30 Kânunuevvel Hergün Mündericatımızın çoklu- gundan dercedilememiş- Mühim Bir Nutuk İrat Etti Ankara, 30 (Hususi) — Cüm- buriyat Halk Fırkası Umuml Kâ- tibi Recep Bey fırkanın Ankara Vilâyeti kongresi azalarına dün | verilen bir ziyafette uzun bir nu- tuk söylemiş ve çok mühim nok- talara temas etmiştir. Recep Bey nutkuna başlamadan evvel azayı selâmlamış ve şöyle devam et- miştir : “Aziz urkadaşlarım, bugün An- kara Halk Evi salonunda toplan- mış olan Halk - Fıirkası, rengi, şekli ve çalışma mahiyeti itibarile bizi bilip anlamıyanlar tarafından görülmiye değer bir arzediyordu, (Yaşa sesleri) Kongre salonunda çiftçi, işçi, tüccar, esnaf, avukat, doktor, şair, bütün azamın bir sırada, biribirlerile, hiçbir sınıf ve mevki | farkı göstermeksizin memleketin Müşterek işlerini, aynı alâka ile münakaşa —eden, aynı suretle duyan ve nihayet müsbet karar- lara götüren bir kabiliyet ve ehmmiyet gösteriyor, canlı bir milli birlik manzarası arzediyor.,, Aziz arkadaşlarım, C. F Fırkasının belli başlı vasıflarından biri olan memlekette sınıf tanıma- mak mefhumu iyi anlaşılmalıdır. Biz bütün iş ve meslek erbabını husust menfaat güderek - biribir- lerile mütemadiyen sürtünen biri- birlerinin kuvvetlerini ilna eden | zit kuüvvetler olarak tamımıyoruz. Biz bilâkis bu unsurlar ara- sında derin sevgiyi ve karşılıklı anlaşmayı esas tutarak — vatanın cak bu müşterek çalışma saye- sinde yükseleceğine inanıyorurz. Biz. bir — sınıfın — tahakkümü ile bertaraf edilecek tezatlar vahimesi ile değil, tek millt ga- yeye ermek için bütün milli unsurları biribirini tamamlıyacak asil ve yüksek kuvvet membaları yıyoruz. ( Şiddetli alkışlar ve bravo sesleri. ) Arkadaşlar, kongrede bilhas- sa dikkatimi celbeden bir nok- tayı söyliyeyini: Mümessiller fi- kirlerini söylerken ve münakaşa- lar cereyan ederken bir taraftan istekler ve dilekler ortaya konu- yor, hatipler diğer taraftan da kendi hükümetinin fırka hükümeti- nin doğruluğunu, iyiliğini ve mu- waffakiyetlerini takdir etmek olk- duğunu gösteriyorlardı. Filhakika bütün memleket işlerininin daha iyi, en İiyi görülmesi hepimizin müşterek arzusudur, Fakat hepi- mizin hergün hissettiğimiz eksi lerin bir anda tamamlanması imkânsızlığına müşterek bir bilgi He inanmak ta lâzımdır. Recep Bey, birçok yerlerinde şiddetli ve sürekli alkışlarla ke- silen nutkunda fırkanın vazifele- rini, şimdiye kadar vücuda geti- rilen işlerde devlet ve hükümet otoritesinin rolünü anlatmış, me- suliyet mes'elesine temas etmiş | ve nutkunu şu cümlelerle ir- miştir:" Genç, yaşlı nice iyi hisli memleket — evlâtları tanırım ki aldıkları takdirleri hazmedeme- mişler, muhitlerini istihfaf ederek yüz misli — suküt — etmişlerdir. Âlim, şair, sanatkâr, işçi, çifçi hep beraber her birimiz diğeri- ; mizin eksiklerini tamamlıyarak ve fakat hepimiz bir kütle olarak biribirimizi severek - biribirimize dayanarak biribirimize inanarak fstikbale gideceğiz. ( Şiddetli al- kışlar ) . Izmirde Bir Macar Takımı İzmir, 29 (A. A.) — Göztepe | kulübünün — davet ettiği — Ma- €ar nemzeti takımı Üç maç yap- mak üzere bugün şehrimize gek- miştir. hususiyet | ĞAAT 'SON POSTA D I Son Postanın Resimli Makalesi dolün Günler ı | 2 -- Geçen bir dığınızı hissettiren | — Güzel, zevk veren, heyecan | telkin eden birşey göremediğinli, işidemediğiniz, öğrenemediğiniz, gü- nünüz Sölmüş demektir. hunuzda İyi bir canını — vermiyen — —zn — pilânçosunu — yaptığınız iş yapmanın heye- gün Diz bırakmadan zeçmiştir. ——— z e— 3 1932, senesini arkada bırakırken kaç gün yaşadığınızı hesap edebi.irmi siniz? yaşamak demek, yemek içmek