—aT Y SON OPSTA Kânutusani VEL BİZİİDARE EDE Nı.ah Hasan Rami Paşa Bahriye Nezaretine Acaba Ne Sebeple Getirilmişti ? Bunun Sebebi Abdülhamide Verilen Bir Jurnaldı ( Bahriye Nezareti ) geçirilmişti. Hiç kimsenin Muharriri XW Her Hakkı Mahfuzdur —237— Her taraftan alınan cevaplar, Filo Kumandanı Hasan Rami Paşanın ifadesini teyit etti. Ve artık Abdülhamidin endişesi de geçti.. Lâkin, Hünkâr kendisine Kizumsuz yere bu kadar heyecan vereni affetmedi. Derhal jurnal takdim eden adamı mabeyne ge- tirtti. İsticvap ettirdi. Bu işi ta- mamen meydana çıkarmiya ka- rar verdi. Tekrar, şifre kâtibi Asım Beyi çağırttı. Onun vas- tasile şu tolgrafı çektirdi; Bahrisefit umum filo kumandanlığına C — Telgrafnamei devletleri, arzı atebei ulya kılınmıştır. Bu mesele Ümeradan bir rzabit tara- fından tertip edilmiş ve bu ter- tip ve fikrin ise buradan verilmiş bulunduğu — anlaşılmasına — göre bunun kim olduğunun zahire ihracile — neticesinin — peyderpey arzı; emrü ferman buyurulmuş ve zatı alil kumandanilerinin daha büyük — memuriyetlerde buluna- eaklarını tahmin edenler tarafla- rından yapılmış bir şey olduğun- dan bu maddenin tahkiki zımnın- da yaverânı hazreti şehriyariden mirliya Sâdık paşa ile miralay Nihat Bey memuren izam kılın- dıklarından selâmı salâmet en- camı hazreti padişahi ile bu ke- re de taltif buyurulduklarının tebşirine müsaraat olunmuştur, olbapta... Şifre kütibi . Asım Ertesi günü, şafak sökerken İdarci — Mahsusanın küçük bir vapuru yaver Sadık paşa — ile Zülüflü İsmail paşanın biraderi, yine yaverandan miralay Nihat Beyli Çanakkaleye getirmişti. Tahkikat, üç gün sürdü. Ab- dülhamidin bu iki yaveri, cidden bitaraf — dayrandılar, hatıra ve gödüle — bakmadılar. — Meseleyi olduğu gibi meydana çıkardılar, Aradan kısa bir müddet - yeçti. Hasan Rami paşa birdenbire İstanbula — istenild. — Bu davet paşaya, muhakkak bir felâketle karşılaşacağı — hissini — vermişti. Fakat, bir hafta sonra bunun aksi zuhur etti. (Bahrisefit filosu kumandanı Hasan Rahmi paşa ) a A Resim — Fahlili — Kuponu Tablatinizi tesminizi üğrenmek 5S adot Hikte gönderlalz Gbidir #liyoraanu | ile bir- Rosminiz sıcafa kupoa ve Cade Gdilmok Veya kün'al Bulunduğu memlekel eli ” | 3a de çönleriles. Resimin «lişer. kuruğluk Paf mukatıliz , tından makamına hayal ve hatı- geçmiyen — bu taltifin sebebi, acaba ne idi?.. Bu, cidden merak edilecek bir şeydir değil mi?.. Şu halde bunun da sebebini izah edelim... Yukarıda yazdığımız hâdisenin geçiştirilmesinden sonra Abdülha- mide bir jurnal verilmiş, bu jur- nalda da: (Her ne kadar Hamidiye gırhlı- sının İsyanı hakkında verilen jur- nal biaslı osas çıkmış İse de, herhangi bir sebeple düçarı igbi- rar olan donanmai hümayun ku- mandan ve zabıtanının, umum filo ile İstanbula gelerek ahzı intika- ma mütecasir olacakları memul kavidir... ) Denilmişti.. Herşeyi inceden inceye hesaplıyan hünkâr; bu jurnal üzerine düşünmüş.. Hasan Rami paşayı gücendirdiğini zem nederek onu artık filonun