”W övkdi B Dünya Hüâdiseleri ı jı___-_!_ — me bir takım polis komiserlikleri — birakmış, ayırıca polis kadrosun- € Sayfa — | | Polisini Lâğveden Bir Hükümet î Dünya kuruldu kurulalı Şili hükümetinde yapı- lan idari - inkılâp kadar cezri ve güzeline nadir te- sadüf olunmuştur; dersek muba- lâğalı telâkki edilmesin. Şili hü- kümeti, bütün Polis Müdürlük- lerini lâğvetmiştir. Bu teşkilâtın yerine cari işlerle uğraşmak üzeri- Şilide Asa- yış Fena Gitmiyor da esaslı tadilât yapmıştır. Bu da gösteriyar ki Şili, asayiş itibarile dünyanın en güvenilir memleket- lerinden biri olmuştur. Her neka- dar hükümetin bu tasavvuru daha evvel umumi bir itimatsızlık uyan- | dırmış idi ise de tasavvur tatbik | edildikten sonra herkes memnun olmuştur. Çünkü, bir defa, umu- mi bütçe, bu yüzden gayet geniş bir nefes almış, sonra birçok yol- suzlukların önü alınmıştir, bu ted- birin —tatbiki gününden beri, umumiyetle zabıta vukuatında da bir azalma göze çarpmakta imiş. * Meksikı topraklarında şim- diye kadar misli görül- memiş kadar zen- | gin yeni altın ma- denleri bulunmuş- tur, Bu madenler Madenleri © kadar fevkalâdedir ki altın ara- yıcılığından anlamıyanlar bile top- rağı karıştırır. karıştırmaz, her biri bir gram ağırlığında altın | zerreleri bulmaktadırlar. Daha şimdiden bu madenlerin şöhreti bütün yeni ve eski dünyaya ya- yılmış, yüzlerce aile servet ve iş bulmak üzere Elsilar ismi verilen bu mıntakaya hücum etmiya baş- lamışlardır. Öyle bir hücum ki meşhur Şarlo'nun “altına hücum,, filmindeki manzara bunun yanım- da sönük kalır, bu madenin bu- lunmasından birkaç gün sonra, yarım saatlik mesafede ikinci zengin bir maden daha meydana çıkmıştır, bunun adı da Eltam- bordur. Meydana çıkış şekli ol- dukça gariptir: Yerli halktan biri, bir gün aç kalmış, iş ve para bulamamış; karnı boş, başı ağrılıklı bir halde | dolaşırken gözüne parlak bir ci- sim ilişmiş; kalkıp elile dokunm- | ya bile takatı yokmuş. Ayağile | dürtmüş, bir de bakmış ki, bu, çok parlıyan sarı renkte bir ma- | denin zerrelerinden mürekkep bir toprak yuvarlağıdır. Altın olacağı aklına gelmemiş. Bu yuvarlağı alıp cebine koymuş ve kasabaya gelmiş. Fakat cebindekini unut- muş imiş. Elbisesini silerken toz- lar dökülünce mesele anlaşılmış ve dünyanın en zengin altın ma- denlerinden bir tanesi de işte böylece meydana çıkmış bulun- muştur. -— TAKVİM —— Gün CUMARTESİ — Hizir _3_1 29 TEMMUZ 933 2 Arabi ! Rumi 6 Reblülaheır 1352 'Iı * Temmuz - 1W0 Vaklı |Ezani|Vasati| Vakit ikindi | 8 47 | 16 17)| lmsak p: Dün_g Hindistan Plâjları Dünyanın En Garip Yerleridir Burada Plaj Hayatı Akşam Başlar Ve Bütün Gece Devam Eder SON POSTA ıda Olşıı_)î_t_eı!e Yılan oynatan ve bir marifet yapan fakirler Bombay (Hususi Muhabirimiz- den ) — Sıcaklar bastığı için Hindistanı şimdi, cehennemden nümune bir yer olarak tasavvur edebilirsiniz. - Burası okadar sı- caktır ki gündüzün deniz banyosu yapılamaz. Bunun içindir ki yerli ve Avrupalı, bütün Hindistan halkı deniz banyosunu