uyumak demek - değildir. gününüzü yaşa- | ve akşam günün zamam rus hayatınırda i Terkostan Nasıl Kurtulduk? İstanbul Belediyesi Şirkete Her Sene 108 Bin Lira Ödeyecek Ankara, 30 ( Hususi |) — Terkos İstanbul Belediyesine devredilmesi hakkındaki u- . laşma hakkında aldığım son yeni malümat şudur: Belediyesi müddetinin hitamına her bin Jira verecektir. Bu para şirket sermayesinin faizidir. Buna mu- kabil bütün imtiyaz hakları, terkos tesisatı, şir- | ketin her türlü eşyası Belediyeye geçecektir. Şirket belediyeye şebekenin ıslahı için bir defa- da 6T bin lira verecektir. Yeni senenin ilk günün- den itibaren terkos belediyenin malıdır. * Dün Ankaradan şehrimize gelen - Vali Muhiddin Bey de bu hususta beyanatta bulunarak | Şirketinin | ve imtiyaz vene 108 İstanbul kadar 'şirkete muhabirimizin — tafsilâtını söylemiştir: teyit etmiş ve şunları * Şirketin kadrolarına gelince; başta müdür M. | Kastelno olmak yen — ve murları üzere — bizimle — çalışmak - isti- edecek olan bütün me- işleri başında tutmayı belediye bir şef- kat ve kadirşinaslık eseri sayarak bir vazife bile- ceğinden bu münasebetle şunu bir kere yazmanızı rica ederim: Terkos idaresinden hiç kimse çıkmıyacağı için yerlerine hariçten kimse alınmıyacaktır. * Binaenaleyh vatandaşların Terkosta İş aramak için beyhude müracaatta bulunmamalarını faydalı telâkki ederim.., müracaat İzmir Zabıtası Esrarengii Bir Ölüm Hâdisesini Tahkik Ediyor İzmir30(Hus .si)— Bura zabıtası bir müddetten- beri mübhem bir ölüm hâdisesinin tahkikile meş guldür. Hâdisenin mahiyeti şudur: Mart ayında Osman ve İsmail naminde İki arkadaş Osmanın kayığına binerek incir altından meçhul bir semta doğru balık avlamak üzere açılmışlardır. Bu kay- ğgın incir altından hareketini müteakip iki kayıkta bunları takıp etmiştir. Bu kayıklar bir aralık Tuzla semtinde görül- müşler, ondan sonra büsbütün ortadan kaybol muş- lardır. Hâdiseden İki gün sora Osmanın cesedi Tuzla açıklarında görülmüş, kayıkçılar tarafından sahile çıkarılmıştır. Bir Cinayet |M. Meclisinde Ceset bulunduktan bir müddet sonra Osmanın kayığı da boş olarak ele * geçmiştir. Kayıkta bulunan İsmailden bundan sonra hiçbir. haber alınamamıştır. İsmail Reşadiye'de — Halim Ağa tarlasındaa oturan Hanımşah isminde bir kadının biricik oğludur. Zabıta tahkikat yapmış, İsmaili aramış, bu kayığı takiben hareket eden diğer iki kayığın sahibini de tesbit etmek istemiştir. Fakat ©o vakittenberi ne bu kayıklar, ne de İsmail ortada yoktur. İsmailin annesi Müddeiumu- miliğe istida ile müracaat ederek oğlunun bulun- masını rica etmiştir. Hâdisenin bir cinayet mi, yok- sa kaza mı olduğu hbenüz anlaşılamamıştır. Adnan Çanakkale'de Yıl, güülerden mürekkeptir. | daha | İhtiyar Bir Köylü Kom- şusunu Öldürdü İzmir, 30 (Hususi) — Manisa- nın Muradiye köyünde Çullu çift- liği Merası müsteciri , Pizrenli koyuncu Necip ağa bir cinayet işlemiş, komşusu İbrabim oğlu Salihi tabanca ile öldürmüştür. Katil 60 yaşlarında bir ihti- yardır. Hâdise bir mera ihtilâfın- dan çıkmıştır. Katil hâdiseyi mü- lKış Tatili Ankara, 30 (Hususi) — Mik let Meclisi dünkü — toplanışında su işlerinin tedvirine 500 bin li- ralık bono ihracına müsaada ve- rilmiştir. Mühendis 932 bütçesi e 900 liralık tahsisat konmuştar. Meclisin gelecek haf- ta kış tatili kararı vermesi muh- | temeldir. ——— — —— —t ma Kumandam Ekrem Bey tara- teakıp firar etmiş, fakat Jandar-G! fından yakalanmıştır. — Adnan —— mobilcilere gadir. olmasın diye için de bu yıl başına Yılbaşı geldi, İSTER İSTER İNAN, billerin aynt renge boyanmasına karar vermişli. Olo- kadar müsande