29 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

29 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA BİZİi” ıDARE EDENLER... Abdülhamit Sahip Molla Beye Az Çok Mugber Olmuştu Fakat Sükütu Tercih Etti İşi Büyütmedi Muharriri 4 HerHakkı Mahfuzdur —261 — | Soura da, orada mevcut bulu- İ nanlardan büyük bir kısmmın, Mithat Paşa hakkındaki hükmün infazına taraftar olmalarına rağ- men, mahkemenin verdiği hükme mühalefet etti. Rey — pusulasına ayusen şu satırları yazmak cesare- tini gösterdi: ( Kıraat olunan iradei seniyei kerametmutadel hazretl - padişa- hinin hükmü celili, dünyevi ve uhrevi tayini mes'uliyetle, şer'an me İâzimgeleceğinin arı ve beyan kılınması olduğu ve, veresei katil mevcut bulunmadığı cihetle evvel emirde muhakemel şeriye İlcrası reyindeyim. ) Sahip Sabip Mollanın beyan ettiği bu fikir, adeta Mithat Paşanın mübakeme şeki açıktan açığa bir protesto yetinde idi. Aynı celâdeti, bir de Fetva Emini Nurl Efendi göstermiş; o da: (Kaide ve usulüne hentiz lâyıkile vakıf olmadığımız mahb- kemel adliye vasmıtasile mütte- bemler istintak olunarak — aleyh- lerinde hüküm — verilmiştir. Eğn şimdi bizim bu baptaki mize müracarat edilerek şer'i şerif mucibince bir büküm isteniliyorsa, şariatin emrettiği veçhile yeniden muhakemeye başlamak lâzımdır. ) Demişti. Hatta, bunlar kadar cesur olmıyan (Şeyhülislâm, Uryani zade Ahmet Esat Ef.), niçin bu suretle rey verdiğini Nurl E£. ye sorduğu 'Zaman: — Efendi hazretleri.. Müftü- lük makamını işgal ettiğim müd- det zarfında, bilerek haksız bir hüküm vermedim.. Şimdi, ihtiya- rım,. Bir ayağım çukurda.. Bune €a senedir, takip ettiğim mesleği değiştirip Allahın huzuruna kara yüzle çıkamam..: cevabını vermişti. Halbuki o - mecliste, (Necip Molla, Seyfeddin Efendi, Ahmet Hilmi Efendi, Şerif Efendi, Nazif, Halit, Kâmil, Ömer, Meşihat Müsteşarı Necip, Süleyman, Hay- rullah, sabık Müsteşar Abdullah, Tevfik, Natıki, mektebi Nüvvap Müdürü Osman, Oflu Mahmut) efendiler gibi zamanın en müm- taz ulaması da vardı. Ve bunla- rın hiçbiri de gerek Sahip Mol- lanın ve gerek Fetva Emini Nuri Efendinin — gösterdiği — vicdani cesareti gösterememişlerdi. * Abdülhamit, bu hâdiseden de Sa'nip Molla Beye az çok muğber oimüakla beraber, süküt etmiş, işi büyültmemişti. Hatta, bu his- sini göstermemek ve Sahip Molla ) gizli fikirleri — biliyor | tona hakkında hiçbir. kin ve gayz taşımadığını izhar etmek için, ax bir zaman sonra Molla Beyi (Şürayı devlet Muhakemat Dal- resi Reisisaniliği) ne tayin etmişti, Fakat Sahip Molla B, padişa- hin kendi aleyhinde beslediği ve daima tetik Üstünde bulunuyordu. Saraya ve hünkârın etrafında bulunanlara kat'iyyen emniyet ve itimadı yoktu. Buna binaen, vazife başında bu- lunmaktansa, bir köşeye çekilip oturmayı tercih ediyordu. Nitekim, biraz sonra İstifa etti. Bu İstifa- Damesi de © devre göre garlp bir Oslüp ile yazılmış ve bahusus gerek Babıllide ve gerek sarayda bir. haylı dedikodu uyandırmış olduğu için, bunun da aynen der- cini münasip görüyoruz : (Asla liyakatim olmadığı halde mücerret İâtfü celili haxreti hilâ- fetpenahi olarak memur buyu- rulduğum Şurayı Devlet Muha- kemat Dairesi Roisisaniliği vazi- Fesini hüsnü ifaya şimdiye kadar sarfı iktidar eylemekte bulunmuş isem de sinni ahkaranem altmışa yetmiş ve bir müddettenberi vü- cuduma arıx olan zaıf ve füturu itiraf ve aczi fekur İle tekallde ihtiyare mecburiyet elvermiş bu- landuğundan, —icrayı tekaudüm hususuna müsaade buyurulması | geliyor, Fakat