f 28 Şubat OKL. Ahmet Kıza Anlatıyordu T; Yazan: MET REİS Piyer Melon Bütün İşkencelere Seni Kollarımın Arasına Almak İçin K_atlandım Reisin sesi yavaş, yavaş ab çaldı. Âdeta bir ıslık halini aldı. Çünkü, genç Lükrezya'ya tecavüz yaptığı ithamile eski efendisinin hakkında verdi ağır hüküm bahsine gelmişli. Esirler daire- sinde eli, kolu bağlı olarak kam- çılanırken dayak atanların ba- şında Markiz di Kastro bulanı- yor ve her inen darbeyi bir, bir sayıyordu. sözlerle beraber başnı kaldırıp Ahmet Reisia yüzüne bakmıya başlıyan Lükrezya şimdi gayri ihtiyari, gözlerini tekrar yere indirmişti. Çünkü reisin sesi çok haşinleşmiş, madeni bir sert- lik almıştı. Az sonra, emri altında geçirdiği - kürek mahkümluğüu — devresine — intikal etti. Bu hayat, baştan başa bir facia idi ve genç kadın- akibe- tinin taayyün etmiş olduğunu lil- riyerek anladı Ahmet Reisin ağzından lâkırdı değil, sanki bir kin ve gayz fırtınası fışkırıyordu. Hemen çırıl çıplak ayaklar de- mirli olarak sonu gelmez bir gayretle rüzgâra, yağmura, kar fırtınalarına karşı kürek çekmek için, rüzgârlı gecelerde muhafız nöbetçilerin, her an fazla gayret İstiyen kamçılarından omuzlarını sakınarak, damarlarındaki — son irade damlasını da eritmek su- retile geçirdiği bayatın elemlerini deşiyordu. anlatırken, geçmiş hayat bir şerit çibi canlanıyor ve her defa beraberlikle kürekleri kaldıran mahkümların bir ham- leden sonra bitkin bir halde ikinci bir hamleye hazırlandıkları manzarası tecessüm — ediyordu. Bir gün, Sicilya sularında seyre- diyorlardı. Katalonya'lı bir düş- man — gemisile karşılaşmışlardı; İki hasım tam muharebe vaziye- tine geldikleri sırada Katalon- ya'lılar Ceneviz kalyonuna, sekiz on parça çömlek fırlatmışlardı. Bu çömleklerin İçi en mütbiş Afrika yılanlarile dolu idi. Ah- medin yakın kürek arkadaşı bir yılan tarafından sokulmuş, duy- duğu ıstırabı. gören arkadaşları, yardımına koşamıyarak ölümüne seyirci kalmış ve kırbaç altında kürek çekerek kalyonun harp manevrasını temin — etmişlerdi. Biçare esir, kavrıla, kıvrıla o- duğu yerde ölmüştü. Bir başka defa yine bir düşman gemisi ta- rafından Ceneviz kalyonu mah- muzlanmıştı, kuüyvetli pirinç d- reğin tahta tekneye girmesile bütün bir bordanın kaplamaları parçalanmış, mevcut tehlikeye, suların bücumuna, düşman as- kerlerinin ateş yağdırmasına rağ- men, Ahmet ve arkadaşları yer- lerinde — bırakılmışlardı. — Bütün bunlar, geçirilmiş esaret bayatının hemen hergün karşılaşılmış ölüm safhaları idi. Hikâyesinin bu — noktasına gelen Ahmet Reis, heyecanını zantedemiyerek ayağa kalkmıştı. Gözlerinden ateş — fışkırıyordu. Yerde yatan kadını — elile dür- terek * — Anladır. mı? diye sor- Muştu, Azabiyetini yenmek için ya- amiral — Polen'in | nındaki toprak destiden bir bar- dak dolusu su içerek bir parça sakinleşmiş, sonra devam etmişti. Anlatırıya başladığı — safha, halâs günlerine . Turgut Re- isin müracaatmı, Cezaire dönü- şŞünü, ilk korsanlık hayatın sa, kısa kaydetti, Adalar denizinde, Yunan köylerine yaptığı baslın- lar:, ticaret ve harp gemilerine karşı göze aldığı hücumları &- raladı. O, bu mavaffakiyetlerini an- latırken genç kadna da bir parça emniyet gelmiş, yanıba- şında duran bu harikulâde adama daha az korkan gözlerle bakmıya başlamıştı. Ahmet Reis bulâsa