Hergün Darülfünun ç Üniversite Oluyor e— Yarından itibaren Darülfünun Darülfünun Üniversite oluyor. HK Bu isim deği- Ü(")’!"""" şikliği Darülfünu- Büer nun islâhini anlat- mıya kâfidir. Darülfünun, bir Şark müesse-) sesi idi. Medreseden doğmuş, te- * kâmülünü yapmış, fakat sonra Şarkta ilmin sönmesile beraber sönüp gitmişti. Birj müddet Garba bir pencere açmak, Garp ilimle- rini de içine almak istedi. Bece- remedi. Nihaye Garp cereyanı alebe çaldı. Garplılaşan yeni ürkiye, ilim ve irfan müessese- sini Şarklı bırakamazdı. Onu da Garp müessesesi haline getirmek | . lâzımdı. Darülfünunun Üniversiteye çev- rilmesi, î::leılığı bırakıp Garpli- laşması ktir. Garpta iki tür- lü Üniversite vardır. Biri bilgi Üniversitesi, diğeri tetkik ve ta- harri müessesesi. Bilgi Üniversitesi ananeye bağ- h olan universitelerdir. Bunlar alnız müdevven malümatı bugün- ıu nesle vermekle iktifa ederler. Muayyen dersleri, sınıfları, imti- hanları, şahadetnameleri — vardır. Profesörler derslerini konferans halinde verirler. Talebe not tutar, derse muntazam - gelir, verir ve şahadetname alır. Bu cansız — Üniversitedir, ananeye bağlı olan bilgi müesseseleridir. İkinci sınıf Üniversiteler, la- boratuvarlarda, tabiat ve cemi- yet içinde çalışan, yaratıcı mü- esseselerdir. Burada malümat alış verişi değil, tetkik ve taharri hâ-« kimdir. Garpte — Üniversite buraya doğru gidiyor. Bir bilgi müesse- sesi olmaktan çıkarak bir tetkik Ve taharri müessesesi oluyor. iz üniversitesini kurar- ken hangisini alıyoruz? Bu sualin cevabını bize istik- bal gösterecektir. * Maarif Vekili Reşit Galip Bey Ba; Kalamış koyunda n%:l:rdu udıhıbbir kıolıı- nin kurbanı olu- Kurtaranlar yordu. Geçende şehrimizin büyük müesseselerin- den birinin müdürü bir plâjda denize girmiş bir daha çıkma- Mıştır. Her gün gazetelerde ufak te- fek deniz kazalarına ait haberler okuyoruz. Dünyanın her tarafında plâj- la, deniz hamamlarında can kurtarıcılar vardır. Bunlar denize girenlerin her an imdadına ye- tişmeğe hazırdırlar, Ufak bir ka- za vukuunda ve bir ihtiyaç halin- de derhal yetişir, tehlikeye düşen Yüzücüyü kurtarırlar. HEne İstanbul denizle — çevrilmiştir. Her tarafında plâjlar ve deniz hamamları vardır. Fakat hiç bir yerde bir can kurtarıcı yoktur. Belediye deniz hamamlarında ve pilâjlarda böyle birer can kuürtarıcı bulunmasını temin ede- mez mi? Hayatımızın bukadarcık - kıy- meti yok mu? İrtişa Davası Ankara, 1 (Hususi) — İrtişa maznunlarına tebliğ edilecek id- dianamelerden bir kısmı tebliğ edilmiş, bir kısmı henüz tebliğ edilmemiştir. Birinci İstintak Hâkimi iddia- nemeler kâmilen tebliğ olunduk- tan sonra, varsa itirazları tetkik, men veya lüzumu muhakeme kararı verecektir. Dava evrakı birkaç sandık olduğundan İstintak Hâkiminin 15 günden evvel karar vermesi muhtemel değildir, imtihan | Çocuk bir hokkabazı seyrettiği zaman hayretten hayrete, handeden endişeye atlar. Gözü önünde her an değişen ve nasıl olduğuna bir türlü akıl erdirilemiyen şeyleri gördükç& şaşırır. Hakikatle hayali biribirinden fark edemer. Sinemaya yeni giden bir köylü, perdede gördüğü hayalleri hakikat sanır. Filmde görünen bir otomo- | bilin perdeden seyirciler üzerine dü- ' şeceğini zanneder. Korkar ve bağırır. KM e aa Ancak Meclisi tarafından kabul edili; şimdiden bir şey söylemek kıtı kil Rauf, Hürriyet ve itilâf lideri Refik Halit, Filesof Rıza Teyfik, olmaları istı nedamet, af talebi mektupları Haberimiz tahakkuk Etti. ErkekMuallimMek- tebi Lâğvedildi Talebesi İstanbul Lisesine Veriliyor Birkaç gün evvel muallim mekteplerinin lağvedileceğini ve talebelerinin liselere verileceğini