SÖN POSTA t “Kauaüsakai 2 İTTİHAT ve TERAEKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. rtık Ahmet Rıza Bey, Damat Mahmut Paşa Gibi Bir Rakipten Kurtulmuştu Dedi... Ahmet Rıza Beyle prensler — şaşırdılar. - Birbirlerinin” Yüzüne bakakaldılar. Ahmet R za Bey derlial kendisini toparladı: — Fakat biz, müslümanız.. dinimizin icap ettirdiği şeyleri yapmak isteriz, Diye cevap verdi. M. Mugen bu sözlere: — Evet.. bu, hakkınızdır. Ben sizi bundan men etmiyorum. Nü- mayışkârane sözler söylememek ve sultanın aleyhinda nutuk irat etmemek — şartile aa isterseniz yapabilirsiniz. Diye mukabele etti. Ahmet Rıza B., bu kaçamaklı noktadan istilade etmek istedi: — Biz, sadece dum edeceğir. Ve... Dedi, Fakat M. Mugen, kat'T bir ifada ile Ahmet Rıxza Beyin Bözlerini kesti : — Bir şart ile., — Fransızca t#öyliyeceksiniz. Ben de bunları işiteceğim.. Demekle iktifa etti. Artık, fazla zorlamanıc - hiçbir Ffayda temin etmiyeceğini onlar da aalam şlardı. Buna binaen sözü kısa kestiler. — Talisiz. Mahmut Paşonın na'şımı bu yabancı diyar- da, yabancı topraklara terkettiler. Tasarladıkları — proğramın — bir maddesini dahi tatbik odeme- mekten mütevellit bir acirz ve teessür içinde çekilip gittiler. Ertesi gün, Münir Paşa sefa- ret imamı Mustafa Efendi ile sefaret — memurlarından — birkaç kişiyi (Perlâşexz) mezarlığına gön- derdi. Muhmut Paşanın mezarında kur'an okuttu. Dua ettirdi. Bu suretle artık (Damat Mahmut Paşa) gailesine, sihayet verilmişti. * .. Abmnet Rıza Bey, ba süretle Damat Mahmut Paşa gibi bir rakipten — kurtulduğuna pek © kadar sevinememişti. Çünkü, şimdi de karşısma, boylu boyunca Prens Sabahattin Bey dikilmişti.. Prens Sabahattin Bey bütüa bugünkü sefalet ve mahrumiyetlere göğüs geriyor; ve bu büyük mukavemetinin, yarın kendisino pek parlak bir istikbal yaratacağına hükmediyordu. Bu- nun için herbangi kuvvetle, her- hangi şekilde olursa olsun, sonu- na kadar mücadeleye karar ver- :iq!L Bâhusus — şimdi yanında mail Hakkı übi bir yar- dımcısı da vırdnı..’ a z Son nefesine kadar Damat Mahmut paşaya muavenet ve hiz- met eden İstifail Hakkı Bey, şim- di de onun oğullarına muzahir ve muavin olmuştu. Bu da 21e- bepsiz değildi. Çünkü bu zat, eskidenberi Ahmet Rıza Beyden nefret ederdi Hatta bir aralık, Ahmet Rıza Beyi duelloya bile davet etmişti. Netekim bu husu- met, son zamanlara kadar devam etti. Her İki taraf biribirini en ağır ve en haysiyetşiken cürüm- lerle ittiham eyledi. Abdülhamit, gerek sefir Münir B. vasıtasile ve gerek diger birtakım hususl vesaiti istihbariyesile bötün bunlardan haberdar oluyor, Jön Türkler arasına giren bu nifak |? / SADA Si SPASİD ADK ADR ği V3 a —7 N 7 AA n BN yde irb L K CaCt FD ĞÖD AÇ İN vğr e # '/:'/".’/. VU ; ÜN Y yi e :"/’/'.:”( l_ /jl?_, #Prons Lütfultah Beyin bizzat yazdığı ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşaya verdiği teahhüt senedi ve teşettüttden büyük bir mem- | ettiği bu iki — hemşirezadesini nuniyet — hissediyordu. —Hünkâr, | İstanbula aldırmak için her vası- Damat Mahbmut Paşanın vefatımı | tadan İstifadeye çalışıyordu. mütekip : O esnada, V( Mısır. Hidivi, — Çocukluk — etmesinler, İs- Abbas Hilmi Paşa ) Parise gidi- tanbula dönsünler.. Onlar da ba- ’:"îı"- dAb':’ümımSü.hHI:;H" lâ.qu' * & gönderdi: Prens Sabahattin le Da aa Peaee ehi gerle | biraderi Lötfallah Beyin avdet: arber z ğ biraderi Lutfullah Beye baber ':::;:ıvınpvı::ı:; ?