başın- da tutmayı mahrurlu — görmüş.. Ve İstanbula celbederek bir hafta sonra bahriye nazırı yapmıştı. Bu hidisede asıl merak edi- lecek cihet, ortalığı beyhude yere velveleye veren jurnal sahibidir... Abdülhamidi bu kadar telâş ve üzüntüye sokan, bir bardak su içinde koca bir fırtına yaratan bu adam, şüphesiz ağır bir ceza görmüştür zannolunur... Halbuki bilâkis bu adam da bir derece terfi ettirilmiş ve ( Yaveranı haz- reti şehriyari silki celiline idhal ) edilmiştir. (Arkası var) Asri Bir Banka Binası Daha Kazandık Dünkü küşat resminden bir Intiba İstanbul Ziraat — Bankasının Karaköydeki yeni binaya nakli delayısile dün bu binada bir kü- şat resmi yapılmıştır. Merasimde Vali, bankalar erkâni, tüccarlar, matbuat erkâmı hazır bulunmuş- tur. Müdür Ahsen Bey misafir- lerine banka teşkilâtını gezdir- miştir. Bankanın en östünde dos- ya ve evrak kayıt dairesi vardır. Onun altında müdürlerin ikamet- gâhı, bunun altında da muhasebe ve kontrol dairesi bulunmaktadır. Bu katın altında müdürlük, mec- lisi idare, 1uhaberat ve istihbarat ve muamelât daireleri vardır. En alt katta da kasa dairesi ve dai- renin hususi bir. kapısı vardır, yeni bina- sının etrafına Abkara İş Banka- sında olduğu gibi 8 projektör bonmuştur. Bankanın deniz tara- fında elektriklerle bankanın ismi yazılmıştır. Bu suretle banka ge- Ziraat Bankasının | celeri boğazdan ve Anadolu sa- hilinden görünecektir. Ayni zamanda - binanın deniz tarafına bir seyahat bürosu açıl- mıştır. Hususi bir kapısı bulunan bu büro seyyahlara büyük kolay- lıklar temin edecek ve seyyahlar hiç bankaya uğramadan muame- lelerini burada kolayca bitirebi- leceklerdir. Bir Dolandırıcılık Lil, 2— Burada heyecan uyan- dıran bir sigorta dolandırıcılığı meydana çıkarılmıştır. Bu reralete birçok dokıorlar iştirak etmişler. dir. Bu doktorlar. muhayyel oto- mobil ve bisiklet kazaları hak- kında raporlar vermişlerdir. Bir doktor iki ay içinde 27 kaza hak- kında rapor vermiştir. D düneü Sulh Hukuk Mahkemesinden! Beyoğlunda Tozko- Filozof hanında 5 Na, li dâirede ve Bahçekapıda Dör. Beyuğh paran caddesinde 37 No, li dükkânda saraflık etimi iken 17.11.932 tarihinde vefat ıdeı Yaşaa Muşabak Efendinin terekesine mahkemece — vaz'ıyet — edilmiştir. Tarihi Wdadan — itibaren — eshabı matlup ve alâkadaranın bir ay ve mirasçıların üç oy zarfında Beyoğlu Dördüneü Sul Pukuk — mahkemesine müracaatları lüzümu lâa olunur. mızrabından ÇOPUR Onu six bilir misiniz bilmem. Gençlerinizi bilmem amma yaşı aşkınca olanlar İçinde ismi birs çok kimselere yabancı gelmiyı— cektir: Çopur İsmail. Çopur İsmailden size kısaca bahsedivereyim: Çok güzel de- ğil, fakat çok cana yakın bir yüz. Ortadan az Fazla boy, tombul tombul bir vücut, Başında daima rengi uçmuş, boruk bir kasket. Yamaları bol. fakat daima ütüsü yerinde ve daima temiz siyah elbise, dik beyarz yaka, siyah kelebek kravat ve mestler. zahiri — ve daimi kisvesi, Esaslı bir biçimsizliği olmıyan — huylarının — iyilerinden başlıcası: Uysal ve âlemperceest, hoş sohbet ve hazır cevap. Bu onun çopurun udunu sağ olsaydı da bir. dinliyebilseydiniz. Ben nam salmiş nice üdiler içinde, kambur sazımızın — tellerine onun kadar ehilâne mızrap sallıyan hiç kimse görmedim. Çopur bir Alemdi. Bir âlem çopursuz yavan — olurdu. Pek refahı yerinde blr ömür sürmezdi. Fakat bütün tekliflere rağmen, dökülen para — ile emsalsiz nağmeleri dağıtmıya razı olmamıştı. Ricalin âlemlerine çağrılır, gitmez, Fakir dostlarının viran kulübelerinde zevkle, tâbe- sabah ahenk kurardı. * Onunla dostluğumuz karşılıklı idl O akşam canım sıkıldı. Ço- pur İsmailin kederleri unutturan neş'eli meclisine öyle içten ihti- yacım vardı ki, onu - mutlaka bulmalı idim. Bu kararla evden çıktım. Ha, size söylemiye uuuttum, Çopur akşamcıdır. Fakat meyhanesi yok- tur, Aklına estiği zaman, önüne gelen tezgâh başında badenüş olur. Geçip —uğraması — muhtemel olan meyhanelerden birine gir- dan girmiştik, bir tek atmadan çıkmak ayayşlık şerefine yakış- mazdı, Bir tek attım, çıktım. İkincl meyhanede; Üçüncüde, | İğ. ! y dim, bakındım, yoktu. Eh kapı- çok samimi ve güzel olmuştur. — — HİKÂYE Bu Sütunda | vazenesini kaybetmiş bir sarl | mu idi? Bilmiyordum. Cisim Halk Evin.de Bir Müamere Halk Evi temsil şubesi tarafından dün Alayköşkünde bir mere verilmiştir. Müsamerede Darülbedayiden M. Kemal Bey konferans vermiş, Şüküfe Nihal Hanım şiirlerini okumuştur. Mü: —e Hergin — Yazanı Naci Sadullah İSMAİL | dördüncüde, sekizincide, on Üç b cüde, hiç birinde Çopur yü Ben hepsine giriyor, bakını onu göremeyince; bir kere girdikten sonra bir tek atmâi çıkmayı ayyaşlık şerefime yi tıramıyordum. Yakıştıramıyordum amma gâh başlarında demlene de ben de kıvamı bulmuştum. Vakit te sabahı. buluyi Simsiyah gökyüzü beyaz yaz latları gibi ağır ağır ağarıyo Galata balozlarından birinin ne gelmiştim. — İçerilerden, eli horozların — ötüşleri du: yor, yakın balozlardan kı başlıyan sarhoş naraları, yo yorgun — çalınan saza ı duyuluyordu. Balozun — Ööntü tablada pilâv, sövüş, baş, satan palabıyıklı Arnavut, sıtıf ya tutulmuş mandalar gibi hal esniyordu. | Acaba Çopur orada mı idi Yukarı çıkmakla çıkmı arasında mütereddil — durm idim. Bir gürültü oldu. Balo minare — merdivenlerini — andi! dar, dönemeci bol merdi rinden birşey, birisi yavarlanı; du. Yukarıda kavga mı - olmu yoksa bu dik merdivenlerde varlandı, yuvarlandı, kapıya kad geldi ve Arnavudun - tabl. bindirdi, Tabla — devrilmiş, — pilâvlı sövüşler, soğanlar, başlar da! dağmk caddeye saçılmış - seri mişti. Arnavudun — uykusuzlul kızarmış — gözleri hiddetle pı yordu. Bu biçarenin — ond yiyeceği dayağın şiddetini het ederek şaşkın şaşkın bakıyord Yerden, — biyıklarına — saçlarıf! dolmuş pilâv tanelerini el silkeliyerek... Çopur İsmail kalk! Bir bana, bir de hiddetle ken sine bakan Arnavuda baktı: — Ulan, dedi, otomobil kaçarsın, tramvay gelir kaçını araba gelir sığınırsın, geliyo işte, körmüsün, sağırmısın, sene malını, çekilsene yolumd. —.