©6 Sayta —e bz l Dünya Hâdiseteri ı Fantoma Rolünü Yapma En Eski Çıplakların Bir Şikâyati Vaktile Rusyanın muhtelif ta- Kanmtalıda; raflarına yerleşmiş Sekaklare | Eerr DE ae Uryan Do md n"B.:ılPLıım ” | vardı. nlar , laştılar Duhobor — ismile " anıhyorlardı. Mezheplerinin icabı olarak, bunlar, muayyen raman- larda ve bilhassa ibadet ederken kadalı, erkekli çırçıplak soyu- surlardı. Çarlık hükümeti, bu adamları fazla tazyik ettiği için meşbur Tolstoy'un teşvikile Du- hobor'lar Kanadaya hicret ettiler ve bir asıra yakın bir zamandan- beri orada oturuyorlar. Fakat bir müddettenberi Kanada kilisesinin Duhobor'lar arasında propaganda yaptığı ve bunlardan bir kısmına mezheplerini değiştirttikleri görük .| düğünden, diğer Dubobor'lar, protesto makamında olmak Üzere çırıl çıplak soyunmuş ve Kana- da'nın Vankuver şehri sokakla» Fını dolaşınıya başlamışlardır. Kanada zabıtası, umumi ahlâka mugayir addedildiğinden bu tarzı haraketten — dolayı Duhobor'ları yakalıyarak mahkemeye vermişse de bunlar, orada da uryan bir bale gelmişler ve bakimleri, yüz- kerini — ellerile örtmiye mecbur eylemişlerdir. Muhakeme netice- sinde, Kanada mahkemesi, bun- ların Vaukuver şehrinin şimalinde bulunan boş bir adada yerleşip yaşamalarına müsaade etmiştir. Fa- kat ceza olarark, Duhobar'lar, bu adada çıplak dolaşamıyacaklar, elbise giymeye mecbur - olacak- lardır. Frınnı bütçesinde büyük bir açık var. Yeni kabine ile beraber iş başına gelen yeni Fram sız Maliye Nazırı bu deliği kapa- mak için çareler ararken bir meb'asun biri çıkmış, göyle bir teklif yapıyor: Devlet, üç ay müddetle behe- rinin kıymeti takriben on lira olmak Üzere tesbit edilen bilet basacak, sonra bu biletler, bütün bir sene ve her gün çekilmek turetile devam edecek olan bir piyangoya mahsus olacaklardır. Hergün çekilecek olan numara- ların yalnız bir tanesine isabet vaki olacak, çıkacak mükâfat 100 'bin liradan aşağı bulunmıyacaktır. Yolacı, pazar günleri çekilecek numaralar için, bu mikta —ona taksim edilecek ve her kıxanan on kişi onar bin lira alacaklardır. Bu suretle çıkarılacak olan bilet- lerle devlet hazinesi, 100 ilâ 120 milyon liralık bir kazanç tııııuı eylemiş olacaktır. Fakat bu meb'usun teklifine itiraz edenler çoktur. Diyorlar kir Faraza, hazinenin böyle bir piyangodan 100 milyon lira ka- zanabilmesi için müthiş miktarde bilet çıkarması ve bunların üç ayda satılması lâzımdır. Bu ise, ne kolay, ne de bir bakıma göre mümkün gibi görünen bir şeydir. Sonra bunun bir de ahlâki tarafı vardır. Olabilir ki ber sabah gö- zünü açan bir Fransız yatağında kendisini zengin buluyor. Fakat bütün bir millet, bir sene müd- detle, kendisini müthiş bir hayal ve büyük bir kumar hırsına kap- tırmış oluyor. Bunun haricinde Üstelik bir de tasarruf ve iktısat kiyneti, umum nazarında, bir tali oyununun kurbanı Glabilir. Elha- " ger, diyorlar. » Fransız Bütçe Açığı Ve Bir Pi- yango Fıkri DUN rUSLA lsteyen