â;m:;:;l; göndermişti. Lutfullah Bey, az | uğradı. Henüz ( vezir ) olan sefir çok bu cihete temayül ettiği (Münir Paşa) ile görüştü. Prensleri halde, Prenş Sababattin B. buna mani olmuştu. Çünkü artık Saba- hattin B. hayatını yeni baştan tanzim etmek ve mücahedesine de yeni bir programla daha şid- detli bir surette devam eöylemek istiyordu.. Fakat bütün bunlar için para lâzımdı. Ermeniler, es- Sabahatiin Bey, bu davete icabet , etmedi. Fakat prens Lütfullah bu fırsattan istifade etmek istedi. Sefarete gelerek Münir Paşamn huzurunda Hidivle görüştü, Bazı şartlar dormeyan ederek ön güne kadar İstanbula avdet edeceğini kisi gibi para vermiyorlar ver- ::Lıâg: v;"ğunııı;.':çpin dn_:'j;: dikleri paraları da senetlere rap- Hidiv, zeki bir adamdı. Onun tediyorlardı. Bu iki bitader, bu- | , v ei n a larından — biri de nun da kolayını buldular, bonolar | 4dam tanımaktı. Lütfullah Beyi tertip ediyor, kısa vadeli senet- | tetkik eden hidiv, ona itimat lerle şundan bundan paralar alhyor, fakat bunları tediye etmiyorlardı. Artık bütün Paris mahafilinde, bu iki biraderin kredisi fena halde düşmüştü. Alacaklılar, ellerindeki bonoları mahkemelere — veriyor, bunların — tahsilini talep ediyor- lardı. Çok gariptir ki bu senetleri imzalayan preusler ; (fahametlü prens.. Hazrelleri ) unvannı kuk edemedi. Peşinen hiç bir şey veremiyeceğini — söyledi. Fakat Lütfullah Bey, o esnada pek bü- yöük bir sıkıntı İçinde id. Her ne pahasına olursa olsun hidiv- den bir miktar para koparmak istedi. İlk sözde ( on bin frank ) teklif ettiği halde, ine ine ( iki bia beş yüz frank) a kadar indi ve hidive şu senedi verdi: (Bugün, zati hazreti hidiviye lanıyorlar; ve, başlı kıldı ” Ba, İrlörle Ti Trslel | Pariste devleti aliyci Osmaniye — Sefarethaneye —müracaat | Sefiri Münir paşanın muvacehe- sinde, on güne kadar İstanbula avdet etmiye razı olduğumu söy- lemiştim. İşbu #zimet hakkındaki beyanatım”, hattı destimle muhar- rer olan bu senetle tekrar. edi- yorum. Zati hazreti hidivi ekre- miden iki bin beş yüz frank ahzeylediğimi dıhi.ııyın ederim. T temmuz 1903 Ahmet Lütfullah) ( Arkası var ediniz. Biz, Sultan Hamidin en yakın akrabası olduğumuz — için hükümeli seniye sefiri bunları tediyeye mecburdur. Diyorlardı. (Hanedanı saltanata mensubiyet) iddiasile yapılan bu muameleleri -Abdüldamit haber aldıkça mütecessir oluyor: Ah- met Riza Beyin; (âdi serseri ve nâkabili ıslâh şarlâtan) tesmiye | Bir Amele Cemiyetinde . Karışık ğlgr M Yapılmış ( Baştarafı 1 inci sayfada ) dan yapılan bu bütçeyi reddet- miştir. Fakat ihbarı yapanların iddialarına göre, Cemiyet idaresi, elli iki bin liralık bütçe redde- dildiği halde birçok memur tayin etmiş, bunlardan birhayli yekün tutaa kefalet akçası alınmıştır. Bunlardan alınan kefalet akçası- min 1500 lira tuttuğu ve bu para- nın defterlere kaydedilmediği de ileri aürülmektedir. Diğer taraftan Cemiyet idaresi tarafından bu memurlara bugüne kadar maaş- ları da verilmediği söylenmektedir. Bütün bunlardan başka ame- leden alınan — aidatın defterlere geçirilmediği ve bu paradan bir kısmın n başkalarının timmetinde kaldığı, ayrıca bir mağazadan ameleye dağtılmak — bahanesile 90 tane muşamba alındığı, fakat bu muşambaların