ve lise proğramlarına pedagoji dersinin illâve edileceğini yazmış- tık. Bütün gazeteler kimbilir ne için bu haberimizi tekzip etmiş- lerdi. Verdiğimiz haberin doğrulu- ğundan — emin olduğumuz — için üzerinde asrar ettik ve bugün bu haberimız resmen teyit edildi. Dün Maarif Vekâlelinden ge- len bir emirle erkek muallim mektebi lâğvedilmiştir. Talebeleri İstanbul lisesine leyli meccani olarak devredilmiştir. Erkek Mu- allim mektebi binasında yeni bir kız lisesi açılacaktır. Bir Kadın Zehirlendi 'Topkapıda — oturan madam Agıv:ııp'k iıpı:ıiııde bir kadın kendi ilâcı yerine köpek ilâcı içerek zehirlenmiştir. Guraba hastane- sine kaldırılan Madam Agavninin hayatı tehlikededir. teşrinievvel içtimamın ilk celsesinde hükümetin teklifi müzakere edilecektir. Hazırlanan lâyihada memleket haricinde bulunan siyasi mahkümlardan bir kısmının da affedileceklerine dair kayıt vardır. bu husustaki kayıtların büyük Millet edilmiyeceğine dair l değildir. Memleket haricinde bulunanlardan sabık Başve- kaymakam Adil Beyler gibi zevatın aflara dahil hukümetten i: enmiştir. Hükümetin, hergün hükümete ve zevatı âliyeye Ml ve ylım Türk topraklarında ölmek istediklerini bildiren | Refik Halit, Filesof Rıza Tevfik, Sadık, Adil Bey- #SON : TELGRAF HABERLERİ Af Kanunu Hazırlanmıştır Vatan Haricinde Bulunanlarla Yüz Elli- liklerden Bir Kısmının Affı Rica Edildi Af Kanununun esasları hazırlanmıştır. Meclisin l Sadık, muharrir Doktor Adnan, Ü.ı.ı..ı tabil adık, Ai a ceklerdir. Kontenjan Suiistimali Nasıl Yapıldı ? E Hokkabaz Ve Sinema < ç eee ; Hayat ta çoğumuz için böyle hayyel bir âlemdir. Bu gibiler h perdede seyrederler. Hakikatle bayali biribirinden farkedemezler. Olmayan geylere gücenir, hayalinde yaşattığı garibelere inanır, Bunlar hayal hastalarıdırlar. ler gibi yüz elliliklerden olanların aflarını Meclise teklif edip etmiyeceği malüm değildir. Adnan Bey şimdi Paristedir. nunda türkçe hocalığı yapmaktadır. Refikası Halide Edip Hanım da Amerika gazetelerine muharrirlik etmekte ve İngilizce eserler yazmakta, konferanslar vermektedir.Rauf Bey Çine sefer yapan bir İngiliz kap- tanın refakatinde seyahate çıkmış ve Hindistana gitmiştir. Refik Halit Vahdet gezetesini neşretmek- tedir. Sadık Bey de Romanyada bir çiftlikte bir Türk Beyinin çocuklarına türkçe hocalığı yap- maktadır.Af kanununun neşrinden şimdi memleket ha- ishanelerinde bulunan siyasi mahkümların istifade rbon Darülfünu- addedilmektedir. Ancak 933 yılbaşından itibaren cürüm işlemiş bulunanlar ını:d mutlak şekilde istifade edemiye- İlr. Türk İranda Mal Alamaz Mukabelebilmisil Yapıyoruz.. İktısat Vekâleti müşavirlerinden| Tahranda Yeni Bir Emir Fazıl Beyin tevkif edildiğini yaz- mıştık. Fazıl Bey Almanyada tah- sil görmüş, bir müddet Muhtelit mübadelede çalıştıktan sonra iki sene evvel l_ktılıt Vekâleti müşa- virliğine tayin edilmiştir. Ş::İ Beyin bir akrabası var- dır. Bu zat memlekete takas mukabilinde kok kömürü ithal etmek — için Vekâletine bazı vesaik arzetmiştir. İktısat Vekâletinde ı....m,â':. işlerinin bu =ı Fazıl Bey bakmaktadır. Beyin muamele üzerine — kok w’w idhaline müsaade — verilmiş - ve fakat bilâhare ibraz edilen vesa- ikin sahte ol ü ı Üüzerine en mes BEE üeke- Fi Düy Ankira Müddeiumumiliğince tevkif edi- miştir. M. Heryo Rusya- ya Paris 1 — Sabık Fransız Baş- vekili M. Heriyo perşenbe günü Marsily: hareket edecek ve İstanbula idecektir. ;1_ Heğ:) Ankarayı da ziya- Çıktı Tahran 29 ( Hususi ) — Ta Umum Müdürlüğü bütün ıllkııl: memurlara bir tamim göndererek ecnebilerin İran toprağında gayri menkul — mal satın almalarının menedildiğini binaenaleyh