x6 Sayla —< p ı Dünya Hâdiseleri H “Bir Doktorun Bekleme Oda- Balkanlarda Müthiş Bir Kış Var Bu sene kış, bilhasta Balkan- larda dehşet ve- rici bir şiddet göstermekte dir. Yağan karın yüksekliği, bazı mahallerde altı metreyi bulmuştur. Romanya'nın birçok mahallerinde ve bilhassa Sarat mıntakasında, birçok kim- selerin soğuktan donup Ööldük- leri haber veriliyor. Son yağan kar ve onu takip eden fırtına- dan biraz evvel, civar kasabaya gitmek Üzere yola çıkan ve ade- di mühim bir yekâüna baliğ olan bir köylü kafilesinden baber alı- pamayınca Ramniç ormanlarında araştırmalar yapılmış ve otuz Üç köylünün kar altında — kalarak donup — öldükleri — görülmüştür. Kar fırtınasına kurban olanların mübhim bir mikdarı buldukları anlaşlıyorsa da bunların hakiki adetleri henliz teabit edileme- miştir, * Hıvılını ittiratsızlığından ©- lacak; merkezi ve garbi detile devam et- ripin tadınıj | BSozduğu iğün —| mektedir. Gribin aldığı korku verici istilâl! mahiyet hakkında Fransanın Burj şehrin- den şu haber veriliyor: Mezkür şehirde, geçen gün bir döğün olmuş, gündüz. muhtelif merasim yapılmış ve gece bir ba- lo tertip edilmiştir. Gerek gün- düzki yorgunluk ve gerek geceki baloyu müteakip davetliler birer birer, nezle olmıya, aksırıp apşır- miya ve nihayet hararetleri artıp ayakta duramıyacak bir bale gek mişlerdir. O suretle ki yeni evli- ler şerefine verilen baloyu müte- akip tertip olunan ziyafet te, biz- zat gelinle güveyin hastalanıp pe yakalanmasından dolayı bir aşka güne bırakılmış, bu suretle düğün yarıda kalmıştır. * s abık Amerikan Reisi cumhuru olup bundan bir bafta kadar evvel vefat eden M. Kalven Ku Serveti lic'in — vasıyetna- mesi açılmış ve kemali hayretle görülmüştürki bütün bu vasiyet- name yetmiş beş kelimeden mü- rekkeptir. Fakat asıl miras - işle- lerine ve son arzularına ait olan kelimelerin adedi yirmi üçtür. Müteveffa, bütün aervetini, bu birkaç cümle ile kâmilen karısına biraktığımı bildirmiştir. M. Kuli- çin serveti yarım milyon — dolar- dan ibarettir. * Vırçnvı diyanı harbı, casusluk ettiği için Eduard Plitti isminde bir ada- mı idama mah- küm etmiştir. Re- isicümhur, — ölüm cezasını (0 sene kürek cezasına tahvil etmek u- retile Edvardı affetmiştir. Bunun Üzerine umum! hapisa- meye nakledilen Eduard bir kaç gün sonra höcresinin penceresin- den — gifreli mektupları — dışarı atmak suüretile dişardaki “ mes- lekdaşları,, ile yeniden münasebatı tesis etmek isltemiştir. Fakat bu mektupların hepsi bükümetin eline Avrupada — grip salgını bütün şid- rar İdam Edildi — geçmiştir. Eduard eski bir zabittir. "Bunun üzerine tekrar divanıharbe verilmiş vetekrar idama mahküm edilmiştir. Bu defa Reisicümhur affetmediğinden — Edi - Plitt hapisane bahçesinde na# DERDİNE DE SON POSTA RMAN ARAYANLA sında Neler Konuşulur? Kimi Midende Bir Şey Yok Dedi, Kimi i, Kimi De.'. - Solucan İlâcı Verd Tanınmış doktorlarımızın bek- leme odalarında daima meşgul olacak birkaç mevzu bulmak kabildir. Geçen gün, gazeteye ait bir iş için müşterisi çok bir doktoru ziyarete gitmiştim. Beyaz önlüklü kapıcı kiz yol gösterdi. İçeri gir- dim. Salonun ta nihayetinde bir tane boş iskemle kalmıştı. Ona da ben yerleştim. Masanın Üüstünde duran re- simli Frenk mecmualarım karış- tırırken bir taraftan da hastaları tetkik ediyorum. En başta, sarışm, kırk beşlik bir hasta... İkide bir, elini sağ böğrünün arkasına götürerek yü- zünü — buruşturuyor. — Herhalde böbrek