S aC e » SÖON POSTA Kuunusatal 18 İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Tefrika No. 39 Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Paris'teki İttihat Ve Terakki Cemiye- tinin Mevkii Çok Yükselmişti Ardı arası kesilmiyen bu gibi hâdiselerden bizar olan Fransa hükâmeti, ortık bu müz'iç hallere nihayet vermek istedi. Feridun Beyin Fransa hudutlarından çıka- rılmasına karar verildi. * Sık sık tekerrür eden bu gibi | hâdisat, hakiki — vatanperverlere pek ağır geliyor, onların da şeref ve haysiyetlerini — zedeliyordu... M sırda ( Ahmet Saip Bey) ismin- de bir zat, neşrettiği ( Sancak) ismindeki gazetesinde, ( Ahrarı- osmahiyeye Açık mektup) baş- liklı bir makale yazımış ve bütün bu çirkin hâdisata sebep olanla- rın cürümlerini birer birer yüzle- rine çarpım ştı. Türklüğün şerefini muhafaza etmek ve ancak bu süretle, baş- lınııı davada devam edebilmek için, (hakikt vatanperverler)in bir ırıyı toplanmasına lüzüm ve ih- tiyaç vardı. Ayni zamanda, mün- ferit teşebbüslerin hiç bir işe ya- ramadığı da aşikârdı. Buna binaen. (Ahmet Saip B.) Masırdaki — mücabede — sahasını tebdile karar verdi. Paris'e ge- lerek Ahmet Riza Beye iltihak etti. Ahınet Saip Beyin bu bhare- keti, Ahmet Rıza Beye büyük bir kuvvet kazandırmıştı. Çünkü Ahmet Saip Bey, gerek kemiyet ve gerek keyfiyet itibarile mühim bir zattı. İlmi ve irfanile temayüz eden Ahmet Saip Beyin çok temiz ve dürüst bir hayatı vardı. Bu zat, harbiyo mektebindea yetişmiş, ağırbaşlılığı ve ahlâkının salâboti dolayısile ( Mısır feyka- lâde komiserliği) maiyetine yaver tayin edilmiş, Mısıra — gönderil- mişti. Bu — genç yaver, az zamanda - ( Komiser, — Ahmet Muhtar Paşa ) nın da nazarı dik- katini celbetmiş: ve Paşa, ona en yakın akrabasından birini ve- rerek ailesi arasına ithal eylemiş- H. Bu suretle Abmet Saip Beyin önünde geniş ve parlak bir ufuk açılmıştlı. Az zaman zarfında, Binbaşı, Miralay, Paşa oluvereceği muhakkaktı. Fakat Saip Bey, bunların — hiçbirini düşünmemiş; hayatını, sadece ilme, tariho, vatan mücadelesine hasretmişti. Saray, Ahmet Saip Beyin bu mesaisine nihayet vermek için terfian onu İstanbula nakletmek istedi. Fakat Saip Bey, bu emre itaat etmedi. İstikbalin kendisine vadettiği hertürlü ikbalı, ayakları altına a arak çiğnodi ve mücahe- de de devam etti.. Saip Beyi, askerlikten tardettiler, Fakat onun azmü sebat ile dim dik duran magrur başını, yine eğemediler. Hatta bu meseleye dair ne ağ- zından ve ne de kaleminden en küçük bir şikâyet bile işitmediler. İşte bu ruhta ve ba karakter- zatın Ahmet Rıza Beya d "n'ı’ıî..’ıî.vşv..ı.d.u (İttihat ve te- rakki cemiyeti ) nin kıymet ve mevküni bir hayli yükseltmiş, ve teşekkülün daha ciddi bir saha- da yürüyeceğine dair herkeso bir kavaat vermişti... Buna mı- kabil, damat Mahmut Paşa cop-, hesi zayıflıayoc, bozulüyor. artık | (Brüksel ) de Ahmet Salp Beyin Parlete alınmış bir. resmil mücadelede devam ve sebatede- niyecek bir hal alıyordu. Zara- ret ve sefalet, baba ile oğulları bile birbirine düşürmüştü. Fakat, bu sıkıntılı günlerin yakında ge- çeceğine kani olan ve artık (ide- al) sahibi olarak yaşayan Saba- hattin Bey, bütün bu meşakkatli hayata göğüs geriyor; ve girdik- leri yolda, sonuna kadar yürüme- yi istiyordu... Buna binaen, baba- sının, arasıra: — Ne azim bir hata ettin.. keşke Ahmet Celâlettin paşanın teklifatını reddetmeseydin... Demesinden — kuşkulanıyor.. günün birinde sefarethaneye ği- derek: — Arltık, pez.. Ben — şâhıma bu kadar mubalefet ederim. İşte, buzurunuzda tövbe ve istiğfar ediyorum. Diye, mücahedeyi terkediver- mesinden korkuyordu. Buna bi- naen istikbalden — çok - parlak ümitler bekliyen Sababattin Bey- le biraderi, babaları damat Malr- mut paşa hakkında düşündüler., Onu - Paris'ten — uzaklaştırmıya, yaşatınıya — karar verdiler ve bu kararı da ndeta bir mahkeme hükmü gibi baba- larına — tebliğ — ettiler... — Damat paşa, (Brüksel) de - oturacaktı. Oğulları da, me yapıp yaparak ellerine - geçirdikleri parayı, ona yollıyacaklardı. F ae e AM A Mahmut paşa, oğullarınin bu acı muamelesinden müleessir ve | dilgir bir halde Paris'i terketti; (Brüksel) 6 gitti. kenar ve ucuz mahallelerinden birine yerleşti. Oğullarından mua- venet bekledi.. Fakat, haftalar ve aylar geçtiği halde, onlardan en küçük bir yardım bile göre- medi.... Mahmut paşa, günden güne daha düşkün bir hale ge- liyor; açlık ve sefalet, onu has- talığa doğru sürükleyordu. Nihayet bir gün geldi ki: Ar- tık Damat Mahmut Paşa bu me- ukkedi_hıyıtı tehammül ede- medi ( Brüksel ) de bulunan ( se- faret maslahatgüzarı ) na habör gönderdi; yardım istedi. Maslahatgüzar vaziyeti derhal (Paris sefareti) ne bildirdi. Fakat bu hususta hiçbir emir almamış olan sefir: | Bu mesele ile meşgul olmayınız... | Diyo cevap verdi.. Bu esnada firarllerden (Amasyalı İsmail haklı B. ) orada bulunu- yor, kendi bütçesi nisbetinde Mahmut Paşaya muavenet ediyor- du. Fakat, bu kâfi değildi. Paşa- nın hastalığı günden güne artıyor, açlık derdine, şimdi bir de dok- tor ve ilâç ihtiyacı munzam olur yordu... Bir aralık İsmail Hakkı B. Parise geldi. Bizzat sefire müracaat etti.. Hükümet namına mümkün değilse bile, insaniyet namına paşaya yardım edilmesini söyledi. Sefir Münir Bey, kendi kesesinden ( bin beş yüz frank ) verdi... Bu para, tabit büyük bir şey değildi. Az zaman <xarfında tükeniverdi... Paşa, Artk sefelet ve hastalığın pençesinde zebün oluyor; vakit vakit debdebe ve saltanatla geçen eski günlerini hatırlıyarak hüngür hün;ür ağ- hyordu... Dlzarı 15 Kânunusani tarihli nüe- ham gla, « İttihat ve terakki » tefri- kamızın ikinci aütanunun 18 inol sa- fırından sonra devam edon — yazılar *3) sene bizi idare edanler-> tofrika- mea alttir. 16 Kânunusan! nüshamız- da da ayor yanlışlık olmuştur. Dün- kü nüsbamızdan — İtibaren ittihat ve torakki tofrikamız değra olarak dovam etmektedir. 'Tashih ve İtizar ederlz. ÇCArkası var ) Yunanıstan Ermenılerı Buraya Gelmek_ ( Başlarafı 1 inci sayfada ) nakil için propaganda yapıyor. Halen Alkazar sianeması - ittihaz olunan eski Hamzabey camiinde bir toplantı yapıldı, bu rabip ile bazı Ermeniler nutuklar söyliye- cek tezzhüratta bulundular. Geçen cumartesi akşamı da Majesiik olelinde — Ermeniler — tarafından bu Ffabip Şşerefine bir ziyafet verildi. 