Karşılıkİi . Bakışan Sözde Dost Devletler Amerikan donanması İki altında filosu denllen harp — donanmasi okyanos filosu. Çin » Japon — ihtilâfının — aldığı şekil ve renk üÜzerine keşif filosu geçen martın birinci günü aldığı bir emirle Büyük Okyanosa açıldı ve azsıl harp fifosumna İltihak etti. Ba İltihak, birtakım manevra zaruretle- rladen doğmüş olarak — gösterlidi. Marlın on üçünde eski mövkiine dönmes! lâzımgelirken yerinde kaldı, Brinci teşrinde geri alınacağı söy- lendi. Bu müddet te gelip geçti ve Amerikan Babriye Nezaretinin bir kararile iki kuvvetin 1934 haziranına kadar müşterek bir surette şması müralık görüldü. Bu ka sebep olarak iki donanmanın bir arada bulunmasından — büyük — tasarruflar doğduğu bildiriliyor. Bu lâdia, doğ- vudur ve bu yüzden Amerikan bazi- pesinin 400 bin dolar kadar bir istk fade temin etüği de muhakkak'ır. Fakat azıl hakikt sebap, Uzak Şark- taki vaziyetlir. Her hale karşı hazır bulunmak İstemeden doğmuş — bir garurettir. Bu halia, Japonyada de- rin bir memnuniyetsizlik uyandırdığı muhakkaktır. Hatta denizcilik işlerile meşgül makamlar, bu hareketi, bir mevi meylan okuma şeklinde telâkki etm'ye bile meyillldirler. Onun içine dir ki Amerikan donanınasının eski meykiine dönmesi — Japonya tara- fından büyük bir alâka İle temenni olunuyor. Fakat ne resmi nc de gayrı resmi aurette bu arzau - ÂAmeri- kan bükümetine hiasettirilmiş de- İzlea Okyanos kuvv denilen — büyük gildir. Tilki Ne kurdun kargşı karşıya gelip biriLirinin sayıf noktasını sez- mek ve sonra bücuma geçmek İste- melerindeki ihtiyatlı vazıyet, burada ayaen göze çarpıyor. Yanlış bir adım, Ti taraf T de bir felâket olabileceği için baalretli dav bundan ileri geliyor. Fakat bu bek« leyiş ne zamana kadar devam ede- bilir ve gerilen sinirler daha ne ka- dar tehamınül gösterebilir ? Burası malüm değildir. — Süreyya Berlinde Bir Dayak Hâdisesi Berlin, 23 — Merkez Fırkası mensuplarının yaptığı bir İçtimada allilyetçi — Tesepalisi lönlim d RüraRA sabık Alman mesal Nazırı M. Slı'nr- li rine çok sıkı tahkikat yapılmak- tadır. Hükümet bu kabil hâdiselerin tekerrür etmemesine gayret etmek- tedir. Poru - Kolombiya Harbi Bogota 23 — Beş Peru tıyyaresi Kolombiya harp gemilerine taarruz etmişlerdir. Bombolar Kordoba ge- misi Üzerine düşmüştür. Koa'ombiya tayyareleri Peru tayyarelerini püs- kürtimüştür. Kaçan — tayyarelerden birisi düşmüştür. Japonlar Püskürtüldü : 225 Bin Kişiden Mürekkep Çin Ordusu Harbe Hazır Bir Halde Pekin 23 — Harp gittikçe şidde- tinl arttırarak devam etmektedir. Japonlar Nanl'ng, Peypiya va Şao- yang'ı — bombardıman — etmişlerdir. fıııoı'cm şark hududundaki Japon alayı garbe doğru - İlerlemektedir. Japon lıım—ıı. Jebol'deki Çin kıt'- aiarının büyük aetin cenubuna çe- kilmesini Çin —hükümetine — ihtar etmiştir, Harp Büyüyor Paris 23 — Japon ve Yeni Man- çuri kuvvetleri, &5 bin kişiden ibar ret olan beşinel Çin ordusunun ka- rargâhi olan Lin Yuan'a taarruza bazırlanmaktadır. 35 bin mevcutlu dordüncü ordu kumaadanı Jeneral Tang yu Ping dün Japon kıt'aarının aplığı bir taarruzu püskürtmüştür. WE Garrazda Japon piyadenini, top- çu küvveti, harp teyyareleri, 7 zırhlı tren, ve d tank himaya etmektedir. 60 bin kişilik 3 üncü Çin ordusunun kumandanı, Çin hattını ihata etmek teşebbüsünde bulunan Japon teşeb- büsüne mukavemete hazır bulundu- gunu bildizmiştir. 