SON POSTA BİZİ İDARE EDENLER... Ragıp Paşanın Suali Üzerine Hasan Beyin Ayakları Suya Ermişti Bühtandır.. “İftiradır.. Pep Yalandır Dedi Muharriri X Her Hakkı Mahfuzdur —239 Aradan, bir saat, iki saat, Üç saat böyle geçti. Hamidiye cami sinin winaresinde, yanık bir sesle okünan özan sadası işitildi. Ar tk Hasan Beyin kalbine en kor- kunç ihtimaller hücum ediyor, bu sarayda daima ikbal ve saz det görmiye alışmış olan bu geç (vezir namzedi), bir köşeye çekilmiş, için için ağlıyordu. Dü- şünüyor, bütün hafıza ve hatıra anı yokluyr. Böyle bir felâket ve menkübiyete uğramak için hiçbir sebep bulamıyordu. Yavaş yavaş kapı açıldı. İçeri muhte- riz bir baş uzandı. Fakat . uzanmasile (o beraber çekilmesi bir oldu. Bu hal, Hasan Beyi daha ziyade korkuttu. He- men kapıya koştu, açtı Yine © tölekçi bir sandalye koymuş, kapının önünde © oturuyordu. Hasan Bey, yalvardı: — Bakâana arkadaş. Deli olacağım. Allah aşkına söyle de.. Demiye karar kalmadı. Tik fekçi, < tehditkâr. bir (o vaziyet aldı: — Yasak, efendim.. Benimle konuşmayın z. Desi ve derhal kapıyı kapadı. Eh, artık Hasan Bey, bu hare keti de yördükten sonra, ne ka- dar derin bir çukura düştüğünü anlamıştı, Hasan Bey, bir saat kadar daha en acı elem ve oıstıraplarla bekledikten sonra, çit köşküne davet edildi. Orada kendisini bekliyen Ragıp Paşa tarafından isticvap edildi. Evvelâ o gün nerelere gittiği, nerelerde gezdiği birer birer soruldu. Hasan Bey, hafırasnı yoklıya yokliya, cn küçüx bir noktayı bile müphem bırakmamak için düşüne düşüne bütün bunlara cevap verdi. Sıra, Beyoğlunda fanila aldığı mağa- |“ zaya geld. O zaman Ragıp Paşa sordu: — Siri o mağazada bir zat bekliyormuş... Onunla karşı karşı gelirçelmez, durmuş, bir kaç sa- niye acele acels konuşmuşsunuz. Hattâ, ona bir şey de vermiş- siniz... Ne verdiniz?... Bu sual Kierite Hasan Beyin e RE a Sl Jahlill o Kaponu Tabvialinisi öğrenmek - istiyorsan resminizi S adet kupon ukte gönderiniz Resminiz siraya tibidie ve iade edilmeş ii, meslek seva sam'gi? bulunduğa memleket Kesin Tatişas «uwgak mi 7 Lustnin klişe SO kuruşluk 11 güXabilinde göndedileri * ile dir | ayakları suya ermişti. Böyle bin lerce Saray dedi kodusunu işite işite bunların mahiyetini öğren diği için birdenbire maksadın ne olduğunu anlamış ve geniş bir nefes almıştı. Derhal silkindi, ayağa kalkıp kıbleye dönerek, azametli bir sesle, tekbir getirdi: — Mübarek ve mukaddes padişahım, efendimin başına ye- min ederim ki: Bühtandır.. iftira dır. tezvirdir.. yalandır... Orada ne beni dinleyen vardı. Ne de ben kimseye bir şey verdim... Ben girerken bir efendi çıkiyor- du. Berayı nezaket kendisine yol verdim, O da terbiyeli bir zat olduğu için bana bir selâm ver- di., Eğer bu bususta hilâfım varsa ceddim, (Seyyit Abmedüs- sıyat) ın hışmı azamına uğra yım... Zaten, Çit köşküne getirilir getirilmez, obünkârın kendisini dinlediğinden emin olan Hasan B. artık coştu. Bütün jurnale'lar, bü- tön müfterilere (lânet okudu. Nihyet: — Yazıklar olsun... Bir çok masum İnsanlara iftira ediyorlar. En sad'k bendeginı efendimizin gözünden düşürmek istiyorlar... Haydi, bizim gibi yüz binlercesi efendimize feda olsun. Fakat efendimize acimiyorlarmı?... Zatı şahanelerine böyle bhelecan ve istırap vermekten utanmıyorlarmı? Biz, hakkımızı, mahkemei kübrayı ilâhiye havale ediyoruz. Allahü azimüşşan, O