Londra Konfe- ransından Bir Yave Yükseldi.. Fon Posse isminde bir Alman Mütehassıs ve murahhasları Londra konferansında — iktısadi — darlıktan bahsettiği —sırada — memleketimizin de son — ganayileşme — hareketine dokundu; bu hazeketin, dünya ik- tısadiyatı için bir felâket olduğu Mütalâasını ileri sürdü. Fon Posse'nin bu fikri biraz ay- dınlanmıya muhtaçtır. | tar ve muhalifleri arasında bazan | Bir kısım emperyalist Avrupa sa- | aayli için Türkiye piyasasının, uzun seneler elverişli bir pazar olduğu mu- hakkaktır. Bu vaziyet, bugün de kıs- men devam ediyor. Fakat yerli sana- yi yetişip mümasil Avrupa sanayiin istihlâf edeceği bir zaman gelir gel- mez, pazarın o köşesi, yabancı mal- larına kapanıyor, onların yerini yerli mali alıyor, bu noktadan, Fon Posse- nin hayıflanması yerindedir. Fakat ne yazık ki, bu mütalâa, Londra kon- föransı gibi altmış altı milletin hazır bşılıındıııı bir mü'temerde, Türkiye- nin sabık bir müttefiki tarafından ileri sürülüyor. Fakat cihban iktısat kalkışmasında kendini kurtarmak için her milletin ketediği tedbiri almak hakkıdır. Bu itibar ile Avrupa sanaylinin ilelebet sağmal ineği halinde kalmak istemi- yön Türkiyenin de icap eden karar- lesi etmesi, salâbiyeti cüm- lesindendir. Umumi harpte, yan yana ve omuz omuza müşterek ve sabık düşmana karşı harp ettiğimiz bu es- ki müttefikin bu hazin iddiası, bizi, fazla mütehayyir etmedi. Bir, onun hodgâmlığını çoktan anlamış ve kiy- metini tayin etmiştik. Fon Posse'nin yayesi, bu hakikate bir def'a daha parmak komamıza yardım etti. Bütün aksitesiri — şimdilik bundan — ibaret kaldı. — Süreyya Fırtına Faciaları Kielce, ( Hindistanda ) 14 — Kielce civarında şiddetli bir fır- tına olmuş, kuvvetli bir sağnak boşanmıştır. Maddi zarar çoktur. Birbirine yakın iki köyde iki eve yıldırım düşmüştür. İki kadın, 4 çocuk ve bir izci ölmüş, 3 kişi de ağır surette yaralanmıştır. Mücadele Devam Ediyor Londra, 14 — Hususi muha- birimiz bildiriyor: Cihan iktısat konferansı altın mikyasının taraf- açık bazan da perde arkasında cereyan eden şiddetli bir müca- | dele şeklinde devam etmektedir. Mali komisyonda bu mesele görüşülürken — şiddeti ihtilâflar çıktı. Konferans divanının, gümüş para müzakeresini tali bir komis- yona bırakması Fransızları sevin- dirmiş ve bu suretle mühim bir tehlikenin zail olduğu fikrini uyan- dırmıştır. Fakat mücadelenin, kon- feransın sonuna kadar devam ve müspet işler görülmesine engel teşkil edeceği anlaşılıyor. iktisadi barişma Moskova, 14 — Londra konfe- ransı iktisat komisyonunda Sov- yetlerin iktısadi ademi - tecavliz misakı projelerine ait müzakere- ler açılmıştır. Söz alan M, meja- | luk, tecavüzi mahiyetteki bütün tedbirlerin, iktısadi sulhu ihlal edenher türlü hareketlerin ve ik- tısadi tecavüzlerin bütün memle- ketleri müteessir etmekte olduğu- nu bayan etmiştir. Sovyet heyetinin fikirleri şu suretle hulâsa edilmektedir: “ 1 — Dünyanın elim iktısadi vaziyetini bir miktar olsun islâh etmek için istihsalâtı tediye kabi- liyeti nisbetinde artırmak ve dün- yada ihtiyat — istokların — sarfını temin etmek zaruridir. *2— Her hangi bir memleke- tin diğer bir memlekete yapmak- ta olduğu ihracatın fazlalaştırı.- ması, aynı zamanda kendisine ihracat yapılan memleketin iktısadi vaziyetinin — kuvvetlendirilmesile ve tediye kabiliyetinin artırılması ile müterafik olması lâzım gelir. “«3 — Az faizli krediler mali kalkınma sahasında mühim bir rol oynayacaklardır..,, Dünkülerin Romanı aa Z Burhan Cahit Bu sakallı — paşaları birak, fakat inkılâpçı olması lâzım gelen İttihat ve Terakki hükümeti de ayni politikayı tutmuştur. Tür lükle alâkası olııııyını ıııı:ırlınrcı: işkin,'sokulgan adamları karı: ;ı:.