Memleket Manzaraları Nazillide Düğün- ler Çok Eğlenceli Olur Nazilli ( Husust ) — Anado- luda her mıntakanın biribirinden ayrı içtimaf Adetleri vardır. Bi hassa düğünler tetkike şayan manzaralar arzeder: Son — senelerde — merasimler basitleşmiştir. masraflar kısalmış olmasına rağmen yine düğün ve- Bilesile ananevi bir şekilde zarurl görülen ihtiyaçlar kabarık bir yekün tutar, K Bu havali köylerinde ekseriya başka köyden kız almak âdet- tir ve böyle olduğu takdirdedir ki merasim fazlaca şenlikli olur. Arslanlı, Hacıbeyli, Yalınkuyo ve İlâ.. Köylerde düğün cuma günü başlar. Pazar günü akşami biter.. Geceleri kız evinde - ka- dınlar küp, def çalarak milli rakslarla eğlenirken delikanlı ta- yafın toplalığı « cek grupu da (kabak ) denilcu yerli çalgının » ki yaz kabağından yapılmış bir bevi kemandır - ahengine uyarak yerli Oyunlarin zevkederler. Ara sıra kabakçının tellerinden oynak bavalar aksederken — aşağıdakl koşmalara benzer türküler asöy- lenir $ « Bir oda yaptırdım içinde yatmadım, Onahil idim da muradıma ermedim, Malım, mülküm kurban; döndüremedim, Uçurdum yavrumu konduramadım. Babama söyleyin altın gerdan döktürsün, Teral getirain gelinliğimi diktirsin, Şu ovaya da kara çadır kurdursun, Uçurdum yavrumu konduramadım... » Pazar günü gelin alacak köy delikanlıları — atlarla — sabalıtan yola çıkarlar... Yer yer koşular yaparak kızın köyüne gelirler... Bunu, öncü olan iki atlı tabanca atarak ilân eder vea elinde bay- rak taşıyan birl kediyesini alır, Kızm eşyası develere yüklenir.., Kadınlar, erkekler atlara biner- ler. Gelinin atı işlemeli çovreler, süslü kâğıtlar, sırmalı - tellerle bezenmiştir. Artık yola çıkılır. Şimdi alayın köye dönmesi bir meseledir. Birkaç adım ötede gençlerden en yaşlı bekâr, geli- nin atını yakalar, Kıza ( nikâh bağışlatır! ) Bu mubhite mahsus bir Adettir! Bilfarz: “ Sana şu binayı, şu ağacı verdim, ni- kâhını bağışladın mı? ,, der. Kız cevap olarak alın yelesine doğru üÜç defa eğilir, doğrulur ve bu bareket gencin insafma, dimağı- nn selâmetine bağlıdır. İsterse, olmadı diye defa — tekrar ettirir... Alay yolda bir türlü ilerliye- mez Şöyle genişçe bir yere ge- lince hemen gençler halka olurlar, saz çalar, oyunlar başlar. Böylece yarım saatlik mesafeyi yedi - se- kiz saatte alarak köye ulaşırlar. ba düğünlerin eyliği şuradadır ki madraf elli lirayı geçmez ve ev- lenen gençler matlaka biribirine denktirler. — B. Ö, Kemaliye'de 16 Yaşında —B_i;—Çocuk Amcasını Soydu Diyarbekir ( Husust ) — Ke- maliyeli Fahri yaşında bir çoçuk külliyetli miktarda parasını çala- rak buraya kaçmıştır. Mesele bilâhara anlaşılmış, Müddeiumı- miliğe vaki olan müracanat Üze- rine Fahri burada yakalanarak Kemaliye'ye iada edilmiştir. Menemen (Huw- susi ) — Bugüa Menemende imr kılâp şehidi Ku- bilây Beyin şehit edildiği — yerde acıklı bir mera> sim yapıldı. Hu- susl bir trenle İzmirden gelen beş yüzü müte- caviz bhalk - ile Manisa, — Salihli ve —Akhisardan gelen heyetler bu ğ merasime iştirak | etti. Saat on bire yirmi — kala, Kubilâyın — şebit edildiği hükümet meydanında ilk hitabeyi Menemen sabık Belediyo Reisi Fadıl B. irat etti. Fadıl B. hitabesinde, inkılâba karşı koyam | lara muallim ve zabit Kubilây Beyin nasıl bir memleket ateşile atıldığını, Kubilâya kurşun atan- ların nasıl bekçi Hasan tarafın- dan yaralandığın: anlattı. Naci Beyin Hitabesi İzmirden gelen heyet namıma Ecnebi Şirketler Komiseri Naci Sürek Avları Çok Heyecanlı Oluyor kaza Kaymakamı Tahsin, Ziraat Fen Memuru Ekrem, Jandarma Kumandanı Abdülkadir, Askerlik Şubesi Reisi Remzi Beyler bir sürek avı tertip etmişlerdir. Av üç koldan dört gün devam etmiş ve muhtelif yerlerde 12 domuz isminde on altı | aıncasının | uvlanmıştır. Hayvanatı vahşiye ila mücadeleye ehemmiyet verilmek- tedir. Bu maksatla hükümet tara- fından köylere silâh ve cephane dağıtılmıştır. H. Hüsnü Yakında İki Fabrika Açılacaktır Konya (Hususi ) — Birkeç göün evvel toplanan şehrimiz Milli İktısat ve Tasarruf Cemiyeti azaları, pek mühim kararlar ver- mişlerdir. 