225 Bin Çinil Harbe Hazır Çin kuvvetleri 6 ordu halindedir. 225 bin kiş'den mürekkeptir ve iki grupa — ayrılmıştır. Brinci — grup Mareşal Çang Su Liyang'ih kuman« dası altındadır. Rusya Sovyet Hudutlarında Mü- dafaa Tadbirleri Alıyor Motkoya 22 Milt Büdafaa Komseri M. Voroşilof söylediği bir nutukta Rus - Japon münasebatına temas ederek demişlir ki: Garp budutlarımızdaki vaz'ye- tin salâhina mukabil Uzak Şark hu- dut'arımızdaki vaziyet bütün memie- ketla nazarı dikkatini celbeder bir halde bulunmakta devam ediyor. le diplomatik münasebatımız tek- rar başlamışlır. Japooya ile münase- batemtız tab f görünmektedi! la beraber bazı Japon - siy: bilhassa Japon askeri idarecilerinin Rusyaya karşı br harp imkâı ve hatta İüzumundan açıkça Dbabsetme- lerini endişe İle karşılamaktan kem dimizi alamıyoruz. D.ğer bütün mın« takalarda olduğu gibi Uzak Şarkta da değişmez bir sulh ve bütün kom- şularımızla — dostane — münnsebatım itkişafh siyaselini takl, Bwe #eneden fazla i!, za beri Japonyaya bir ademi tecnvüz misakı akdıni teklif etilk. Bu tekli- fan zi muhtelif ves'lelerle hatırla rak tekrarladık. Bogün de hbatır yaruz. Fakat Japonyanın harpcu ve emperyalist eİkârı umumiyesi ve Japon hükümeti teklifimizi reddet- miştir. Bu karıştırıcı vaziyetl nazarı dikkate alarak Uzak Şarktaki Sovyet hudutlarının müdafaamı için tedbir almaktan a bir şey yapılamaz, f, bundan sonraKızıl at ve teçhizatının mü- kemmeliyetinden bahsetmiş ve çok &İk şlanmıştır. Çinlilerin Bir Tekzibi — Şan 23 — Şimali Çindeki M. Maçukuo Gazetelere Bayanatta Bulunuyor Çin Japon ihtilâti ve Mançakacun iİstiklâli meselesi münasebetile Conev- zede, günün en maruf adamı, Japon mümeaslli M, Maçukuo'dar. Japonya devletler tarafından teklif edilen muhtelif projelerla biçbirini kabul etmedi, Japon —murahhası M. Maçukao Amerika tazikile memleketine avdet etm-si için em'r aldı. Reşmimizde M- Maçukuonun gazotecilere boyanatta bulunuya görünmektedir. Çin kıt'alarının, düşman — tarafına geçtikleri hakk ndaki haberler tekzip edilmekted r. Herşey Amerika'ya Baği Londra, 23 Siyasi Japonyaya — gönderilecek ambargo vaz'ı hakkının — Milletler Cemiyetino ait olduğunu, bu kararıa verİmesi için evveâ taarruz eden tarahın tesbit edilmesi lcap ettiğini söylemektedirler, Mil etler Cemiyeti henüz 19 lar komitesi raporu hakkında kararını vermemiş o duğundan, ambargo ve sair tedbirler Japoayadan ziyade Çini müteessir edecektir. Çünci ponyanın — silâbh , fabrikaları k Ayni zamanda bu meselede Amerl- kanın da vaziyet alması lâzımdır. Nev Kronike gazetesi İngliz hü- kümet nden suali — sormaktadı Fabrikalarımız harp için lâzım ol şeyleri yetişt m)rr"ı hîıbı kanun ha: neye yarar? Bötün ku şu bir memleketin ist. den bir. devlete &lâk vermekte de- vam edecek miyiz? Hükümet esşasen süküt &! suretile hükümetin Uzak Şark işlerine pek okadar ehemmi- yet vermediği anlaşılıyor. Deyli Herald Yazetesi diyor kir Herşey Amerikanın bareketine bağ- hdır. Milletler Cemiyeti istediği ka- dar mutaarrıza yani Japonyaya gön- derilecek silâhlara ambargo koya- eağını Uân ededursün, Amerika silâh fabrikalarının İstoklarını — piyasaya sevketin mani olamıyacaktır. Bura mehaflindeki İnti- baa göre 19 lar kömitesinin raporu M lletler Cemiyeti lerafından kabul edilir edilmez ve hukuki usuller iflâ Londra, 23— Harp ed n devletlere gönderilecek — silâhlara — Ambargo vaz'ından bahseden Çin hariciye er- kânından