sancısı tutmuş olacak.. Onun yanında şişman, amma ne kadar mümkünse okadar şişman bir hanım... Üstü açık iskarpin- lerinin iki tarafından taşan et yığınının bir kadın ayağı oldu- ğuna yüz şahit ister. Zavallı şişmanın her nefes alışta — yüzü —mosmor — kesili- yor. — Yanında bir Zenci kız var, Onunla konuşuyor. Amma, konuşmak değil bu.. hattâ fisıb daşmak da değil. İşaretleşir gibi birşey... Zenci kız, ikide bir, saate bakıyor. “ Onun saate bakması, şişman Hanımı büsbütün sabırsız- landırdı; artık dile gelmişti: — Kızım.. koş doktor nerede kalmış, bir öğreniver!.. * Mini mini arapcık, bir saniye sonra haberini getirdi: — Yarım saate kadar geli- yormuş... Bütün — hastalar, — yerlerinde şöyle bir doğruldular. Boynu sar- gili bir ihtiyar, kesik kesik ök- sürdü: — Bileydim bukadar erken ge'mezdim... Biraz lâf atmak için demin- denberi bahane arayan iri, siyah gözlüklü, kıranta adam dayana- madı: — Vallahi.. bendeniz de öyle Beyefendi... İşlerimi yüzüstü bı- raktım da geldim. Tek zamanın- da yetişeyim diye... Kim bilir, bundan sonra I.n; saat sıra bek- liyeceğiz?.. p “Boynu sargılı ihtiyar tecrübeli bir eda ile başını salladı: K MA LN — Merak etmeyin, fazla bek- lemeyiz. Doktor, şimdi gelince sorar: şu kadar kişi — bekliyor cevabını alınca, kollarını sıvayıp hepimizin muayenesini bir çırpıda bitirir. Artık can sıkıntısından çene- ler gevşemiye başlamıştı: sağdan soldan merakh süaller biribirini kovalıyordu: — Geçmiş olsun hemşire ha- nim,« Sizin neyiniz var?.. — Sormayın — efendim.. Bu mide beni öldürecek. Gösterme- diğim doktor kalmadı. Hiçbirinin sözü ötekini tutmuyor. Kimi mi- dede birşey yok, barsaklar bozuk dedi, kimisi, tuttu Solucan ilâcı verdi. Kimi apandisit teşhisi koy- du. Kimi kara ciğerde çiban o- duğunu söyledi. Kimi de “ Hiçbir şeyiniz yok. Sizinki evhamdan ibaret!, Deyip işin içinden çıktı. Şimdiye kadar belki on kere rontkende filim aldırdım! Elli kere idrar tabhlili yaptırdım. Bin bir çeşit ilâç kullandım. Hiçbi- rinden fayda görmedim. ,, Mevzu, bütün hastaların alâ- kasını davet edecek bir vadiye girmişti. Hepsi hamımı can kula- gile dinliyorlardı. Genç bir kadın söze karıştı: — Bugün, buraya dördüncü gelişim.. Artık ne varsa, bugün anlaşılacak, İdrar tahlili, kan tah- Kli, rontken muayebesi, hepsi yapıldı." Yaşlı hanım atıldı: — Şimdiki hastalıklar da hep tazelere musallat oluyor ! Genç yaşta her biri bir dert sabibi.. Biz sizin gibi iken vallahi keklik gibi sekerdik şöyle... Yoksa sizin de zorunuz ? — Hayır, benimki mide değil efendim.. Karaciğer iltihabı... — Ah, bilirim © mel'un haş- talığı. Bizim bey senelerdenberi çeker.. — Sancısı tuttuğu zaman, bep yerleri koparacak gibi olur. Bari perhirz ediyor musun kızım? — Etmez mi yim? Sade suya lâpa ile patates ezmesinden baş- kasına izin yok |.. Bu muhavere sonunu bulma- dan kapı açıldı. İki ayağı da sargılar içinde, uçuk benizli bir SA mideden mi Kendini bir iİskemleye atınca derin bir. oh çekti. Yüzüne be- kan, çektiği stırabın dehşetini anlamakta gecikmezdi. Hastalar, merakla sordular: — Geçmiş olsun, neyiniz var? Adamcağız sargılı ayaklarına bir düşmana bakar gibi bakı- yordu. Derin derin göğüs geçir- dikten sonra anlattı: — Bir sabas, sol ayağımda bir gişkinlik bissettim. Geçer deyip aldırmadım. Birkaç gün sonra şişkinlik arttı. Yine aldır- madım. Şişen yerler nihayet pat- ladı, bütün ayağımdan kanlı sular akmıya.. Kara ciğerinden rabatsız olan genç kadın, bundan