TÇ 6 Sayfa - —x .r__;___L Dünya Hâdiseleri I ŞŞ GF ĞAD Hitler Ağlamış Mı, Ağlamamış Mı? Alman Millt Sosyalist Fırkası- nın lideri Hillerlo başlıca — muavini A| Jorj — Strasserin arası fena bâlde açıldı. va Strasser bir müddet evvel fırkadan çekildi. İlk za- manlar, partinin umum! kadrosu üzerinde büyük bir tesir yapmı» yacağı zannolunan bu hâdise, gimdi, belki de Milli Sosyalist Fukasında bir ikilik busule ge- tirecek. Çünkü iki tarafın biribi- rino karşı — kullandığı lisan o derece acı. — Bu. münakaşa, bir. müddet evvel Strasser'in Kara Cephe — isimli gazete- tinde yazdığı bir makaleden doğmuştur. Strasser'e göre, Hit- ler, fırka içtimaında Strasser'le aralarında Aanlaşamamazlık hâsıl olmasınan —dolayı — Strasser'in fırkadan ayrılmak İstediğini ha- ber verirken ağlamıya başlamış, onun göz yaşlarına, fırka arzar sından ve Rayhiştag Meclisi Reisi Göring iştirak etmiş, fırka umuml kâtibi Frih ta elinde mendille gözlerini kapıyormuş. M. Frik'in kerdeşi kara cephe gazetesine bir tekzip mektubu göadererek garetede yazıldığı gibi bu ağlama hâdisesinin gayri varit olduğunu bildirmiştir. Fakat Jorj Strasser bu mektubu dercetme- mekle kalmamış, hâdiseye şahit bluunan 20 den fazla Sosyalist meb'usun bunu gözlerile gördük- lerini kayıt ve hergün gazetede bu sahneyi tasvir eden bir yazı bulunacağını haber vermiştir. Bu- nun Üzerine M. Frik, Jorj Strasser aleyhine' mahkemeye müracaat etmiştir. Şimdi bütün Almanya, iktısadi darlığı, silâhlar müsava- tını, tamirat borçlarını falan unut- muş, bilmek istiyor : Hitlerle arkadaşları Jorj Stras- ser'in fırkadan çekilmesi Üzerine ağladılar mı, ağlamadılar mı ? * ıı.mı hâkimleri ötedenberi orijinal kararlar vermekle marufturlar. Bu- nun sebebi, İngiliz hâkimlerinin — ve İngiliz adliyesinin ' kitabi olmaktan xziyade örf ve âdeti daima nazarı dikkato alma- sından ileri geliyor. Bundan bir hafta kadar evvel Londra sulh mahkeme'erinden birinin bir mü- masebetle verdiği karar, bu hu- susta bir orijinalite nümunesi ad- dolumabilir. Mesele şudur : Üç genç kız, şehrin maruf dans salonlarından birine gitmiş- ler. O akşam çok keyifli imişler. dans edip eğlenirken bir haylı gürültü yapm:ş, diğer müşterileri rahatsız etmişler. Dans salonunu terkederlerken de aynı gürültüye devam ettikleri için müşteriler- den bir kıamı itiraz etmiye baş- lamışlar, diğer bir kısmı genç kızların — tarafımı — iltizam et Arada oldukça şiddetli bir arbe- de olmuş, zabıta genç - kızları mahkemeye vermiş ve hâkim her birini onar İngiliz şilini para cezasına mahküm etmiş. Ayrıca, umumi, hususi her hangi bir top- lantı da altı ay müddetle dans etmekten de meneylemiş. Fakat bu mahrumiyet kararı nasıl tat- bik edilecek? Bu kızlar sabita mezareti altında mı yaşıyacaklar. FHâkim, kararında, buna işaret eylememiştir. 4 BON POSTA eaer TT AE AAA SK LAT — — Damaa BORÇLU VE-ALACAKLI... Kârnnesant $ 4 İcra Daireleri Önünde Dur- 4vekapılılar madan Dönüp Dolaşanlar Elinde Senet Veya İlâmı Olan Alacaklı- lar Hemen Bir Ödeme Emri Çıkarır Ve... Uzun taş kork dorda konuşma- lar: — Mürüvvet Hanını!. Kuzum, şu saatine bir bakıver.. ikindi namazı ğite ti galiba.. - Sıı ne bekliyorsun valde?, yorum, — Azıcık muamelesi kaldı. Onu da bitirsem, bir parayı alması kalır! Hastalıklı bir ihtiyar, sopasına dayanmış, etrafındakilere — dert yanıyor: — Aklımız sra ahbap ha- ceti bitirdik!, elinle ver, sonra kapı kapı dolaşıp hakkını