bir zat, bu tedbirin ancak Japonyaya tatbik edileceğini söyle- miştir. Bu zat demiştir kk — Ça ancak topraklarını müda- fan için silâha sarılmışltır. İkl mem- lekete karşı ayal münmelede bulun- mak sadae açık bir haksızlık olmiya» cak, mutaarriz — vaziyette bulunan Japonlara muavenet etmek olacaktır. Milletler Mecllsinin Yarınk! Celsesi Cenevre, 23 — Milletler cemiyeti fevkalâde meclainin yarınki celsesi. nin ruznamesi Şşudur: Japon baş murahhası M. Matsuoka, ©n dokuzlar komitesin'n raporu hak- kında beyanatta bulunacak ve fakat © anda büyük meclis henüz bir karat vermemiş bulunacağından Japonyanın cemiyettan çekilmesi hakkında hiç bir söz söylemiyecektir. Meclis, bundan sonra Çin heyeti baş murahhasıma nutuk'arını ve ni- hayet meel's reisi M. Eymans'ın nut« kunu dinliyecektir. M. Hymans. on dokuzlar komitesi namıma »Öz söyle- yecektir. Sonra feykalâde meclis, raporu koyacaktır. Bu rey'er İ esami ile toplanacakt: Rapor kabul deildiği takdirde birer suretinin Rusya ve Amerikaya gönderileceğ ne ihtimal verilmektedr, yJapon Bahriye Nazırının Beyanatı Tokyo, 23—Japon t""ım Japon Babıriyo Nazırımın bir beyanatını neş- retmektedir. Nazır, bu beyanat içinde demiştir ki : Karada M çurl Japonya İçin ae a— —a — EEREREEN UZUN HİKÂYE M#EREMEEN Dağda Başladı bağda Bitti! GEREENM YAZAN: 0 T. A d yim Halbuki bu tesadüfleri yaratan Nazıme (di. İstigna devresinden iltifst devresine geçmiye karar verdiği için hergün bir vesile bu- luyor, bulduruyor ve Orhan Bey- le karşılaşıyordu. Bazan Bedriye- lerde, bazan Şehriyelerde, bazan Semralarda yapılan toplantıların ıGıninı Orban Bey davet olunu- Yordu. Yine oralarda falan filmi Yeya filân Si seyretmek ka- tarları verildiği için bahtiyar Sşık daftaların bütün gçecelerini sevçi- isinin yanında çeçirmek imkânnı uluyordu. Orban, ilk karşılaşmalarda sadece “müşahbede,, zevkile iktifa ediyordu. Biraz sonra Nazımenin gülümsiyen — gözlerinden cür'et alarak manalı sözler söylemiye girişti, daha sonra kızın eline pusulalar sıkışlırmıya başladı. O, Nuzimenin nasıl bir zevk teminine çalıştığını tahmin ede miyordu. Taşıdığı aşkın, hiç ol mazsa merhamet — uyandırdığını sanıyordu. Eski aşk hükümlerine göre merhametin nihayet muhab- bete inkilâp edeceğine inandığı için de sevgilisinin şefkatinden büyük neticeler doğacağını zan- nediyordu. Eğer verdiği pusulaların, şöyle ç— ayakta — okunüverip — yırtıld ğımı bilse, hülyalarından belki vazge- çerdi. Bu bilgisizlik onu, girdiği yolda yürüttü, Pusulaların hacmi- ni büyütmiye sevketti ve nihayet Nazıme Hanım, hergün mantosu- nun cebinde mufassal bir mektup bulmaya başladı. * Nazıme, birçok mektup ah dıktan ve klâsik aşkların ,kalemle çizilen safhaları hakkında etraf- hca bir fikir edindikten sonra son oyunu oynamıya karar verdi, bir toplantıda konuşurlarken Or- han Beye fısıldadı.: — Yarın öğleden sonra yak nızımi Öbürü alık alık sordu: — Neden? — Evdekiler, bep gidiyorlar, Hizmetçi izinli. Ben yapayalnız kalıyorum — Vah, vah, sıkılacaksınız! — Sıkılımam, mektuplarınız var. — Onların size arkadaşlık ettiğine İnansam, dünyanın en mes'ut erkeği olurdum. — Gelip görebilirsiniz! — Sahih mi, böyle bir ziya- rete izin veriyor musunuz? — Tek bir dakika için, evetl Orhan, o geceyi uykusuz ge- çirdi. Sevgilisini — yalnız başına ve boş bir evde görmek saade- tini havsalası alamıyordu. Aynı zamanda büyük saadete merbut