İSTANBULDA n l Bir Ölünün Hâtıra Defterinden l H İNGİLİZ CASUSLARI fO0N POSTA KF Bi .. ZM Casus Kadının Silâhı Greta'nın Yegâne Silâhı; Muhteşem Güzelliğinden Ve İşvesinden İIbaretti —19 Oteldeki odamıza hemen her zaman artık gece yarısı gelebili- yorduk. İstanbula benüz hiç bir mektup yazmamıştım. Mektubu bir haberle göndermek için epeyce beklemiye karar vermiştim. Buna mükabil Greta iki geceyi atlat- maksızın muntazaman ve sık sik uzun mektuplar yazıyordu. Greta'nın bu hareketi dikka- timden kaçmıyordu. Dikkat edi- yordum. Casus kadın mektupları ta İstanbuldan deste halinde ge- tirdiği mükemmel parşimen kâ- gıtlar Üzerine yazıyor ve imzalı- yordu. Yazılmıyan beyaz kısim üzerine de — İstanbuldan — tırnak cilksı diye getirdiği beyaz ve #srarengiz ecza ile ayrıca birşey- ler ilâve ediyordu. Metuplarını kat'iyen posta gişesine götürmü- yor, Bbizzat pulladıktan sonra, sokaktaki posta kutularından bi- rine atıyordu. Mektupların devamı, endişemi arttırmıya başladı. Mutlaka bunda da korkunç bir sır vardı. Ne olursa olsun, bir defa " Greta'ya bunu sormaya karar verdim: — Madam, dedim. Siz bu mektupları nereye yazıyorsunuz 7 Bu devamlı muhabereyi ben ha- yatımız için tehlikeli görüyorum. Bu sözlerim Grota'yı hiç mem- nun etmedi, yüzü kızardı, asa- biyete kapıldı, fakat hi bana izbar etmek istemedi. dece : — Alelâde mektup, dedi. Greta beni de atlatıyordu. Alelâde mektupları, kimyevi bir muamele — yapılmadan, — kat'iyen görülemez, okunamaz olan esrar- #ngix mürekkebile, niçin yazmıya Hizum görüyordu ? Fikrim bulan- miya, bu sırlı düğümü mutlaka şözmiye karar vermiştim. , Sesimi kısarak, çok samimi bir eda ile: — Mister ( Kened )e mi yazı- yorsunuz ? Greta saklıyamadığı bir telâşla: — Hayır dedi. Ben aldırmadım. Sesimi bir ax kıustım : — Mister (Corc)a mı? Greta bu bahsin uzamasından ganı sıkıldığını gösteren bir eda e: — Değil canım, bir arkada- gıma yazıyorum, dedi. Greta'nın bu cevabı ve bir nevi manevi İsyanı beni tamamile kuşkulandırmıştı. Ne olursa olsun bu işi bir gece tetkik ederek anlamıya karar verdim. Fakat bunu Greta'ya hissettirmek İşime gelmedi Onun son verdiği ( Bir arkadaşıma yazıyorum!) cevabı, zahiren marakımı izale etmiş gibi göründüm. — O halde mesele yok, dedim. Mister Kened'in verdiği post- restant adrese, alelâcele bir mek- Sa- tup yazdım, bu mektupta ticarl | teşebbüslerimi birer, birer sıra- * ladıktan ve bu takdirde görüş- - A memiz |âzım ise bulunduğumuz otelin adresine “ konuşmak Üzere geliniz , diye bir telgraf keşide- sini ilâveden sonra Greta'dan e- rarengiz mürekkebi aldım ve kâ- ğıdın boş ve beyaz kısmına aynen Şu satırları yazdım : * Mesaimize müsait bir surette devam ediyoruz. Greta gayrima- lüm bir adresa, iki günde bir esrarengiz mektuplar gönderiyor. Bu halin devamı, buradaki vazi- yetimizi tehlikeye düşürebilir. ,, Bu mektubu tamamen Arap harflerile yazdım ve Greta'ya da: — Mesaimiz hakkinda Mister ( Kened ) e bir rapor gönderiyo- rum, dedim, Casus kadın buna hiç itiraz etmedi. Yalnız zarfın Üzerindeki adresi yazarken beni alâka ile tetkik ediyordu. Mektubun Tarab- yadaki postrestant