ıı: ikbal — mevkiüne çıkeıılırı ihata ediyor. Vatan tdıhkeyf düştüğü zaman ortada görünmi- yen bu adamlar memleketin para getiren nesi varsa onları bulup çıkarıyor. ve ceplerini duldur_n- yorlar. Emin ol ki dün ve bugün bu memlekete canını ve mılın! veren Türk her zamanki gibi geri saflarda bırakılmıştır. Ab.- dülhamitin İzzet Holosu meşruti- yet devrinde tutunamadı. Fakat inkılâp dedikleri bu meşrutiyet ortaya birkaç İzzet Holo çıkardı. Hürriyette sakalını — kazıtıp başına şapka geçirerek İngiliz gemisile Avrupaya kaçan İzzet Holonun yerini tutanlar eminim ki memleketin tehlikeye — düştüğü birgün onu — takip - edecekler- dir. Ozaman — ortada, e | | ! | gARAmeĞ| GöDan ADK Edebi — Roman 10 mamaman yıkılan bir vatan üzerinde yine sen, ben ve senin benim gibiler kalacağız. Türk köylüsü — olan biten şeyleri hayretle seyrediyor. Ona göre değişen bir şey yok- tur. mültezimi onun yine bakırını sattırıyor, jandarma ken- disini yine ona besletiyor ve kom- şu Rum, Ermeni. Arap köyleri mektepler açar, bağlar, bahçeler kurarken o yine Yemene, Asire, Arnavutluğa gidiyor. Türk köy- lüsü Havranda araplarla boğuşur. Kaçanik boğazında Arnavutlarla vuruşurken Rum, Ermeni köyleri- ni sıksık ziyaret eden papazlar nereden geldikleri pek meçhul olmıyan paraları, kitapları, Ga- zet eleri hatta silâhları dağıtıyor. Onları kim bilir nasıl bir istik- | bal hareketine hazırlıyor. Türk köylüsü okumak için yine medreseye geliyor. ve hoca efendiler halka yine — cennetin kadayıftan duvarlarını anlatıyor- | lar. Bizim — inkılâp — kahra- | manları her — şeyi — yaptık- | İlalyan Hava Nazın Jeneral Balbo maiyetindeki 24 tayyare ile - büyük bir hava seferine çıktı. Bu resim, Jeneral Balbo'nun Londonderriye muvasa- | latım göstermektedir. — Li A, i Hindistanda Me_nfî Mukavemet! Gandi, Silâhsız İtaat Ha- reketine Tekrar Başlıyor Puna(Hindistanda)14,— Silâhsız | Bu hal, Gandinin vaziyetinde | itaatsizlik bakkında Gandi yeni | bir teklifte bulunmuştur. | Gandi kendisinin ve 100 ka- | dar taraftarının şahsi — olarak itaatsizlik hareketinde devam et- meleri fikrini ileri sürmüştür. Gandinin bu teklifinin Hint milliyetperverleri fırkasının kong- resinde cereyan edecek müzake- reyi — güçleştireceği — söylenmek- | tedir. | — Pumna, 14 —Silâhsız itaatsizlik | hareketinden vazgeçmek isteyen | köngre azasi bügün ayrı bir top- | | İantı yapmışlardır. J lınıı inanarak Serkil Doryanda Ermeni dostlarile poker aynuyor. Beyoğlu — şimalindeki farmason locasında musevi ahbaplarile insa- niyet Üzerine mübahase yapıyorlar. | Güzel ama azizim Adanada ihtilâl çıkaran Ermeni komiteci- leri Noradungiyan Efendinin, Ha- Efendinin nesi oluyor. ı.çyS.i:ım adasında Türk jandar- masına kurşun atan rumlar Koz- midi Efendinin yabancısı mı? Hav- 'Türk askerinin kanını içen :::.lır ülbaruni Efer- dinin bısımı akrabası değil mi? Ne dise şimdi bunların hepsi- ni unutturan hâdiseler var. İttihat ve Terakki şimdiki halde dinle- niyor gibi. Seni wkoh | Mektuplarını olsun esirgeme. Göz- | derinden öperim im. Gaze- kardeşim. | telerin muntazam — geliyor değil | mi ? Ahmet Rıfkı Cemil Hakkidan Paris'te Akmet Rösida Lstanbul 1900 Tabii gününde, saatinde sen de haber aldın. Fehametlü Bulgar prensinin kapı kâhyası bizim ton ! ton sakallı paşalardan daha dip- ! lomatmış. Bir ziyafet pahasına öyle bir iş çıkardı ki sonu nere- ye varacak bilmem. İstanbul Mahşer gibi. Ne za- göreceğimiz geldi. | | bir geğişiklik husule gelmeyecek l illiyetçiler - firküln ' içindi büyük bir ayrılık el::::ığmı alâ- ibi İm! . met gibi görül: Müşük> bir ekseriyetinin itaatsizlik hareketini