Abdülhamit, bu lstifa- hameyi kabul etmemiş.. vazifesini (Mülkiye dalresi azalığı) na tah- vil eylemişti... Molla bey, müm- kün olduğu kadar Babrâliye az pek ©o kadar da — etliye sütlüye karışmıyordu. Fakat ba- zan da ölçüyü şaşırıyor, yine bir velveleye sebep 'oluyordu. Bir gün, (Şürayı Devlet he- yeti umumiye) sinde, (evzün ve ekyâl) e dair (tanzimat dairesi) nden — gönderilen bir mazbata okunuyordu. Zabıt — kâtibi, bu küâğıdı okurken: (Azadei hesap ve kitap olan ehliyeti ahali ile nâkabili telif...) cümlesine gelince; Sahip Molla Bey, hemen yerinden fırladı. — Bu sözler, halkı resmen tahkire delâlet eder. Devletin en yüksek bir meclisinde, ahali- nin tahkir edilmesine tahammül edemem... Eğer halkımız bu ka- dar cahilse, bunun mes'ulü, dev- lettir. Herkesten bu kadar Maarif parası alıyorur. da niçin okutup yazdırmıyoruz. Bu cümleye mua- rızım... Hem de ©o derece muna- rizim ki.. Mazbatadan bu sözler tamamen — çıkarılmadıkça — müza- kereye Iştirak etmiyorum. ( Arkası var ) Petrol Madenleri Bitmek Tehlikesi Karşısında Dünya Kımyagerlen. Şimdi, Kömürü Mayi Haline Getirmeye Çalışıyorlar Milletleri sevkeden sebeplerden mühim bir petrol — kavgasına tanesi, dünyada mevcut petrol madenlerinin mahdut olması ve bu madenlerin muayyen bir zaman sonra bitmesi tehlikesi karşısında bulunulmasıdır. Son yirmi dört sene zarfında, — senelik petrol istihsalâtı 20 bin tondan 140 bin çıkmıştır. Bu miktar, gün geçtikçe mütemadiyen — artmak istidadımı — gösteriyor. Bu bal, umum! bir endişe doğurmuş ve elde mevcat petrol membaları | karşısında umuüml bir mu yapılmasına İüzum göstermi Londra'da 1924 de, Be 1930 da toplanan ve küre Üzerin mevcut İşletme kuvvetlerinin mik- darını hesap etmiye memur kon- grelere göre, mevcut petrol maden- leri, bugünkü istihsal ve ihtiyaş karşısında ancak kırk sene kadar daha dayanabileceklerdir. Bazı Amerikan mütehassıslarına göre ise, bu müddet daha azdır ve meslâ on beş sene sonra petrol madenleri kâmilen tükenmiş ola- caklardır. Bundan dolayıdır. ki, şimdi, kömürü mayi haline getir- mek ve ondan bu suretle istifada etmek çareleri düşünülüyor. Kö- mürü mayi haline getirmek için şimdiye kadar tatbik edilen usul, bir. kısım kıymetli maddelerin ziyar voktasından çok zararlı olur yordu. Alman kimyageri Bergi- de Petrol kuyularından biri yüs'ün bulduğu usul ile kömürün yüzde 85 inden istifade temin edilebiliyor. Şimdi, Almanya'da bu usul çok revaçtadır ve uinuml | ihtiyacın yüzde kırkına mükabele ediyor. Mevcut kömür madenleri birkaç yüz sene için devam ede- bileceklerine göre, dünyanın kö- mür ihtiyacı, bu suretle Üç asır daha —emniyet altına — alininış demektir. ; Bu Süh;nda a KAânunusatli — 20 -— —. < Â YE Hergin Nakıli : Naci Sadullak SARSAK ALİ * Gaf,, yapmakta rakibi olm- yan adamın tespiti İçin bir nüsa- | baka yapılsa mutlaka o kazanır- dı. Meclislerde muamelelerinde, yazılarında, sözlerinde kırmadığı pot, devirmediği çam kalmamıştı. Lakabı “Sarsak ,, ve ismi Ali idi. Sarsak Ali; bacadan kovulsa lâgımdan girecek kadar da yüzsüz bir adamdı. İstendiği yer yoktu. Fakat — çalmadığı kapı da — kıttı. Badi badi balleri, bos bodur bo- yu, kirpiği kalmamış cas cavlak gözlerile, buz gibi halleri, şimal ruzgârları kadar dondurucu nük- telerile, mevaimsiz uzun tıraşları, yılışık tavurlarile neş'esini bulan- dırımadığı meclis. azdı. Önüne geçen kadına ilk çır- pıda beylik, iptizale uğramış ke- limelerle yığın, yığın iltifatlar har- car, Aayyaşlara söğer, — sofular ve imamlar aleyhinde