gece yapar. Bombayda iki plâj vardır: Biri yerlilere mahsus olan, diğeri sadece Avrupalılara tahsis edilen.. Bu ikinci plâja girebilen tek bir Hintli vardır ki o da müessesenin garsonudur. Yerlilere mahsus olan plâja gelince: Halkın buraya akım | akşam saat beşle beraber başlar, bütün gece devam eder. Sabahla beraber el, ayak çekilir. Bombayın yerli halka mahsus olan plâjı, bir banyo yeri olduğu kadar bir nevi azık hava mesi- residir de. Denizde yıkananlardan başka sahilde öbek öbek birtakım gruplar toplanmıştır. Bunlardan biri, meselâ bir yılan oynatan bir adamın etrafına çevrelenmiştir. Yılan sahibinin elinde, garip şekilli, su kabağından yapılmış bir musiki âleti vardır. Bu âleti üflediği zaman insanın sinirlerine dokunan “Gali Galigaligali..,, di- ye değişmiyen bir ses çıkar. Yı- lan sepetin içindedir. Bu sesi duyar duymaz dışarı çıkar, diğer tarafta, bir ipliğe bağlı, iri bir fare büyüklüğünde bir nevi hayvan vardırki yılanın dehşetli bir düşmanıdır. Onun sepetten çıktığını görür görmez yılanın üzerine atılır ve kanlı bir boğuşma başlar. Bu hayvan o ka- dar çeviktir ki hemen daima gali- biyet onda kalır. Bu kayga mü- retteptir. ve paralıdır. Seyirciler isterse mücadele| sonuna kadar devam eder bittabi yılanın ölü- mile nihayet bulur. İstemezlerse yılan yaralanır ve mal sahibi de mücadeleyi durdurur. Sizin an- layacağınız, horoz döğüşünün bir h“kl;edsüîM.b bu grupla be- ü raber b'ığl::dîğımnı zaman işte böyle bir manzaraya şahit olur- sunuz. Fakat bir diğer grupa tiğiniz zaman manzara değişir, u halkayı teşkil edenler okuma yazma bilmiyen| bir takım ümmi- lerdir. Başı sarıklı bir adamın etrafına toplanmış, onun okuduğu masal gibi, hikâye ve Acem düz- mesi martavalları dinlerler. Bitta- bi bu kıraat ta bedava değildir, para iledir. SON POSTA Yevmi, Siyasi Havadi: w Halk gazetesi lılınbııılıw Kaki — Zaptiye İdare : Öi e sokak KaZSA "Telefon — 20203 Posta kutusu: İstaabul — 471 TPelgraf : İstanbul SONPOSTA beseseceresenenanın ABONE FİATI TÜRKİYE ECNEBi 1400 Kr VSene — 2700 Kr. 150 , 6 Ay 1400 800 , evrak geri verilmez. n mes'uliyet alınmaz, Cevap için mektuplara (6) kuruşluk pul ilâvesi Jâzımdır Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazıların bütün bakları mahfuz ve gazetemize aittir. | kaldıran | çakıllar da merakımı Maamafih halkın bu gibi yer- lerde en çok dinlemeyi sevdiği şey dini kitaplardır. Bir başka tarafta gözünüze çarpan vaziyet tüylerinizi ürpertir. Çünkü karşı- nıza, vücudu insan vücudundan başka bir garibe çıkar. Bu bir adamdır ki derisi, içindeki yum- rük kadar tomurcuklarla — çakıl çakıl olmuştur. Bu adam, bir Hint fakiridir. Başını kuma sokar, ayaklarını havaya kaldırır ve böy- lece, nefes almaz görünerek veya “hakikaten almıyarak dakikalarca kalır, sonra onun namina hareket eden bir diğeri para toplar. Fakat bu paranın miktarı muay- yendir. Bir rupyedir. 