1933 senesi - içinde Konya- mızda yeni İki fabrika açılması düşünülmektedir. Bunlardan biri dibağat fabri- kası, diğeri de şehrimiz ve mül- hakatında fazlaca bulunan Azo- tiyet dö Potastan hamızı azot istihsal edecek bir fabrikadır. Bu hususta şehrimizde şimdiden teşebbüslere hazırlanılınaktadır. Uşak Gençleri Çalışıyorlar Uşak (Hususi) — Uşakın kıy- metli bir gençüik yuvası olan () senedenberi çalışan Ergenekon klübü bu hafta umumi koöngresi- ni yapmış, yeni sene zarfındaki mesai programını tesbit ve ye İdare Heyetini intihap etmişti Gençler ve yeni İdare Heyi büyük bir gayretle çalışmıya baş- İnmışlardır. Soma ( Husus! ) — Bu hafta | 'SON POSTA Kubilâyin &nmeoel maezaer başında | Bundan sonra Menemen Kubilây mektebi son genif - talebesinden Nüsret H. namında genç bir kız güzel bir manzune okuda. [ Bu küçük mekteplinin büyük | bir heyecanla okuduğu manzuma, | orada bulunanları çocuklar gibi l ağlattı. Kubilây Mektebi önünde de Muallim Kemal B. tarafından ayrıca irat edilen hitabeden sonra Kubilâyın mezarı başma gidildi. Orada hberkes yürek üzücü B. çok kuvvetli bir hitabe irat etti.| bir manzara ile karşı karşya Aşık Vahdeti Kırşehirde Bu İsimde Kuvvetli Bir Şair Var vi szaren Şalr Vahdeli Kırşehir (Hususi)— Şehrimizde Aşık Vahdeti isminde bir balk şairi vardır. GÖŞ yaşmda olmasına rağmen henüz bir delikanlı kadar güçlü kuvvetli olan Aşık Vahdeli ayai zamanda çok kuvvetli bir zekâ ve hafızaya da maliktir. Âşık Vahdeti'nin babası İh- rahim ve dedesi Osman ağalar da kendisi gibi şairmişler. Baba- larının — tabiati şi'riyesine vâris olan bu halk şairinin kabiliyeti, bilhassa köyüne hatret çektiği, asker olduğu, seyahate - çıktığı zamanlarda inkişaf etmiştir. Âşık Vahdeti'nin wzun ve- müteaddit şürlerinden gönderdiğim şua parça, bu şairin kabiliveti hakkında bir ! MEMLEKET HABERLERİ Kubilâ_ıyn Mezarı Başında Merasimde Herkes, Yapılması Karar- laştırılan Abideyi Görmek İsteyordu geldi. — Kubilâ- yın annesi ve hemşiresi, onun mezarı — başında Bessik dökü- Bessiz, gözyaşı yordu. Bu manzara herkesi ayni şe- kilde hareket etmiye sevketti. Aziz — şehidin İbrahim herkesi heyeca- na getizen bir hitabo irat etti. Burada bir noktaya işaret etmek isterim. Bugün — herkes Menemene giderken büyük şehi- din ismini ebedileştirinek içn Ku- bilâyın şehit edildiği yerde İnşa edilmesi bir sene evvel tekarrür eden inkılâp beykelini göreceğini Orası, Kubilâyın şebit edildiği yer, iki sene evvel ne vaziyette İse bugün de aymı vaziyelttedir. Oraya bir kazına dabi — vurulmamıştır. Bu heykel biran evvel yapılmalıdır. — Adnan » Antep'te Yine Kaçak Eşya Yakalandı Antep ( Hususi ) — Bab de- nilen mahalden geçip hududu- muz - dahiline giren mıntakada 19 hayyanlı 10 kişilik bir kaçakçı kafilesi gelmekte olduğu haber alınm ş ve jandarma bunların Üzerine — gitmiştir. Dülül dağı denilen taşlık bir mıntakada ya- pilan müsadamede on yük kaçak eşya, yedi hayvan ve üç kaçakçı yakalanmıştır. Yakalanan eşya 53910 delter sigara köğıdı, altı yük şeker, maüifatura ve kınadır. Malatya'da zannediyordu. Bir Nüfus Memurunu Öldürdüler Malaftya ( Husust ) — Şebhri- miz civarından köylerin birinde feci bir cinayet olmuştur. Adıyamanın Saman nahiyesi sabık —nüfus memuru Abuzer Efendi iki gün #evvel Necdet isminde — biri tarafından ağr suzette bıçakla yaralanmış veder hal ölmüştür. Katil yakalanmıştır. —a ı hüküm vermiye kâfidir: No hoş gelmiş Del Baktım — çiçeklerli Devşirdim bir denti Zayi ettim aklımı hoş kokusuna Sada Navrazlı'dan bir gül bağladım Ciğerlerim aşk ödüne dağladım Geldi firkat siyim siyim ağladım Seyret çeşmimin gam döküşüne Hani bizden evvel gelip gidenler Dünya benim diye dava edenler Lekedan sakınan beyaz bedenler Sen da uğran bir gün melkikenin can çekişine Der Vahdeti derdin veren dermamını verme mi Çıkıkçı olan çıkık yara sarma mi Mücev er kervanı Şşehra girme mi Yı'an ben kervanım ben bepmman Küburvevsel 22 ea <a | Edebiyat _I_ İ | San'at Ve Zaman Nurullak Ata Her hüküm nisbidir. ve yeni eserler hakkında söylediklerimizin doğru olup — olmadığın ancak zamaa gösterecektir, Fakat böyle doğruyu bulmaktan aciz olduğu- muzu itiraf etmek, ancak zam'- nın vakıf olduğu bir sırrı bilmeğe mza göstermek, insana — giran geliyor. Fransız münekkitlerinden M, Edinond Yaloux birgün zamanın daima bizden haklı olduğunu sözliyonlere isyan etmişti. * Daie ma bir eserin asıl değerini ancak istikbalin tayin edeceğini söyli- yoruz. Niçin böyle olsun ? Belki biz doğru düşünüyoruz du onlar yanılacak,, diyordu. Bu isyan, bütün caripliğine, gürurumuza daha mülâyim gelme- sine rağmen haklı değildir. İs- tikbalin yanılmasına imkân yok- tur. Onun yanılmasımı imkânmz kolan şeyler, bizim yanılmamızın sebepleridir. Biz niçin yamnılıyoruz ? Bir eserin güzelliğini miçin anlamıyo- ruz? niçin onda mevcut olmıyan meziyetler buluyoruz? Çünkü biz ondan bitşey bekliyoruz ve anun hakkında ancak bu beklediğimi- ze göre hüküm veriyoruz. Bir şey — bekliyoruz; bazan, sadece yenilik sevdasına kapılı- rak, onda hiç unumadığımız. bilr şey bekliyoruz. B-unun içindir ki bazan sırf şekildeki ayk nılığa a danarak onun yeni — olduğuna; bazan da — alıştığımız — zevahirin altında hakikaten mevcut yentliği görmeyip onun, eskinia İüzunsuz bir tekrarından başka bir şey olmadığına hükmediyoruz. Yahut ki o, bizim anlıyamıya- cağımız derecede yeni oluyor. Fa» kat bu takdirde eser, — kendini anlıyacakları da yaratır ve istik- balin insanlarını hayrete — düşür- miyeceği için onlurın soğuk kun- hlıkla hbüküm vermeleri — kabil olur. Biz eski eserlerde bekledi- gimizi bulmağa çalışmayız. Oolar, bugünkü eserler gibi, bizim, etimiz kanımız değildir. Büsbütün de değildir diyemeyiz; onlarda yine bir parçamız — vardır. -Buuun içindir ki bizden hem mekân, hem zaman itibarile en uzak eserler hakkında vereceğimiz hü- kümler, doğruya, kat'iye en ya- kın — olanlanlarıdır. Bir milletin kendi sanatkârları ile iktifa et- memesi, bilâkis kendinden bie- bütün başka miülletlerden — ilham almağa çalışması işte bunun içim de lâzımdır. Bizden — tamavile başka olan Kurunu-Ulâ insanla- yını tetkik etmemiz bunun - için zarurldir. Sânat eseri, iasanda ehedi olan uns-urların, zaman n icaba- tına bürünmesidir. Biz bir yeni eserde, zamanımızın icabatını gör- düğümüz için onda ebedi unsur- ların da bulunduğunu zannedebi- Hiriz; istikbal, iLabatın yerine ken- di icabatını koyacak olan - istik- bal, o tevahirin ölmesine rağmen eserde canlı kalmış bir şey bu- lursa beğenecektir. (Bu baki ka lan şey, güzelliğin ta ken* İstikbal bunun için yanı'maz. Fakat biz yanılırız. diye bi- küm vermiyecak miyiz? Bu, taris hin dersini anlarsamak, kendim'zi beğenip hükümlerimize kıymet vermek olur.