GÜL HANIM ““SON FOSTA Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Doğan Ve Kurt nn Yazanı Ağlıyorlardı! Ör r Riza Gul Hanımı Kim Kaçırmıştı? Mukadderat böyle imiş. Belki de | hayırlısı budur. Salâhaddinle baş- ka bir yerde buluşacağız. Şayet bu kız bir felâkete, bir eziyete üğrarsa iki elim yakasındadır. Haydi, gidiniz. Kızm Gül! İyi bil ki ruhum seni her yerde takip edecek, dolaşacak ! Haydar Bey cevap verdi: — Sözlerinizi sultana naklede- ceğimden emin olunuz! Gül Ha- mimn izzet ve saadet içinde ya- şayacağından — şüphe yorum. Bizi affediniz. Size ilişme- yi hiç istemezdik. — Sizi affediyorum, evlâdım! Allâh ta beni affetsin ! Daha sonra Duman Beyin gözleri Gül Hanımın yüzü üzerin- de saplanıp durmuş, bir lâhza sonra kapanmıştı. Haydar Bey: — Zannerim k vefat etti, dedi, Allah gani gani rahmet etsin. Haydar Bey sağa sola baktı, bir tarafta beyaz bir örtü gördü, onu alarak Duman Beyin üzerine örttü. Sonra Gül Hanıma: — Haydi! dedi, fakat Gül Hanım, yerinden kımıldamadı, bir aralık yere düşecek gibi sallandı, ondan sanra birdenbire yürüdü, babasının kılıcımı yerden kaldırdı, sonra dikildi, yürüdü, odadan çıkmak üzere iken Doğan ile Kurdun yanında durarak sordu: — Bunlar ölü mü, yoksa diri mi ? * Haydar Bey cevap verdi: — Diridirler. Derin uykuya dulmıştırlar. Sabahleyin uyanırlar! — Çok iyi! Gül Hanım, kılıcı önüne — bıraktı, bakmadan yürüdü, Haydar da, arkadaşları da onu takip ettiler. iki gencin Kurt, tuhbaf tuhaf rüyalar görüyordu. Kâh palyaçolar gibi ayaklarını yukarı dikerek ellerinin üzerinde yürüyor, herkesin ken- disine güldüğüne dikkkat ederek Üşüyor ve kendini incitiyor, kâh kılıcım — çekerek — muharebelere dahyor, yaralanıyor, düşüyordu. Kurt biraz kendine gelerek uyandığı zaman başında birinin bağırıp çağırdığına dikkat etti bu bağıran imam Hüsnü Efendi idi: — Uyanm! Uyanın! Allahaş- kına uyanın! Diyordu. *Kurt sordu: — Ne var? Fakat Kurdun başı hâlâ, ağır | beyni karışık, vücudu bitaptı. İmam Hüsnü Efendi cevap verdi: — Başımıza belâ geldi. — Ne belâsı? İmam, Kurt Beyin hâlâ ken- dine gelmediğini anladı. Ona: — Sen hele bir kalk! dedi — Kalkamıyorom, susuzluktan | içim yanıyor. Hüsnü Efendi: — Aman, dedi, buradaki sw- dan çınel Sonra koştu, dışardan su ge- senin başının üzerinde | etmeyiniz. | Sizden yalnız şunu istirham edi- | sonra arkasına | ip geldı ve Kurt kana kana içti. Kurt, suyu içtikten sonra bi- raz daha açıldı. gözüne ilk ilişen — şey, — amcasının kan- K aha < AMT S “Tedekkilş etti: — Aman yarabbi! Bune? Am- camın gümüş kabzalı kılıcı, kan içinde. Hocafendi bunlar ne? — Dedimya oğlum, başımıza belâ gelmiş! Evin içi bir harp sa- nesinden farksız. Anlaşılan Gül Hanımı götürmüşler! — Amcam?.. — Zannederim ki rahmeti hak- ka kavuşmuş! Yahut kavuşmak üzere! Bütün bu işler olurken biz sersem sersem uyumuşuz! Bir ço- ğumuz da hâlâ uyuyor. Bir baksana?. Kurt yerinden - sıçıradı sordu: — Bütün bunları yapan yoksa o İskenderiyeden gelen tacirmi? — Evet... — Vay hain vay.. — Gül Hanımın aşırıldığından eminmisin? ve | İ | | — öyle anlaşılıyor. — Demek biz birer cenaze gibi yatıyorken Gül Hanım götü- rüldü. Biz Gül Hanım uğrunda | kılıcımızı bir kere bile sallamak- tan mahrum kaldık. Aman yarab- bil! Bu ne iş?!.. Bu ne felâketl.. Aslan gibi bir genç olan Kurt, olduğu yere yıkılmış, bir çocuk | gibi ağlamıya başlamış, ağlamak onu biraz daha açmış o da tekrar yerinden sıçramış, ve gök gürül- tüsünü andıran birsesle bağırmıştı: — Uyanın, uyanın ve başı- | mıza geleni görün! Ben uyurken | Gül H. kaçırıldı. Onun bu gürleyen sesi her- kesten evvel Doğanı uyandırdı. Doğan kalktı ve; — Ne diyorsun? Birader! Diye kardeşine doğru yürüdü. Doğa- nın rengi sapsarı, gözleri kıpkır- mızı idi, Kendisi hâlâ ayakta duramıyor ve sallanıyordu. Onun da gözüne ilişen şey, ı amcasının kanlı kılıcı oldu. O da: (Akası var Birinci Mektupr Bug ( Baştaafrı 1 inct sayfada ) Dişçiden: Hüseyin Talât, Mus- l tafa Mehmet, Halil, Mazhar Hüs- nü Beyler.. İlâhiyattan: Hüseyin Avni, Tıpdan: Esat, Besim ÜÖmer, Kadri Raşit Paşalar, Hüseyin Za- de Ali, Talha, Raşit Tahsin, Fenden: Sait, Ahmet Müştak, Esat, Şerafeddin Beyler.. Yeni Vazife Alanlar Yeni Üniversitede yeni vazi- feye davet edileceklerin isimle- rine gelince; İsimleri yukarıda — kaydetti- ğgimiz liste haricinde kalan mü- derris ve muavinler ile asistanlar- dan beş, on tanesi müstesna olarak — hepsi yeni vazifeye davet edileceklerdir, diyebiliriz. Büsbütün Yeniler.. Yeni çağrılan yeni Üniversitede — vazifeye simalara gelince: Bu hususta bir az tereddüt ge- | çirdiğimizi itiraf edebiliriz. Bu- nun'la beraber birkaç isim saya- hım; Dişçiye: Feyzullah Rasih, Suat | İsmail, Orhan, Pertev Ata, Ömer Nazım, Kâzım Nuri, Kâzım İsmail ve Ziya Cemal Beyler. Felsefeye : Hilmi Ziya, Tarihe : Mükrimin Halil, Hukuka : Münip Hayrı, Ecnebilere Üelince.. Bu mesele ile İsviçre muallim- lerinden profesör Şvarts ile iki refiki meşgül olmaktadırlar. Bu üç zat Maarif Vekâleti ile müzake- releri - ileriletmek üzere birkaç gündenberi şehrimizde bulunmak- tadırlar. Şu halde asıl isimler bu müzakere neticesinde taayyün edecektir. Maamafih bazıları ile şimdiden anlaşılmıştır. Bunun haricinde İtalyan mü- derrislerinden Ezini Bartelini de lâtince kürsüsüne talip olmuştur. | Eczacı Ve Dişçi Mektepleri Umumi ıslahat arasında ecza- | şekilde ıslahı a ve dişçi mekteplerine de ehemmiyet — verilmiş ve eczacı mektebinin tamamen modern bir için başına bir ecnebi profesörünün konulmasına dişçi ile birlikte - tedrisatlarının dörder seneye iblâğına karar verilmiştir. Dişçi mektebine bir defaya mahsus olmak üzere (30) bin lira fazla tahsisat verilmiş, (2) binden ibaret olan idare tahsisatı da (20) bine çıkarılınıştır. Bu para ile asri levazım alınacak, tesisat yapılacak, asistanları çoğaltıla- caktır. Eczacı mektebine bir tane de altı aylık ihtiyari doktora smıfı ilâve edilmiştir. Eczacı mektebi- nin ilk sınıf talebeleri derslerini Fen Fakültesinden göreceklerdir. Yeni kadro salı günü Anadolu ajansı vasıtasile neşredilecektir. Yeni üniversitenin kuruluşu dola- yısile bazı merasim yapılacak ve Maarif Vekili Reşit Galip Bey bir nutuk söyliyecektir. Hukuk, İlâhiyat, Edebiyat, Tıp fakültelerinin kadroları doğrudan doğruya Maarif Vekâletince, dişçi ve eczacı mekteplerile Fen fakül- tesininki ıslahat beyetince yapıl- | mıştır. Hasekide Pavyon Tıp Fakültesi talebelerinin lâ- yıkile sitaj görmeleri için Haseki- de bir paviyon - yapılması takar- rür etmişti. Darülfünun idara heyeti dün öğleden sonra topla- narak bu işin ne gibi şnraitle ihale eedileceğini görüşmüştür. Kadri Raşit Paşanın Mektubu Evvelki gün Darülfünuna ait | haberler arasında Doktor Kadri Raşit Paşanın Gazi Hazretlerine bir telgraf çektiği yazılmıştı. Ha- kikatte Kadri Raşit Paşa Gazi Hazretlerine telgraf çekmemiştir, Maarif vekiline mektup gönder- | | idarenin Kordonda otokarlar İzmir Mektugları ı-' Atlı Tramvaylarm Kalka- cağı Gün Yaklaşıyor