atar, tutar, muhafazakârlara aariliği medhe- der, asrilere dansları, barları, ba- loları kötülemeğe kalkar abil hepsinin sinirlerini didik, didik dağıtır. karıştırırdı... x Balonun ea canlı, en keyfli, en kıvama gelmiş — zamaniydi. Cazbant coşmuş, katı yakaları terden biçimini kaybetmiş coşgun dans aşıkları, ah çeken dervişler gibi kendilerinden geçmişçesine | dönüyorlardı. “Sarsak Ali, büfenin önünde habire içiyordu. Ağzı kaymaya, dili doluşmuya ağırlaşmıya bap- lamıştı. Yanına tanımadığı — bir. sat geldi. “Sarsak Ali,, yılışıklıkların o tatsır lalöbaliliğile ona sokuldu. Sıritarak: — Boyefendi, dedi, şu karıyı görüyor musunuz. Yaşinın kartla- mışlığına, koca ağrının, karmı- Kaçakçılık İtalya Hükümetine Bir Nota Mı Verildi ? Roma, 28 (A. A.) — Gior- nale d'italia gazetesi, Hirtenberg, te wukubulan — silâh kaçakçılığı hâdisesi dolayısile Fransa ve İngiltere hükümetlerinin Roma'da müşterek bir teşebbüste bulun- duklarına dair gazetelerde gö- rülen haberler Üzerine şu satır- ları yazmıştır : “ Bu hâdise hakkında Roma büs yapılmadığını — salâhiyettar membalardan Ööğrenmiş bulunu- yoruz. Esasen İtalya hükümetinin tamamile — yabancı — bulunduğu böyle bir mesele hakkında bu kabilden bir teşebbüs yapılması Bir Gazetecı İdama Mahkum Edilmi işti, Fakat Kurtuldu Paris, 28 ( AA. )— Paris as- kerl mahkemesi, harp esnasında düşmanla söz birliği etmek suçile 1919 da zanaltına alınan ve g- yaben idama —mahköm edilen güzeteci Hanri Gilbö yeniden muhakeme edilmiş ve mücrim olmadığıma karar verilmiştir. | hükümeti nezdinde biçbir teşeb- | için ortada hiçbir sebep yoktur.,, | — (Iışlerının kötülüğüne bakmadan gençlerle aşık atıyor, — kırıtıp, sahnıp duruyor. — Yabancı xat biddetinden kararmış gözlerini Sarsak Alinin çil gözlerine dikti: — Karımdır!... Dedi, uzaklaştı. Az — sonra diğer — bir zata *“Sarsak Ali, ax evvelki xatı, göstererek anlatıyordu. — Beyefendi, şu herifi görü- yorsunuz. Şu köşede oturan kart karının kocası iİmiş. Aman Ne serseri şey. Demin.... Bu ikinci xzatın hihddet ve şiddeti birinciden Fazla oldu: — Damadımdır!.., Dedi, uzak- İaştı... Çok geçmedi, “ Sarsak Ali ,, büfenin Önüne gelen yaşlıca bir hanımı tıraşlıyordu: — Hanımfendi, diyordu, şu herifi görüyormusunuz, şu köşede oturan kart karının babası, şu kılıbık — serserinin — kayinpederi imiş. Demin... Kadının baskındı: — Kocamdır!... Dedi, bakışla- rın en hainile Sarsağı yukarıdan aşağı bir süzdü, uzaklaştı. *Sarsak Ali,, bozulur - gibi oldu. Yanına diğer bir adam gelmişti. Ona: — Beyefendi dedi, şu arkası dönük zatı görüyor musunuz? bendenizin mektep arkadaşımdır. amıma bilşeniz ne kibar, ne asil, ne tatlı adamdır, onuu... Sözüne devam edemedi. Yı- nımdaki adam ağzına aldığı sam doviç lokmasını yutamamış, kah- kahadan boğularak, yüzüne ba- kıyordu. Zira o methettiği adam gar- sondu... hiddeti — hepsinden —— —— —- TAKVİM —— Gün PAZAR Kasım | 81 29-İkinci KANUN 933 &3 Si Rümt — vsı |ı6 aei Künun -1348 Arabi SON POSTA | İ | Yevmi, Siyasi, Havadls ve Halk güzetesi İstarhul ı Faki Zaptiyo a : yel İdare: Çatalçeşme sokağı 28- Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusuz İstanbul - 744 Tolgrat İatanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene — 27C0Kr 750 » GAy 1400 , 400 , 3 . B00 , Me!'5. Ü 300 , Gelen evrak göeri verilmez İlânlardan — mes'uliyet alınmas covap için mektupl ara (6) kuruşluk Gul Düvosl Tazımdır. Adres deağiştirlimesi (Z0) kuruştar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: