtaç vaziyettedir. Dereyi teşkil eden iki çayın sürüklediği — kumlarla — içerilere doğru hemen hemen dolmuş gi- bidir. Derenin denizden başladığı yerde Hacı Davudun kahvesi denilen bir yer vardır. Burada bir küçük mesçit, bir jandarma karakolu ve bir de gümrük mu- hafaza memurluğu kulübesi var- dır. Bu Hacı Davudun kahvesi yanında Karasu köyü vardır. Derenin etrafı geniş - tarlalar, kiyıları yeşil çimenler ve söğüt ağaçlarile örtülüdür. Dere herl yirmi otuz metrede bir dönemeç | yapar. Derede mütemadi bir faaliyet göze çarpar. Bartın — deresini geçerken Naci zade Cafer Çele- binin 904 yılında kâğıthane - için yazdığı aşağıdaki mısralarını bu- günkü Bartın deresinin bir tas- viri olarak kabul edebiliriz. “ Geniş sahrası çevreyanı gühsar Drahşanı sebiztanı gülüzar Dırahtı sayeperverler erişmiş Budaklar biribirine el verişmiş Aralık yerde bir ırmak revant Çimenler derkenardır bi gerane ,, Bartın deresinin güzelliğini bu satırlar çok iyi anlatmaktadır. Derede motörlerin yanaşması için bundan iki yıl önce Belediye tarafından (28000) bin lira sarfile gçok mükemmel bir rıihtım yapıl- mıştır. — Mehmet Enver Balıkesir'de , Hak Evin'n Faaliyeti Yakdir Edildi Balıkesir (Hususi) — Halkevi- cülük - ve içti- mai — yardım - kolu da geniş Esat Âdil B. bir yardım hazırlığı yapmakı. —.r. şehirdeki bütün fakirlerin listesi yapılmaktadır. Bunlara her mü- nasebette yardım edilecektir. Kütüphaneden bütün - şehirli- ler ve köylüler istifade etmekte- dir. Cümhüriyetin — onuncu yıl dönümünü parlak bir surette kutlulamak — için şimdiden hazır- hlığa başlanılmıştır. Ev reisi Esat Âdil B. her kolun mesaisini tanzim hususunda pek büyük bir muvaffakiyet gös- termektedir. Rizede Çarıkçılar Rize (Hususi) — Burada hay- van derilerini debağat edecek iş evi yoktur. Bu işi, çarık yapan ustalar kendileri yaparlar. Dana ve sığır derilerini kendi evlerinde hususi bir usul ile pek mükem- mel debagat ederler ve deriyi adeta pamuk gibi beyaz ve yum- şak bir hale getirirler. Bunlardan yaptıkları çarıkları bayağı ayak- kabıya benzer bir ide yapar- lar ve bir liraya sa r SON POSTA Şehre Su Getirenlerle Belediye Reisi *Ödemışlılerın Kadirşinaslığı lçm Bır Abıde Rekzedıyorlar »Tire (Husu- si) — Ege mın- takasının mühim bir. kısmı olan “Küçük Mende- res Havzası,, saçayağı üç ka- za merkezi ve bu kazalara mer- but birçok şirin nahiyeler, xen- gin topraklı köy- lere maliktir. Üç kaza biribirine şimendiferle ve muntazam şose- lerle — bağlıdır. Bu havzada her çeşit mahsul yetişir. Bilhassa tü- tünleri pek meşhurdur. Tütünler bu sene fevkalâde nefis olarak yetişmiştir. Havaların yardımı ve tütün zürramın iyi tütün yetiştir- mek için daima kır ve dinç tar- laları seçmesi bu seneki mahsu- lün fevkalâde nefis ve olgun ye- tişmesine yardım etmiştir. Bu sene dört milyon küsur kilo tütün istihsal edileceği tah- min edilmektedir. Tütünlerin en çoğu —Amerikan kumpanyaları tarafından satın alınmaktadır. Bu sene İnhisar İdaresi ile M. Kemalpaşanın Tabit Gazozları M. Kemalpaşa, (Hususi) —Ka- zamıza iki saat mesafede Akarca denilen bir kaplıca vardir. İzmir, Balıkesir ve havalisinden ve di- ğer kazalardan vücudunda ağrı ve sızı Olan birçok kimseler bu- raya gelerek eyileşip gıtmelde- dirler. lâıplıcıyı beş dakikalık me- safede bir taş yarığından fışkı- ran ekşi bir su vardır. Bu sudan bir bırdakk içerisine bir .kahve kaşığı şeker atarsanız gayet lıeıkî:ı gazoz olur. Bu âıger. Böbrek ve midede mevcut kum ve lı.