Memleket Manzaraları Hamsinin Gübre Olarak Kullanıldığı Yer ! Viçe (Hususi) — Kasabamız hava ve suyu itibarile, karadeniz sahillerindeki umum nahiyelere, hatta şehir ve vilâyetlere faiktır. Viçede güzel ve bol kaynaklar vardır. Viçe eşrafından hacı Hasan Ağanın evinin yanı başında akan bir su vardır ki emsaline nadir tesadüf olunur. Viçenin sahile yakım evlerin- de kazılan kuyular bile şerbet gibi tatlı ve buz gibi soğuktur. Hava ve suyun fevkalâdeliği ve meyvanın bolluğu bura halkı- nn sıhhatı üzerinde büyük tesir- ler yapmıştır. Benizleri hep kanlı ve canlıdır. Viçe ahalisinin aile Hisanları lâzcadır. Nahiye merkezi on beş yirmi haneden ibarettir. Nahiyenin 19 köyü — var- dır. En uzak köyü merkeze dört saat kadardır. Viçeliler, fazla findık yetiştirmektedirler. Küyle- rinde portakal dahi yetişir. Viçe merkezinin- iki hnîııdı turna ikl gibi çağlıya berrak ve suyu tllı ılu derc vardır. Derelerin etrafı tamamen fındıklıktır. Bah- çelerin — kenarlarında menek- şeler açmakta ve - etrafa çok şairane bir güzellik vermekte- dir, Viçeye adeta bir menekşeler diyarı dense caizdir. İ yüz kadar dükkân ve mağazası var- dır. Her hafta çok kalabalık bir pazar kurulur. Esnafın çoğu köylüdür. Pa- zardan maada pek dükkânlarım | açmazlar. la beraber ihti- yaca kâfi eınıf her zaman ıçıkîır Halk gıdasını mısırdan çıkarır. Burada tereyaği 70 ku- ruştan aşağı pek düşmez. Güzel yalı kahveleri ve sülün gibi mi- nareli güzel bir cami ve ıhı dersbaneli yeni yapılmış bir kârgir mektebi vardır. Nahiye Mudunlı Telgraf Müdürü ve tuz memuru üçük sıhhiyeci ve birkaç ta ümrük memuru ve jandarma arakolu vardır. Eşraftan Hacı Şahin xzade Halim Bey ziraate çok meraklı olduğu için güzel bir mandalina bahçesi vücude getirmiştir. Tel- af ve Posta Müdrü İbrahim H&kkı Bey son derece zevkiselim sahibi ve becerikli bir zattir. Elinden gelmiyen hiç bir şey yoktur. Tuz memüru Naim Bey dahi senelerin yetiştirdiği çalışkan ve vazileperver bir zattır. Her za- man — çıkan — kolyoz. — balığı- nin okkası on beş — kuruştur. Bu nıhıye merkezinde İspirden ynlqıi' olan — hamallar :ılkıı işine — yaramaktadır. Bıındı ıııotör: “yapı,, derler. Kışın havalar bozuk olursa aylar- ca Trabzona yapı gidemez. Fın- dik alış verişleri hep Trabzonla- dır. Otuz tonluk on beş tane yapı vardır. Hatırı sayılır. fındık ve elma ihracatı yapılır. Elma çok olduğu zaman bunları almıya bazan vapur bile geldiği vakidir. Hamsi balığı fazla çıkarsa artık yenilmez de mısır tarlala- rına ve portakal ağaçlarının kök- lerine gübre olarak dökülür. Lâ- kin güneşli hava. bu gübre ba- hıklar çok fena kokarlar. Bazan yünus balığı dahi avlayıp yağım akrlar ve bir kuzudan çok büyük olan etini dahi tarfalara gübre olarak koyarlar. Köyleri pek da- gınık, evlerinin arası onar, yirmi- şer dakikadır. — H. Ş. SON POSTA Z |MEMLEKET HABERLERİ ) Pirinç Diyarı Tosyada.. Tosya Pirincini Piyasaya Tanıtmak İçm Yeni Kararlar Alındı Tosya, (Husu- si) — Pirincinin şöhretile — tanın- mış olan Tosya — kazasında bu se- ne pirinç zeriyatı — — fazla yapılmıştır. Havaların müsait gitmesi ve Dev- rez irmağı suyü- nun pirinç tarla- larmı sulamağa kâfi — derecede bulunması — zür- ram yüzünü gük- dürmektedir. Se- nevi iki milyon kilo raddesinde pirinç istihsal edilen Tosyada halk ve alâkadar tüccarlar arasında şimdiden hummalı bir - faaliyet göze çarpmaktadır. Uyanıklığı ve çalışkanlığı ile tanınmış olan Tos- | ya halkı dokumacılık, kuşakçılık, dıbagat ve muytabiye gik gibi bırçok Bursa Yerli Mallar Sergisi Bilhassa Hapishane Malları Göze Çarpmaktadır Bursa ( Hususi )— Şckı-ııde açılan Yerli. Mallar- Sergisi, bi yük rağbet görmüş ve alâka uyandırmıştır. Ötedenberi mahalli mamulâtı Türkiyenin her tarafında meşhur olan Bursa, bu sergide son za- manlarda çok ileri adımlar attı- ğını göstermiştir. Bu sergi, bize yeni bir şey daha öğretmiştir. O da Bursa hapishanesinin kıymetli san'atkâr- lar yetiştirdiğidir. Sergiye hapis- hane imalathanesi de iştirak etmiş ve hapishanede mahpuslar tarafın- dan yapılan şeyler teşhir edi- miştir. Bunlar arasında en ziyade dikkati celbeden şey mobilyalar- dir. Hapishanede mobilyacı Etkif, Suphi ve Murtaza Efendilerin Hapishane müdürümüzün mah- pusları bu suretle faydalı surette çalıştırdığını görmek seyredenleri sevindirmiştir. , | Bolu'da Biribirini Takip Eden İki Müessif Ölüm Bolu (Hususi) — Boluda biri- birini takip eden iki müessif ölüm vak'ası olmuş, Hoca Nured- din ve müftü Ahmet Recai Efen- diler biribirini müteakip vefat etmişlerdir. İstiklâlt Mücahedesin- de pek büyük bir feragatle çalı- şan ve birer istiklâl madalyası ile taltif edilen bu ikihoca efen- dinin ölümü Boluda pek büyük bir teessür uyal . Cenaze- leri muazzam - bir ıhtıfılle kaldı- rılmış, ihtifale askeri kıt'alar, vi- | lâyet, fırka ve belediye erkânı hazır bulunmuştur. Halk Fırkası Reisi Dr. Mithat Bey mezarları başında nutuk irat ederek bu iki hoca Efendinin memleket ve va- tan uğrundaki feragatkâr mesai- lerini takdir ve şükranla kaydet- miş, Allahtan rahmet dı.leımıhr. yaptıkları eşya çok beğenilmiştir. ] Tosyada bir pirinç ııııulul:i. çeltik toplayan sanayide d gitmişlerdir. Alâkadar tüccarların iştiraklerile yapılan bir içtimada Tosya pi- rinçlerinin tağşişten vikayesi ve umumi piyasalarda Tosya pirin- €inin sâf olarak satılmasının te- reler — yapılmış ; netice — itibarile Oda tarafından pirinçlerin temiz- lettirilmesi ve bir kilodan itibaren azami yüz kiloya kadar — torbalar ve çuvallar de- rununda ve ağız- ları (Tosya pi- rinci) damgasın! taşır mühürle mü- hürlenerek ihra- cat fyapılmasına karar verilmiş- tir. .şıpıluık talimatname alâkadar makama tasdik ettirildikten sonra yeni mahsulün idrakinde tatbi- kata geçilecektir. Tosyada mev- cut pirinç fabrikasının ve su dinklerinin — ıslahı ıfııfıııdı da Adana Polislerinin Atış Talimleri Yapılıyor Polis Vahit Efendı Birıncı Geldi Adena polis müdürü Memdduh B. Adana ( Hususi ) — Cümh yet polisinin her hususta itii “â lâyık olan Adana mürettebatı dün, büyüklerinin huzurunda yap- tığı atışlarda, taşıdığı —silâhın sahibi olduğunu gösterdi. Polislerin bedeni mümarese- lerine ehemmiyet veren yeni Emniyet Müdürümüz'Memduh Bey bu meyanda atış talimleri de yap- tırmıştı. Bu atışların kat'i neti- cesini almak için mükâfatlı bir müsabaka — tertip edildi. — Vali Mümtaz Beyefendi, Fırka Kuman- danı Keramettin ve Liva Kuman- danı — Salih — Paşalarla — deva- ir rüesası, Adliye erkânı, ga- zeteciler ve sair bazı zevattan mürekkep davetliler otomobillerle Çakıt suyu kenarında hazırlanan mahallere gittiler. Atışlara, evvel- ce sınıfları arasında iyi derece alan bekçiler de iştirak ediyor- lardı. Müsabaka neticesinde polis- lerden 52 Vahit Efendi altı sani- yede attığı beş mermi ile en fazla povanı yaparak birinciliği kazandı. 