-SON POSTA İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Tefrika No. 51 Nasıl doğdu?. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Bir Gün Talât Beyle Naki Bey Baş Başa Vermiş Konuşuyorlardı Bunlar bir araya gelirse ne olacaktı?... Bunu, Talât Beyle Naki Bay de kestiremiyordu. Şu halde... Şimdilik fikirleri hazır- lamak, hükümetin idaresi aleyhi- ne hissolunan cereyanları bir kar nula toplamaktan başka yapa- cak birşey yoktu. D Bu esas kabul edildikten sonra, fanliyete geçtiler. Talât Bey, Naki Bey, İsmail Mahir E£. bir propaganda şebekesi teşkil ettiler. Bunlara ikâ arkadaş da- ha iştirak etti. Biri Yanyalı yüz- başı Mecdetlin Efendi, diğeri da mektep — muallimlerinden - sarıklı bir zattı., Bunlar, Avrupadan ge- len gazeteleri, emin oldukları kimselere tevzi ediyor; — evvoll fikri bir. inklılâp yapmıya hazır- lanıyorlardı. Bir gün, ansızın Yüzbaşı Mec- dettin Beyin evi basıldı. Taharri edildi. Tabarri eden, (Merkez Kumandanı Nâzım Bey)di. Fakat ihbar eden belli olmadı. Evin basıldığı dakikada, Mecdettin be- yin hizmetçisi koşmuş, Naki Beyi vaziyetten haberdar etmişti. Na- kı Bey de diğer arkadaşlarına haber gönderdi. Evlerde - saklı olan evrak, başka yerlere nak- ledildi ve, beklenildi.. Fakat bu baskın, yalnız Mecdettin Beyin evinin basılmasına münhasır kak- mış.. Bundan da, yalnız bu xzatın Ahbar edildiği onlaşılmıştı. Böyle olmakla beraber, bu yak'a onlara şunu hatırlattı. İhti- malki yarın onlar da takip edi- lecek, belki de kendilerini topar- lamıya vakit bulamadan evleri basılarak saklı evrak ele geçirl- lecekti. Bunun için gerek evrakı saklamak ve gerek daha serbest ve nazarı dikkatl celbetmiyecek bir surette içtima yapmak için emin bir yer bulmak mecburiye- Hni hissettiler. Fakat bu, neresi olabilirdi? Her yer, hükümetin tebdit ve kontrölü altında idi. Son zamanlarda Bulgar komite- cilerinin faaliyeti — arttığı — için hükümetin de gözü açılmış, gizli teşekküllere, şurada burada her- hangi şekilde vukubulan içtima- lara ehemmiyet vermiye başla- mıştı. Bir gün, talât Beyle Naki B., Kule kahvelerde oturmuş, başbaşa vermiş, bu meseleyi konuşuyor- lardı. Naki Beys bir fikir geldi. — Talât. — Sen, — (Mason) olsana.. Dedi. Talât Bey, Naki Beyin ne demek istediğini birdenbire anlıyamıyarak — sordu: — Bundan ne çıkar sanki?.. — Bundan şu çıkar ki. Sen, ben, öteki arkadaşlar, birer birer mason olursak kendimize emin bir yer bulmuş oluruz. (Loca) da hetediğimiz gibi oturur, konuşu- ruz. Evrakımızı emin bir yerde buluudururuz. Talât Bey, epeyce düşündük- ten sonra cevap verdi; — Evet.. Bu çok iyi bir fikir, Fakat zor iş. Ben bunu yapa- mam... Talât Bey, birçok müşkülâttan bahsediyor, Naki Bey de onu ik- naa gayret eyliyordu. Birdanbire kahvenin kapısı açıldı. İçeri. (Top- çu Livalarından Şükrü Paşa) girdi. Kahve, çok tenha idi. Hemen, hemen bütün müşteriler, Talât Beyle Naki Beyden ibaretti. Şükrü Paşa ile çok iyi görüşen Naki B. derbal ayağa kalktı, Şükrü Paşayı karşıladı, — Paşam.. Şöyle buyurun da, bir kahvemizi içmek tenezzülünde bulunun, Dedi. ve köndi masalarına getirdi., Şükrü Paşa, Talât Beyle de evvelce birkaç defa görüşmüş- tü. Paşa oturur, oturmaz sordu: Sevdadan Sonra İzdivaç z iü,ı.:.w—'î' Mis