ara... Başına namaz bezi örtmüş, siyah yeldirmeli hanım, cevap verdi: — Ab, sorma..bilâder efendi.. bizimki de öyle.. hep gönül rıza- sile, seve seve verdikti. Sarıyer» deki evin ağzı dili olsa da söyle- se.. azmı yalvar yakar olmuşlar- dı?.. Eh dedim, şimdilik bana paranın lüzumu yok, Bendedura- cağına varsın sizde dursun. Senet sepet yapıldı da budala karı, bir kere bakmadım.. herkesi kendim gibi bilirim. Yürekğim pek temizdir. İnsanın alacan içinde deme- mişler tevekkeli... Kadın Üç ay sonra, dayatmaz mı bana ?.. İnanolsun, öleceğim hatırıma gelirdi de bu gelmezdi. Namazın- da, aptestinde insanlar.. Başları seccadeden kalkmaz. Hak bukuk yiyeceklerini ne bileyim... Uzatmayım bilâder Efendi... Biz düştük mahkeme kapılarına.. İlkin inkâra kalktılar. Senet, sah- tedir, dediler. Şahit ispat davayı kazandık.. Kadıncağıa böyle içini, dışını boşaltırken, gözleri de kapıdan ayrılınıyordu. Koltuğu altında bir sürü kâğıtla bu kapıdan girip çıkanlara bakıp bakıp söyleniyor: — Muamel, tam — tekmil amma, çu doı;:ııuı göelse... Bütün iş ona kaldı, Bir Avukat, cübbesinin etek- leri ıslık çalarak müekkiline doğ- ru yürüdü: — Gözünüz aydın. Odeme emrini tebliğ ettikl.. Kadın, can ve yürekten bir *“ Ooh ,, çekti: — Pinpon kimbilir, ne şaşır- mıştır. Tepeden inme oldu he- rife... Telâşlı telâşlı konuşmalar: — A.. Koskoca karyolası var, bilmez miyim? Kaçırmıştır. cadı.. — Haçiz koydurdul hanım,, : Ha k e y , tcra dairesindedol aşanla Nasıl kaçırır ?.. — Mahmut Paşa'da g 'nde- Tikle çalışıyormuş.. — $Şimdi ne yapacağızi — Sen işi bana bırak.. Bu gürültülü sahneler arasında tanıdık — bir avukat gözüme ilişti. Onun iİcra işlerile fazla meşgul olduğumu bildiğim için kendisinden biraz İzahat istedim: — Farzediniz ki birinde ala- cağım var. Ne yapmalı yım? Anlattı : — Yeni kanun, icra safhasını gayet basit bir bâe getirdl. Elinde bir Noter senedi, yahut bir m ahkeme ilâmı olan alacaklı, borçluya bir ödeme emri gönde- rir. Bu emir, makam vasıtasile borçluya tebliğ edildiği gün icra, barekete geçmiş demektir. Öde- me emirlerine borçlu, her ne ka- dar beş gün zarfında ilirax ede- bilirse de icra, noler senedine veya mahkeme ilâmvlarına müste- nit alacaklar için bu İtirazı da dinlemez. lera iki şekilde başları Ya borçlunun menkul ve gayri menm- kul emvaline haciz konur. Yahut borçlu bir mal beyannaınesi ver- miye davet edilir. Bu mal beyan- namesinde borçlunun bakikati şizlediği anlaşılırsa, netice ken- disi için iyi olmaz. Çünkü cexrası çok ağırdır. Mal beyannamesinde borçlu lcra dalresine işte bu büyük kapıdan m hiçbir kazancı ol" madığını 'göster- se ve tahkikat neticesinde — bu iddiası sabit te olsa, icra — yine durmaz. Alacak- hmn talebiüzeri- ne borçlunun ha- yatını kazandığı membalar - İnce- den inceye araş- Şayet borçlu, mal — beyanna- mesi verdikten sonra bir yerde çalışmıya başlar mışsa, kazancının miktarını — vakit geçirmeden icraya bildirmiye mecbur, tutulur. Bildir- mediği takdirde ylııı mes'uldür. Cozaya çarpılır. İcranın bir de iflâs safhası vardır. Hilelt veya taksirli iflâs, cezal mes'uliyeti muciptir, Adi müflisin ise sadeca mlıını hük- molunur. Yeni icra kanununda alacaklar için çok müsait maddeler vardır. Bunların başında haczi ihtiyatl gelir. Eski kanunda ihtiyatt haczi birkaç gün evvelden borçluya haber vermek usuldendi. Borçlu, tabil bu ihbarnameyi alır almaz, nesi varsa, haciz memurları gek meden bir