60 kuruş kadar birşey. Ben, yanılarak otuz kuruş vermek - istedim. Uzun za- man hatırlayabileceğim - bir şekil ve surette azarlandım. Tepesini kuma sokarak deve kuşu gibi ayaklarını” yukarıya Hintlinin vücudundaki mucip o muştu. Sordum: Meğar bunlar limonmuş. Fa- kat vücudunu yara yapmadan bu adam, bu limonları derisinin al- tına nasıl yerleştirmiş de böyle bir nevi canlı çakıl haline gelmiş, | bittabi anlayamadım. Burada, halk uzun zaman kal- dığı için kadınlar yemek pişirir, bir kısım insanlar ibadet eder, çocuklar tahtaravalli ve atlı ka- rınca oynarlar. Ve Bombay şehri, böylece sıcaktan kurtulduğuna şükredip nefes alır, eğlenir. Fakat bu eğlence yeri, yabancılar için tehammül edilebilecek gibi değil- dir. Çünkü halkın yemek pişir- mek için kullandığı yağın etrafı istila eden kokusuna tahammül mümkün olmaz. Koklayanın burun direği kırılır. — İ, Halil Kari Mektupları Bayrağımıza Hürmet Edelim Bulgaristan gibi yakın komşu memleketlerde bile sancak hak- kında bir kanun vardır. Muayyen eb'at ve tüldeki temiz sırıklara bayraklar asılır aksi takdirde şiddetli ceza tatbik olunur. Hal- buki bizde en muteber ve münev- ver ticarethane sahipleri bile ale- lâde ve ufak iğri büğrü ağaçlara, değneklere geçirdikleri bayrakları , dükkânlarına, müesseselerine ası- yorlar,.. Bir memleket ye millet için “ölüm,, ü bile istihkar etmek borç olan bayrak hakkında bu lâkaydiye nihayet verilmesi lâzım gelmez mi?. Adapazarı — Güneşlihan : Ahmet Edirne Muradiye I, Hakkı imzalı mektuba : Münderecatımızın çokluğu do layisile yazınızı henüz neşredeme- dik, özür dileriz efendim. * * Tavşan mahallesinde kaldırım- sızlık yüzünden çok sıkıntı çekil- mektedir. Belediye bu mahalleye kaldırım yaptırarak halkın sıkın- tısına nihayet vermelidir. Merzifon ; Çagatay » Hasan Şefkat imzah — mektup sahibine : Memur ve müstahdemlerini hafta tatilinden istifade ettirmiyen müessesat hakkında - şikâyet ederlerse - derhal kanuni muame- yapılır efendim. * Büyükçekmecede Ü. 1 S. imzalı mektup sahibine : Sarih adresiniz. olmadığından şikayetiniz neşredilmemiştir. efen- dim. * Nazilliden Osman imazalı mektup sabibine: Sarih adres olmadıkça bu gibi şikâyetleri yazamayız. Mazur gö- rünüz efendim. * Muallim Oğuz Necdet Beye: Bahsettiğiniz. mekteplerin bu Evrenyeli M. Yunus Beye: Bütün sahillerde vapurlardan yolcu ve eşya çıkaran vesaitim usulsüz hareketlerinden şikâyet edilmektedir. Bu hususta en yas kın liman reisine ve kaza kayma- kamına şikâyet yapmak lâzımdır, Zabıta bu münasebetsizliklerin önüne geçmiye memurdur, şikâye- tinizi muhakkak dinlerler efendim. x» Alaşehirde kunduracı M. Lütfi Beye: Belediye ve hükümet doktor- ları cenaze için defin ruhsatiyesi almak üzere rapor verdikleri za- man para isteyemezler. Ancak hususi doktorlar bu kayittan aza- dedir. Fakat ekseriyetle hastanım tedavisini yapan doktorlar vefat vukuunda — cenaze — raporundan para almazlar efendim. * Edirneli musllim Sıtlı Beye: Mektubunuz biraz hiddetlice yazılmıştır. Mütalealarınız haklı ve yerinde olabilir. Ancak ifade tar- zının daha mülâyim olması lâzım-