zevkleri, heyecanları düşünerek yatağında sıtma nöbetleri geçi- riyordu. Ertesi gün, Öğleden biraz sonra, Nazımenin evi önünde idi, belecandan kopmak derecelerine gelen kalbini bastıra bastıra zili çalıyordu. Genç kız, müsait bir yerden | Aşığını iki saniye süzdü ve mıirildandi: — Bunların heyecanı fazla!... Yeniler, biletle oyuna girer gibi kapıya geliyorlar, hiç heyecan üç İi di £ S inlladir z05 LÜ İRÜD vi Saylfa ll&âl İşleri Genç Kîzlar Niçin Sinirli Olurlar ? Bugünlerde evlerinde huzur- suzluk duyan, hbayatı kara gören sinir buhranları geçiren kızlardan birkaç mektup aldım. Dün de Macide isminde bir kızdan, ölümden korktuğunu an- latan bir mektup aldım. Diyor kit “Hanımteyze, evham hastalr ğına tutuldum. Hastalığıma sebep son zamanda aile mizden birinin ebediyete göçmesi oldu. O gün bu gün hayata küstüm. Yaşamak istemiyorum. Bu bal iki ay olanca şiddetile sinirlerimi yordu. Şimdi eskisine nisbelle daha iyiyim. Fa kat o kara hayal beni hiç bırak- mıyor. Evvelce ne kadar şendiml Şimdi ise... , Genç kızlarımız, hayatın dare belerine mukavemet edemiyecek derecede hafif yetişiyor, hayatı neş'eder. ib; sanıyorlar. sonra ufak bir hadise onlara hayatın başka ve karanlık bir cephesini gösterince şaşıyorlar. Hayat ne daimi saadet, ne de daimi felâketten ibarettir. Hadiss» leri olduğu gibi görmek lâzımdır. Bize hayatı karanlık gösteren ha- diseler karşsında mukavemetimi- zi kırmaz idaremize hâkim olur- sak, kendimizi çabuk tedavi ede- rız, Zaman. en büyük hekimdir, en kapanmaz yaralara merhem süren en unutulmaz hadiseleri örten odur. Zaman ile hep geçer, hepsini unuturuz. Fakat zaman bu rolünü ifa ederken biz de ona yardım edabiliriz. Bunun içinde bizi sinirlendiren badiseyi unut- mak, kendimizle meşgul olmamak, avunacak, kendimizi unutturacak meşgale bulmak lazımdır. Oku- mak, eğlenmek, işlemek en bü- yük ilâç yerine geçer. Kendinizi meşgul etmeğe — çalışınız. genç kızlarımızı asabiyete sevkeden şey işsizliktir. Bütün gün kendisini dinleyen, bütün gün yalmız kem- disi ile meşgul olan bir insanın evham hastalığına tutulmamasına imkân yoktur. * Beyoğlunda B. B. B. Hınıma Kendinizi aldatıyorsunuz. Sev- mek bundan başka bir şey de- ğgildir. Rahunuzda boşluk yaratan bir varlık, sizin kalbinize girmiş demektir, farkına varmadan sev- mişsiniz! Ayrılık bunu teşhise sebep x:';Iıııuıtur. Aşıksınız tebrik ederim. kadar lüzüumlu ve ehemmiyetli is0, Büyük okyanva'ta ve Japon mandası altında olan adalar da denizde o de- rece ehemniyetlidir. Bundan dolayı, Japonya bu adaları hiçbir vakit elin- den çıkarmıyacaktr. göstermiyorlar. Bakalım, de ayni heyecan devam ede- cek mi? Bu başbaşa kalışlar da, öbür görüşmeler gibi, sıksık tekerrür etti. Orhan her birleşildikçe diz çöküp aşkını haykırdı., ruhi ihti- yaçlarım haykırdı. Bazan ağladı da. Fakat biçbir. gün dudakları Nazımenin parmaklarından yukarı çıkamadı ve yine hiçbir gün genç kızın dudakları önün kıir. saçları na kadar eğilmedi. Biri ağlarken öbürü dinliyordu. * Nazıme H., klâüsik aşkın nasıl yaşadığın! lüzumu kadar öğren- mişti. Fakat umduğu kadar haz almamıştı, Çünkü ağlıyan erkek onda, nahoş bir tesir yapıyordu. Beşikteki sakalla, erkek gözünde- ki yaşı farksız buluyordu. Sonra kır saçlı bir adamın “seviyorum seviyorum,, — diye — bağırmasım, yumrukla çalınan bir keman gibi üÜrpertici görüyordu. Bu nağme, o tellere yakışımıyordu. CAkamı var ) Zi