34 Arnavut oldukları için mü- badeleden islisaa olunan ve va- ziyetleri on senedenberi kal'i bir şekile bağlanamıyan Müslüman- lacın mülk vo arazileri hakkında bir karar vermek ve ayrıca diğer avsallâk messleleri koauşup hallet- İstiyor mek Üzere bugünlerde Mehmet Koniçe, Serı Leskoviki Beylerle M. Dimitri Berati'den mürekkep bir Arnavut heyetin Selânik ta- rikile Atina'ya gelmesi bekleni- yor. — Pertev ch Bu ıkşım saat — İstenbut Belediyest 21,30da — ŞehirTiyafrosu SARI gi ZEYBEK Opereti UMUMA Herkos (Sarı Zeybek ) operetini mutlaka görmelidir. A * Orada, şehrin | 'Yazılan İlmi Eserler Yüz- ( Baştarafı 1 incl — sayfada ) 192 önbeş günlük mecmua verik- miş ve ayrıca 480 tane de ecnebi lisanlarile basılmış mevkat tisnle senede neşredilen kitap miktarı ise tamam 600 dür. Bu kitaplar- dan 20 kadarı romandır. Bunların da çoğu gündelik gazetelerde tefrika edildikten sonra basıl- mıştır. Fakat şayanı Cikkattir ki bu neşriyat arasında ilmi eserlerin miktarı yüzde ikiyi geçmemekte- dir. Bir senelik kitap neşriyatı yekünunün — ekserisini — muhtelif mevzularda yazılmış çocuk, halk ve zabıta hikâyeleri teşkil edi- yor. Bunların yazıcılarının. çoğu da heveskâr gençlerdir. Müddeiw- mumiliğin gazeteleri tetkik biü- rosu bir sene içinde, kitaplar da dabil olduğu halde ( 10207 ) nüsha okumuştur: Yukarıda ilmi eserlerin yüzde ikiyi geçmediğini kaydetmiştik. Buna mukabil geçen sene şehri- verilmiştir. İstanbul'da geçen bir | de İkıyı Geçmiyor! | mizde kaç tane gramofon plâğı doldurulduğunu — öğrenmek — te haylı meraklı bir şey — olsa ge- rektir. Yeni matbuat kanunu muci- bince gramofon pilâkları da neş- riyat sayılmaktadır. Yeni kanı- nun tatbika başlanıldığı 13 ağur- tos 1931 tarihinden bugüne kadar müddeiumumilik yeniden doldu- rulan 739 plâk dinlemiş ve tet- kik etmiştir, Bu plâkların içinde alafrangaları yüzde ikidir ve ek- serisini halk havaları teşkil et- mektedir. Plâkları tetkike memur olan müddeiumum! bizzat fabrikaya gitmekte ve plâkları ayrı ayrı dinlemek suretile kontrol etmek- tedir. Bu plâklardan ikişer tanesi de müddeiumumiliğin — mühürü altında yine fabrikalarda muha- faza altına alınmaktadır. Müdde- iumumilik şimdiye kadar yalnız ( Kaptan laz havası ) isimli bir plâk aleyhine müstehcen neşri- yat davası ıçııutıı Bütün dünyada Londradaki icrayı | Yarın akşam : filmi başlıyor. Mükemmel Alman komiği: tarafından harikulâde | LK Sinemada ERNST LUBITCHıı ea kuvvetli ve en büyük SENİNLE BiR SMT Fransızca sözlü şen, neş'eli filmi devam ediyor. lstaabul'un ön ft a benııunır artistlor| MAURİCE CHEVAL'ER JEANETTE MAC DONALD tarafından Dariilbedayi'de YALOVA Tünxüsü İsmi altında Türkçeye adapte edilen Fransızca sözlü ve şarkılı KAÇIR BENi opereti, 19 Kânunusani Perşembe akşamı GLOR Y A'da ve Ramazanın son haftast münasebetile bir varyete numerosu ROLF HANSEN Koliseum dauve Berlinde hüyük muvaffakiyetler elde eden meşhur büyücü ve sihirbaz sahnemizde san'at edecektir. ARTİSTİK Sinemasında Ew şen ve eğlenceli komedilerinden biri olan SAHTE MiLYONER Heyeti tenisiliyesi başında: Sözlü filmlerin yeni yıldın: MARİA SOLVEG OTTO WALLBURG ve PAUL HORBIRGER İlâveten : Bu akşam ELHAM RA Sinemasında LİLİAN HARVEY ve HENRi GARAT bir. surette — temsil SARIŞIN RÜYA sölü rkılı bilyük UFA filmi ldı ul.!l.l'lliıl.. şimdiden aldırınız. Pek - ve peok yakında Türk sinemacılığının iftihar edeceği büyük filmi göreceksiniz ; KARIM seni ALDATIRSA Rejisör ERTUĞRUL MUHSİN FOX JURNAL edilen Hokkabazlar Kralı ROLF IANSEN vo diğer numaralar - büyük tevam ediyor" Fiıtlır geçen ramazanlar !" ;