etmişti: — Bütün bunlar; yani esaret senelerim, kumanda hayatım, bana yapılan ve benim yept ğım zarar- lar, tahammül ç österdiğim miskin bahçıvanlık — vaziyeti hep bir noktayı hedef tutmuştu: Bir za- manlar tanıdiğım ve füsununa kendimi — kaptırdığım Lükrezya istiyorumki çok kuvvetli olayım; en başin insanlara —ayaklarımı öptürecek kadar ctrafıma dehşet saçayım ve bu saretle kâfi em- piyet ve cesaretle bir şün Ceneve topraklarına sıçr.yarak seni kok larımın arasına alıp kaçırayım. Lükrezya, bikâyenin bu nok- tasında daha bir kısım endişe- | etse Bütün Şşehri ateşlemekten lerinin de uçup gittiğini bisset- miye ve Ümit dolu gözlerle Ah- | met Re'si süzmiye başladı. Biraz evvel gözünün debşet — verici önünde canlanan korsandan eser kalmamış, —onun yerini nazik, | mültefit bir insan alınış gibi idi. Ahmet Reiş söylemekte de- vam etti: — Seni elde etmek için icap çekinmiyecektim. Hatta ben de- ğil, bunu dostlarımdan rica etsey- | dim, oular bile bu arrumu yerine getirirlerdi. Fakat babanın şebir | civarında almak kararını verdiği yazlık köşk, bu tasavvurlara ha- cet birakınadı, — İşleri kolaylaş- tırdı. Reisin gözleri bir müddet dalgın, dalgın dolaştı. Genç ka- dın, kendisi için tek kurtulma imkânınn onu bu tatlı hayal içinde oyalamak olduğunu anla- mış, — mevcudiyetile onu daha | kuvvetle teshir etmek maksadile yanına sokulmuştu. Fakat Ahmet Reis bunun farkına varmamışa benziyordu: — Bu alâkadar arada seni — şiddetle | edebilecek bir hatıra- | dav bahsetmek isterim. ( Akası var ) #a çe sasa a d AA aa aa B a AAA sA AAA aa a ea aa M AA RADYO | » erisserese el eea n an geRAa AAA sAsA AA AAA SS İ k İ 27 Şubat Pazartesi İstanbul — 18 Vedia Rıza H, 18,45 OÖrkestra, 10.88, Fr. dere (m p- tedilere ma Y0 Darülbedayi tem- Bİli, 20,80 & l ve uarkadaşları, 21,30 Ürkestra, ajans ve borsa haber" leri, saat ayarı. Viyana — 8.30 plüt konseri, 10.40 müsiki, 11.8) oda müşikisi, — 12.x0 Senfonik koönser, 1340 konser, 16.80 oda m si, 17.65 konser, Y0.25 yar- kı, 21 ki; :8.13 dans musiki. Leipzig — 7.18 — jinnastik, — 7.80 kanser, 9.80- Örg könseri, 13.55 kons ger, 16 musiki, 17 konser, £1 tagans vi, £3.03 dans ve habor. B0 — dini merasim, 18 . pAk, 14 pâk, 18 konser, 5 konser, İZ0.40 p.dk, 2) İki operet Roma — 20.90 ve 21 haber, 21.45 operet, Peşte — 12018 konser, 15 plâk, 17,9) haber sonra Ç'gan müsikisi, 18.10 konser, £0.90 Operet, 28 Çiğan müsl- klsi, 24,45 jazbant. Moakova — 22.55 — Kızıl meydan £8.05 bavadis, V 18.16 Senlonik mati- ne, 17.<3 pi 19 piyano konseri, 19 konser, S1 1eman konsori, 29.10 kon- ter, 2A dana, geee e e Yeni Neşriyat: Yeni Türk Mecmuası Yeni Türk'ün mart sayımı kurtu- luş gününün — yıldönümü için bir misli büyük olarak çıkıyor. Özü ve faydalı yazılar yanında İstanbul Halkevinin yaptığı ve yapacağı işleri okuyacaka'nız. Mecmua bunan için brkaç gün gecikerek ayın onunda çıkacaktır. Bir Yıldız Aktı Genç şairlerimizden İsmet Hümü Beyin bu mamdaki eserl nefla bir kapakla ve on beş şiiri havi olarak datiyar etmiştir. Şafak kütüphane- sinde satılmaktadır karilerimize tav- siye ederiz. ni S Li dt sesserena 28 Şubat Salı İstanbul — 18 Saz ( Makbule H.), 18.45 Örkesira, 19,8) Fr. ders (ilerle, miş — olanlarah 90 — Hikmet Rıza H. | (Baz), 20.30. Hafiz Ahmet Bey, 21,40 Mitmasel Rezintal tarafından ugxn.