ahkemülhakimindir. Zalimlerin cezasını verir... OEfen- dimiz şu dakikada bile idamma hükmetse, Ona bir tek sözüm yoktur, Çünkü gördüğünüz, şu etle kemik, onun sayesinde vücut bulmuştur. o Malını dilediği gibi kullanır.. Hayatım, onun uğruna feda olsun.. Ancak, o zalimlerden davacıyım ki: Beni ihanetle ittiham ediyorlar. e Velinimetime (hain gösteriyorlar.. Son sözüm şudur: Allaaabü ekber... Allaaahü ekber Allaaahü ekber, kebirâ.., Diyerek boynunu büktü ve sustu... Bu sözler, bir başkasının ağ- zından çıksa idi, belki büyük bir tesir göstermezdi. Fakat Hasan Halit Bey de, babası ( Ebülhüda Efendi) gibi fevkalâde natuktu. Arap şivesile, tanınan bir ahenkle söylenen bu sözler, (her halde Abdülhamidin kalbinde büyük bir tesir uyandırmış olacak ki, yandaki geçme odanın kapısını setreden paravan yavaşça vuruldu... Ragıp Paşa derhal ayağa kalktı. Kapıya kadar gitti. Bu esnada Hasan Halit Bey, mendilini çıkarmış, gözlerin: kapamış, hıçkıra bıçkıra ağlıyordu... Sahne, pek firaklı idi. Bu firaklı sahneyi vücude getiren Hasan Bey, birdenbire titredi, Çünkü Ragıp Paşa kula- ğına eğilmiş, şu (iradei ,seniye)yi tebliğ etmişti: — Derhal, konağınza avdet ediniz. Yeni bir irade tebliğ edilinciye kadar konaktan çik- mıyacaksınız ve hiç bir misafir de kabul etmiyeceksiniz... * Hasan Kalit Bey, ya hapis olmaktan veyahut garip bir diyara sürgün gitmekten kurtulduğuna memnun ve mesrur bir halde konağna avdet ettiği zaman, pederini telâş içinde bulmuştu. Ebülhüda Efendi, ogün oğlu hakkında bir jurnal verildiğini ve akşam geç vakit te mabeyine götürülerek © isticvap (edildiğini haber almıştı. Fakat, böyle bir hâdise karşısında, velev evlâdı dahi olsa, meselenin mahiyetini sorup öğrenmek mümkün değildi. Buna binaen ne şekilde olursa olsun işin neticelenmesini bekli- yor.. Fena bir neticenin, kendisi- ni de feci bir akibete sürükleme- sinden endişe ediyor.. En büyük hasmıcanı ( Arap İzzet Paşa ) olduğu için, bu felâketin de ondan geldiğini zannederek: ( Arkası var Dün Hava Mütehavvildi "Dün hava çok mütehavvildi. Bir ara ilk bahar günlerini andr. ran güneşli saatler geçirdik. Onu soğuk ve yağmur takip etti. i M hastalıkları toütehassısı, Uzan Şarkta HarpBaşlai Kan Gövdeyi Götürüy€ ( Baştarafı 5 İnel & a) Kay Kuvan hâdiselerinde, Japon- ların sadecs Çinlilerin tahrikâtına mukabele ettiklerini, müstakbel hareketlerin de tamamile Çinlilerin mes'uliyeti altında olacağını söy- lemiş ve demiştir ki: — Japon ordusu mecbur edik medikçe vaziyet vahimleştirilmi- yecek, hiçbir tedbir alınmıya- caktır. Londra Heyecan Ve Hayret İçinde Londra, 4 — Japonların Şang Kay Kuvanda giriştikleri hareket burada büyük bir heyecan uyan- dırmıştır. Japonyanın bu teşeb- büsü hayret uyandırmıştır. Libe- raller, amele fırkası mensupları Japonyanın hareketini şiddetle tenkit etmektedirler. Mançester Gardiyan gazetesi şiddetli bir lisanla diyor ki: — Bu hâdise Japonların tah- riki eseridir. Bunu Yohal eyale- | Küçük DOKTORLAR «— ———— Ber. Mütehas- Dr. Reşit Kadri Şişi Ürkeci, tram vay durağı, No8 hergün sabahtan akşama kadar. Bevli Üç has Or. Mehmet Al "re muaye ewini (O Eminönü hu (sabık a3) o nakletmiylir. * © İs «dan sonra, Zübreri bas Dr. Muhip Nurettin tilklar. Babı ali eaddesinde Gayret kütüybanesi ittisalinde 9 dan 6 ya kadar. ocuk DE. Galip Hakkı binanın. Sidik akşam evinde ( Topkapı Tram, 6 Cuma, pazardan gayri 2s 6 muayone baneşinde ( Aksaray, Etem Pertev e& cozasi arka sokak İl) —— Dr. Muammer Nuri, Göğe Iarbiyedö tramvay durağı karşısında No 65. Sa- İı ve Cumadan mada hergün 14-20 ye kadar, Dr. Ahmet Vicdani, Mia Tez e lerde Letafet apartmanının 2 inci kat 2 inci dairesine nakletmiştir. Cum dan manda hergin 8 - 12 ve l4- 904 kadar, pazartösi ginleri meecınldir. ———————— Dr. Feyzi Ahmet Çikelikiz tahassısı Hergün sabahtan kadar Ankara eaddesi Fey No. 43. Tol. 23899. akşama Bey han Zayl Boyoğlu şubesinden aldi Y DIŞ TABİBLERİ lnörü, Eminönü Gomal Ziya a2 taci ker Hastalarını Gumadan maadsı hergün 9,5 dan 18,5 a kadar kabul ve tedavi eder. Muzafler HÜSNÜ Şan ek. Ne. 2 Nuri B. apartman kat 1. hergün saat 9 dan 20 yo kadar, ve fevkalâde ahval- de geceleri dahi hastalarını kabul eder Yen'postane caddesi M. SAİT Viora Han No. 1 Perşombo ve cumartesinden masada hergün 10 dan 186 kular hastaların kabul ve todav! eder. Tayyare Cemiyeti Mübayaat Komsiyonundan: Elli bin adet evlenme zarfı tabettirileceğinden ve dep 17122 adet birinci ve 15444 adet ikinci mevcut arap barfli rr. 2 tini istilâ için bir bahane f£ caklardır. Çinlilerin bu nokti ; vaziyetleri zaiftir. Çinin şi de bir millet teşkili her adalet prensiplerine teca Milletler cemiyeti, Çin - İ&“ ihtilâfı yüzünden bötün nüfüğ kaybetmiştir. Japonyaya yen mühletler vermemesi İâzımd Miiletler Cemiyeti Ne Yi 19'lar komitesi bu a sında * toplanacaktır. Fakat yetin vehamet kesbetmesi daha evvel toplanması da klindür, vakit geçirmekle şey yapılmaz. Japonlar gibi harekete devam etmeki ler. Fransa Ve Amerika Meyec Londra 4 — Uzak şark seleri, Fransa ve Amerikadâ yük bir heyecan uyandı Amerika hariciye nazırı vaziğğ, inkişafını dikkatle takip etu dir. ie m ği İl a I - hi e ânlâr | rie Süleyman Faik Toklu | Bahçekapı, Salâmet Han, İineiğ CI No. 2 ye nakletmiştir. Hergün akşama kadar hastalarını kabul Öğ, — ——————— An Diş Tabibi Saffet Arıt iu Bahçokapıda Ertuğrul mağara ç gısında Kasapyan bani inci ki bhdan masada hergün hustalarım eder. j Şayanı Tavsiye Müssseseli TERZİ ve Tür. TERZİLER Terzi Şekibe yay 'p; bestekâr sokak No 2, .: “ MUHTELİF | Bigalı Meşhur Sucukçuyii Kama lik en vole alaturka ve alaff suduklarımız vardır. Bir defa toğğ A ediniz Balıkpazırında Mısır Çi kapısı karşısında küşede No, 18 i Muhasip Ve Daktle Hi Tiesret mektebinden mezunum, sıtca bilirim, on sönedenberi yifğluz müesseselerde re'sen muhasipliktö lundum, kuvvetli bonservislerim ; dır, berbagi bir vazifede çalı Son Postada Adil Befo tal ı müracat, 19615 maaş cüzdanının sonodi i sini zayi ottim, yenisini alacağım, *& mü yoktur. N Mülâzam Ali efendi Gülsüm J yn. ö Küçük İlân Şartları 1 — (Küçük ilânlar) haftada iki seşredilir. 2 — Bir ilân beş salırdan ibai Kalın yazı İki satır sayılır. 3 — Hor satır en aşağı 4 kelimi A — Iünların boş satırdan her satırından ayrıca aşığı” Gatler alınır: 5 sntışdam İba” 5 satırdan fi ret LAnın her satır içit | Arap M0 Kr 0 K 3 . w, & » 8 , N .». w. EE 2 ğ ii: Havanın letafetine inanıp sokağa fırlıyanlar yağmura tutuldular. Resmimiz, gezmiye çıktıklari halde evlerine dönmek İçin tramvay bekliyen halkı göstermektedir. üzainksz lenin asi evlenme cüzdanlarının maroken kapları satılacağından talip olaf larm 7/1/933 cumartesi günü saat İ4vel5 te komsiyona müraca”