Cingöz — (Atacana) Sen sersem misin, bu- dalamısın — Afacanın — İklisinin ortası Cingöz.. Dolma Kalem aya — Afacau?. Afacan kalktı: yazı baba: yazısına benzi , doğrusunu kayim, mi yazdın? — Vallahi ben yazdım .. babamın benzeme- onun yazısına sinla sebebi, dolma — kalemi İle yazdığımdandır — FIKRACIK Büyük Dert Hasaa Beyle, hanımteyze mü- nakaşa ediyorlardı: — Doktor olacak! — Mimar olacak! Hayı Ol Kimyager olacak! r, dişçi olacak! ar, mühendis olacak! olacak, bu olacak derken Her mü- Şu içeriye ihti et dle hiddetli hiddetli yar bir t gird — Yahu nedir bu gürültünüz, e oluyorl. Hasan Bey izah etti: — Bizim mahdum için efen- dim... Uzun müddettenberi çocu- ğuma münasip ve parlak bir meslek arıyordum. Ben oğlumun doktor olmasını istiyorum, hanı: İstiyor, ben kimy tercih ediyorum, © mühendisliği Mah- duma gelince yyareci olaca- ğun ,, diyor... mimar beğeniyor. — Mahtum kaç yaşlarında Hasan Bey.. — Henlz 6 sını bitirci efen dim... MASAL Evvel zaman içinde Bir ihtiyar kör varmış, Altn sarayı, Çinde Güneş gibi parlarmış. Gel zaman ve git İhtiyar ilân - etmiş, *Her kim gözlerime can; Verirse ihyal , demiş saman, Günlerce ve günlerce Saray meydanı dolmuş, Yolcular göndüz gece, Durmadan hekim olmuş.. Bir sabah kör ihtiyar, Balkonuna çıkarak, Bağırmış: * Haydi kim varl ,, Diye göke bakarak.. Akın akın hekimler, Uğraşıp didinmişler, Genç İktiyar ve kimler, Daba gelip gitnli ! DİŞSİZ. FİL NASIL x ö Bür gün — arabasile hayvanat bahçesine - gitti. bir şeydir. dönünce, çeteleri morinalarla harba sini' ziyaretten balıklarının asi etti ladılar.. Kılıç balıklarının kuvveti faz- la idi. Çünkü iri ve keskin kılıç- ları vardı. Durmadan hücum edi- yorlar, morinaları teker - teker öldürüyorlardı. Etrafımdaki morina balıkları gittikçe — azalmıya başlamıştı. Birkaçı da kaçmak Üzere idiler.. Geriden imdat gölene kadar bel ki bunlar da mahvolacaklardı. kılıç hücum baş- ve Türkün büyük biri de Derhal - dalgıç bıçağı çektim ve k hücüm ettim.. Or iyiliklerinden mağluplara — yardımdır. elbisemde büyük balıklarına bü'beklen: — Hasan Beyel- gim, içimden bana bir « öyle di- yör ki.. Hasan Bey deh- 6 dik Aman allah)m, sönin bir de İç e- sin mi var?, B ket yarabbi, folü- keti Sersemin — Yu- murcağı Hanım teyzo Ala oana sordu! — Komşunun ca- mı kırılmış öyle mi — Evet. Hangi win yumurcağı kır- dı acaba?. — Ben serse- | tıni DENİZDEKİ uzun müddet onlarla | rarak yere düşüyordu... | göz | erkânı | ordusile cenk yerine geldi, İNTİKAM Afacan komşunun siyab kedi- sine müthiş düşmandır. Çünkü birkaç sene evvel, Ha- | san B. onu sünnet ettirirken Afa- | can bir aralık müthiş bir acı ile fırlamış fakat etraftakiler hep bir ağızdan: — Kara kedi kaptı, kara kedi | kaptıl. diye bağırışmalarını unut- mamıştı. İşte Afacan da bugün fırsa- düşürerek kara kediyi bah- çede kovalıyordu. Nihayet zavallı hayvan yorulun- ca küp kapağ ının üstünde mu- vazenesini bulamadı. Birdenbire küpün içine yuvarlandı. Afacan bu mühim zaferinden sonra küp yaklaştı ve içerde çır- pınan kara kediye bağırdı. — Nasıl sünnet olduğum zaman bana Oyun oynar mısın?.. Kocaman bir filin Öönüüde | durdü, hayrotle seyre baş HARP h hücumdan- şaşırdılar. Ve | arma dağın oldular. Elimdeki bıçağı sallaya sallaya kavga ot tim.. İkide bir bir kılıç balığı bağır Onların uzun ve keskin kılıçları benim kalın elbiseme tesir etmiyordu. Ben böyle nekadar bıçak sal- ladım bilmiyorum. Ortalığa bir gezdirince, hiç kimşenin kalmadığını gördüm. Yerde bir- çok leş yatıyordu, hepsi de ge- bermişti. Biraz sonra Prenses, ve büyük — bir maiyeti morina Asilerin — leşlerini eğildi elimden öptü: Sen görünce bizim — kıralımızısın, | Fakat ben itiraz ettim... | mücevheri dedi — Anlaşılar gülünç şeyler hoşuna gidiyor. sulca odanın A Hasan Bey ba gazelesinden k sordu: —3en böyle geç vakte kadar nere- lerdeydin? — Cingözle gü- meşin balışığı sey- rediyorduk baba?, — Deliliğin lüzu- mu yök, buü yağı murlu havada gü neş ne l rar — Farkında Blldik baba,.. de- DİS TAKTI Pakat Fil, si apnak Ve denizde kalmamı söyledi.. Tekrar geleceğimi söyledim.. Zaten bu sırada yukarıdaki dalgıçlar da ipi hızlı hızlı çekmiyo başlamışlardı. Derhal hatırladım ki, denizin dibine giden bir sandık bulmak lâzım, Balık- ların prensesine bunları söyleyince emretti. Bir iki #aniye sonra koca bir sandık getirdiler, ben sandığı ipe bağladım, bütün balıklara ve prenseso — selâmlar — göndererek yukarı çıktım. Sandığı sapasağ- lam çıkardığım için, benim na- mıma bankaya binlerce yatırdılar. Fakat sabahleyin yataktan kalk- tığım zaman bunların bir rüya olduğunu anladım ve hüngür hüngür ağladım. Babalar ı misafirlk | bap oldu. Ke ya başladılar.. Alacan: — Benim babam cesurdur, dedi. ÜÖtekl: — Bönim de, di- ye cCevap verdi.. — B babam hiç kimseden kork- maz.. Bönimki de, — Benim babam 5 » Küçük denbir: büktür — Benim babam du hergün annem- den — dayak Dedi, çocuk bir- boy sunu yor... — Anne, balik yumurtasını, lar vm yumurtlar?... lira kanatlı balık- SOĞUK Hasan Beyle Afacan Falan Be- ye misafir gitti. Falan Bey ok dukça kaba bir adamdı. Hasan Beyle Afacanı odaya aldı, oturttu. Hasan Bey Falan Beyden koşlanmaz, fakat bir iş için mü- racaat etmişti.. Hasan Bey sustu, Falan Bey sustu. Bu süküt on, on beş dakika sürdü. Bu sırada Falan Bey lâf ok sun diye ayağa kalktı: — Çoktandır. dereceye bak- madımdı Hasan Bey?, Afacan birdenbire atıldı; — Biz okadar soğuk mu gek dik size efendi amca, dedi. Noksan İş Afacan sabahleyin gözlerini açar açmaz babası koştu: — Afacan bugün mektebe gitmiyeceksin... — Neden- baba?, Akşam oldu musun? — Yovvvi. — İkiz kardeşin oldu... — Afacan uzun uzun düşü- ne bilmiyor | nerek başını salladı: — Şu annemin de elinden | her İş noksan çıkar.. Birini de yarına dağursaydı ne olurdu? Ya- rın da merk!cbergîtırırıeıdiıîı.. BUYA! Günler, aylar geçince, İhtiyar anlamışki, K k Öömrü bitince, N:hayet bulacaktır.. Kör ihtiyar beklerken, Bu tükenmez ömrünü, Bir sabah daha erken, Saraya bir genç gelmiş, * Huzuruna ağanın, * Gireceğim söyleyin, Derdine deva buldum, Bir fakir geldi deyin!.. ,, Genç fak'r, İhtiyarın, Karşısına — gelince, Dedi : Belki de Gözleriniz yarın açılır... Ve körün kör kalbini çıkarıp yere attı. kör kalp görünce birden. Dönya tadiımı — tatdı. CAN