46 Emin Efendi ikinci- liği aldı. Bekçilerden 36 endi birinciliği, 62 Ali ikinci- lığı. 40 Şükrü üçüncülüğü kııın Birincilere gümüş ıııt. ilducı ve üçüncülere jilet takım- ları, dolma kalem ve çakılar verildi. i Müsabakadan sonra misafir- re ve pastalar ikram olu- ılı“ty&nr otomobillerle şehire avdet edildi. Edirne'de Dikiş Sergisi Açıldı Avcı- lar Bayramı Yapılacak Edirne — Edirne Halkevinde bir biçki ve dikiş sergisi açıl- mıştır. Sergi binlerce kişi tara- fından Ziyaret edilmektedir. Bundan bir müddet evvel fa- aliyete geçmiş bulunau avcılar kulübü, bu defa Halkevi Ayvcılar Şubesini teşkil etmiştir. Halkevi salonunda yapılan ilk toplantıda avcılığın ilerlemesi ve memlekete mafi bir hale getirilmesi için iyi kararlar alınmıştır. Avcılar, av mevsiminin başlangıcı olan 14 ağustos taribini bayram olarak kabul etmişlerdir. Temmuz 22 Çocuk Edebiyatına Dair Nurullah Ata İnsanlar arasındaki seviye ve yaş farklarını inkâr etmek - kabil mi?.. Fakat her seviyeye, her yaşa göre bir sanat, bir edebiyat olmasını bir türlü kabul edemiyo- rum; hele bir sanatkârın muhtelif seviyede ve muhtelif yaşlarda insanlar için ayrı ayrı eserler vücude getirmesini, getirebilmesini bir türlü anlıyamıyorum. Demek ki sanatkâr öz düşüncelerini, öz his- lerini kendine mahsus bir ifade tarzı ile söylemiyor. demek ki muhtelif seviyelere, muhtelif yaş- lara hitap eden ayrı ayrı düşün- celer, hisler var ve sanatkâr, gü- nüne, saatine göre bunlardan, inansın inanmasın, duysun duyma- sın, istifade ediyor! Sanatkâr — bütün beşeriyete hitap eder. Çocuğundan ihtiyarına kadar her sımnıfın insanlarını ken- dine çağırır ve onları hepsinin de, hepimizin de fevkimizde olan şey- lerle alâkadar etmek ister. Ama herkes onu anlamazmış! Sanatkâr, eserinin anlaşılması için herkesi bir gayret göstermeğe — davet eden adamdır. Bununla — sanatkârı, önünde herkesin çabalamağa mecbur ol- duğu bir mabut hâlinde göster- mek istemiyorum. Sanatkârın değil, sanatın ulviliğinden bahsediyorum ve şairin de, ressamın da, beste- kârında, her ne pahasına olursa olsun, kendilerine müşteri arıyan birer satıcı olmasını kabul ede- miyorum. Sanat bir ihtiyaçtır, derler, Fakat ayrı ayı her — insanın değil, bütün beşeriyetin birden sanat eserlerine ihtiyacı vardır. insan — günlerin geçip ölmeğe bir türlü alışmamıştır; fakat ne kadar isyan ederse — etsin bu akışın, bu ölümün önüne geçemi- yeceğini bilir. Hattâ ölmemenin, yaşayıp gitmenin de nihayet bir ölüm olduğunu anlamıştır. Bunun için hiç olmazsa © geçici anların ruhunu saklamak, onu mümkün olduğu kadar ebedi bir maddeye hakketmek ister. Seviyeye, yaşa göre bir sanat olabileceği telâk- kisi bunun için asıl sanatin zıddı, hattâ onun inkârıdır. Çocuk — kitapları, çocuklara mahsus edebiyat bunun için bir türlü tahammül edemediğim, fay- dasıni anlıyamadığım - şeylerden- dir. Onlar olsa olsa ç;îıı:ı vakit geçımı belki biraz öğren- mesine yardım eder. Bunu da “belki, diye söylüyorm; çünkü © kitaplar çocukların esasen alı- şık oldukları kelimeler, cümle- lerle yazılmış olduğu için bu hu- sustaki hizmetleri de pek şüphe- lidir. Buna mukabil zararı olduğu muhakkaktır; çünkü sanatin, ede- biyatın gayesi daima insanı kendi kendinin fevkine çıkmağa davet olduğu hâlde onlar bilâkis basile meyleder, çocuk kafasının ancuk basit şeyleri anlayacağı zebabile yazılmıştır. Çocukları basitçe dü- şünmeğe; ancak basit şeylerden zevkalmağa, onları güzel bulmağa alıştırır. Zaten çocuk edebiyatı çocukları eve kapamak, babala- rına analarına bir şey sormadan eğlenmeleri için icat edilmiştir. 4 İ Haşhaşlı macun gibi bir şeyl... j