Azılı Bir Yumurcak Halasının KafasınıŞ: Şamdanla Parçaladı | bu lekenin nereden gelebilece- Fena romanlarin, hâydutlük hikâyelerinin genç dimağlar üze- rinde ne derece fana tesir bırak- tığını ve çok defa bunların, mü- masil ve müteakip facialara sebep olduğunu gösteren bir vak'a ol- muştur. Hâdisznin vukubulduğu mahal Fransa ve Paris şehridir. Mevzuda —mevki alan - şahıslar ise seksen yaşında bir Markiz'le Markiz'in on yedi yaşındakl mu- teber bir aileyeo mensup olan yeğenidir. Markiz Ned zenğin ve seksen- lik bir ihtiyardır. Paris'in maruf bir mahallesinde va güzel bir binanın alt katında yahnız başına oturur. Yeğeni Jak Voşan on yedi yaşında bir gençtir. İhtiyar akarabasını sık, sık ziyaret eder, Vak'a günü de, ayni suretle Mar- kize uğramış, bir müddet yanım da kalmış, sonra çıkıp gitmiş- tir. O gittikten —birag — sonra Markiz Ned, yemek odasına ge- çerek bir şey almak üzere büfe- nin kapağım açtığı zaman, arka- dan kafasına şiddetle ve yere yıkılmıştır. Fakat kadın, bu darbanın te'sirile kendini kaybetmiyerek feryat etmiye başlayınca meçhül mütecaviz, ihtiyarın kafasına bir iki darbe daha indirdikten sonra kaçmıştır. İhtiyar kadımın feryadmı işt- ten apartman kapıcısı derhal yu- karıya çıkmış, Markiz'in yerde ve kan içinde yattığını, bir iskemle- nin devrilip bir bacağının kırık dığını ve yerde de bir bakır ve vurulmuş Markiz Ned kanlı şamdan bulunduğunu göre- rek zabıtaya haber vermiştir. Gelen memurlar, ayni vaz'iyeti kaydetmekle beraber, az sonra kendine gelen ihtiyarın ağzından gu sözleri zaptetmişledir: — Beni bu hale getiren ye- ğenim Jaktır. Lânet olsun yumur- Cağa... Bu ifade üzerine Jak Voşan'ın evine gidilerek çocuk alınmış ve büyük halasının yanına getirilmiş- tir. Kadın, yeğeni ile karşılaşınca ayni ittihamı tekrar etmiş ve ye- ğenine İânet yağdırmıya başla- mışsa da delikanlı bu ittihamları kemali şiddetle reddetmiştir. Bu sırada, polis komiseri, gencin kolunda bir kan İlekesi görmlüş, ğini sormuştur. Genç çocuk, hiç şaşırmadan, bunun yolda gider- ken dikkatsizlikle bir kasap çı» rağına sürünmüş olmaktan tevel- lüt edebileceğini söylemişsede za- bıta, buna kani olmamıştır. Biraz sıkıştınlınca küçük yumurcak şu itirafta bulunmuştur: “— Evet halamı bu hale ge- tiren benim, bir müddet evvel Fantoma romanını okumuştum. Bu Fantoma gibi hareket edip edemiyeceğimi tecrlübe etmek istedim, Halamı ziyarete geldim, sonra çıkıyor gibi yaptım, bir perdenin arkasına saklandım.Son- ra, o meşgulken, fırsattan istifade ederek arkadan geldim ve evden den getirdiğim şamdanla başına vurdum.,, Zabıta, bu yaşta ve bu dere- ce soğuk kanlılıkla hareket eden gencin ifadesine şaşıp kalmıştır. Şurasını, bu münasebetle kaydet- mek İcap ecerki bu çocuk, orta ve meslek tahsilini bitirmiş, halası- nın, bazan büyük yekünler tutan paralarını, kendisine — söylenen yerlere getirip götürürmüş, bak ve tavrında hiç bir zaman, hiç bir fenalık sezilmemiş