edilim şti. Fakat otomobiller /NAN, İSTER bu kararın aynı reağe bo- | o:duğuna, arlık İSTER Mektebinin | yanmadı, şimdi de belediy bir sene daha te'hir. edeceğli Bu buhran devrinde otowobilcilı bir masrafa sokmak demek güç'üğü an'aşılan bu kararca tatbik kabiliyetimi İlk Türkçe Ezan Okundu Çanakkale, 30 (Husust) | Çanakkale Evkafının kararile ge- | çen cumadan itibaren Kalenin | Yalı ve Hastane bayırı camilerin- de türkçe ezan okunmasına baş- | lanmıştır. İlk türkçe ezanı Yalı camiinde | Hafız Etem Ef. okumuştür. Bu- rada, havalar fevkalâde iyi git- mekte vo adeta ilkbaharı andır- maktadır. İNANMA! bu kararın tatbik'ni öylüyorlar. ü böyle luz olan ve tecrübe ANANMA' Sözün Kısası Yakışık 2)7;;1_;/un Tozlu Bir Ses: D(İı"”l., M. N. Bir kaç gün, İstanbul'un mub- telif semtleri davul gürültüsünden *güm, güml,, inledi. Eski bir ata sözü. | gürültüsünü uzaktan hoş gelen bir ses olarak tasvir de etse, ne yalan söyleyeyim, bu sesle ben, ne yakından, ne uzaktan hoş ge- lecek bir taraf bulamıyorum. Birkaç gün evvel, gergin de- tokmak, — vatandaşları ve ihtiyar heyeti seç- Davalhani riye inen muhtar meye çağırıyordu. Şehrin bir ucundan öteki ucu- na kadar uzayan elektrik telleri- nin içinde medeniyetin kanı deve- ran ediyor. Yeni binaların şekil- leri, yepyeni çizgilerle çizilmezse beğenmiyoruz. Biribirimize kanm emenrnahlarla değil, şapka- | mizi çıkararak ve eğilerek selâın | veriyoruz. | Fakat bâlâ davul gümbürtüsü denilen tozlu sesi, en medenl vazifelerimizde kendimize rebber gibi kullanmaktan varz geçemi- yoruz. Gece tuvaleti giymiş kadınla fraklı erkeği baloya götüren oto- mobilin koruna — öttürdüğü — bir cadde Üzerinde gergin derinin | habire tokmaklanması kadar ga- rip bir manzara tasavvur etmek, hayali epeyce geniş olanların bile kârı değildir. Bekçiler, kısa bir zaman için- de semtlerin bütün evlerini dola- şabilirler. Halkımız, — tamamile okuyup yazma öğrendi. Şehirde duvar afişleri yapacak ressam, basacak matbaa, — yapışlıracak ajans vardır. Gazete sütunları bu iş için pek aykırı yerler değildir. Bütüan medeni âlemde kullanılan bu vasıtalar durup — durürken gümbür gümbür davul çalarak şehrin sokaklarına bir an için bir kabile yurdu manzarası vermekte hâlâ, ne diye ısrar ederiz bilmem. Davul ve na'ra, koca kavukla, bol şalvarla bağdaşabilirdi. Şap- kalı, vestonlu, otomobilli, elek- trikli istanbul, artık bu iptidal ilân — vasıtasile gülünç bir hale konulmamalıdır. İntihap, meden! bir İştir; de- mokrat bir cümhuriyet vatandaşı bu medeni işe zamandan kalma tozlu bir e çağırmak yakışık alınıyor. Düzce'deki Hâdise Nasıl Olmuştu? Geçenlerde Düzce'nin Sermi köyünde vuku bulan bir hâdise- den bahsetmiştik. Fakat haber aldığımıza göre, hüdisede ismi geçen Niyazi bundan altı ay kadar -evvel Rifat isminde birisile kavga etmiş ve Rifatı yaralamış- tır. Ancak şikâyet yapılmadığı için mahkeme cereyan etmediği gibi Niyazi tevkif de edilmemiş- tir. Hâdisenin vukuuna gelince; cinayet bir kadın yüzünden çık- miş ve cinayeti meçhül bir şahıs işlemiştir. Niyazi tevkif ve kefa- letle tahliye edilmiş değildir. .. Ca . Cinsi Terbiye Tenas | İşinden Çocuklara Bahsedilmeli Mi? Akıl Hıfzıssıhhası Cemiyeti dün Halk Evinde toplanarak cinsi terbiye ve tenasül me- selelerini — çocuklara — öğretilip | öğretilmemesi — etrafında — görü- şülmüştür. Azadan bir kısmı sıhhi vazi- yetle mütenasip olarak çocuklara cinst terbiyenin anneler taraf n- dan verilmesini ileri sürmüşler, bu hususta ilmi münakaşalar ya- pılmıştır. Neticede, gençlere bir büluğ — hıfzssıhhası — okutulması İ hususunda ittifak odilmiştir.