MW PAZAR OLA HASAN BEY IM “gö a işli ü İftardan Sahura | MEZ Sofrada çıt yok. Herkes topun atılmasını dört göz, dört kulakla kliyor.. Ha patladı, ha patlı- yacak; nihayet uzun zaman de nizde kalmış kazazede bir mav- madan duyulan bir cankurtaran Yapurunun düdük sesi gibi topun da sesi duyuluyor. Büyük küçük bir günlük açlığın tesirile iftar- hklara sarılıyorlar, Pideye bulan mi$ reçeller, ekmek lokmasının | Hasan Beyin Fıkraları i e iii arasına sıkıştırılmış parçaları o biribiri arkasına yur tuluyor, y Biraz evvelki muntazam sofra bemencecik bir yangın harabesi balini alıyor. Çorba, yumurta, pilâv, güllâç biribirini kovalar gibi geliyor, fakat gelmelerile ortadan yok olmaları da bir oluyor,» İftar bitmiştir. Savrulan sige- ralar arasında gece nerelere gi dileceği konuşuluyor. Küçükler karağöze haz'rlunıyorlar, büyükler teraviye yetişmek için acele orlar, Evlerin kapıları açılıyor, elin- do fener kadınlar, tespihlerini gkırdatan erkekler, babalarından aldıkları paranın hesabını yapan çocuklar o sokaklara fırlıyorlar, Cami avlularında bir kalabalık., Minareden müezzinin sesi yük teliyor, İçerden tanrının büyüklüğünü tekrar eden imamın arkasında muazzam saflar halinde dizilenler Rüküa secdeye kapanıyorlar,. Minarelerden minarelere ge rilen ipler Üzerinde sallandırılan kandillerle mahyalar kuruluyor.. Teraviyi kılanlar, © camiden ca başlarım kaldırıyor. Mah» yanın kelimelerini heceliyorlar., Uzaktan kolaylıkla © okunabilen yazıları yakından okumak Küçlüğünü gidermek için bazıları Iki. ellerinin avuçlarını dürbün © gözlerinin önüne tutu- yerlar,, * Şehzadebaşı tiyatroları, kab- wi © zamankinden daha alabalık. Seyyar satıcılar daha çarpıyor. Tatlıcı dükkünlarında © sarığı gelip” geçenlerin yüzle- tatlı göz kırıyorlar. &“cenin “karanlı Hasan bak > aramızda harp giki deme patı pastırma ğında da edalı bir böyle işte. — (Yeni sensye) Hoş geldin kızım, sana tenbih edeyim de sonradan rdi Çıkmasin.. Buhran, parasizlik, ri dünyamıza sokmıya çalışayım özle e Davulcüyum. ramazanda Yola çıktım ben oezanda. Noy'e bulsam sevinirim ; Hem okuyan, bem yazanda!. Davalumu aldım, geldim.. Sokaklarda çaldım geldim. Sabahattin güllaç yapmış, Ben iftarda kaldım geldim. re an Akıllı Çocuk Bir dostu Hasan Beye çocu ğundan bahsetti : — Hasan B. görsen, dedi, daha beş yaşında, fakat bir bü- yük adam gibi okuyup yazmayı öğreniyor.. Hasan B. bunu gayet tabil karşıladı : — Mühim bir şey değil, be- nim öç aylık bir çocuğum var. Üç aylık olduğu hâlde ortada bubran olduğunu, para kazana- madığımızı biliyor. — İmkân yok, bunu nasil bilir?., — İnanmıyorsan gel de gör. Bu yüzden hergün sabuhtan ak- şama kadar büngür hüngür ag- liyor... m aa a m m na baklavanın ağırlığı hissediliyor.. * Böylece saatler saatlerin pe- şini, bekçi davulun tokmağını vuruncıya kadar kovalıyor.. Davul.. yemek, ve sonra top, artık imsak yine başladı. Gecenin serbest hayatı yerini gündüzün orucuna bırakıp çeki- liyor. İftardan o sahura kadar bu P.OH.B. Aportımar, ey Pazar olu Hasan adini, İyiliktir. bep muradımı Eğlenceyi isterseniz Takip edin adim adım. İster, ister, yalmız ister. Söylemiye hem bız İster. Benim gözüm toktur amma, Resiam Orhan bir kız iste — Hasan Bey, yeni bir göz- lük icat edilmiş, körler bile gözlerine takar takmaz herşe- yi bizim gibi göreceklermiş.. — Bundan böyle onlara da dünyada rahsi yok desene. ge a m 2 Ne Demek Komşusu Hasan Beye dedi ki; - — Ben budalalardan biç haz“ zetmem. — Kendinizi beyenmiş bir in- san olmadığınız halinizden belli.. Milyon Bana Çıksaydı Okuyucu serlâvhaya şöyle biraz dikkat et. Fazla değil, me olacak altı sıfır nihayet, Hani şöyle piyangodan bir milyonam olsaydı; Fışır fışır, şıkır şıkır ceplerime dolsaydı. otomobil, uşak, aşçı bir kâhga. Çalgı hazır, herşey hazır, İçerim bol şampanya. Kadın desem, alay alay etrafımda pervane ; İstemezsem yaratırdım hepsine bir bahane,, Ben bunları düşünürken sanki aklım kaçıyor; Çıldırırım şimdi bir el kapıları açıyor. Ne dersiniz ?. bu aralık milgonum mu geliyor. Milyon, milyon, milyon milyon eh zihnimi çalıyor.. Geldi, gördüm mükim değil beş liralık bir işti, Çıldırırken alacaklım imdadıma yetişti.. Yenicami kurdu mahya, Seyreyledim doya doyaş Otomosil alın bana, Dolaşıman artık yaya. Davulumu takdım kola, Çıktım yine ben bu yola; Dan dan dan dan çalıyorum, Pazar ola, pazar ola, Teşbih Filânca hanım doğrmak üzere idi, falanca hanım Hasan Beye anlatıyordu: — Adeta şaştım Hasan Bey Filânca banımı bir görsen sicim gibi incecik bir şeydi kimbilir şimdi ne bale gelmişfir. Hasan Bey biraz düşündü. — Ne düşündün Hasan Bey.. — Filânca banım ne hale gelmiştir dediniz de onu düşün düm.. Ortasına düğüm vurulmuş bir sicim parçasına benzemiştir. ap Hasan Bey lokantada şarap içiyordu. Bir aralık yanından geçen garsonu çağırdı. — Garson, garson bana bak.. — Efendim, buyurun!, — Sizin lokantanın şarap de- su mu bastı?. > Yek efendim, nasl olur?. — Peki bu şarap neden bu kadar sulu ?, Kadın Erkekleşince Hasan Bey Dartilbedayide “ka- dın erkekleşince,, diye bir piyes var, gidip gördün mü?.. — Lürum yok azizim ben korkarım.. — Neden? — Erkekleşmiş kadının elinde bastonu, karşıma çıkmasından, — Aman kom. görüyor amma; kinin gözü mü ki bile varamıyor.. Hırsız Hasan Beyin komşusu sarraf Mişon gece yarısında avan çık» tığı kadar: — Hırsız vari. Diye bagırıyordu. Hasan Bey duyar duymaz, Mişonun evine koştu, her tarafı arad... kimseleri bulamadı. Odasında korkudan tir tir titreyen Mişonun yanma gitti. — Ne korkuyorsun © Mişon koca evde senden başkası yok. Uşak Hasan Beyin bir uşağı vardı. Geçen gün evine gittiğim zaman sordum. — Senin uşak nereli Hasan 6. — Bilmem, fakat Acem oldur ğunu zannediyorum. Herşeyi mü- balaga ile anlatmak huyu var, yirmilik cıgara aliyor, otuz kuru şa aldım diyor. Geçen s6ne Yılbaşı gecesi Hasan Beys sordum.. — Hasan Bey şu geçen se neye acap ne senesi diyecekler, buhran senesi mi?, Tahdidi tesli- hat senesi mi? Yoksa daha başka bir gey mi?.. Hasan Bey biraz düşündü: — Bana kalısa dedi, ağlebi ihtimal bin dokuz yüz otuz iki senesi diyecekler. Moda Hasan Bey elinde bir moda mecmuası ile koşa koşa geldi. — Bakın, bakın, dedi, bu se- ne yeni bir moda çıkmış, kadın lar tek gözlü olacaklarmış.. Mecmuaya bep birden baktık, Hasan Beyin biraz da hakkı vardı. Şapkaların yalnız bir kenarları açık olduğundan kadınların da bir tek gözleri görünüyordu. Borç Komşu Hasan Beyden beş lira borç istedi. Hasan Bey beş lirayı derhal Boku dağı. exlelan, >böeğ diye de ölacak olsan iade edeceğin : zaten şüpheli, Onun için bu beş dia lirayı sana büsbütün veriyorum.. bana bir şey borçlu değilsin. Komşu sevinçle parayı aldı. — Sana benim şimdi hiçbor- cum yok mu?.. — Hayır yeki.. — Öyle ise bana beş lira borç verl.. gi Ücü âdeti ne fena şoymiş, Insan evle adını bir defa bile göremezmiş, Şu şimdi daha mılyi7 İnsan tuvaletten, boyadan karşısında. ör, bir yerimi sakat farkına. ç al