ılııı temizler venekadar çok ıçılğmı insana okadar iştiha ve- rir. Kapalı şişe içinde muhafaza etmek tehlikelidir. zira tazyikten şişe patlar, Kasabamıza 20 dakikalık me- safede Mineviz köyüne yıkı 1 bir memba suyu daha vardır ki bu sudan çok hastalar içerek - şifa bulmaktadırlar. Doktorlar bu Tuı.l.ı ıçıne suyunun ayni olâ:ım hastalara içirilmesini tavsiye ehıııkteduler ’ Babaeski'de Köylerde Takdire Değer Bit Maarif Faaliyeti Var Babaeski (Hususi) — Mektep inşası faaliyeti devam “eiktedir. Pelılıvııı ide inşa edilmekte olan aç beton ilk mektep binası edilmek — üzeredir. Kırklareli vıl'ıı Fuat Bey mekteplerinin çoğalmasına hassa ehemmiyet vermektedir. Müsellim köyu ahalisi sırf ken- di himmetlerile. köylerinde büyük bir mektep inşa etmişlerdir. Ân- cak bu köyde muallim yoktur. Köylü maariften köylerine bir muallim tayin edilmesi istemek- te vebu pek yerinde isteklerinin bu ders senesirce y rine getiril - ceğini ummaktadır. Köyde tahsi, çağında tam 120 çocık vırdır bil- Ödımı;!ı Zafer meydanı ve büyük havuz Japonların İzmir havalisinden fazla miktarda tütün alacakları haberi buralarda sevinç uyandırmıştır. Bu takdirde tütünlerin iyi fiatla satılması kabil olacak ve” müstahsilin yüzü gülecektir. * Tire, kırk beş bin küsur nü- fusa maliktir. Bu şirin beldeye bir ortamektebin şiddetle lüzumu vardır. Fakt bu sene İzmir vilâyeti içinde hiçbir. ortamektebin açıl- maması Maarif Vekâletince ka- rar verilmiş ve tebliğ edilmiştir. le | — Bunü duyan gen Şehrin bu pek lâzım — ihtiyacını | bir an evvel te- min — maksadile | belediye reisi dok- | tor Mustafa Bey işe girişti, Boz dağ- S dnkıÜzümlu dere- sinde fenni tesisat- la su getirtti. Şehri suya garketti. Şimdi her evde bol su ak- maktadır. Ayni zamanda bu su- dan 'elektrik de istihsal edilmek- tedir. Belediye, su sayesinde m:ydanııklırdı çiçek bahçeleri tarh etmektedir. «Hâl, — meydanında yapılan bahçeye şimdiyekadar Ödemişe su getiren hayır sahiblerile bu işte büyük hizmeti görülen doktor Mustafa Bey ve arkadaşları için bir abide dikilecektir. Bu abidenin nçle ve umum yenıyrılmııvıın.ııîıbıdmmq&- '| Mercimek Aygır Depo- sunun Faaliyeti Üç Senede, Müessese Ne Gibi Hizmetler Yaptı?. &3 d Mercimek Aygır deposu Çukurova (Hususi) — Seyhan ve Ceyhan nehinerinin durma- dan, dinlenmeden ıuladıgı Çu- kurova arazisinin verim kabiliyeti herkesçe malümdur. Her tarafı düz, bereketli olan bu arazinin mühim bir kısmı mer'adır. Bura- larda vaktile çok merakla yetiş- tirilen hayvanlar arasında Kolu kısa at irkinin koşuculuğu — ve teşekkülâtındaki güzelliğile aldığı şöhret bütün dünyaya yayılmıştı. Çukurova atları namile tarihlere »lerinden miras kalan usulün ha- ricine çıkmamıştır. | Varidatı, vaktue — sultanların zevk ve safasına hasredilen Çu- kurovanın merkezinde, Ceyhan nebhri boyunda uzanan Mercimek Çiftliği arazisinin menfaatlerini hara ve aygır deposu kurmak üzere Ziraat Vekâletine verdi. 