yapı- lacak —alım satımların — tesçil edilmemesi lâzımgeldiğini bildir- Hükümet mahafilinde bu ka- rara sebep olarak İrana fazla miktarda ecnebinin yerleşmekte olmaları gösterilmektedir. Maamafih şurasını da söyle- yelim ki, bu kararın cüzi — farklı bir şekli ötedenberi Türk tebaası- na karşı tatbik edilmekte, hü- kümetimiz tarafından da buna karşı mukabelebilmisil yapılmak- Davet Edildi »4 ; edecektir. Eski Başvekil İ; | yayı ziyaret etmesi için de Sovyet hükümeti tarafından davet vaki olmuştur. r__—-—_-__—_--_-——— 1STER İNAN İSTER İNANMA! | (srarbdal Bu haberi okuyan Ankaralı bir şu mektabu göndermiştir: £ üise ve orlamekteplerinde initihanda mu- vattak olan talebenin azlığından bahsetmiştik. larına | ise 3 tür. okuyucumuz. bize | iağlığı oli ey kari sen “Bu sene Ankara Erkek Lisesinde mezüniyet imti- irenlerin mikdarı 150, kazananların adedi amafih biz bu mektupta bir rakam yan- na ihtimal verdik ve inanmadık. fakat İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası Nakliye Vasıl;İarımız Çok Mu Çabuk?... E. $ İkide birde toplanan İktısat könfe- ranslarında, dünya buhranının önüne — makinelerle mücadele şünüyorlarmış... İktısatçı filân olmadıgım halde, makineli, uskurlu, elektrikli şeylerden pek yılarım. Saatim, öyle dakikası dakikasına kalkan trenlere beni yetiştirecek gibi işleyemez. Sokaklardan torpil gibi geçen otomobillerin rüzgârı suratıma çarptıkça öksüz bırakacağım oğ- lumu hatırlarım. Düğmeyi çevirince, Viyanada şarkı söyleyen kızın odamın içine gelivermesine hâlâ şaşarım. Köprünün asfaltları — kızdığı günler, karşıda beyaz yalılarile meltemlenen Boğaza, düüüt! de- yince varıveren vapurlardan pek hoşlanmam. Bahar günlerinde Çamlıca te- pesinin uzaklığını gözümde bü- yüterek kıymetini artırmak iste- rim. Akşamları, Köprünün, Gala- tanın aceleci kalabalığından ba- şım döner. Hasrete, gürbete, geç kavuş- mağa bayılırım. Tayyareye binseydin altımda yere mıhlı gibi duran kağnıyı kıskanırdım. Fabrikatür olsaydım; bir taraf- tan denkle atılan pamuğu öbür taraftan düzünelerce fanilâ halin- de çıkaran makineleri kırardım. Bunları düşündükçe; benim kadar geri kalan adamda bu asırda var mıdır? Diye kendi kendine sorarken şu hikâye ha- bırıma geldi. Bir Çinli reise Amerikan oto- — büs müteahhitlerinden biri müra- caat etmiş; Pekin'le Hong-Kong arasında en son sistem otomo- billerle yıldırım — gibi — nakliyat yapmayı teklif etmiş. İşi kabul ettirmek için makinenin, sür'atin faydalarından saatlarca konuşmuş, — inli reis düşünmüş ki, AA L < serkedlerik neRE oktur. Mahsul olarak t ğ Fay'de denlellicrek; bekllrsl içilen bir şeydir... Manidar bir gülüşle Amerika- hya sormuş: — Bu söylediklerinizi - yapar- sak ne olacak? Amerikalı hayretle: — Nemi olacak! Bugün on sekiz günde gittiğiniz yolu o za- man bir günde gideceksiniz. Çinli yine sormuş: — Ozaman geri kalan on yedi günü ne yapacağız? Bazan köprüde ve istasyon- larda gördüğüm delice sür'atler- den — bunaldığım — saatlar Çinli reise misafir gideceğim gelir. İstanbul iLimanı Ankara 1 (Hususi) — Hazır- lanmakta olan İstanbul limanı nizamnamesine, nazaran Rumeli ve Anadolu fenerlerinden Pendik- ten başlayıp Adaların cenubundan Çekmece gölünde nihayet bulan hattın arası İstanbul limanıdır. Bu saha, Galata limanı içliman ve dışliman diye 3 — kısma ıy—f rılmıştır, Nizamnamede demir yerlerile, seyrüseferlerine dair ahkâm kon- muştur. Parlayıcı maddeler taşır — yan gemiler için de ayrıca hü- kümler vardır. Galata limanı ile, — iç limanda kayık ve sandallarla mavna ve salapuryaların yelken — açması menedilmiştir. v . İA S ekardedte llli « di