Üzüm Müstahsilini Kurtarmak İçin İnhi- sar İdaresi Fedakârlık Yapmalıdır İzmir (Hususi) — Birkaç gün- denberi herkes şehrimizde biribi- 4 rine tebşir ediyor: — Atlı: tramvaylar kalkıyor- muş. Senelerdenberi İzmirin bu “yüz kara,, sının kalkacağı mütecaddit defalar şayi olmuş, Nafia Vekâleti rıhtım şirketi üzerinde teşebbü- satta bulunmuş, fakat bundan özlü bir netice çıkmamıştı. « İzmirin Konak iskelesile Al sancak arasındaki 800 metrelik yolu 40 dakikada kateden atlı tramvaylar, — şehrin güzelliğine daima engel olmuştur. Hükümet bunu nazarı itibara alarak Maliye Vekâleti nukut iş- leri müdürü Sırrı Beyi İzmire göndermiş, tetkikat yaptırmıştır. Şu tetkikattan — çıkan neticeyi Sırrı Bey bana şöyle izah etmiştir: — “Athı tramvayların derhal ortadan kalkması için iki şekil vardır. Bunlardan biri rıhtım ve liman şirketlerinin birleştirilerek, bir elden idaresi... Ve bu yeni iş- letmesi... İkincisi Kordon hattının Göz- - tepe tramvay şirketi tarafından satın alınması... Göztepe Elektrikli Tramvay Şirketi bu işe bir şartla yanaş- mayı teklif ediyor. Bu şart, şehrin otobüs — seyrüseferlerinin kaldırılmasıdır. Nafıa Vekâletinin buna mu- vafakat edip — etmiyeceği belli değildir. Şu muhakkaktır ki, artık Kordon hattına bir şekil verilecek ve atlı tramvaylar kalkacaktır. © Eylâ! Panayiri Çok Güzel Olacak Dokuz eylül panayırının hazır- lıkları bitmiştir. Panayır için 250 parça pavyon inşa edilecektir. îzmir panayırının, bundan dört sene evvel yapılan 9 eylül sergi- sinden daha mükemmel olması çalışılmaktadır. İzmir panayırına iştirak ede- cek olanlar için Aydın, Kasaba, Devlet demiryolları idarelerile, bi- umum vapur kumpanyaları yüzde elli tenzilâtlı seferler ve postalar yapacaktır. İnhisarlar umum müdürü Hüs- nü Beyin burada yaptığı tetki- kat neticelenmiştir. Hüsnü Bey, üzüm muıtıkılınııdı.ı bu sene Izmirin atlı tramvaylarından Biri fazla mübayaat yapılması ve bu suretle piyasanın tesbitini müna- sip görmüştür. Ancak, Hüsnü Be- yin bu beyanatı müstahsil üze rinde garip bir tesir bırakmıştır. Hüsnü Bey: — “Biz müstahsile yardım olsun diye mübayaatta buluna- cağız. Mala ihtiyacımız yoktur. İstiyen malımı bize satmıyabilir.,, Demişti. Bn beyanatın harice karşı da mahzurlu tarafları oldu- gu söyleniyor. Bitaraf bir gözle tetkik edile- cek olursa, İnhisar idaresinin müs- tahsile teklif ettiği fiatler fena değildir. Fakat bu fiatler, umumi piyasanın da aynı şekilde tesbitine imkân vereceğinden müstahsilde endişe uyandırmıştır. Yeni mahsul senesinde üzüm rekoltesinin taşkın olması üzerine İnhisar tarafından teklif edilen fııueıı sonra ÂAvrupa alıcıları ken- ini naza çekecekler ve müba- yaatta fiatı kırmiya çalışaca! Üzüm müstahsilinin vıuyetııl kurtarmak için, İnhisar idaresinin biraz fedakârlık yapması, daha şimdiden bir zaruret haline gir- miştir. Bursada Yeni Bir Spor Teşekkülü Bursa (Hususi) — “Spor Bir- liği, namı altında yeni teşekkül cduı bir kulüp dün — belediyeye müracaat ederek resmen teşek- külünü bildirmiştir. Spor Birliği bütün sporlarla iştigal edecektir. Bursalılar Geliyor Bursa (Hususi) — Sebat İd- man Yurdu tarafından İstanbula bir deniz tenezzühü tertip edil- miştir. Tenezzüh cuma günü ya- İstanbul Sıhbat Mektebi talebeleri 933 senesinin leddı hayatını er. ve imtihanlarını detnamelerini bitirdiler ve lar. Resmimizde bu sında görüyorsunuz. 1 geçirdikten sonra ençleri muallimlerinin ve mümeyizlerinin — ara- ğoıddenu hayatta muvaffakiyet dileriz. aldı-