1 eylül 929 tarihinde sevgili Gazimizin hediye buyurdukları (Mebruk) ve (Mes'ut) namındaki iki saf kan Arap aygırile Merci- mek aygır deposu kapıları açıldı. Modern bir ahir vücude getirildi. Bu ahır yirmi beş boksu ihtiva etmektedir. “ Aygırlara günde iki — saat idman yptırılmaktadır. Bu suretle ırki” vasıflardan evlada intikali ar- zu edilen vasıflar inkişaf ettiril- mektedir. Üç sene zarfında Çukurova köylüsünün elinde (1599) depo aygırları mahsulü tayın bulun sebebile telef kabul. edildiği ’::'ıııdo: (ıu'ı:»t bedk aa kabin sevim onuncu yıl dönümlünde — unutulmamasını dilerim — H. Rifat Güdlülde Fırtına Ve Dolu Güdül (Hususi) — Nahiye merkezi ile Kadılar, Karacalı, Bük köylerine ve civarına deh- şetli dolu ve yağmur yıimıç. bü- tün köyler harap olmuştur. Dolu esnasında şiddetli bir fırtma da olmuş, birkaç dükkânın damı uçmuştur. Mecmualar Ahmet Haşim Nüshası Nurullah Ata “Mülkiye,, mecmuası hiç şüp- hesiz ki en ciddi ve en iyi mecmualarımızdan biridir. İsmine bakıp da sadece idari meseleler- le uğraşhgım zannetmeyiniz; da- ha doğrusu bu mecmuayı çıka- ranlar her işin bir idare mese- lesi sayılabileceğini ve devletin dahili veya harici siyaseti için çalışacak olanların her meseleyi bilmeleri Tâzımgeldiğini anlamış- lardır. Cbarles Maurras siyasi makalelerinde şirden, şairlerden de kahsederken mevzuunun ha- ricine çıkmadığını, çünkü edebiya- tın da bir siyaset işi olduğunu söyler. Zaten siyaset, bir milletin bütün faaliyetinin — terkibinden, onun felsefesinden başka birşey değildir. Bunun içindir ki her- hangi bir iş veya fikir adamının *“Ben siyasetle — uğraşmam,, demesi manasız bir sözden ibarettir. Bu mecmua 27 inci sayısını, Mülkiye'de uzun zaman Fransızca muallimliği etmiş olan Ahmet Haşim'e tahsis etti; zaten son nüshalarında Haşim'in birkaç ya- zısınını neşretmişti. Şairin en ha- rikulâde yazılarından biri olan *“ Yemek ,, fıkrasını, yani en son yazabildiği makaleyi de yine o mecmuada — okumuştuk. — Zaten Mülkiye mektebi talebesi o şair bocalarının kıymetini anlamışlar, ona samimi ve hürmetkârane bir muhabbet göstermeği bilmişlerdi. Ömrünün sonuna kadar hicvi b- rakmıyan Haşim, Mülkiye mekte- binden ve talebesinden bahseder- ken sesinde derin: ve:şefkatli bir heyecanın akisleri duyulurdu. Belki hiç kimse,) bilhassa hiç bir şair esasen heccav değildir; belki sözlerimiz arasında zalimane addolunabilecekler sadece — bir sitem, haklı veya haksız olarak kendimizde bulduğumuz kıymeti göür:miyen muhitimize karşı bir sitemdir. Hicvin, hücumun bir maskeden başka bir olını- dıiğını şefkat ve muhabi şısında kayboluvermesi iıpıt et- mez mi? Biz Ahmet Haşim'i sevenler, onu hayatımızda ras- geldiğimiz sanatkârların en hari- kulâdelerinden biri sayanlar onun yüzünden sertlik maskesini ara sıra olsun çıkarabildikleri için Mülkiye — talebesine — teşekküre borçluyuz. Vakıa Haşim'in en çok beğen- diğimiz tarafı bu şefkat ve sükün tarafı değil, bilakis insafsızca yırtıcılığı idi. Fakat onun hicve meyyal zekâsına hayranlık gös- terirken, n bazan istemediği hâkce falan veya filân hakkında şiddetli bir hüküm — vötmeğe sevkederken asıl insafsızlık bizde değil miydi? Şimdi düşünüyoruz; ©, bir kimseyi hicxe 'e k n gözleri parlar, bir memnuniyet duyııdı. Fakat bundan emin olabilir misi- niz? O göz parıltısı, 6 memnu- yaranın ağrısını bir an için azaltan, fakat vücudu büsbütün Özen bir morfinden başka bir şey miydi? * Mülkiye ,, mecmuasının Ah- met Haşim nüshasındaki yazıları okurken büyük dostumuza, büyük ustamıza o mekteplilerin göster- diği şefkati gösteremediğim'z için bir eza duydum. Vakıa bü nüs- hadaki yazıların çoğunu hariçten, az çok tanımmış muharrirlerden almışlar; fakat hepsinin de, hoca- nm — hatırasına dmdırm Hr rabita ile M