bir aile evlâdıdır. Bundan dolayıdırki onu we ailesini tanıyanlar hayret için de kalmışlardır. Bu hâdise, fena kitapların genç dimağlar Üzerim de husule getirebileceği tesir nok- tasından husust bir ehemmiyeti hıiı. addolunabilir. Berlin Sokaklarında Küçük Satıcılar Alman Gençlıgı, Bogazı Uğurunda, Ahlâkından Berliner Tageblat gazetesi, yeni sene ve noel yortusu münasbetile Berlinin bir tablosunu - çiziyor, Büyük Alman gazetesinin müşa- hedesine göre, Berlinde şimdiye kadar bu miktar çocuğun sokak- ları ve caddeleri İstilâ ettikleri grülmemiştir. Bunlar umumiyetle 8B, 10ç 12 yaş arasındadırlar, So- kaklarda boş dolaşmaktadırlar, Kiminin elinde birkaç kibrit ku- tusu, bir miktar oyuncak veya meyva vardır. Bü çocuklar, aile- Jerinin kendilerini teşvika ve hâ- diselerin zorlaması neticesi olarak sokağa düşmüşler, beş on paralık kazanç uğrunda serseri olmuş- lardır. Bunlara, — dilenci — denemer. Çönkü muayyen bir İşleri vardır. Fakat çalışıyorlar da denemerz. Çünkü kazançlarını gelip geçen- lerin merhametinden beklemekte- dirler. Sonra, bugünkü kadar orta sınıf halkın sukut ettiği bir devre hiç bir zaman görülmemiştir. Her ne kadar alış veriş faaliyetinde bir fazlalık vardır. Fakat göze çarpan sefalet manzarası karşı- sında, bu kazanç hiç mesabe- sindedir. Sokakları dolduran bu küçük satıcılarla konuşulup tesbit edilmiş bazı fikirler de kaydedili-. yörki aşağıya iktibas ediyorum: ö eee BelE BÜ v L ee Bü ee ae ai Bir enticı çocuk * Gert İf yaşında; evet ailem lşdıdlı Fakat kendi başıma apmak fikri — ilk defa bana ııhi. Kazandığım — parayı kendime — sarfediyorum. — Çünki mektebe — gidiyorum. Mektebe gitmek İçin de çok para lâzım Ben, bu maballeli değilim. Kom- gşaların balimi görmemeleri için Feda Etmek Vaziyetindedir Mi el Di annem uzaklarda mamı söyledi.,, “Hans 7 yaşımda: Sattığım küçük fareleri büyük bir mağaza- dan ben aldım. Tanesine 6 fenik verdim, 10 — fenike satıyorum. günde 30 fenik kazandığım olu- yor. Hepsini anneme veriyorum.,, *“Haynç 13 yaşında: Sokakları dolduran bütün bu çocuklarla beraber alış, veriş yapmak müş- kül birşey. Bir kadın birşey ak mak istedi mi? Hepsi birden et- rafını alıyor. Artık iş yapabilir isen aşk olsun.,, * Hans P yaşında: Babamın bir nükkânı vardı. İflâs etti. An- nem sokakta satıcılık yaptığımı biliyor. Götürdüğüm paraları bi- riktiriyor, Beş mark olunca bana ayakkabı alacak. Haziranda orta tahsilimi m. Ö zaman me yapacağımı ben de bilmiyorum? Berliner Tageblat ilâve edi- yor: 10 yaşında sokak kaldırım- larımı dolaşan çocuk yarın ne yapacak ? Bütün bu geçirdiklerini ve birkaç matelik için katlandığı faciaları unutacak mı? Unutabi- lecek mi ? Yoksa gelecek hâdi- sat, onların zihnine bütün bu geçmişleri » l*— damga gibi makış mı şdecek satıcılık — yap- ' n Pa AA İ k Ankara'da Bir Kariimize Cevaplarımız Ankaradan imzasız bir mek- tup gönderen kariimize cevaptır: Beyefendi; İmzasız mektubunuzu —aldik- tan