daha fazla- sını dinlemiye tahammül edemi- yerek başnı çevirdi. Adamcağız devam etti: — Ogün bugün doktorlara taşımırım. Şimdi iki ayağım da böyle cılk yara içinde.. Mayasıl filân derken başıma Ööyle işler açtı ki Allah düşmanıma ver- mesin.. Ayağına kundura giyenlere bakıp bakıp İmreniyorum ! Bekleme odasında kulağıma çarpan muhaverelerden bazılarını gelişigüzel sıralıyorum: — Fistülden iki kere ameliyat oldum. Bu sefer tekrar azdı. — Gece yatarken kulaklarım uğuldayor. Bir parça setliç alınca geçiyor. — Hergün yemekte öğüre öğüre bir bal oluyorum. Ne yesem çıkarıyorum ! — Sağ küreğimin ortasında bir sancı.. Amanallah gözümden ateş çıkıyor sanki... — Tatlı bir şey yemişim gibi ağzımın içinde bir yapışkanlık.. — Tansiyonum iki gün için de yirmiye çıkmış... Hiç iyi alâ- met değil... — Kalp romatizması olmasın diyorum. — Filim bozulmuş... Yenisini aldıracağız... aktile —tifo —çekmiştim. Hep onun yadigârı... Ve daha böyle veşikâyetler... Bir doktorun bekleme odasın- da benim gibi siz de yarım saat kalırarnız, — edebiyatı cedideci şaire derhal hak - verirsiniz; «Bir büyük hastahânedir bu cihan, Böşeriyot, içlode malâ künan... » GÜĞ - VğKİŞ Radyoda Darülbedayi Dinlenemez Mi? Size bütün radyo dinleyicileri ve radyo meraklıları namına bir istirhamda bulunacağım, Darülbedayi bazı ne güzel ope- retler veriyor biz bunları radyo vasıtasile dinleyemezmiyiz? Mese- 14 bundan iki üç hafta evvel oynayan Üç saat opereti ve şimdi oynamakta olan Sarı Zey- bek opereti. Ecnebi memlekete lerdeki operetleri pekalâ dinliyo» ruz. Hem bu sayede Anadoluda bulunan birçok radyo meraklıları darülbedayiden istifade edebilirler. Gelelim — fransızca — dersine, Radyo şirketi bir de fransızca dersi çıkardı. her gece desem yeri var radyo fransızca dersi başladımı hemen makineleri ka- patıyoruz çünkü bu bir zevk vas tıtasıdır. Gedikpaşa caddesl N, Gi — İkbal piyango kişesindet Mümtaz Ercişteki Bekçilerin Vaziyeti Burada bekçiler çarşi emafı tarafından Ücretleri müştereken verilmek üzere tutulmuş adamlar. dır, bunların kefaleti yoktur. Sonra hrsızlık vukuuvda çalınan malı tazmin etmek mecburiyeti- ne de tâbi değillerdir. Bu vaziyet- te bekçilerden itinalı bir hizmet beklemek doğru olmaz. Acaba bunları Belediye tutsa ve kefalet #lsa daha İyi olmaz mı? — — Erciş: Mustafa Hakkı Elektrik İsteyen Bir Mahalle Aksarayda Muratpaşa mahak lesinde Tanburicemil sokağı İşlek bir sokak olduğu balde geceleri elektrik bulunmaması — sebebile gelip geçenler bilhassa kışın yağ- murlu havalarında büyük müş- külâta uğruyorlar, İstanbulun en kuytu yerlerine bile elektrik yapıldığı bir zaman- da bu sokağın bu halde kalması doğru olamıyacağından bir an evvel bir himmetle bu işin de görülmesi o civar halkımı mem- nun edecektir. Bu hususta nazarı dikkati celbetmenizi rica ederim, AlI Tokal'ta Spor Memlieketimizde 925 senesinde teşekkül etmiş olan Sporbirliği maalesef canlı bir faaliyet gör- terememektedir. — Gençlerimizin sporlarla fazla alâkadar olmaları çok faydalı olacaktır. Tokat: 8, B. Bandırma'da Müberra Hanıma ! — Bu husustaki şiküâyetinizi Müddeilumumlliğe yapınız. Lütfi Beyin vazifesinden tebdili icap etmez. * Münir Sadık fınzasile moktup göne deren gata: — Hüviyetinizi. ve iİmzanızı sakladığınız — için mektubunuzu neşredemeyiz. * Bahriye — Binbaşı — tekaütlerindeğ — Gerzeli Tevfik Beye: — Mektubunuzu Sıhhat Mib — dirliğine gönderdik. İcap edeğ — muamele yapılacaktır. efendim.