adrese yazık dığını görünce, biç alâka göster- medi. Ben, xzarfı pulladıktan sonra Groeta'ya verdim ve: — Bunu, siz posta kutusuna atarsınız, dedim. Casus kadım zarfı memnunl- yetle aldı. Ertesi gün; kutunun yanından — geçerken, — vazifesini I ihmal etmiyerek verdiğim zarfı kutuya atıverdi. Bu hâdiseden sonra (Greta) yi sıkı bir kontrol altında bulundur- maya ve fakat bunu kendisine hiç hissettirmemeye karar — vere dim. Artık karşılıklı bir mücadele. ye girişmiş bulunuyorduk. O bem den şüphe ediyor, “ben ondan ürküyordum. İkimiz de birbirimizi gizlice kontrola çalışıyorduk. (Greta) nın — güzelliği, işvesi, dostlarımızı — hayran bırakıyor- du. Buna rağmen casus - kadın eddiyetinden en ufak bir ferağat bile yapmıyordu. (Gretajnın bu vakarı, alâkanın, perestiş dere- cesini bulmasına sebep oluyor- du. Ben bu dostlar arasında bilhassa emmniyet plânlarını mu- hafaza vazifesile alâkadar devair erkânına fazla bir samimiyet ve yakınlık gösteriyordum. (Greta) bunu memnuniyet ve takdirlerle karşılıyordu. — Bir — taraftan da (Greta), bilhassa — fabrikalarla yakından — alâkadar — kimselerle teması arttırmaya gayret edk- yordu. (Grata) mın bu faaliyeti dikkatimden kaçmıyordu. Birgün odamızda iken sordum: (CArkası var ) Binlerce Gizli Emlâk Hükümete _intikal Etti ( Baştarafi - Tincl sayfada ) diye kadar kadastrosu yapılan yerlerde binlerce mahlül ve met- ruk emlâk meydana çıkarılmış bunlar devlet hazinesine - intikal etmiştir. Yanli Bir Lâyiha Cemal Beyin geçer, sene şark vilâyetlerimizde bilhassa ana yurda yeni ilhak edilen, Kars, Ardahan, Artvin ve havalisinde yaptığı bir tetkik seyahatinden #onra bu üç yerdeki gayrimenkullerin tasarru- funa dair yeni bir kanun lâyihası hazırlanmış ve meclise verilmiştir. Bu lâyiha meclisin Hart toplnur şında görüşülecektir. Esasen sus! bir tahrir kanonuna nazaran buralarda tahrir yapılıyordu. Y *i kanun bu tahrirden a fazla bir 77andman temin ede y Nekadar Bina var? Bize verilen malümata göre, Türkiyede ne kadar gayrimenkul bulunduğunu tesbit etmiye imkân yoktur. Çünkü Türkiyedeki — - [lllıln ve gayrimenkullerin yüzde altınışından farlasının tapu kaydı yoktur. Bilhassa köylerdeki alım satımlar kanunen - hiçbir kıymeti olmıyan (mabeyn) senetlerile ya- pıldiği için hem tapu kuyıtları B0 ASINI tir. Satılık arsa Sultanahmette, Son Posta gazetesi yanındaki 3 parça gerek toptan gerek parça parça satılıktır. Mürackat: Sultanhamam No. 17 Ayanoğlu tesbit edilemiyor. hem de vergi kaçakçılığı yapılıyor. Memleketin kadastrosu bitirilmedikçe gayri- menkul adedini bilmek mümktlün değildir. Yeni yapılan Kadastrodan sonra her gayrimenkulün bütün ihtilâflı pürüzleri hal ve bakikt sahipleri tespit edileceği İçin sahiplerinin tasarruf haklarını — kullanmaları çok kolaylaşmış ve munamele de basitleşmiştir. Yeni Tapu ve sicil nizamnamesile İsviçre kanunların- dan aynen alınan bü tasarruf usulü geçen sene temmuzdan iti- baren Aydın, İzmir, Manisa ve | Denizli Vilâyet Merkezlerinde tat- bikına başlanılmış ve çok iyi ne- ticeler alınmıştır. Bu yeni usulün | hazirandan itibaren İstanbulda kadastrosu yapılan yerlerde de