bırakmağa taraftar — görünmesi Gandinin üzerinde görünüşe na- zaran hiçbir tesir yapmayor. Gandinin bugün koöngrede şu sözleri söylemeği düşündüğü riva- yet ediliyor: | * Şerefli bir anlaşma elde et- medikçe itaat göstermemize imkân " yoktur. mandanberi — ecnebi — mahafil- de söylenen fakat bizim Babiâli koridorlarında —ört bas edilen Balkan ittihadı müsellâh bir şe- kilde patlak verdi. Şimdi harıl harıl - seferberlik var. Anadolu yine boşalıyor. Erzurumun kahraman — dilâ- verleri, Konyanın, Sivasın, Bur- sanın kiymeti bilinmiyen evlât- ları akın akın İstanbula gelip | Rumeliye geçiyorlar. Yunan, Karadağ Sırp, Bulgar | orduları karşısında Türk yine yalnızdır. Ve Türk kadımı boynundan beşi bir aradasını çıkarıp askere veriyor. Türk kızı yine cepi kardeşi için sargı bezi âyor. Hükümet bu vaziyet karşı- sında derhal İtalya ile anlaşmıya mecbur oldu. Türk mıırıhh.ıflıtı | galiba (Onchy)de İtalyan diplo- matlarına — Trablusgarbı teslim edecekler. Büyük tehlike kar- şısında Afrikadan toprak ver- | mekten başka çare yok. Şimdi davaül::;;::' nasıl bir müdafaa ânı tatbik edececeğini bilmiyor. emen her cepheye asker gön- deriyor; Bu tıpkı çatlayip taşan bir havuzun -deliklerini tikamak gibi birşey.. Uzun bir cephe ü- zerine dağılan orduların bu va- kKarilerı'n Suallerine Cevaplarım Mersinde Sey Gu Beye Yaz tatilini başka bir yerde geçirmiye gittiği için mi sevgili- nizi unutmak istiyorsunuz? Doğru- su sualinizi pek anlıyamadım. Kız sizi sevdiğini muhtelif şekilde iz- har etmiş. Daha ne istiyorsunuz? Neden onu unutmayı düşünüyor ve buna çare arıyorsunuz? * İstanbulda E. O, M. T. Beye Henüz yirmi yaşındasınız. Ha- yatınızı kazanıyorsunuz amma, bu ku,nuııınn devam edeceğinden emin olamazsınız. Hayatınızı sağ- lama bağlamadıkça, yani bir baş- kasını - omuzlarınız. taşıyabilecek hale gelmedikçe evlenmiye teşeb- büs etmeyiniz. Kendinizde bu w görüyorsanız, o vakit kıza nişanlanmayı teklif etmekte bir mahzur yoktur. * Ankarada N, S. Beye: Maalesef Size hak veremedik. | Bir kadına karşı yapılacak mua- melelerde çok hassas ve nazik davranmak mecburiyetini -hiçbir zaman unutmamak lâzımdır. Bir kadın ve bilhassa bir genç kız bazan en ufak şeylere karşı k- rılır. Bununla beraber dargınlığın giderilmesi de imkânsız. ve güç değildir. Babasına veya annesine müracaat ederek arzularınızı bil- dirirsiniz. * Yeniköyden “Nm.,, tup gönderen kariime: imzasile mek- kabahatiniz. yoktur. Kabahat kendisindedir. xX M. N. Beye: Bu münasebetiniz ergeç - sizi sıkmağa yacaktır. Zaten göz- leriniz açıldıkça bu gizli münase- betin tehlikesini görerek birbiri- nizden uzaklaşmak lâzımgeldiğini anlayacak ve o vakit ayrılacak- sınız. HANIMTEYZE zifeyi yapmalarına askerlikçe im- kân var mı yok mu bilmem. Fakat bu kuvvetler arasında ir- tibat temin edilemediği şimdiden anlaşılıyor. Ben vazife icabı se- farethanelerle temas ediyorum. Bizim bu müdafaa usulümüzü pek beğenmiyorlar. Hattâ pek iyi — dostum olıl:’ Fn:n '-;; fareti i ana Bııkulııd%m bu muhare- beyi Napolion gibi yapmalısınız. bir araya galmesine fırsat vermeden her - birini ayrı ayrı yakalayıp yere sermelisiniz, Dedi. Harbiye Nazırı Nazım paşa Sofyada — yapacağı — resmigeçit için bütün merasim elbiselerini, büyük üniformalarımı çantalarına yerleştirmiş. İstanbulda şöyle bir esiyor: — Bulgarlar mı, yahu onlar bizim dünkü sütçüler.. Bulgar ordusu eğer Meriçi tutabilirse şükretsin. Sırpların çetin muharebelere Üskübe — sarktıkları, o m Malissörlerin, yani Osmanlı hü- kümetine isyan edip ordulara karşı duran Arnavut - silâhşorlari topraklarını çiyneyen Sırp ordu- larına karşı tüfek atmıyorlar. ( Arkası var ) hava B