ıl 22 gramolon, — #İsün borsa , Saat ayarır Ankara — 15,80- Ankara Palas | Örkestrası, 1810 Orkestra, Raymont | Üyertür, mozayi Elantosi, sabah gaze- | toleri-vals, — 19 üjans haberleri, 19.15 | Saz- karcar fatlı, 20 hava yaşat rapo- ru, 20,90 cazbaut. Bükreş — 18 konser, 20 müsaha- be, Zi senfonik Könser, 23 konforans, 22.15 konser. Peşte — 19.13 Pr. dors, 1940 ç- ga mus kİsi, SA 80 konferank, 21 var yete, 22 havadis, 29,10 varyete, Londra — £0-35 könser, 22 varyı» te, 28 konsor, İ7.8) dans musikisi, Paris — 2245 — havad'e, 21 kone sor, 22 müsahabe, 22.3) konsar. Prağ — 19.8) Alman — radyo neş- riyatı, — 20 konferana, 20 95 komedi, 23 son — haberler, 2915 batrandan nakli. Roma — 20 Büvadlea, 21,02 müsar habo, 21.90 havadis, *1.45 komedi, 26 havadis. haberi, bavadis, kon- 80 güva. 2048 Raüyo jurnal, bafif musiki, 22 radyo Jurnal, 22.05 könser, — 2815 — gramolon, 24 dane musikisi. Viyana — 20.20 radyo jJurnal, var- yete. 2145 dane musikisi. 28 radyo Jurnal, 28.10 dans musikisi, —— Davetle; Mit Türk Talebe Birliği köngre divanı | releliğindesi 2 Mart 933 perşembe günü saat 14 te Halkevi salonunda y k toplantıda İntihap enecümeni vasıta sile seçilmiş mürahtasların gelme.eri veca OUNÜK. | mekte olup buna mani | çük Anafarta Sayfa 9 İrgiltere- Bükümeti tarafından Garl Ga.ne bediye edilen eserin terefimse CANAKKALE —223 — Yazan: Ceneral Oglander rk Kuvvetleri Anafar- taya Doğru Çekiliyordu mütema- getirt- olmak lâz mdır. 53 üÜncü fırkanın bütün efradının gelmesini beklemeyiniz. Taburlar kabil olan suratle kar Çünkü — düşman diyen — takviye , kıtaatı | raya çıkarılacaklardır. Hammersiy bu ta'imatı okur- ken Jeneral Hamiltonda karar- gâha geldi ve derhal harekete geçilmesini tavsiye etti. Fakat Hammersiy, kataatn derhal ha- | berdar edilemiyeceğini ve ancak ferdası sabah saat sekizde lâar- ruz edilebileceğini söyledi. Fakat Jeneral Hamilton israr ediyordu. Hiç — olmazsa Te- ke terenin sabah olmazdan evvel zaptedilmesi her halde lâzımdı. O dakikada az bir kuvvetin bu işe kifayet etmesi balbuki — fer- dası" gün bütün bir fırkanın bu işi başaramaması ihtimali vardı. Hammersiy hâlâ tereddütt edi- yorda. Sabahtan evvel hiç bir hareket yapılamıyacağı kanaatimr de idi. Fırkasının efradı geniş bir cepho Üüzerine dagılmıştı. arazide istikşafat yapılmamıştı. Efrat acemi idi, Saat yediye gek mişti ve bu saatta âni bir taar- ruz için vactinde emir ve talimat yeliştirmek kabil değildi. Fakat Jeneral Hamilton bu iddiaların hiç birine kulak asmı- yordu. Tehlikeyi göze alıp cesır rane hareket etmek fikrinde idi. Mesele gayet müstacel ve vaziyet- te son derece nazikti. Bütün se- ferin akibeti şu birkaç saat zaa- fında yapılacak harekete bağlı idi. Nihayet 11 inci fırka kumandanı (Solacık) civarında bulunan 32 in> & livanın bu işi yapabileceğini ileri sürdü. Jeneral Hamilton da derhal baber göndererek hiç ok mazsa bir taburun sabahtan ev vel Teketepede bulunmasını em- retmesini, bunun ferdası sabah kolordu taraf.ndan yapılacak ha- rekâtı sok derece teshil edece- ğgini söyledi. Ve bu karar Üzerine de binbaşı Duncan 32 inci liva karargâhına gönderildi. Vaziyet okadar nazikti Jeneral Hamilton ©o geceyi Suvla da geçirmiye ka- rar verdi. Acaba İngiliz kıtaati Türklerden evvel Teketepeye va- l alabilecekler mi idi? Son de- rece endişe içinde İdi. Binbaşı Duncan akşam yedi- de 32 incl liva karargâhma vasıl oldu. Fırka kumandanı bilmiş olsaydi, tam © sırada iki taburu- nun yaziyeli Teketepeye — ilerile- mek Âçin gayet müsaitli. 