ortadan kay- bolduğu da ileri sürülmektedir, Alâkadar makam tahkikat yap- smaktadır. Söe l öLü B çi | | | | sefaretneye davet ettirdi. Prens | | şüpheli gördüğü bu zatla kadını Far ee REERREr ee Fransa İle İtalya Arasında Yeni Bir Hâdise Fransa lle İtalya arasında yeni bir hâdise oldu, fakat bunun esasını gözden geçirirsek, vak'a- nın, yeni değil, ta dört ay evvele raci bulunduğunu, iki tarafın da, bu münasebetle, söz ve hareket- lerinde gayet ihtiyatlı hareket ettiklerini görürüz. Mesole şudur: Fransanın — bilhassa — to; balestik ve mühendis gibi mütehassısları yetiştiren Politek- nik mektebinin tetkikat şubesi Müdürü M. Eydu İtalya'da yap- tığı bir soeyahat esnasında, ce- ıânklı itham edilerek - tevkif olunmuştur. ve dört — aydanberi nezaret altında tutularak kimse 'ileszlıuwı emektedir. zat, bundan dört ay evvel mezuniyet almış ve bu mezuni- yetini İtalya'da geçirmiye karar vermiştir. Seyahata çıktığı zaman beraberinde bir de kadın kâtip vardı. M. Eydu bu kadınla be- raber, tetkikatına, İtalya'nın Alp dağlarında, iyan * — Fransız hududuna civar Adda vadisin- de, Faşist milislerine yaptır- dığı mühim tahkimat, İdro-elek- trik ve sair Nafia tesisatını mevzu ittihaz etmiştir. Bu münasebetle yanına, bir de, hassas bir fotoğraf makinesi almıştır. İşte bu zat, kadın kâtibi ile berabar bu tesi- satın, sırasına göre makine ile, sırasında İse el ile resimlerini alıp tesbit ederken mahballi jan- darmanın şüphesini uyandırmıştır. İtalyan jandarması, büviyetini bil- mediği, fakat hal ve bhareketini (İtalyanlar, Bir Fransız Profesörünü Ca- susluk İthamile Tevkif Ettiler muhakeme neticesi anlaşılacağını bildirmekle iktifa etmiştir. Politeknik Mektebi, mahiyet itibarile askorl bir müecssese ad- dedilebileceği, Müdürünün de bir Jeneral olduğu nazarı dikkato alınırsa, metele, zannedildiğinden daha ebemmiyetli bir mahiyet arzetmektedir. n Gümrüklerde Yapılan * Tetkikat ( Baştarafı 1 inci sayfada ) için memur maaşlarının — arttırıl- masını lüzumlu görmektedir. Bir kısım memurların deruhde etmiş oldukları vazifelerin ehem- miyeti derecesinde maaş sabibi olmamalarını gümrük mütehassısı lüzümlü bir mesele — şeklinde telekki etmektedir. Bu hususta karar vermek hak ve salâhiyeti tabit alâkadar makama ait bu- lunmaktadır. Mütehassıs bu tetkikatını b rapor halinde Gümrük ve mhi- sarlar Vekâletine bildirecek, bu rapora alâkadar memurların ken- disine — verdikleri — cevapları da ilâve edecektir. Vekâlet, müte- hassısın lüzütlu göreceği slahat esaslarını mal! imkân derecesinde derhal tatbik etmek — tasavmı- rundadır. Bu akşam saat kıı_ııhııl Belediyesi z1,3s0da — ŞehirTiyateosu SARI LEYBEK Opereti UMUMA l : Herkes ( Sarı Zeybek ) operetini mut'aka görmelidir. W İNCİ Hanımlar ve ARKADAŞLARI İkiaci Kânun 933 Çarşamba akşamı SİNEMASINDA KARIM Rojisör : ERTUĞRUL MUHSİN Musiki: MUHLİS SABAHATTİN Türk sinemacılığın BENİ ALDATIRSA n Hilhar edeceği bir Him Bu Çarşamba akşamı MELEK v ELHAMRA İZMİRDE ELHAMRA Sinemalarında ayni zamanda Daima sevimli olan JEAN MURAT E7 Nolu EV ROLF HANSEN ve diğer numerolar büyük — muvatffaki- yetle devam ediyor. Fiatler geçen ramazanlar gibi Fransızca sözlü güzel filmindeki rolünü şayanı hayret bir sürette — öyniyor. H. BEHZAT-BED.A-FERIHA- HALİDE - VASFİ- HÂZIM - GALİP - E. BEHZAT- R. KEMAL- MUAMMER