Nanel Bitaon Maruf Amerikan milyarderle- rinden Mister Hüg geçenlerde İngiltereye bir seyahat yapmıştır. Mister Hüg bir gün büyük tiyat- rolardan birine gitmiş, bir leca tutmuştur. Bu locayı evvelce Mis Nansi Biton isminde çok kibar ve çok güzel bir genç kız tara- fından angaje edilmiştir. Fakat bilet memuru yanlışlıkla bu lo- cayı ikinci defa olarak Mis Hüge de kiralamıştır. Amerikan zengi- üi tam İTocaya oturduğu zaman arkadan kardeşile birlikte Mis Nansi sökün elmiş ve İocanım kendi tarafından angaje edildiği- ni söylemiştir. Amerikalı milyar- der işin içinde bir yanlışlık oldu- ğünü sezerek locayı derhal gözel İngiliz Mistine terketmiş, fakat bu dakikadan itibaren de milyarde- rin kalbinde bir aşk ateşi tutuş- muştür. — Mister Hüg hemen © dakikada güzel kıza izdivaç teklif etmiş ve bir hafta sonra da iki sevgili evlenmiştir. i — Böyle, tenha köşeye çekik miş.. Başbaşa vermiş.. Ne yap- yorsunuz.. Naki Bey, hafifçe Talât Beyin ayağına bastıktan sonra cevap verdi: — Ne yapalım Paşam.. Talâti kandırmıya çalışıyorum.. Gel seni (Bektaşi) yazalım diyorum. Razı olmuyor. ( Ben, ille Mason ola- cağım ) diyor. Dedi. Şükrü paşa, Talât Beye sordu: — Bu arzunuz, ciddi mi?.. Talât Bey, artık bir emril vaki karşısında bulunuyordu. Der: hal ve büyük bir hararetle Naki Beyi tasdik etti... Şükrü paşa, kahvesini içtikten sonra: — Kalkın gidelim. Dedi... Üçü birden kalktılar. - Bir arabaya bindiler. ( Manoel Karasu Efendi ) nin evine gittiler.. Karasu Efendi, hasta idi. Yatakta yatı- yordu. Misafirlerini yatak oda» sında kabul etti. Beş on dakika oturulduktan sonra Naki Bey, onları başbaşa bırakarak avdet ett. Şükrü paşa, Talât Beyi Karasu Efendiye tanıttıktan sonra, icap eden şeyleri de söyledl. Selâ- nikteki ( Mason )ların en eski- lerinden ve ( Gran Oryan ) loca- sının en yüksek derecelilerinden olan Karasu Efendi, Talât Beyi ( Mason )luğa — kabul ettirmek İçin İcap eden tavassutu memnu- niyetle ifa edeceğine söz verdi. Biraz sonra da bu mesele, muvaf- fakiyetle neticelendi. Talât Beyin bu suretle ( Gran Oryan ) locasına duhulü, diğer arkadaşların da oraya kabulünü teshil etmişti. Bu loca, bilhassa İtalya hü- kümetinin himayesi altında oldu- ğu için, basılmaktan ve taharri olunmaktan tamamen masun idi. Buna binaen bu, yatanperver ar- kadaşlar burada rahat rabat içti- ma ediyorlar. Evraklarını da lo- canın kasalarında saklıyorlardı. Bır taraftan bu süretle - faali- yetlerine devam Gden arkadaşlar, diğer taraftan da Paristeki (vatan- perverler) hakkında ciddi tahki- kata koyulmuşlardı. Ayni maksat etrafında — vatanlarını — terkeden, Abdülhamide ve onun bükümeti- ne isyan eyliyen bu adamların arasında, aşikâr bir gıddiyet var« d, Fakat bu, neden İleri ge- liyordu?. Nihayet, tahkikat netiçelendi. Amasyak İsmail Hakkı Beyin, Ahmet Rıza Beyle arkadaşları hakkında yazdığı mektubun - kıy- met ve mahiyeti anlaşıldı. Ahmet Rıza Beyin riyaset ettiği ( İttihat ve terakki cemiyeti ile prens Sabahattin ve İsmall Hakkı Bey- lerin tesis ettikleri ( Meşrutiyet - ademi merkeziyet ) cemiyetinin gaye ve maksatları hakkında tetkikat yapıld.. Ahmet Raza Bey, (Türk milletinin hâkimiyeti altında, anasırı sairei Osmaniyenin | iştirakile bir meşrutiyet ) istiyor. (ÇArkası vaz ) Şubat 1 Güzellik Tacını Hangi Güzel Giyecek ?.. ( Baştarafı 1 incl sayfada ) Nazire Hanımı evinde ziyaret etmiş, kendisile görüşmüştür. Mubarririmiz —ilk — seçmenin en çok beğenilen güzeline ilk olarak şu suali sormuştur : — Güzellik — müsabakasına nasıl girdiniz ? Nazire H. bu sudle verdiği cevapla çok mübim bir noktaya temas etmiş ve şunları söyle- miştir : — O gün bayramdı. Hep birlikte — Maksimde — güzelleri görmiye gitmişlik. Ben müsabakaya — girmek — niyetinde değildim. Fakat çok ısrar ettiler, benim de seçme müşabakasına girmemi istediler, Ben razı olamı- yordum. Israrlar okadar çoğaldı ki bunu bir emri vaki şeklinde kabul etmekten başka çare yoktu. Benim halk huzuruna çıkmamı istiyenler arasında — birçoklar- mızin hörmet ettiğimiz kimseler de vardı. Reddetmek imkânını bulamadım. Bana karşı gösterilen iltifatları bir itimat şeklinde kabul ederek müsabakaya girdim. Fakat çok rica ederim. Yazınız kl güzele lik müsabakası bugün artık bir alay mevzuu olmaktan çıkmıştır. Beş senedenberi yapılıyor. Âdet gibi bir şey oldu. Bunu bir eğ- lence vasıtası gibi görmemeliyiz. Güzellik — müsabakalarını biraz da ciddi bir gözle görmek lâzımdır. — Çünkü —bu — mü- sabakanın — hakemliğini — yapan kimseler bugün memleketin ea ciddi, en tanınmış ve en mümtax şabsiyetleridir. Bunların — bepsl Gürbüz ; ta yapılan gürböz çocuk musşa- bakasında küçük Jimmi 208 yave ru arasında birinciliği kazanmış, kendisine 10 bin dolar müküâfat tahsis edilmiştir. yüksek mevkiler 'Işgal ediyorlar. İçlerinde — amharrirler, — kıymetli ressamlar, büyük şairler var, Bu mümtaz — şahsiyetler — herhalde ciddi olmiyan — işlerle uğrap mazlar. — Sinemayı sever misiniz? — Sinema buglin bir eğlence vasıtası olmuştur. Müsait vakit buldukça iyi filimlere giderim. — Roman okur musunuz? — Çok yoman okumadım. Arasıra boş vakitlerde meşhur ediplerimizin eserlerini okurum. — Ediplerimizden hangilerini beğeniyorsunuz ? Benim beğenmeme ne hacet. Onlar şöhretlerini çoktan yapımışlardır. — Ev işlerile uğraşır mısınız? — Bir evde bulunan herkesin kendine göre bir işi vardır. El- bet benim de kendime göre işle- rim olabilir. Muharririmiz Nazire hamma son olarak şu suali sormuştur: — Son musabakada kazan- maktan eminmisiniz ? — Belki... fakat kim bilir! TAKVİM — ÇARŞAMBA Kasım 29 1ŞUBAT 933 sü Arabi Rumt — 6 - Şaval — 1351 İi9 - 2aci Kânun -1348 Ezantivasatt Vıhllr v Vakit fEzant |vasart Güneş | 1 48 (7 12 |Akşam | 2— Ts:' Öğle İliadi 1 03 |12.27 | Yatsı |1 SA | 1856 .a ıswlı-ı.ı]uon 5 30 Bir Romancının Ölümü Londra, 31 (A. A) — Maruf İngiliz romancılarından M, Galı- worthy, vefat etmiştir. KARIM BENi ALDATIRSA Büyük Türkçe operet filmi ELHAMRA MELEK sinemalarında misilsiz bir mu- vaffakiyetle devam etmektedir. Yarın akşam ARTiSTiK'te veriso Büyük galaya hazırlanınız ve sizin sevimli artistleriniz GUSTAV FROHLIİCH ve LİANE HAİ D'i SENiİN KiM OLDUĞUNU BiLMEK iSTEMiİYORUM oöperet filminde semal; zevkle seyretmek ve alkışlamak fırsatını kaçırmayısız. Bu filmde rejisör GEZA von BOLVARY'nin mulı! nazart takdirle görecek ve kompozitör ROBER' nofis musikisini dinliyeceksiniz. İlâveten: FOX JURNAL ve (ERGANUN KONSERİ) 1 kısımlık film. Telefon; 42851 m dekorlarını STOLZ'un