sonra, yine mektubunuzda, hüviyetinizi bildirmemekte beis ol madığı kaydine günını-ılı sizden, cevap vınbîlınık için adresinizi sormuştuk. Bu sarih vadinize rağs men ses adınız. Biz de ce- yabımızı, bu umumi sütunda ver- mek mecburiyetinde kalıyoruz: 1 — Alman muharriri Berm- dorf, sizin zannettiğiniz gibi eser- lerini mahdut ldıııdımı okuduğu bir ıınhıniı eğildir. Bu zatın, eserleri hal azılan tenkite leri takip olııl. Jııııııı verdiği salahiyetle diyebilirizki bu e- ııııııııı fikrinize iştirak edemi- ülvo odi alnız, bu münaşebetla Bir. mubarririn bir eseri şimendifer garlarında satı- hırsa, bu, o mubarririn kıymetsiz- liğina delâlet etmez; gibi geliyor. 2 — Krişna Mortinin son za- manındaki vaziyeti —münasebe- hlı yuılıı bir yazının tercü- yaptı itirazı oku- duk. Krlpı orti, beyan buyur uz gibi- Avustralya'l Mm. Bcıuıduı oğlu d:ğıldıı Esasen bu kadın Avustralya'lı da değil- dir, Amerika'lıdır. Krişna Morti ise Hint'lidir. Fakat bu kadın tarafından — tebenni — edilmiştir. Madam Besned'in ortaya attığı theosophie mezhebinin ise ruhun intikaline istinat ettiği müsellem- dir. Fakat Krişna Morti'nin Ak lah'lık İddiası da muhakkaktır. Esasen, siz dahi, — yazdığınız mektupta “ bizzat kendisi Allah- hğa ait kendinde bir şey gör- mediğini,, söylemeniz, bu yazımı- zın esasını tasdikten başka bir şey deiıldır. Kaldı ki, biz, Krişga Morti'nin son vaziyetinden bahsettik. Siz, bu neşriyatı benüz okumıya vakit bulamadığınız için, itirarınızda biraz acele etmiş oluyorsunuz. Onun, ihtiyar kadın ırtııdın geçindiğini — iddiamız ise, yine söze değil, bu vadide yazılmış eserlere müstenittir. Bu münasebetle temas etmiş bulunduğunuz — * ferdi teknik , kelimesini izah etmemekle belki hata ettik. Doğrusunu isterseniz biz de bu tabirden bir şey anlar madık, Nasıl ki, Ayniştayn'den bahsettiğimiz zaman onun izafiyet pazariyesini etrafile bilmek iddia- sında hd#mu:âlmıd a 3 — Van ünde gayet balıklar çıkar. O bavaliyi bilen- lerle muhtelif — eserler, bunun şahitleridir, siz, galiba, Lut denizi ile Van gölünü biribirine karış- hnynnuıız. Lut denizinde kesafet fazlalığından balık — yaşamıyor. Van gölünde bilhassa sahil kısım- larında ve göle dökülen dere lilıhnndıd nefis balıklar çıkmak- tadır. a 4 — İki tayyare rekoru mi- nasebetile verdiğimizi iddila bu- yurduğunuz rtakamlar srasındaki tezada gelince: bunlardan - biri paraşütle bavadan yere atılmak, diğeri havada yükselmek teşeb- büslerine münhasır ve alâka- darlarınca ehemmiyeli haiz mu- vaffakiyetlerdir. — bir gazetenin her satırı bir karil a suretle alâkadar edemez. Nitekim bu iki fıkrayı beğenmemişsiniz. Fakat kıymetlerini ve fedakârlıklarım kâfi derecede takdir. edemediği- miz tayyarecilerimiz için günlük sütunlarımızda, onlara ait birkaç haber koymamızı çok görmeyiniz, onların da diğer karilerimiz ııbl kendi — faaliyet sahalarına haberler lyo n görme, istemiye ikazınıza mıkkfk oder. olduğumuzu tekrar