tatbikına başlanacaktır. Bu usülle göre bir mülke tasarruf için şim- diye kadar müracaat edilen ma- halle ilmühaberi, beyanname ve #nire gibi uzun zaman kaybetti- ren zorluklar ortadan kalkacak ferağ, iutikal, ipotek ve saire gibi tasarruf İşlerinde her ikl taraf yalnız hüviyetlerini İspat etmek “suretile İşlerini bitirebileceklerdir. Bu usule göre bir ev satmak ve ipotek etmek nihayet bir saatlik bir iş haline gelecekttir. ——— —- —--— (Baştarafı | inci sayfada ) ' tayı burada yazmadan — geçe- miyeceğim: Muhterem — doktora — teşkkür ederek veda eden bir zatın kim | olduğunu sormuştum. Ve öğrendim ki o zat Bağdat baytar müfettişi imiş Kolunda *sarkup,, olan çocuğunu ameliyat ettirmek için ta Bağdattan buraya getirmiş. Bağdatla İstanbul arasındaki mesafeyi — düşündüğüm — taman, şöhretleri kâinatın uzak köşelerini sarmış olan Türk tıb Ustatlarının değerlerine uzatılan dillere karşı içim titredi. Sabahtanberi durmadan uğra- gah doktorla ancak - ortalık ka- rardığı zaman görüşebilmiye fırsat bula bildim. Doktor suallerim karşısında: — Vallahi Beyim doktorlara ve doktorların — apartımanlarına hücum edenlere cevap vermek, mukabili olmıyan bir külfettir, hattâ bir tenezzüldür, dedi ve ilâve etti: — Benim en tecsslif ettiğim nokta, çok ciddi tanıdığım bazı güzete sütunlarında şeref ve hay- siyete, bir mesleğin ulviyetine taarruz eden yazıların yer bulma- sıdır. İlme hürmetsizlik eden, kalemlerini hergün — hekimlerin kalplerine — saplamak — istiyen bazı muharrirlelerin - karşısında #fkârı umumiye — müvacehesinde müdafaa vaziyetine geçmenin yak nız bir tenezzül değil, hattâ bir aciz olduğuna kaniim. Bunun içindir ki vakl olan müracaatlere rağimen cevap vermemeyi tercih etmekteyim. Ricamda ısrarım kâr - etti. Muhterem doktorun, teessürü gite tikçe Aartarak) söylediği sözleri aynen yazıyorum: — Madam ki israr ediyorsu- nuz, her şeyin yazılmış, söylenmiş olmasına rağmen ben de duygu- larımı, bilhassa apartıman yapt- ranlardan biri olmak dolayısile arzedeyim: Muaharrir bey, sizler elbette bizlerden daha iyi bilirsiniz. Bu muharrirlerin kalemlerini oynatan hislere temas etimek istemiyorum. Şeref ve haysiyetin hıymetini tak- dir edenler, bir hakikat ifade etmiyen — yazıları yazmak şöyle dursun, onlardan nefret ve ikrah duyarlar. Bir haksızlık yaparken kalp- lerinde en basit bir heyecan ve ıstırap bile duymıyanlar, namusa ve haysiyete kıymet vermiyen insanlardır. Riyanın en çirkin şeklini yaparlarken yüzlerinde en ufak bir değişiklik bile olmaz. Muharrir bey, ben ilim ada- mıyım. İlmin her şubesine her mesleğine ve onun — mensup- larına hörmet ederim. Bunun için ilim şubeleri arasında bir muka- yese yapmayı hatırımdan bile geçirmem. Fakat bir hekimin bir operatörün vazifesinde duy- duğu mes'uliyetli ıstırap ve he- yecamı hiç bir vakit bir şairin, bir edibin heyecan ve mes'uliyeti ile mükayese edemem. Kazanç bahsine gelince, bu- gün — doktorların — apartımanları karşısında — ağızlarının — salyaları akanlara diyorum — ki, — iki sene içinde zahmetsizce bin- | lerce lira alan ve ayda iki bin, iki bin beş yüz lira kazandığını | itiraf eden