tarafa gizlerdi. Yenl kanunda ihtiyati hacizler, nt? ola- rak yapılıyor. Borçlu malından bir çöp bile kaçıramıyor. Eskisi gibi aylarca, senelerce — süren icra muamelelerine arlık rastla- miyoruz. Hakkımı aramasını ve takip etmesini bilen bir adam, yirmi dört saat içinde alacağını tahsil #rfhasına getirebilir. Müracaat edecek yeri bilmk yenlere diyeceğim yok. Eskiden icra dolabı, bir nevi gayya kuyusu İdi. Aradığınız dos- e " yayı günlerce bulamadığınız ma- sadan masaya, haftalarca, aylar- ca, hatta senelerce sürüklendiği- niz olurdu.,, İnsanları, bourçlu ve alacaklı diye ikiye ayırabildiğimize göre, icra dairelerini bütün bir şehir ha!kının ergeç mutlaka baş vu- racakları yerlerden biri sayabi- hiriz. Babasını mahküm ettiren ço- cuklar oradadır. Karssına nafaka buğlamıya mecbur tutulan koca- lar oradadır. Oğlunun kazancına hacız koyduran babalar oradadır. Müşterek kocalarına ödeme emri gönderen ortaklar oradadır. Hi- leli ve hilesiz müflisler oradadır! Mademki cemiyet hayatı ya- gşıyoruz, mutlaka bu iki şeyden birini yapacağız; ya borçlanaca- ğız, yabut borç para vereceğiz... Belki ömürlerinde ne borçlu, ne alacaklı mevkiine düşmeyen- ler de vardır. Fakat bunların da allaha bir can borçları alduğunu unutmayalım... A Lâmba İstiyorlal Meğer; “Gözden uzak © gönülden ırak kalır,, sözü doğf imiş.. biz İstanbulun bir kıyıc ğit kalmış bir mahallede olduğu için olacak bu sıralarda hayif bizmetleri görülen belediyen gözünden uzak kalıyoruz. — Halbuki bir mum ışığile b sararmıyan simsiyah — ol mızda kışm bu soğuk çam gecelerinde müşkül olan, y yürümek olsa iyi, zaman liş ki bir adım ilerisi seçilem elle tutulacak kadar koyu hlıkta evlerimizin kapısını ar: mecburiyetinde — kalıyoruz. eksikliğimizin nazarı itibare ması belediyeye karşı bğimizi arttıracaktır. Ayakapı, Hisardibi mal Kadri Osman Liste Bekleyorlar Konya Malül Gaziler Cemiyf yetinin terlip ettiği eşya pi gösu çekilmiştir. Fakat 0 Gemliğe liste gdınıdı, ııı.ıt de de intişar etmedi, p nereden ve nasıl lğnnıllm? Gemlik: M. Hayret Etler Adada Pahalı Pınıill Ucuzdur Adada etler çok pahalıdıfi Pendikte de çok ucuzdur. B& dört çocuklu fakir kadınım, Pei' dik mezbahasından adaya et g? tirir ucuzca satar geçinirim. kat geçen gün adaya geldiği zaman adada ne kadar k varsa iskelede toplanmışlar, bd bir polis efendiye yakalattılaf altı okka etimi müsadere ettirdi ler, bu muamele usulsüzdür. BE nim etlerim Pendik Mezbah İ etidir ve baytarın damçasını tW gımaktadır, müsadere edilemei belki oktruva resmi nabil Ben de bu resmi vermiye haf mnm, Alâkadarların nazarı dikki tini celbetmenizi rica ederim. Pendikte Balıkçı sokak 17T numaruda Asiye Niksar'da Eczacı Va Dişçi Yoktur Burada eczacı ve diş tab yoktur. Çok sıkınti çekiyo Bir hükümet doktoru var. banın ihtiyacına kifayet etmi, Niksar: Mahfel Müdürü İbrahli Barğama Bağ'arını Kim Beklef Bergama bağları ile bağ kult? leri bizzarure kış günleri tek tenha kalmaktadır. Zarar verme? ten boşlanan bazı adamlar teşkilâtının noksan olm cesaret alarak bağları ve kul: harap etmekte, kapı ve pençer' leri çıkarmakta, fidanları »sö* mektedirler. Bekçi teşkilâtı zim edilse belki bu halin geçilir. Bergama: Hısan rerm N. Lebit Beyet 4 — Son Posta spor ded larında daima bitaraf ) par edinmiştir. Bu münaseb mektubunuzu — neşretmekte zurus efendim. * İzmirde Hüseyin Buyet — Bahsettiğiniz mecmus #” ı-lyılııı mıl ııılıtiı fendim |