9 uncu Wert yörksebire taburu — (Sola- cak) in bin yarda şarkında ve Gıncı Cost Yorkshire taburu da Scimi- tor Çepesinin şimalinde bulun- makta idi. Daha mühimmi, bu son taburün gönderdiği iki keşif kolu henüz avdet etmiş ve kü- taraflarında ufak tefek ateşten maada hiç bir mu- | kavemete tesadüf etmediğini bi dirmişti. Bu keşif kollarından biri | Teketepe sırtlarının yarısına ka- dar tırmanınış ve birkaç Türk nö- betçisinden başka kimseye te- sadüf etmemişti. Diğer — ke- şif kolu ise Bakababada -bir Türk siperinin — tahliye edilmiş olduğunu ve müteferrik Türk kuvvetlerinin küçük — Anafarta'ya doğru çekilmekte bulunduğunu haber vermişti. Fakat bu vazizetten Kolonel Mincgue henüxz haberdar geğildi. Bunun için etrafa emirberler koşturarak her dört taburun da saat 10,30 da Solacakta toplan- masını ve ondan gonra yeni tali- mat verileceğini taburları bildir- melerini emreyledi. Bu surtle hareket çok fe- laketamiz oldu. Taburlardan ikisi vaktinde Solacak mevkün gele- bilerse... Yolları şaşıran emirber neferlar diğer iki taburu çok müşkilâtla bulabildiler. Est Yorkshire taburu ancak gece yarısında iki saat sona geldi ve Kolonel Minogue ancak © zaman keşif kolların'ın getirdik- leri haberlere muttali olabildi. Halbuki West Yorkshire ta- burundan halâ haber yoktu. Bir müddet daha bekledikten sonra Kolonel Minogue saat 3,30 da, hareket emrinl verdi. Fakat bu emir tam iki saat gecikmişti Bulayırdan gelecek olan Türk takviye efradının yürüyüşü Jene- ral Hamilton'un, Suvla plânını hazırlarken tahmin ettiği zamane dan 12 saat fazla sürmüştü. Fa- kat tam bu saatte Türk kuvvet- leri taarruza hazırlanmakta idiler. İlk kuvvetleri Teketepeye — vasıl olmuşlardı. bile! T ve 8 ağustos günleri gös- terilen tereddüt yüzünden, Suvla körfezine anl surette çıkışın vere miş olduğu fırsat tamamile heder olmuştu. 9 uncu kolordu beyhu« de yere vakitle oynamış ve ko- layca — Teketepeyi — zaptetmek ümidi kaybolmuştu. Bundan son- ra düşmanla müsavi kuvvetlerle harbedilecek, — İngilizler ovada olduğu halde Türkler, tepelerde en muvafık mevkilerde buluna» caktı." Bundan maada Türkler gerek muharebe gerek endaht hususunda, — İngiltereden — henüz / gelen acemi efrat çok faiktiler. Adetçede müsavat olduktan son« ra İngilizlerin galip gelmeleri imkân ve ihtimali çok arzdı. Suvla plâm da daha bidayette illâs etmeğe mahkümdu. Suvlada kaybedilen fırsatların ne kadar mühim olduğunu onl- yabilmek için Türk ve Alman kuyus datını mütalaa ve tetkik etmek kâfidir. Liman Fon Sanders bhatı- ratında; — İngilizlerin — faikiyetine nazaran galip gelebileceklerin da şüphe yoktu. Hepimiz, İngilizlerin ber ne bahasın olursa olsun karaya çıkar çıkmaz ilerliycekleri yerde her nedense bu hareketi fazla tehir ettikleri kanaatında idik,, diyor. 8 ağustos sabahı Liman Fon Sanders Tursun köyünün cenu- bundaki eteklere. kadar indi ve Bulayırden hareket eden iki fir kann vürüudunu bekledi. — Bilâ. bare kuvayi külliyenin elân yol- da olduğunu ve akşamdan evvel taarruza geçilemiyeceğini anladı, (Arkası var)