o muharririn bu kazan- ı c şimdiye kadar memleketimizde FO O UYN YAK S — ertll , M. Kemal B. ren Bir Ce_vap Verdi: a— — v T 7 ea Sayfa 10 ——— —— . A_t;ş Püskü- € « hiçbir. hekimimize nasip olma- l mıştır ve olmiyacaktır. - Yine bu yazıların kahramanı 4 olan muharrirlerden biri, hekim apartmanlarının temellerinde ölü kemikleri olduğunu ve orava uzatılacak ellerin hiçbir vakit boş dönmiyeceğini yazıyordu. Bu muharrir bilmelidir ki, ©o hekim apartımanının — temellerinde — ölü kemikleri değil alın teri dolu- dur. Bunlar herkesin — önünde teabbüt etmeleri lâzım — gelen birer ses abidesidirler. Ben hergün — apartımanımın duvarlarında şükran seslerini ku- laklarıma aksettiren hastalarımın hayallerile karşı karşıyayım. Efkârı umumiye muvacehesin- de haysiyet tanımıyan kalemlerin sahiplerine serbestçe diyörum kir Biz mesleğimizin — acılarına, mesleğimizin bize yaptığı telki- natın tesiri altında katlanırız. Bunu isbat etmekte müstağniyiz. Anketinizde Doktor Niyazi İsmet B. buna açıkça temas etti. Doktor sustu. Mütecssir yü- zünde derinliği ölçülmez bir hüz- nün izleri beliriyordu. Yorulmuş insanların ağır halile: — Ve nihayet azizim muharrir bey, dedi, beni, müânasız yazılar hakkında bundan fFazla söylet- mekten kurtarmanızı rica ederim. Muhterem Operatörü üzmüş ve yormuştum. Bundan dolayı affimi rica ettim ve teşekkürle ayrıldım ! Bilmiyorum, ©o satırlari yazan meslektaşlarım doktorları bu ka- dar derinden — yaralıyacaklarını tahmin etmişler mi Idi? Cevaplarımız Edirne'de Mithatpaşa mahal- lesinde Hamdi Süleyman Beye Takdir edersiniz ki, bir gazetenin vazifesi muayyoo bir meselede karşı- hiklı movki — alan her İki tarafın a söylediklerini aynen yazmaktır, kati» lerine mühükeme için İmkân vermek- tir. Bir arkadaşımız doktorların fazla fcret aldıklarından — şikâyot etti, hü- cuma geçti. — Bu ittiham ve hücum karşıtında doktorların ne dediklerini dinlemek istemez misinia? Aksi hale de insafsız — telükki edilmez misiniz? Dinleyiniz, hükmü sonra veriniz. Bir Mütekait Yüzbaşının Fikri Ereaköy'de Kavaklıbağ'da oturan mütekait Yüzbaşı Şevket Bey doktore lar asrasiında — yaptığımız anket müna- #ebetile-bize gönderdiği bir mektupta: 'Tevfik Salim — Paşanın fazla ücrot alınak şöyle dursun birçok hastalara ypatığı — yardımdan kahsetmekte ve birçok hastaların ve allelerinin hayat” larını kendisine borçlu bulundukları ni hatırlatmaktadır. —N Yeni Neşriyat: ket ola bit Bet liyi tev bil Köy Hekimi — — Burhan Cahit Beyin ramanıdır. Güzel bir cili içinde İkbal kütüphanesl taralındaa neşri” dilmiştir. Tavsiyo oderiz. - Kooperatif — Liman Şirkoti tAr — rafından — çıkarılan — bu mecinuanlli 9 ünen sayısı kooperatifçiliğe ve ba” günkü iktısadi meselelero ait kıyıntt li münderapatla intişar etmiştir. Şen Çocuk — Maarif Vekâlol? nin bimayesinde 10 günde bir çııı'f_ iaa bu meomuanın 14 üncü sayısı C* cuk edebiyatına a't yazı, giür ve ©” simlerle İntişar etmiştir. İçki Düşmanı Gazete — Y:: Hilâl — ve Türkiye — İçki — Aleybi! .l Gönçler Cemiyeti tarafından çıkâfi bu mecmuanın £ İaci sayısı bi amanlığı — ve halk hwıll-“ı_ faydalı münderecatla lıuıuvM_